24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Üç Jöntürk’ün Ölümü ? Abdullah TEKİN rof. Dr. Hikmet Özdemir, “Üç Jöntürk’ün Ölümü” adlı yeni bir çalışmasıyla tekrar okuyucuları ile buluşuyor. Tarihin akışı içinde bir döneme damgasını vuran üç Paşa’nın sonlarını anlatan Özdemir’in kitabı, 1915 olaylarının güncellik taşıdığı bir döneme rastlıyor. Siyasi tarih alanında bir uzman olan Prof. Özdemir, titiz çalışmasını beş bölümde sergilemiş. Bu bölümlerin üç Paşa’nın ölümü ötesindeki kısmı, Ermeni intikamcılığını sergilemesi bakımından oldukça dikkat çekici. Bu bölümde yansıtılan Ermeni intikamcılığının bir kör inanç biçiminde algılanıp sergilenmesi, özellikle ABD başta olmak üzere birçok kör inanç sahibine gönderilmiş bir ileti olarak değer bulmalıdır. Prof. Dr. Özdemir’in bu yeni kitabı bir dönem Osmanlı Devleti’nin yönetiminde bulunan Talat, Cemal ve Enver “troykasının” dramatik sonlarını anlatıyor. 191718 yılları arasında Sadrazamlık (Başbakanlık) yapan Talat Paşa bir süre de Dahiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) görevinde bulundu. 19141918 Birinci Dünya Savaşı sırasında, bölgedeki kargaşayı yerinde saptayıp önlemeye çalışmak amacıyla Doğu Anadolu’ya giden Talat Paşa, burada yaşayan Ermenilerin topluca göç etmeleri doğrultusunda bir karar aldı. “Tehcir”(göç ettirme) olarak bilinen bu olay, Batı kamuoyunda soykırım olarak değerlendirildi ve o noktada Talat Paşa ve yakın arkadaşları Ermeni düşmanı olarak algılanmaya başladı. Aslında Talat Paşa, İttihat ve Terakki’nin düşünce ve fikirlerini sonuna kadar sabırla ve içtenlikle izlemiş değerli bir insandı. Şu cümle Onun düşüncelerini özetler: “Memlekete açık alınla hesap vermeliyim. İsterlerse beni assınlar.”(s.37) Talat Paşa yol arkadaşları Cemal ve Enver paşalarla birlikte 1918 yılının Kasım ayı başlarında bir Alman torpido botu ile Odesa’ya, oradan da Berlin’e geçmiştir. Paşa 16 Mart 1921 tarihinde Berlin’de bir Ermeni tarafından sokak ortasında öldürülür. 1943 yılında kemikleri İstanbul’a getirilir ve Şişli’deki “Hürriyeti Ebediyye” tepesinde toprağa verilir. Cemal Paşa da İttihat ve Terakki’nin önderlerindendir. 3. Ordunun Kurmay heyetine atandığında Mustafa Kemal’le birlikte çalıştı. 1914 yılında Nafıa (Bayındırlık) ve Bahriye (Denizcilik) bakanı olarak görev yaptı. Daha sonra Filistin’deki 4. Ordu Komutanlığına atandı. Cemal Paşa da Talat ve Enver paşalarla birlikte yurtdışına çıktı. Afganistan ve Sovyetler Birliği’ne gitti. Anadolu’daki Kurtuluş Sava P şı’nın önderleriyle ilişki kurdu. Ne var ki Türkiye’ye dönme heyecanı ve hazırlığı içindeyken, Gürcistan’ın başşehri Tiflis’te Ermeni komitacılar tarafından öldürüldü (21 Temmuz 1922). Enver Paşa’ya gelince... 1881 doğumlu Paşa, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde önemli görevler üstlenen bir askerdir. II.Meşrutiyet’in ilanında (1908) ve Osmanlı Devleti’nin Almanya yanında Birinci Dünya Savaşı’na girmesinde etkili olmuştur. II.Meşrutiyet’in ilan edilmesi ve Kanuni Esasi’nin yeniden yürürlüğe girmesi için yoğun çaba harcadı. Arkadaşı Resneli Niyazi Bey’le dağa çıktı. Bu çabaları sonucunda İstanbul’da “Hürriyet Kahramanı” olarak karşılandı. 31 Mart olayının patlaması üzerine İstanbul’a hareket eden Mahmut Şevket Paşa yönetimindeki Hareket Ordusu’na katıldı. 1914’de Harbiye Nazırlığı (Milli Savunma Bakanlığı) ve Erkanı Harbiyei Umumiye Reisliği (Genelkurmay Başkanlığı) görevlerine getirildi. Bu tarihten 1918 yılına kadar Osmanlı Devleti, Talat, Cemal ve Enver “troykası” tarafından yönetildi. Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı tarihte Enver Paşa, Orta Asya’daki Türkleri birleştirmeyi amaçlayan “Turancı” yaklaşımı doğrultusunda “Sarıkamış Harekâtı” adı altında bir askeri eylem başlattı. (Aralık 1914) 3. Ordunun büyük bölümünün yok olduğu harekât, ErzurumKars coğrafyasındaki “Allahuekber” dağlarında gözlendi ve 100 bin Anadolu genci savaşa girmeden soğuk nedeniyle donarak öldü. Bu elbette bir felaketten başka bir şey değildi.. Daha sonra arkadaşları ile yurtdışına giden Enver Paşa, Türkistan civarında bağımsız bir devlet kurmak için Kızıl Ordu birlikleriyle çarpışırken öldürüldü (4 Ağustos 1922).Ermeni intikamcılığının kanlı bir eyleme dönüştüğü yıllar, salt bu üç “jöntürk”e yönelik değildir. 1973 ve 1994 yılları arasında 17 ülkede 27 saldırı olmuş ve toplam 34 Türk Dışişleri görevlisi ve 17 sivil öldürülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti’nin iyi niyetli çabalarına karşın uluslararası kamuoyu ve sözüm ona dost görünen devletler, 1915 olaylarını bahane edip kan döken bu kesimin edimlerini sadece seyretmişlerdir. Günümüzde ise tribünlerden inip “de facto” olarak taraf olmaya başlamışlardır. Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisinde yapılan oylama bunun en somut ve sıcak örneğidir. ? Üç Jöntürk’ün Ölümü: TalatCemalEnver/ Prof. Dr. Hikmet Özdemir/ Remzi Kitabevi2007/ 336 s. SAYI 925 Hikmet Özdemir SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle