02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Betül Tarıman'dan 'Kar Merdiveni' İç içe yaşamlar Betül Tarıman'ın 'Kar Merdiveni' adını taşıyan şiir kitabı, “elma ağrısıydı baktığımda” ve “elma yarısı aşktı baktığımda” başlıklı iki ana bölüm ve toplam otuz altı şiirden oluşuyor. larda salt kadınların görmeyi göze alabileceği bir şey var: henüz tamamlanmamış olan bir kadın.” Anais Nin ve Betül Tarıman' ın merdivenleri ilk bakışta birbirinden çok farklı görünüyor. Biri ateşten diğeri kardan, ancak her ikisi de ateşte ve karda yürüyen kadını ve kadına dair hayatın hükmünü anlatıyorlar aslında. Ateşin ortasında donmak, karın üstünde yanmak kadar sahici ve eş değer bir duygu. Ve hayatları iç içe geçmiş olan bu kadınlar siluetlerinde, aşkın ve ölümün acısını da barındırıyorlar. ”aşk bir beladır / bir kusurdan düşerken / düşerken ölümden ötekine / terk et!” ifadesi bu anlamda yukarıdaki dizelerle ilişkilendirildiğinde tam anlamıyla ifadesini buluyor. Ve şair, kadınların yüreğine düşen bu kar ateşiyle her şiir de yeniden doğuyor, doğuruyor. Buna da acısını, kederini ekliyor. Ama alaysalamalı bir dille… Hayatla dalga geçerek. Hüzünse vazgeçilmezi. Şu dizeler bize bunun açık bir ifadesidir. HAYATA VE ŞİİRE BAKIŞ... Şiirlerin de toplumcu temaya da ağırlık veren Tarıman, bu son kitabı Kar Merdiveni ile kadın ve erkeğin iç içe geçmiş yaşamlarına ve bir o kadarda uzak birlikteliğine dokunmuştur. Sosyal anlamda kadın erkek çatışmalarının çok boyutlu karakalem resmini çizmiş ve çizdiği bu resme eleştirel anlamda dokunmaktan sakınmamış, hayata ve şiire bakışını aynı düzlemde, kâh bütün karmaşıklığı, kâh sıradanlığıyla ortaya koymuştur. Yanı başımızdaki, birçok kadının yüzlerinden okuyamadığımız acı ve suskunluk, şairin dizelerinde hüzünlü bir surete bürünmüştür. “yüzlerine kepenk indirilmiş kadınlar” ve “kadınlar ağızlarına susturucu takılmış / uzun bacaklı atlardı yalnızlığa koşan” dizelerinde olduğu gibi kendi içselliğiyle ustaca can evinize dokunmuştur. Şiirlerinde atlar kadar güçlü kadınlar, bir o kadar da yalnızdırlar. Atların asilliği ve yalnızlığı ona bu dizeleri yazdırmış, kendini, yalnızlığını atlarla özdeşleştirmiştir. Çünkü ruh ve bedenlerini, rüzgâra karşı savuran kadınlardır. Erkeğin yoldaşı, sevgilisi, sırdaşı ve derdini çekenler de. Ki onlar yüklerini dörtnala zamana taşırlar. Zaman denildiğinde, belki de burada Tarıman'ın, farklı coğrafyalara yayılmış yaşamı akla gelebilir. Babasının memuriyeti nedeniyle çocukluğu Anadolu'nun birçok yöresinde geçen Betül Tarıman, yaşamı boyunca bu kentleri de yanında taşır. Şiirlerinde ağırlığını hissettiren mekân duygusu, onun çocukluk anılarını yaşadığı her yere götürmesine neden olur. “yıldızlı saçlarında / kösnül bir şevk / alnındır o kirli şey / öldün cibinlik altında kutsal / ve keşkedir / kayıp bir baba resmidir asansör boşluğunda / bu şehir “ demesi de belki bu yüzdendir. Ve şair bir yandan yaşadığı topraklara benzerken, diğer yandan ardında imler bırakır. Yöre insanlarıyla özdeşleşir, içlerine süzülür, bu nedenledir ki şiirlerinde kadın sos yıp bir sevgilidirler belki de. “az görülmüş şeydir bir adamı adamda tanımak / örneğin tırnakları etinizi acıtabilir /konuşmadan kalbinizi kıran /babanız ya da ağabeyiniz olabilir” demesi de bundandır. Ve çocuklar her yerdedir. Hayatın her yerinde, merdivenin her basamağında küskün, yoksul ve hayatın bütün renklerini giymiş çocuklardır bunlar. Her biri devasa bir kalabalık kargaşasında, yalnız bedenlerinin içinde özgür olamayan ruhlar taşırlar . Şair. “hor görülmüş ruhlarında aşk bir mesele / bir cenaze evi yorgunluğu ruhlarında” derken, bu öğrenilmiş yalnızlığı ifade etmiştir. Şiirlerinde sadeliği, usta kelime oyunları ve estetiği kadar yoğunluğu da dikkat çekicidir. Kimi zaman alaycı, kimi zamansa keskin bir ifade tarzının yanı sıra imgelere radikal anlamlar yükler. Zamansal ve mekânsal tek gerçek hayattır ve o, ne hayata dair gerçeklerden ne de düşlerinden vazgeçmez. SAHİCİLİK DUYGUSU Tarıman'ın Kar Merdiveni adlı kitabı, “elma ağrısıydı baktığımda” ve “elma yarısı aşktı baktığımda” başlıklı iki ana bölüm ve toplam otuz altı şiirden oluşur. Her ne kadar, otuz altı ayrı şiirden söz etmişsek de, biz burada, aslında her bir şiir bir öncekinin devamıdır. Aslında Tarıman tek bir şiir yazmıştır. Bu durum önceki kitapları içinde söz konusudur. Zaten kendisi ile yapılan söyleşilerde, bu konuya sıkça değinmiştir. Bireyle başlayıp topluma ulaşan felsefi dokunuşlarıyla okurun karşısına çıkan Tarıman, çoğu zaman ben söylemine de ağırlık vermiştir. Öznenin çoğunlukla şairin kendisi olduğunu ve dışındaki her gizli özneyle empati kurduğunu görebiliriz . Ve sahicilik duygusu… Yaşamın içinde olmaklık… Her şeyin ötesinde insanı kendine dert edinmek… “Şiir, yetenek ve birikim olmadan yazılamaz” diyen Tarıman için şiir, aynı zamanda bir iç sorgulamadır da. Bu da bir çırpıda yanıtlanamayan sorular düşürür akıllara. Bununla birlikte, kent ve taşra yaşamının sosyal, hukuksal, kültürel ve hatta siyasal yansımalarını anlatır o. Güçlü kadın kimliğinin, topluma kafa tutan protest bir tavrı ve özgüvenin öne çıktığı farklı bir şiirsel dil yaratmıştır “dün gece yıkandığın küvet / bir şehvet öznesi” dizesinde olduğu gibi salt okura şiiri okutmaz adeta kulağına fısıldar. Örgü ve estetik ifadesini zekâsı ve zarafetiyle süslemekte son derece başarılıdır. Sahip olduğu dünya görüşünü, her şiirinde işlemesi ve hayata dair yargılarını şüpheye yer vermeksizin, cesur bir netlikle şiirine aktarması, onun inandığı değerlerin dizelerine bir yansımasıdır. Acıysa hep vardır... Oğul acısı, yar acısı, yurt acısı. Ama acı kadar umut, yaşama direnci ve mücadeleyi de anlatır. Ana tema hep bir insan ve insana ilişkin her şeydir. Tıpkı İranlı şair, Furuğ’un şiirlerinde olduğu gibi Tarıman için de, şiirin özü, zamansal ve mekânsal tek gerçek olan insandır. Kanıksanmış yalnızlık, öğrenilmiş çaresizlik, aşk kırıntıları ve sonrası “kar merdiveni”. ? “ atları ovaya saldım çocuklar ve kelimeleri merakımı çıldırtan her uçurumda mucizesini doğuran bir kadın var” Kar Merdiveni/Betül Tarıman/Yapı Kredi Yayınları, 2007/ 100 s. KİTAP SAYI 922 ? Sevda Zeynep KARADAĞ “atları ovaya saldım atlar çocuklar ve kelimeleri evin hayatından çekilmiş her arzuda kusura bulanmış bir kalp var” Betül Tarıman ayata dair ne varsa, her biri bir kar tanesi olup düşmüş Tarıman'ın Kar Merdiveni'ne. Bu içinde kendi hikâyesini barındıran bir merdiven… İçinde, iniş çıkışlar ve her hikâyede can bulan insan manzaraları var. Şair kar olup kâğıda, kar söz olup yağıyor hayatın merdivenlerine. Ve her basamakta ışığa açan kardelenler. Şiir miladı, Ay Soloları olan Tarıman, (1995 Akdeniz Yay.), bu miladı Üzgündü Kırlar (1996 Çankaya Bel. Yay.), Kardan Harfler (2000 HeraYay.), Güle Gece Yorumları (2002 Can Yay.), Yol İnsanları (2004 Can Yay.) adlı kitaplarıyla sürdürmüş. 2005'te Behçet Necatigil ödülünü alan Tarıman, şimdi de Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan “Kar Merdiveni” ile okuru selamlıyor. Kar Merdiveni, Tarıman'ın şair, aydın, eğitimci ve özellikle güçlü kadın kimliğini, tartışmasız ortaya koyduğu bir pekiştirme kitabı. Cumhuriyet Kitap ekinde, kitabı ile ilgili yazılmış tanıtım yazısında, onun şiirine ilişkin şu sözler söyleniyor: “Betül Tarıman, Kar Merdiveni'nde yaşamın gerginliğini, bu gerginliği iyice kanırtan bir şiir diliyle tekrar tekrar sorguya çekiyor... 2005 Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanan Betül Tarıman, bu kitabıyla ustalığını bir kez daha kanıtlıyor. Kar Merdiveni, hüznün keskin bir alaycılıkla ve derin sorgulamalarla harmanlandığı şiirleri bir araya getiriyor. Tam da bu noktada “Kar Merdiveni” bana, ünlü Fransız kadın yazar Anais Nin'in “ateş merdivenleri”ni anımsatıyor. Nin, kitabının önsözünde şöyle diyor: “Bocalamanın, kafa karışıklığının kökenine inmek gerekiyor, çünkü bu, kadının kendi doğasını anlamak için verdiği savaşımın başlangıcıdır… Henüz erkekle değil, onun içindeki çocukla bağlantı kurabilen, yalnızca anneliğe muktedir olan kadının, kendi kendisiyle giriştiği savaşın ilk adımı… Bahçedeki aynalar, kadının daha ileriye gitmeden önce durup dikkatle bakması gereken aynalardır. İşte bu, aynaların ve onun karşısına dikilen doğanın öyküsü; aynaSAYFA 16 H Betül Tarıman, Kar Merdiveni'ninde yaşamın gerginliğini, bu gerginliği iyice kanırtan bir şiir diliyle tekrar tekrar sorguya çekiyor… yolojisini tema edinmesi rastlantısal değildir. Yaşadığı çağın kanıksanmış, klişe yargılarını ve kadına mal edilen geleneksel dayatmaları özellikle irdelemek ister ve bunu salt sanatsal boyutta değil gündelik yaşamda, radikal anlamda da, amaç edinmiş aydın bir birey tablosu çizer aynı zamanda. Şiirlerini yazıp köşesine çekilmez ve hem edebiyat alanında, hem kadına yönelik sosyal girişimlerde etkin bir rol üstlenir. “Kar merdiveni”ndeki şiirlere ilk bakışta yalnızlık hali hâkimmiş gibi görünse de, aslında her özne kendi içinde kalabalıktır. Bir kadın annedir, abladır sevgilidir, kimi zamansa komşudur acıya, aşa ortak. “kadınlar kuru bir ağaç / utancı kucaklamakta hünerli”, demesi de bundandır. Burada anlarız ki, koruyan, düzenleyen kimi kez de acıyı, utancı bile ustaca örten kadın işaret edilmek istenmiştir aslında. Freud'un “anatomi kaderdir” dediği gibi rolleri, biyolojileriyle meşrulaşan kadınların kaderleri Tarıman'ın şiirlerinde en önemli imgedir. Başka bir deyişle kadının segresyonu yani mekânsal ve toplumsal dışlanışı onun şiirinin çıkış noktasıdır da diyebiliriz” bir kusuru ödüyor kadınlar /buruşturup attıklarıyla” dizeleri buna en güzel örneklerden biridir. Erkeklerse, genellikle sabah serinliği kadar yavan bir baba gülüşü ya da nevrotik eş ve ka CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle