03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Batılı bir sanat olan roman, günümüzde batıda hızla tüketilmektedir. Batı kendi kaynakları içerisinde, kendi özgün yaratısını ve hikâyelerini kuramadığı için zaman zaman yan yollara sapmaktadır. Geçenlerde Milliyet gazetesinde Salman Rüşti'nin bir söyleşisi yer alıyordu. Söylediklerinin pek çoğuna katılmakla birlikte bir konuda dehşete düştüm. Rüşti, Yasemin Çongar'a “Şu anda Amerika'dayız. Ayağımızda blue jean, İngilizce konuşuyoruz ve birbirimizi anlıyoruz. Sen İstanbullusun, ben Bombaylıyım” diyordu. Bunu olumlu bir şey olarak söyleyen yazar, çok tehlikeli bir yazardır. Çünkü bu söylem küreselleşme denen aslında insanları tek tipleştiren bir tür sömürgeci anlayışın edebiyattaki yansısıdır. Giydiğin jean senin kültürüne ait değil, konuştuğun dil İngilizce, senin değil. O anda bulunduğun ülke, senin değil. Sadece batıdaki egemen ekonomik güce hizmet eden, doğunun egzotik ve oryantalist soslarıyla bezenmiş, bana sorarsanız politik bağlamda da kendi toplumuna ihanet eden, kendi toplumunu reddeden anlayışla yazılmış romanlar bunlar. Halbuki ben bizim gibi ülkelerin romancılarının çok önemli bir şansı, seçeneği olduğunu düşünüyorum. Bu da, dünyaya kendi coğrafyasının sesini duyuran, kendi tınısını koyan, kendi insanının sahici öykülerini anlatan ve aslında dünyanın yaptığı bu tek tipleştirmeye ve ötekileşmeye tepki gösterenlerin sesi olan romancının doğru bir roman yazdığını düşünüyorum. Çünkü roman mademki insanlığın ruhunu, insanın açmazını anlatıyor. Bizim coğrafyamızdaki insanların açmazı da budur. Bugün Türkiye'de de, dünyada da pazar ekonomisine yönelik romanlar yazılıyor. Bu romanlara karşı direnç göstermemiz gerekir. Albert Camus'nün bir sözüne değinmek istiyorum: “Bir türün süprüntüleri, o türün iyi yapıtlarını gölgelememeli” der. Roman türünün süprüntüleri tüm dünyadaki kitap marketlerde olabilir. Ama iyi roman direnir ve bir yerden filizlenir diye düşünüyorum. YENİ KİTAP... Bu hafta yeni bir kitabınız çıktı 'Yaralısın Türkiye'… 'Yaralısın Türkiye' siyasal denemelerimden oluşan bir kitap. Remzi Kitabevi'nde çıktı. Ben 'Bir An Bin Parça'dan sonra bir deneme kitabı yayınladım. Arkasından da yine deneme türünün bir başka örneğini ben romandan sonra bir deneme kitabı yayınladım. Arkadan da siyasal denemeler diye yine deneme türünün bir başka örneğini yazdım ve bitirdim. Edebiyatçıların toplumsal sorumlulukları olduğuna inanıyorum. Aydın olmak, yaşadığınız toplumun tüm sorumluluğunu, dertlerini hiçbir karşılık beklemeksizin yüklenmek demektir. Bu çok akıllı kişi değildir, doğrudur ama aydınlar da böyle çılgın insanlardır. Romancı olarak biz sıradan bir kişi gibi olayları dile getiremeyiz. Ro mancı, ne yaparsa yapsın dil sorumluluğunu, edebiyatçı sorumluluğunu taşımak zorundadır. O yüzden 'Yaralısın Türkiye'deki siyasal denemelerin tamamını bir edebi yapıt gibi algılayıp yazdım. Bunu da çağının çağdaşı olan bir yazar sorumluluğu olarak görüyorum. Ben bir Melih Cevdet tutkunuyum. Melih Cevdet'in Cumhuriyet gazetesindeki 'Cuma Denemeleri' her biri bence başyapıttı. Güncel sorunları edebiyatçı derinliğinde, o dil duyarlılığında tartışan denemelerdi. 'Yaralısın Türkiye'de ben olabildiğince bu kaygıları güderek denemeler yazdım. O yüzden 'Yaralısın Türkiye' benim için önemli bir kitap. DENEMELER Kitabınızdaki denemeler daha önce yayımlandı mı yoksa özellikle bu kitap için mi yazıldı? Kitabın bir kısmı daha önce yayınlanmış yazılardan oluşuyor. Ama büyükçe bir kısmı da yalnızca bu kitap için yazılmış denemelerden oluşuyor. Bu kitabın yeni bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Yani okur bir tekrara düşmeyecek. Yeni bir roman projesi var mı? Şu anda daha birinci bölümünü bitirdiğim bir roman var. Onu İstanbul Kitap Fuarı'na yetiştirmeyi düşünüyorum. Hayatı boyunca romancı olmak isteyen ve kahramanlarını yaratmak isteyen ve o kahramanlarla başı dertte olan bir romancının öyküsünü anlatacağım. Roman içinde romanı olan, biçemsel bir yenilik arayışı içinde olan ve tekrara düşmemeye çalışan bir kitap olacak. 'Bir An Bin Parça', 'aslında ben başka bir roman yazacaktım' diye başlar. O sahici bir sözcüktü. Şimdi yazdığım romanı yazamadığım için 'Bir An Bin Parça'ya başlamıştım. O bana bu ödülü getirdi. Şimdi bu romanı yazıyorum bakalım ne olacak? ? Bir An Bin Parça/ Enver Aysever/ Epsilon/ 312 s. “Bu ödül, benim yazarlık serüvenimde olumlu bir kilometre taşı olacaktır” diyor Enver Aysever. CUMHURİYET KİTAP SAYI 898 SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle