Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üç efsane insanın, efsane kitabı Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş ? İsfendiyar ERZİK(*) gün kese içine konmuş demir paralar ne gül fidanları dibine gömüldü ne de bir ağaç dalına asıldı; başını sokacak bir yer sahibi olmak isteyenler, ev maketi hazırlamadı o gün. Ve o gün hastalar iyileşmek hevesiyle yeşil çayırlarda yuvarlanmadı, suyunu şifa niyetine içmek için çiçek toplamadı hiç kimse. O gün saf, temiz ve masum kızlar niyet tutmadılar, o gün gönlü okşayan maniler söylenmedi. 6 Mayıs 1972'de Türkiye, hıdrellezi kutlamadı. Dönemin sıkıyönetim mahkemesi, tam da o gün, 1972 hıdrellezini, o yılın bahar şenliğini, kurduğu hükümle 6 Mayıs'ta infaz etti. 1972 yılının hıdrellezi, projektörlerin aydınlattığı koyu karanlık cezaevi avlusuna kurulmuş darağacında can verdi. O gün gericilik ve barbarlık, üç güzel ve genç cana kıyıyordu, üç fidanın canını en vahşi yöntemle alıyordu. Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi 25 yaşındaki Deniz Gezmiş'in, ODTÜ fizik bölümü 2. sınıf öğrencisi 25 yaşındaki Yusuf Arslan'ın ve ODTÜ eski öğrencisi 23 yaşındaki Hüseyin İnan'ın, mazlum halkın sevgisiyle dolu, tertemiz duygularla yüklü yürekleri durduruluyordu o gün. Korkmadılar, düşmediler, bayılmadılar, dizlerinin bağı çözülmedi, elleri ve dilleri titremedi. Avukatları bu kez, dünyaya karşı tanığı oldular onların. Son anlarına, son nefeslerine dek sürdürdükleri onurlu, yiğit tavırlarına şahitlik yaptılar. Cellatları bugüne değin tersi bir savda bulunamadı. İdam sehpasındaki "Kahrolsun Emperyalizm", "Yaşasın Devrimciler, Kahrolsun Faşizm" bağrışları ve bıraktıkları son mektuplarıyla, havadaki kuşlar kadar yayıldılar, denizdeki balıklar gibi çoğaldılar, her yeni günle bir daha can buldular, efsaneleştiler, hızla biriktiler. 6 Mayıs 1972'den başlayarak, doğan çocukların adı Deniz, Yusuf, Hüseyin oldu. Hepimiz Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan olduk. Gemerek ve Şarkışla üstüne türküler yakıldı. Ve Nihat Behram 4 yıl sonra "Darağacında Üç Fidan"ı yazdı. Yunus ve Karacaoğlan oldu, kitabına o eşsiz şiirini kattı, pırıl pırıl akıcı dilini anlatımında kullandı. Bu üç efsane insanın, efsaneleşen kitabını kaleme aldı. Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in belgeselini; onlara yakışan bir tarzda, en gözüpek, en yiğit, en edebi bir metin olarak tarihe kanıt olarak sundu. O Ve ben, bu efsane yapıtın MAY Yayınları’nda çıkan ilk basımının düzeltmenliğini yapma onuruna eriştim. Haziran 1976'da ilk baskı 6000 adet olarak girildi ve o gün bu baskı tükenmişti. Ben bu yapıtın ancak 4. basımını kütüphaneme koyabildim. Haziran 1976'da "Darağacında Üç Fidan"ın 4. basımı tamamlamıştı. Ve 2. basım da dahil olmak üzere, 6. basıma kadar her baskı 10 bin adet yapıldı. Yapıt, 6. basımda toplatma kararıyla karşı karşıya kalmıştı, fakat bizdeki bu son basım da tümüyle okurun eline geçmişti. Kitabı toplamaya gelen polislere kitap kalmamıştı. Mahkemeler ve mahkemeler... 22 yıl süren yasak kararı... Dostum, arkadaşım, ağabeyim Nihat Behram'ın bu topraklardaki köklerinden sökülüp İsviçre'ye kadar savruluşu... Çile... Hasret... Gurbet... Nihat Behram "Darağacında Üç Fidan"ı yazdığında nasıl bir dik duruş sergilediyse, bugünkü duruşunda da herhangi bir değişim yok. Yıllar "Darağacında Üç Fidan" yazarının sadece saçıyla, başıyla, fiziğiyle oynayabildi o da ne denli başarılı oldu tartışılır ya, ruhuna hüküm kuramadı. "Darağacında Üç Fidan"ın ilk yayıncısı MAY Yayınları; babam (kayınpederim) Mehmet Ali Yalçın'ın 1980'de ölümü ve 12 Eylül koşullarının yıkıcı etkisinin aile içi nedenlerle bütünleşmesi sonucu kapandı. Biz yayın yaşamımızı, 1980'den bu yana, kurduğumuz Yalçın Yayınları’nda sürdürüyoruz. "Darağacında Üç Fidan" bugün 35. baskısında... 31 yıllık bir geçmiş ve 22 sene süren yasak, bu yapıtı unutturmaya yetmedi. Eser klasikler içindeki yerini aldı. Ve Deniz ve Yusuf ve Hüseyin; bu üç fidan, insanlarla kurdukları sevgi bağını ve duygusal ilişkilerini artırarak sürdürüyorlar. ? (*) İsfendiyar Erzik, Ahmet Aziz müstear adıyla; İttihat ve Terakki'nin (19081918), EnverTalatCemal Paşaların döneminin anlatıldığı, “Triumvira” adlı tarihi romanın yazarıdır ve'Darağacında Üç Fidan'ı yeniden yayımlayan yayıncıdır. Nihat Behram CUMHURİYET KİTAP SAYI 898 SAYFA 17