Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? korkan insandan korkuyorum. Mağara adamı gök gürültüsünden korkar, tanımaz doğayı. Çiçek açsa korkar çünkü yeni bir şey oluyor ve mağarasına saklanıyor. Doğayla sohbete başladığı, doğayı bir kitap olarak karşısına alıp okumaya başladığı andan itibaren de onunla müthiş ve görkemli bir ilişkiye giriyor ve bu nedenle de ondan yararlanmaya başlıyor. O zaman insan felsefeden korkuyorsa ve felsefe akılsa, insanın yaratımı bir şeyse, insan yarattığı şeyden nasıl korkar. İnsan aklından nasıl korkar, insan düşünmekten nasıl korkar. O zaman insan, insan olmaktan korkarla eştir bu cümle ya da bu soru. O yüzden tanıtım önemli ama geç mi kaldık, bu rölatif bir soru; bana göre geç kalınır, benim iki yaşındaki yeğenime göre erkendir. O yüzden toplum olduğu sürece ve toplumu da insanlar oluşturduğu sürece felsefe hep var olacaktır. Korkulmaktan öte tanınsa çok daha iyi olacaktır. Çünkü sevgiye dayalı bir disiplindir. Aklın her şeyi keşfetme güdüsüdür bu ve her insanda olan bir şeydir. Filozof olmak seçkin bir akıl ister. Bilginin katları vardır çünkü, biz malumatla uğraşmıyoruz. Biz bilgelik bilgisiyle İNSAN AKLI VE ÖZGÜRLÜK ilgili bir sohbet içindeyiz. Malumatlarda kalındığı sürece yani zihnin ilk aşamasında ka Yunan ve Latin Klasikleri'ni göz önünde lındığı sürece bizim için gelişim söz konusu tutacak olursak, o devre ait değerler ve konuolamaz, zihnin mitoloji aşamasında kalırsılarla ilgili neler söylemek istersiniz? nız ve epos logos aşamasına geçemezsiniz. Değerler deyince insan aklı ve özgürlük Felsefe tanıtılacak, tanıyınca zaten sevmegeliyor akla. Tüm Yunan ve Latin Klasiklemek mümkün değil. Boethius'un 'Felseferi'nin içeriğinde bunlar var. Özgürlük ama nin Tesellisi' ve Apuleius'un 'Başkalaşımöyle herkesin ağzında dolanan bir özgürlük lar'ı roman gibi okunan hem eğlenceli hem değil. Sorumluluk taşıyan bir özgürlük, de düşündürücü nitelikte. Aslında bunları eleştirel bir bakış açısı. Bütün her şeyin ilk alıp okumak ayrı bir zihin yapısıdır ve zorla nedenine sizi ulaştırabilecek metodolojik yapamazsınız. Ruha çok bir düşünce. Sonuçta hitabeden bir ortamda bununla kazanılan bir edebiyatla buluşmamak, özgürlük var ortada. İnfelsefeyle kavuşmamak sanın kendi aklını tanımümkün değildir, çünma girişimidir bu. Dolakü kendine dönen bir yısıyla insanın kendi eylemdir felsefe. kendisiyle yüzleşmesidir. Felsefeyi nasıl tanıtıp Bütün bunlar size insan sevdirebiliriz? olarak neler yapabilece Liselerde ders olağinizi gösterir, Yunan ve rak var ancak öğrencileLatin klasikleri sınırlarırin pek önem vermediği nızı kendinizin tayin etbir derstir. İnsan, dümenize neden olur. Sını Çiğdem Dürüşken, “çevirileri yaparken şünce dedik. Bunu öğrı doğada aşınca neler Türkçe'yi yeniden keşfediyorsunuz” diyor. reten bir derse yeterli olabilir, ölçülü davranınönem verilmiyor. Bunun büyük bir nedeni ca neler olabilir? Bunu insanın kendisine günümüzdeki teknoloji kökenli dünyada bırakıyor klasikler. Çünkü her insanı tek tek başka dalların öne çıkması ve felsefenin hep bireyler olarak görmeye meyilli bir edebiyat geri planda tutulması. Oysa bugün ne okurya da bir dünya var orada. Bunları söylersanız okuyun bilim olarak bunun bir felseken edebiyatla kültürü hiçbir şekilde ayırfesi vardır. Siz tıp okusanız öncelikle tıbba mıyorum. Bu kültür içinde yaşamak kolay giriş adı altında bu işin felsefesinin verilmesi tabii ki, insana değer verilen bir anlayışla lazım. 'Amacın nedir, sen doğru kişi misin, yaşayıp, o edebiyatla kucaklaşmak da ayrı tıp okumak için kendini analiz ettin mi' dibir haz oluyor. 'İnsanım ve insanca' olan ye sorup bunların cevabını kendine verecehiçbir şeyi kendime yabancı saymam diyen ğin bir dersin olması lazım. Biyoloji, fizik ve bir anlayışın ürünüdür bu. Kültür yani başka bilimlerin bir felsefesi olması lazım. 'cultus' terimi, bir tarlayı ekip biçmekten Düşüncesiz bilim olur mu? Bunlar yapılmagelir. Ekip biçilmiş bir zihindir 'cultus'u ön yınca da mekanik tipler ortaya çıkıyor elbetplana çıkartan. Onun ardındaki bu ekip bite. Kültür için benim zihnimde üç şey var; çilmişlik sizin algı dünyanızı açar, bütün iç bir kişinin mutlaka edebi görüşü, sanatsal kaynaklarınızı çağırmanıza neden olur. Böybakışı ve felsefi düşünüşü olacak. Bu üçü le bir edebiyatla sarmaş dolaş olmayacakçok zor değil. Bu konuya ağırlık verilmesi sak, ruhsal dünyamızda başka neyle sarmaş gerektiğini düşünüyorum. Hangi dalda dolaş olacağız. O yüzden önemli bir dünya olursa olsun felsefenin giriş niteliğinde vebu. rilmesi gerekir. Aristippos'a felsefeyle ilgili Felsefe hep önem verilen, saygı duyulan bir soru sorulunca, Aristippos felsefesiz bir ama korkulan bir konu, nedenleri nedir? eğitimle ilgili şu benzetmeyi yapar: Evin Klasik filolog olarak cevap vermek isteesas hanımını elde edemeyip tüm hizmetçirim; aslında felsefe ve Klasik Filoloji birbileri elde etmeye benzetir bu durumu ve rinden ayrılamaz, ancak bu çoğunluk taraOdisseus'un eşi Penelope'yi örnek verir. Pefından bilinen bir konu değil. Felsefeden nelope yerine bütün hizmetçilerini elde etkorkuluyor ancak Klasik Filoloji bilinmedimekle eş tutar felsefesizliği. ? ğinden, ondan korkulamıyor bile… Ancak sebnembirkan@superonline.com haklısınız bu korkuyu birebir çok yaşamış bir kişiyim. Klasik Filoloji'yle felsefeyi hep beraber yürüttüm, lisans ve yüksek lisans Felsefenin Tesellisi/ Boethius/ Kabalcı anlamında. Çilesini çektim esasında. KişileYayınevi/398 s. rin felsefeye bakış açısını, felsefeye bakan Başkalaşımlar/ Lucius Apuleius/ Kabalkişilerin genel düşünüş ve korkularını yacı Yayınevi/690 s. kından görmüş bir insanım. Sorunuzu şöyle Fragmanlar/ Herakleitos/ Çev: Cengiz yanıtlamak istiyorum; ben de felsefeden Çakmak/ Kabalcı Yayınevi/332 s. çalışmam olmuştu. Oradan hareket ederek 'Başkalaşımları' çevirdim. Ben özellikle Yunan edebiyatında veya Latin edebiyatında Başkalaşımlar konusunu felsefi anlamda merak eden biriyim. Ovidius'un 'Başkalaşımlar'ı her zaman için bilinen bir konudur ve Dönüşümler diye çevrilmiştir dilimize. Apuleus'un Başkalaşımlar'ı da Metamorphosus'la ilgilenenleri ve özellikle araştırmacılar için bir başvuru kaynağıdır. Metamorphosus anlayışı, Ovidius’ta biçimlenmiştir. Aslında metamorphosus yani doğadaki bütün sınırların kalkışı insanın hayal gücünün doğayla buluştuğu an dediğimiz metamorphosus, tabi ki Yunan felsefesinden ortaya çıkan bir kavramdır. Ama bu şekilde Yunan ve Roma mitolojilerinin tek kitapta buluştuğu eser Ovidius'un Metamorphoses'udur. Bir din kitabı gibi okuyabilirsiniz bu metni. Bütün mitolojileri kapsayan bir şey, ama dediğim gibi bir felsefe içinde değerlendirilmesi gerekiyor. Ovidius'un bütün ölümsüzlüğü, ölümü bir değişim olarak ele almasıdır. Özet olarak Ovidius'ta ölüm yok değişme kavramı var. KİTAP SAYI 922 SAYFA 5 CUMHURİYET