03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? resmini bugün yapmanın bir anlamı yoktur. Yapılması gereken nedir? Bunun yanıtını herkes kendi bilir. Bir öğütte bulunamam. Bunun için tanrı olması gerekir insanın. İnsanı odak alan, insan meseleleri üzerinde yoğunlaşan bir edebiyattan yana olduğumu söyleyebilirim sadece. Türk şairleri, 12 Eylül'den sonra iyiden iyiye politikadan koptular. Bir memleketin edebiyatı siyasetten bu kadar ürkmemeli. Kahramanlık olsun diye söylemiyorum, gerekirse hapis de yatılır. Eğer lafının bir sahiciliği varsa ve onu söylemenin gerekliliğine inanırsa söyler. İkinci Yeni'ye zemin hazırlamasıyla bilinen Mavi dergisinin editörü olarak, benzer gruplaşmaların bugün yaşanmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha önce de yazdığım gibi, manifestolar ve ekoller döneminin bittiği inancındayım. En sonuncusu Gerçeküstücülerdi belki. Sanıyorum 1946'dır. Akım olarak bir işlevi vardı çünkü. Bugün öyle bir durum yok. Bugün kişisel şiirler var. Yayımlanan manifestolar kişisel iddialar olarak görünüyor bana. Yalnız yayımlayanın meselesi... Ufkumu genişletmiyorsa, tahayyül gücü uyandırmıyorsa beni ilgilendirmez o şiir. Bunlar 'manita' gibi geliyor bana; bir tür gösteriş. Bir yararı olursa kendilerine olur. Bir süre kamuoyunun dikkatini çekerler belki. Fakat sahici bir okur, edebi dertleri olan bir okur böyle şeylere itibar etmez. BÜTÜN YAPITLARI Bütün yapıtlarınızın yayımlanması tasarısı nasıl çıktı ortaya? Her yazarın aklından geçiyordur zaman zaman, yapıtlarının bir külliyatını yapmak. Benim çok ısrarla düşündüğüm bir mesele değildi. Bir gün İthaki Yayınları'nın editörü Ahmet Öz telefon etti, “Bütün kitaplarınızı basmak istiyoruz” dedi. Peki görüşelim, dedim. Baktım makul bir teklif getiriyor, kabul ettim. Yaşım da zaten yetmiş beşe geldi. On, on iki cilt kadar olacak. Her cildin içinde de beş altı kitap bir arada yer alacak. Şimdiye kadar elli altı kitabım çıkmış. Merak eden okur, ne yazdığımı toplu halde bulabilecek ve fikir edinebilecek. Umarım tasarladığımız süre içinde bitirebiliriz bu işi. Bundan sonra hangi kitaplarınız yayımlanacak? İkinci kitapta, şiir üzerine yazılar olacak. Sonra toplumcu gerçekçilik üzerine '86'da yazdığım kitap yayımlanacak. Ardından, “Kültürel Araştırmalar” genel başlığı altında düşündüğüm, medya sorunlarına ilişkin yazıları bir araya getiren kitap gelecek. Bundan başka 'anılar' var, resim üzerine yazdığım yazılar var… “Şiir Üzerine Yazılar”da, şimdiye kadar şiir üzerine ne yazdıysam, kendi şiirlerim üzerine yazdıklarım dahil, merak eden okur hepsini bulabilecek. Bugüne kadar dağınıktı bu yazılar; çeşitli kitaplarıma dağılmıştı. Şimdi onları, beş ayrı kitabı, “İmkânsız Poetika” adıyla tek kitapta toplayacağım. Sonraki kitaplar da bu şekilde düzenlenecek. Örneğin, kültürel sorunlara ilişkin yazılarımı “Kültürel Sorunlar” diye bir başlık altında toplayacağım; o konuda ne yazdımsa bulabilecek okur. Popüler kültürü konu alan kitabınız yayımlandığından bu yana on yılı aşkın bir süre geçti. Bu kitabı bütün yapıtlarınızın arasından yayımlamadan önce bir güncelleme yapacak mısınız? Düşünüyorum; ama hayat bir yığın iş sokuyor araya. Başka meraklar giriyor, başka ilgiler giriyor... Sonra bunlar, eziyetli işler. Neden bu konularda başka kitap yazılmıyor diye kendi kendime sorduğum zaman da bu cevabı veriyorum. Yorucu işler. Bir de ben, tek başıma çalışıyorum. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı kitabını da ben tek başıma yazdım. Gerektiğinde kitaplığa gidiyorsun, araştırıyorsun, buluyorsun... Külfetli işler ve hiçbir şey kazandırmıyor doğrusunu söylemek gerekirse. Ne ün getiriyor ne para getiriyor. İnsan artık ün istiyor, para istiyor. Çıkan kitaplara bir bakıyorum: 50 bin baskı. 50 bin baskı yapmak için, insanın dünyayı yerinden oynatması gerek; ama onlar yapabiliyor bunu. Biz beceremiyoruz. İşte o zaman da ancak bin kişiye seslenen kitaplar yazıyoruz. Onun da hazırlanması iki yıl sürüyor. “Popüler Kültür”ü yazarken... Akşam sekizde yatıyorum, gece üçte kalkıp bilgisayar başına geçiyorum. Kim şimdi üstlenir böyle bir çalışmayı? Binlerce sayfa okunacak... Bir de birikim olacak. Ben o kitapları yazarken otuz yıl yatıyordu arkamda. Popüler kültür meselesini konuşurken, Ünsal Oskay'ın bu konudaki katkısını unutmamak gerek. O, popüler kültür meselesinde yol gösterici olmuştur. Ben çok şey öğrendim Ünsal'dan. Hatta Frankfurt Okulu'nun Türkiye'de tanınmasını sağlayanlardan biri Ünsal'dır. Kimsenin haberi yokken Frankfurt Okulu'nu anlattı. Külliyatınız bir yıl içinde mi tamamlanacak? Öyle yapacaklar sanırım. Tam olarak tasarlanan, sözleşmede de yer aldığı gibi, üç yılda tamamlanmasıydı; ama 2008'de bitirmek niyetindeler bu işi. İkinci kitap ekim sonuna yetiştirilmeye çalışılıyor. Sonra Toplumcu Gerçekçilik, ondan sonra Popüler Kültür, Gizli Çekmece, Gece Dersleri, benimle yapılan konuşmalar... Dizinin içinde, benim için yazılan yazılardan oluşan bir kitap da olacak; bir de benim için düzenlenen toplantılardaki sunumları içeren bir kitap. En sonunda da benim için yazılmış bir kitap yayımlanacak belki. Onunla bitecek. ? Kaç Kişiyiz KendimizdeBütün Şiirleri/ Ahmet Oktay/ İthaki Yayınları/ 536 s. 925 SAYFA 5 “Şiirin insansızlaştırdığınız zaman şiir yazmanın bir anlamı kalmaz” diyor Ahmet Oktay. CUMHURİYET KİTAP SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle