04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? yaşamış çünkü ve bu insanlardan soylarına, çocuklarına kalan birçok anı, öykü var. Bu insanları hayali kahraman haline sokamazdım. Gerçek karakterleri yazmak beni hiç zorlamadı OYUNCULUK VE YAZARLIK Son on yılda araştırmacılığa ve yazarlığa yönelmenizin nedeni nedir? Bizim sinema ve tiyatro kökenli olmamız yeni televizyon sistemi içinde biraz zararlı oldu; televizyon oyunculuğu suya yazı yazmak gibi bir şeydir. Yapımcı bizleri çağırmayı düşünürken, bizim arkamızdaki otuz kırk yılı da düşünmek zorunda. Ben o iş için elli kuruş alacaksam, suya yazı yazan arkadaşlarımız on kuruşa gidiyorlar. Bu yapımcının işine gelir genelde, daha ucuza mal etmek için. Sinema ve tiyatro öyle değil tabii. Sinema ve tiyatro kalıcı; iyi oyuncular gerekiyor. Bundan dolayı ben ve benim gibi birçok arkadaşım aynı durumda; sinemadan, tiyatrodan birçok arkadaşım çalışamıyor. Diziden bana bölüm başı on bin lira verseler, diğer tarafta da ayda üç bin lira veren bir tiyatro olsa ben tiyatroyu tercih ederim. Benim yaşımdakilerin yapısı bu. Bundan dolayı da kendimi başka bir işe vermek zorundayım; üretmeden duramıyorum. Bir şey üretmek zorundayım. Mesleğimin içinde ne yapabilirimi düşündüm. Prodüksiyon amirliği yaptım, hâlâ Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde sahne amiri ve oyuncu olarak bulunuyorum. Ama yine bir boşluk var. Oyun yazarlığı? Senaryo? Çok düşündüm ancak tatmin etmedi beni. Ben, böyle yazmayı daha çok seviyorum. Yazdığım senaryonun sahibi benim, yazdığım insanların duygularını ben biliyorum. Ama senaryoda o, yönetmenin inisiyatifinde oluyor. Benim yazdığım duyguları yönetmen başka bir duyguyla hissediyor. Başka bir şey çekiyor. Bu da beni rahatsız eder. Değiştirebilir tabii ama duygusu da değişiyor. Senaryoda, kitapta yazdığım ayrıntıları yazamam. Eksik yazmak gibi geliyor. O yüzden zorlanıyorum, yazamıyorum. Ben romana dökeyim, duygularımı tam anlatayım; yönetmen alsın ondan ne yapıyorsa yapsın, tabii özünü değiştirmeden. Roman denemem yoktu. Aslında İstanbul tarihi yazmaya çalışıyorum, belgeselcilikte oradan geliyor. İÖ 10 bin yılından itibaren İstanbul'u araştırmaya başladım. Bunu ne yaparım, nasıl yaparım, arada da bir televizyon kanalı belgesel olarak çeker mi diye düşündüm. Tesadüfen elime federasyonun çıkardığı Türk futbol tarihi ile ilgili ciltler geçti. Oradan giderek futbol yazmaya başladım. A Milli takım tarihine baktım. O arada gazetelerdeki arşivlere gidip gelmeye başladım. Sonra derinlemesine incelediğimde federasyonun çıkardığı ciltlerde yanlışlar olduğunu gördüm. Bunun üzerine A Milli takımını arşivden çıkarmaya başladım. Çok uğraşıp çıkardım. Ama bu süre içinde birçok farklı şeyle de karşılaştım. Futbolu araştırırken farklı konulara da yöneldim. Futbol federasyonu resmi tarih olduğu için çalışma sırasında sıkılıp İstiklal Savaşı'na döndüm ve kafamda ilk romanımdaki Anastasia canlandı. Futbol tarihini yazmaktan sıkıldığımda Anastasia'ya dönüyordum; dersten sıkılıp Teksas Tommix okumaya benziyordu benim için; dinlendiriyordu beni. Sonunda bunun roman olmasına karar verdim ve yazmaya başladım. Tarihsel olaylar işleyen romanlarda hamasete düşmek büyük bir tuzaktır. SAYFA 16 Osman Çağlar, yıllardır tiyatro ve sinema oyunculuğu yapıyor. Edebiyat niteliğini aza indirir. Bundan kaçınmak için bir şey yaptınız mı? Hayır. Ben daha çömezim, bir edebiyatçı değilim. Daha bu işte emeklemeye uğraşıyorum. Bir edebiyatçı olabilmek için biraz daha zamana ihtiyacım var. Mesleğim gereği çok okuyan biriyim. Oyuncuyum, edebiyata yabancı değilim. Ama yazmak çok başka bir şey. Edebiyatçı gibi konuşma hakkına sahip görmüyorum kendimi. Hamasi duygulara gelince de… O biraz da empatiden, oyunculuğumdan kaynaklanıyor. İnsan neyi yaşayabilir bir insan olarak, onu düşünerek yazdım. O zaman hamasi duygulardan kurtuluyorsun; bir akış içinde gittiğinde. İşte o zaman insan bir sinema filmi izler gibi oluyor; kurtuluyorsun ondan. Ben onu keşfettim. Okuyanların kitabı çok sevmesinin nedeni sinema dili kullanışım. Bunu bilerek yapmadım; bilinçli bir şey değil. Herkesin çok rahatlıkla okuduğu, okurken belki de izlediği bir kitap haline dönüştü. Ben sadece insanı anlatmaya çalıştım. İnsan nasıl yaşar?.. Hamasi duygular olduğu zaman benim duygularım girer, kendi fikirlerimden bir şeyler üretip yazmaya kalkardım; abartarak. Ama o da benim romandaki karakterlere yakışan bir olay değil. MESLEĞİNİ İYİ YAPMAK... Sinemayla uğraşan biri olarak, bu yazdıklarınızı filmleştirmeyi düşündünüz mü? Tabii düşündüm. Aslında buna sahip çıkan biri olsa da yapsa. Çok özel ve çok güzel bir şey. Bunun böyle bir imkânı olabilir. Karadeniz Ereğli Belediyesi aynı boyutlarda, maket olarak gemiyi yaptırıyor. Fakat motor yok. Bir müze esprisinde karaya bir yere yapacaklar. Şimdiden film yapma adına birileri sahip çıkarsa, onu belediye denize indirtir. Geçen sene bu romanı yazarken, kültür bakanlığının senaryo destekleme çalışmasına bir arkadaşımın tavsiyesiyle yazıp gönderdim, kabul edildi. Kültür bakanlığında aynı hikâye duruyor. Roman sonra bitti ama hikâye aynı. Oyunculuk yönünüz karakterleri yazmaya nasıl bir etki sağlıyor? Yazdığım karakterlerin hepsini oynuyorum ben. O yüzden zaten o dil kolaylıkla ortaya çıkıyor. Hepsini tek tek oynuyorum. Bu sanırım benim oyunculuk mesleğimden kaynaklanıyor. 42 yıl tiyatro ve sinema oyunculuğu geçmişim var. Bu mesleği iyi yapabilmenin en iyi KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 924
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle