25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 D 2 F 3 F 4 L 5 İLKER MUMCUOĞLU L 6 K 7 F 8 L 9 C 10 L 11 C 12 N 13 K 14 B 15 F 16 J 17 G 18 C 19 C 20 C 21 F 22 D 23 C 24 B 25 B 26 E 27 N 28 D 29 J 30 A 31 H 32 E 33 B 34 B 35 K 36 C 37 K 38 A Feyza HEPÇİLİNGİRLER 8 Ekim Pazartesi Türkçe Günlükleri her sayısında kitap veriyor. Temmuz Ağustos 2007 tarihli 11. sayısının armağan kitabı Yusuf Alper'in “Psikolojik ve Psikodinamik açıdan Nâzım Hikmet Şiiri”; Eylül Ekim 2007 tarihli (12.) sayısının kitabı ise Necmi Selamet tarafından hazırlanan “Şiirimizde Manifestolar”. Ardıçkuşu ise Adanalı. Burhan Mendi tarafından dokuz yıldır yayımlanıyor, üstelik iki aylık değil, aylık bir dergi. Aydınlanma Yolunda İmece, Rasime Recai Şeyhoğlu Kütüphaneler Zinciri'nin dergisi. Kitap ve kütüphane haberleri yanında, bilimden sanata, edebiyattan resme, felsefeye her konuya yer veriyor. Siirt'ten bir gazete: “Haftalık, tarafsız, memleket gazetesi” Mücadele”; Bursa'dan Alp Kültür Merkezi'nin Bursa Kültür Sanat Bülteni; Karabük Kültür ve Sanat Derneği'nin dergisi Tay, Yalova'dan, bir okul dergisi: Çiftlikköy Atatürk Anadolu Lisesi'nin Kardelen'i; Denizli'den Kültür ve Yazın Seçkisi: Sunak; Kahramanmaraş Kültür Sanat Evi'nin yayın organı Alkış; Silifke'den “şiir ve edebiyat konalgası” Andız; Devrek'ten, aylık edebiyat ve kültür dergisi Şehir… Her biri kim bilir ne zahmetlerle, kimlerin özverisiyle çıkıyor. Değerlerini bilmek, alkışlamak, yüreklendirmek gerek. 39 C 40 H 41 C 42 A 43 K 44 L 45 I 46 D 47 F 48 C 49 C 50 B 51 I 52 F 53 H 54 H 55 D 56 H 57 H 58 F 59 L Y 60 E 61 F 62 B 63 G 64 G 65 G 66 B 67 M 68 N 69 F 70 H 71 D 72 D 73 M 74 F 75 I 76 F Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı romandan bir alıntı ve yazarın adı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “… Hughes” (Sylvla Plath’ın ko cası olan İngiliz şair). 38 42 30 B. Kölelik, kulluk. 34 24 50 14 62 66 25 33 C. Oğuz Atay’ın, Tutunamayanlar romanındaki bir karakter. 18 48 20 36 19 23 39 9 41 11 49 D. Truva savaşına gidip de dönmeyen eşi Odysseus’u bekleyen Penelope’nin haletiruhiyesi. 46 28 22 55 1 71 72 E. Yarı. 26 60 32 F. İslam araştırmacısı Ruşen Çakır’ın bir kitabı. 52 76 2 74 3 15 H. “Kiraz bilir miydi ki günün birinde tütün diye bi ot çıkacak ve insanlar bunu içmek için dallarını kesip … yapacak?” (Refik Halit Karay). 54 70 56 40 57 31 53 I. Albert Camus’nün bir deneme yapıtı. 45 75 51 J. Hud Peygamber’i dinlemedikleri için Tanrı tarafından yokedilen kavim. 29 16 K. “Paavo …” (unutulmaz Finlandiyalı uzun mesafe koşucusu). 43 37 35 6 13 L. Cinsel içgüdünün belirtilerini taşıyan yaşama gücünün bütünü. 10 5 59 8 4 44 M. Eski Filistin’de bir kent. 73 67 N. Roma’nın eski adı. 12 27 68 azın da aynı töreni yapıyor kargalar; ama mevsimin olanağını değerlendirip sokakları şenlendiren insanların gürültücü kalabalığı arasında sesleri duyulmuyor; dalları donatan yaprakların arasında varlıkları görülmüyor. Güz gelip insanlar evlerine çekilince ve yapraklar dökülünce evimin karşısındaki ağaçlar karga açıyor. Her dalın ucunda bir karga… Güneşin batmasına yakın, hep bir ağızdan kopardıkları yaygara, gökyüzüne sığamayıp evlerin içine doluyor. Aynı tören sabahları da yapılıyor aslında. Bu sabah çok erken kalkınca kargaların gündoğumu törenini yakaladım. Doğumu kolaylaştırmaya çalışıyormuş gibi, var güçleriyle bağırmaktalar. Son olarak Ahlat'ta, Van Gölü'nden doğan güneşi izlediğimde, aklıma “güneşin doğması, gün doğumu” derken kullandığımız “doğmak” eylemi takılmıştı. Kaldığımız otel, Van Gölü'nün hemen kıyısındaydı. Güneşin gölden doğması, doğanın hazırladığı görsel bir şölendi. Ege kıyılarında güneş denizden batar; İzmir'inkiler, Attilâ İlhan'ın pek güzel anlattığı günbatımlarıdır. Ayvalık'ta da yazın Şeytan Sofrası'nda her akşamüstü güneşi batırma “ayinleri” yapılır. Kayaların üstüne, tepeciklerin yamacına dizilenler gün batımını “huşu” içinde izlerler; bu ana görev bittikten sonra da dağılıp giderler. Güneşin denizden doğduğu nadir yerlerden biri, Karaburun Yarımadasının doğu kıyısındaki Mordoğan, Balıklıova kesimidir. 1980'li yılların yazlarında gittiğimiz Balıklıova'da güneş, denizden doğardı ve o gündoğumlarını izlemek için erken kalkmak hiç zor gelmezdi insana. Bütün gece atlas bir örtü gibi kıpırtısız duran deniz, güneşin doğmasına yakın, birden hareketlenir, çırpınmaya başlar. Uzaktan yakından doğanın uyandığını ele veren sesler yükselir. Eşekler, horozlar, inekler, öküzler, köpekler, kuzular ve çeşit çeşit kuş… Kimi öter, kimi havlar, kimi böğürür, kimi şakır, kimi meler… Görülmemiş bir telaştır yaşanan. Bir çırpınış… Çığlık çığlığa bir yardımlaşma… Sonra bunlar bir anda kesilir. Deniz durulur, hayvanlar susar; çünkü doğum gerçekleşmiş, güneş doğmuştur. Güneşin her sabah yeniden görünmesini “doğmak, doğum” sözcükleriyle anlatan başka bir dil var mıdır? Türkçede böyle anlatılır ve bu adlandırma ne kadar gerçekçiyse bir o kadar da şiirseldir. 11 Ekim Perşembe Ö 10 Ekim Çarşamba Y 7 61 69 21 58 47 G. Beylik. 64 17 63 65 923. sayının çözümü: A. YILKI ATI, B. AŞEKA, C. Ğ VİTAMİNİ, D. MOD, E. UYKU TANRISININ, F. RUS, G. UÇARI, H. NOHUDİ, I. ESKİZ, J. LORD, K. LAB, L. EZA, M. RUGİ, N. İHSAS. Şiir: “okuduğun bir şiirden/ hatırla kızım sivas’ı/ de ki:/ yanıyor hâlâ/ metin altıok’un uçsuz sigarası” az boyu okula gelen dergileri taşıyıp evdekilerle birleştirince bir Anadolu şenliği oluştu. İstanbul'da yayımlanan dergilerden Evrensel, Tiroj, Sanat ve Hayat, üç aylık hapishane ve edebiyat dergisi Mahsus Mahal… Hapishanelerde yazılan ürünlerin değerlendirilmesi için açılan şiir ve öykü yarışmasının duyurusu da yer almış son sayısında. Bir de çeviri edebiyatı dergisi cn'nin 4. sayısı. Gerisi, sevindirici, gönendirici Anadolu dergileri… Abdülkadir Budak yönetiminde çıkan Sincan İstasyonu, hem Sincan adını, çağrıştırdığı kötü anılardan kurtarmaya çalışıyor, hem de Sincan'da yetişen gençlere ışık olmak için çıkıyor. Yazılı Kaya, Eskişehir'de yayımlanan “Aylık Şiir Yaprağı”. Şiirlerle, şiir üzerine yazılarla sonbaharı çağrıştırıyor: Tek yaprak ve sarı. Afrodisyas Sanat, Egeli bir dergi. İzmir'de yayımlanıyor ve İzmirlilerle İzmir dostlarını buluşturuyor. Temmuz Ağustos 2007 tarihli 4. sayısında “kıyamı ve kıyımı ile” Sivas anılmış; “Çocuk İçin Felsefe” özel bölümü hazırlanmış. Eylül Ekim 2007 tarihli 5. sayısında ise özel bölüm, Attilâ İlhan'a ayrılmış. İle de İzmir'de çıkan bir dergi. O da iki ayda bir çıkıyor ve nce bir heveslendim; ama bayramın hafta sonuna gelmesi isteğimi köreltti. Bu bayram bir yerlere gitmek yerine evdeki işleri hafifletmeye çalışmak en doğrusu. Yanıtlayamadığım elektronik mektuplar var. Sözgelimi Edirne'den Ahmet Sezgin'in mektubu, kaç zamandır sıranın kendisine gelmesini bekliyor. “Farklı eylemler için farklı kelimelerimiz olduğu halde aynı kelimeleri kullanarak dilimizi yoksullaştırdığımızı düşünüyorum.” demiş Sezgin. “Örneğin Batı dillerinde sıvı bir şey içmek ile sigara içmek ayrı kelimeler ile anlatılıyor. Türkçede de tüttürmek, tütün vb. şeyleri içmenin karşılığı yanılmıyorsam. Ama dilbilimciler dahil hiç kimse bu ve buna benzer kelimelerin tekrar kazanımı konusunda çaba harcamıyor diye düşünüyorum.” Tütmek, eski Türkçeden beri kullanılan bir sözcük. Ayverdi Sözlüğü, ilk anlamını, “Duman ya da buhar çıkarmak” diye vermiş. “Bacası tütmek, buram buram tütmek, burnunda tütmek, çorbası tütmek, dumanı tütmek, gözünde tütmek, par yanıp par tütmek, yanıp tütmek” gibi pek çok deyimde kullanılıyor. Tütün (tüttürmek, tütüncü, tütüncülük, tütünlük) ve tütsü (tütsülemek, tütsülenmek, tütsületmek, tütsülü) sözcükleri hep bu kökten, tütmek eyleminden türemiş. Ahmet Sezgin doğru söylüyor. Yalnız Batı değil, belki Doğu dillerinde de böyledir; sıvı için kullanılan “içmek”, sigara söz konusu olduğunda yerini “tütmek, duman” anlamlarındaki sözcüklere bırakır. Bizde de “keyifle içmek” anlamında “bir sigara tüttürmek” kullanılır da “tütmek” pek kullanılmaz. Sezgin'in yanıldığı nokta ise şu: Dilbilimciler sözcüklerin yeniden kazanımı için çaba harcamaz. Onların görevi dilin arkasından gitmek; neyin, neden, nasıl öyle olduğunu incelemektir. Türkçe konuşup Türkçe düşünenler, “tütmek”teki, dumanın uçup gitmesi anlamını pek yakıştıramamış olabilirler mi sigaraya? Batı dillerinin kiminde, çok sigara içenlerin “Türk gibi içiyor” diye anlatıldığını duymuştum. Türkçe, Türk gibi sigara içenlerin dumanın savrulup gitmesine kıyamayıp hepsini içlerine çektiklerini görüp “iç mek” demeyi yeğlemiş olabilir mi? ? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. CUMHURİYET KİTAP SAYI 924 SAYFA 39
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle