04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Çok doğru, halk emperyalizmden beslenmeye başlıyor. Yerli şirketler Cargill'e, Philip Morris'e hizmet etmeye başlıyor. Bakıyorsunuz emperyalizmle işbirliği yapıyorsunuz. Yahut size NATO ile birlikte Irak'a, Afganistan'a gidin deniliyor. Emperyalizmin emrinde dış ülkelerde hizmet vermeye başlıyorsunuz. Bir yandan yabancı tekellerin emrinde kendi piyasanızı işgal ediyorsunuz. Bir akrep gibi kendi kendimizi sokuyoruz. Dolayısıyla burada bir oyun oynanıyor. Cumhuriyet'teki “Askerin Kavgası Kiminle” başlıklı yazımda 'askerin karşısındaki düşman PKK, Talabani, Barzani değildir, onların arkasında duran Batı emperyalizmidir, ABD'dir, İngiltere'dir. Türkiye Cumhuriyet'nin askerinin ABD ile AB ile hesaplaşması gerekir' diye yazdım. TSK'nin mevcut tutumunu, duruşunu nasıl yorumluyorsunuz? TSK'nin biraz daha fazla tepki göstermesi gerekir. Bunu sezdiriyor halka aslında. Sezdiriyor ama daha sıkı tutması lazım. Bunu fiiliyata dökmesi lazım. Mesela Kuzey Irak konusunda esas düşmanın PKK, Talabani, Barzani değil, onların arkasındaki, onları maşa olarak kullanan güç olduğunu görüp ona göre pozisyon alması gerekir. Bir taraftan Amerika'yla Afganistan'da işbirliği yapacaksınız, öbür tarafta Kuzey Irak'ta olanlar ortada. Halkın gördüğünün TSK tarafından onaylanması gerekir. TSK de tabii görüyor ama buna karşı fiili pozisyon alınması gerekiyor. Halkın yüzde 90'ı ABD'ye karşı, yüzde 70'i AB'nin Türkiye politikalarına karşı. Bunu halk görüyor, bütün muhalif partiler görüyor. Kim görmüyor? TÜSİAD görmüyor, büyük sermaye görmüyor, bürokrasi görmüyor, AKP görmüyor. KIRILMA NOKTASI Peki kırılma noktasını konuşalım. Ne yapılacak sonunda, ne seçenek kalacak bölünmemek adına? Türkiye'de 70 baro varsa bunların 30 tanesi işbirliği yapsın, 20 tane üniversite işbirliği yapsın, dört beş siyasal partimiz işbirliği yapsın, 23 meslek odasından 10 tanesi işbirliği yapsın ve meydanlara çıksın. Asker ben bunların arkasındayım desin yeterli. Kaçacak delik ararlar. Güney Amerika'ya bakın ABD oradan kaçtı, lafını bile edemiyor Bush. Eskiden ABD'nin arka bahçesi diyorlardı. Pinocheler kendi köpekleriydi. Halk birleşince kaçtılar. Önce Türk halkı kendine inanacak, bir halk kendine inanırsa emperyalizm kaçar. Güney Amerika örnektir. 10 yıl önce bizden beterdiler, bitti diyordu herkes. Bugünkü tirad devam ederse AKP hükümeti ve diğer çıkar grupları emperyalizmle işbirliği yapmayı sürdürürse Türkiye parçalanacak, gemi batacak. Hiçbir kamara su almadan kalamaz, hepsi bundan zarar görür AKP'si de diğerleri de. ABD, İngiltere ve İsrail bugün K. Irak'ta, kendilerinin emrinde ve bağımlı bir yönetimi kurdular. Bu yönetim ABD, İngiltere ve İsrail'e güvendiği için Ankara'ya meydan okumaktadır. Güneydoğu Anadolu, Brüksel üzerinden Ankara'ya karşı, yeniden yapılandırılmaktadır. Bunu 73 milyon insan görüyor, dünya basını yazıyor da AKP hükümeti mi görmüyor? Tabii ki görüyor. Ama Ankara, hiçbir şey yokmuş oyununu oynuyor. Kürdistan'ın bir ayağı AB, ABD ve İsrail tarafından Güneydoğu'da oluşturulmak isteniyor. Belgeli, kanıtlı, tanıklı çok somut bir gelişme. Onlara güvenen yerel ayrılıkçılar Lozan'ı bozmaya çalışıyorlar. Ankara, ABD ve AB'den bu konuda yardım istiyor. Olayı yaratanlar sizi hedef almışlar; siz onlardan yardım istiyorsunuz. Uluslararası ilişkilerde böyle bir mantık olur mu? Yeni seçenekleri değerlendirmezseniz şantajcıya boyun eğersiniz. Onlardan yardım isteyemezsiniz; çünkü olayın arkasında onlar var; siz bunu herkesten iyi biliyorsunuz. O zaman şunu sormak gerekir: Yardım sağlama görüntüsü ile kimi kandırıyorsunuz? Kimi oyalıyorsunuz? Çözüm mü istiyorsunuz? Türkiye'yi AB ve ABD kıskacından kurtaracaksınız. 'Arkalarında siz varsınız; bu iş böyle yürümez; beni bölmek isteyen sizsiniz' diyeceksiniz. Ancak bunu diyebilmeniz için önce, yeni emperyalizmden rahatsızlık duyan Rusya, Çin ve Hindistan'la ilişkileri geliştirmek gerekiyor. Bakın Putin konuştu; "ABD emperyalizmine karşıyım" dedi. Türkiye'de iktidarın buna destek vermesi gerekir. Ancak, kendilerini iktidarda tutmak için bunu yapamıyorlar. BİR ZAMANLAR ABDULLAH GÜL… Doktora tezi konusu “Türkiye ile İslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Gelişimi” olan Abdullah Gül’ün tez jürisindeydiniz Prof. Dr. Toker Dereli ve Prof. Dr. Nusret Ekin ile birlikte. Çiçeği burnunda cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'ün dönüşümü üzerine konuşalım. Gümrük Birliği ve Kıbrıs konusunda apayrı bir telden çalan Gül’ün o dönemde sizin düşüncelerinize verdiği güçlü destekten bahsediyorsunuz dizide. Abdullah Gül aslında değişmedi. Öncelikleri değişti sadece. Gül üç TBMM konuşmasında, benim de katıldığım ATV'deki Siyaset Meydanı'nda ki Ankara'dan Bakan olarak katılmıştı canlı yayında açıkça Gümrük Birliği'nin Türkiye'ye facia getireceğini, Prof. Erol Manisalı'nın görüşlerine tamamen katıldığını, Gümrük Birliği'nin Türkiye'yi AB'ye götürmediğini, sömürgeleştirdiğini, teknik ve bilimsel bir biçimde açıkladı. Ben bugün o görüşlerinin devam ettiğine inanıyorum. Zaten kendisi ben bu konuda yanılmışım, görüşlerim değişti diye ne bir açıklama yaptı ne de bir yerde yazdı. Ne oldu? Dediğim gibi öncelikleri değişti. O tarihte 9596'da Türkiye'nin emperyalizme karşı ulusal çıkarları ön plandaydı. Bugünse Batı kapitalizmi ve emperyalizmle işbirliği yolunu tercih ettikleri için AB ve Gümrük Birliği konusunda eski söylediklerini görmemezlikten geliyor. Bu çizgiye baştan beri yakındı öyleyse? Şöyle; Erbakan tamamen antiemperyalist çizgideydi, fazla radikaldi ona göre. Yapısına Ilımlı İslam daha mı uyuyordu yani? Değil aslında. Dini yapılanma açısından görüşleri aynı, hiç değişmedi Gül'ün. O zamanki modelde, Erbakancı modelde İslam ülkeleriyle entegrasyon öne çıkıyordu. Şimdi yine İslam ülkeleriyle entegrasyon ön planda ama o uzun vadeli hedefe ulaşabilmek için Türkiye içinde yollarını temizleyebilmeleri, yollarını açabilmeleri, önlerine çıkanı alaşağı edebilmeleri gerekiyor. Bunun için de emperyalizmle işbirliği yapmak gerekiyor, sorun oradan kaynaklanıyor. Emperyalizmle işbirliği yapmadan Türkiye'de yollarının açılmayacağını gördükleri için emperyalizmle işbirliğine gittiler, bayıldıkları için değil. O bir takıyye. Bu noktada bir zamanlarki öğrenciniz Gül ve taifesine ne salık verilmeli? Nihai amacına ulaşabilmek için emperyalizmi kullanan, AB ile ilişkileri kullanan bir durumda. Öngördüğü düzenin Türkiye Cumhuriyeti'nin değerleriyle örtüşmediği ortada. Bir, Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karşı kurulmuştur. Kemalizm emperyalizme karşıdır. İki, AB ile mevcut ilişkiler Cumhuriyet'i, Lozan'ı ortadan kaldırıp Türkiye'yi parçalanmaya götüren bir yapıdır. Bu da kabul edilemez. Eğer kafalarında kurmak istedikleri İslamcı düzeni bütün bunları feda ederek Cumhuriyet değerleri dahil sağlamak istiyorlarsa bu yapabilecekleri, başarabilecekleri bir şey değildir. Türk halkının büyük çoğunluğu buna izin vermeyecektir. Sonraki kitap projenizi sorarak bitirelim söyleşimizi? AKP ve Büyük Sermaye başlığını taşıyacak. ? [email protected] 898 SAYFA 23 CUMHURİYET KİTAP SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle