Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Sönmez TARGAN likle gerici ve şeriatçı basın ve çevrelerin göstermek istediği gibi bu konferans dine inanmayanların düşün ve görüşlerinin çarpıştığı bir platform değildir. Tersine hangi görüşten, din ve mezhepten olursa olsun, gezegenimizi etkisi altına alan ve en çok inanan, sade insanlara zarar veren köktendinci akımlara karşı doğru ve bilimsel iletileri kamuoyunun bilincine çıkartmayı amaçlamaktadır.” On yıl öncenin köktendincilik tartışmaları, ülkemizde yerini ‘Ilımlı İslam’ tartışmalarına bırakmış durumda. Daha doğrusu, aydınlanma ve akıl, cumhuriyetin kazanımları ve birikimi bir Amerikan Project olan ‘Ilımlı İslam’ karşısında savaş verir duruma geldi. Çok yazık ama, tablo böyle.. Türkiye’ye ‘Ilımlı İslam’ı dayatanlar ve bu bu senaryonun içerideki gönüllü aktörleri ‘Ilımlı İslam’ı istiyor gerçekten, yoksa burası bir ‘ara durak’ mıdır? Bunu da iyi düşünmek gerekir. İyi düşünmek ve kanmamak.. Türkiye’de bir ‘ortalama’ bulunursa her şeyin düzeleceğini sananların sonunda alacakları sıfat ahmaklıktan başka bir şey olmayacaktır. Köktendincilikten ‘Ilımlı İslam’a çark edenler, ‘Ilımlı İslam’dan da pupa yelken köktendinciliğin başka bir ifadesi olan şeriata yönelebilirler. O zaman iş işten geçmiş demektir. Yapılacak yegâne iş ise devrimi korumak ve garanti altına almak, derinleştirmektir. Eğer, 19451950 arasında girilen Amerikan yörüngesi dönemindeki devrimlerden verilen ödünlere özenilirse, işin sonu şeriata kadar gider. Olmaz, olmaz.. ? yatrodan “yardım almaz”, montajla düşünür. Vertov’un öncül sinema anlayışında makine mükemmeldir, buna binaen de organik göz, psikolojik etkiler yüzünden sanatsallığı doğru yargılayamayabilir. Dolayısıyla alıcı kamera görüntüyü kusursuz bir şekilde kaydedebilen tek “aygıt”ken montaj da zaman ve mekân algısını hem yanılgı yaratması muhtemel faktörlerden bertaraf etmenin hem de o algıyı ideolojiye göre manipüle etmenin en etkili yoludur. DÖNEMİN ELEŞTİRİSİ Vertov, dönemin belgesel nitelikli propaganda filmlerini kurgusal olmakla ve buna karşılık yeterince dolaysız olmamakla suçluyor. Önceden belirlenmiş ve “kurulmuş” hikâyeleri değil, gerçek hayatın parçalarını görüp onları bir araya getiren belgeselden yana olduğunu da vurguluyor aynı zamanda. Kameranın, bulunduğu her mekânı ister istemez sete çevirmesi pratik sorunlar yaratmıştır elbette. Yine de Vertov, sinedram’ın burjuvalığına karşı sinegerçek diyor. Son tahlilde Vertov’dan sözü alırsak, “amaç gerçek, araç ise Sinegöz”dür. Amaç gerçek olduğu için belgesel sinemada estetik ve yöntembilimsel bir devrim yapmaktan başka çare yoktur. Vertov adı, montaj deneyleri ve belgesel sinemayı neredeyse icat etmiş olmasıyla, Eisenstein, Pudovkin ve Kuleshov’la birlikte; yabancılaştırmacı konstrüktivist yaklaşımı benimsemiş olmasıyla da tiyatrocu Meyerhold ve şairressam Mayakovski ile birlikte anılır. Eisenstein öyküleyici bir sinemayı tercih etmiştir ama Vertov montaj olasılıklarını araştırmaya ağırlık verir. Öte yandan Brecht’in Rus biçimcilerden esinlenerek geliştirdiği yabancılaştırma efekti Rusya’ya konstrüktivist Vertov’la geri dönmüştür. İşte “Kameralı Adam”da Vertov, seyirciyi grafik yanılsamanın büyüsünden ve “özdeşleşme”den kendi üzerinde düşünen(selfreflexive) tematik yapıyla uzak tutar. Sebepse, öncelikle dış dünyayı KİTAP SAYI ? Fatma Cihan AKKARTAL 1 920’lerin başında, Lenin’in anavatanda yeni insan için yeni kimlik inşa etme projesine karşılık, Vertov malzemenin doğasını kavramak isteyen, fonksiyonu estetiğe kurban etmeyen bir sinema anlayışı inşa eder. İç savaştan çıkmış köylü Rusya’nın tüten fabrika bacalarına, demire su verecek kanallara, büyük kazanlara, taş ocaklarına, trenlere ve vinçlere ihtiyacı var. Dünyanın altıda biri üzerinde dolaşıp duran agitprop trenine atlayan ve iç savaşı belgeleyen Vertov’un sineması, bu yeni yapılanmadan estetik anlamda ilham alarak, devrimin gözleri gibi çalışır. Rusya’da savaş sonrası insanların yok edici/ yaratıcı makinelerle, o makinelerin ince işleyişiyle yeni bir ilişki içine girdiği hassas bir dönem söz konusu. Stalin’le beraber hızlanacak bir süreçte kırsal kesimde yaşayan çiftçi, endüstriyel şehirlerin işçisine dönüşüyor. Belki en ünlü filmi olan “Kameralı Adam”, bu romantik devrimcinin yeni insana ve şehrin yeni düzenine fütürist bakışıdır. “Kameralı Adam”ı gün boyunca şehirde dolaşırken, kamerasıyla görüntü alırken, görüntüleri işlerken ve son olarak o görüntülerin sinemadaki gösterimi sırasında izleriz. Bir başka deyişle, her günkü hayatın bir kesitidir “Kameralı Adam”. Dikkat çekici mesele ise, Vertov’un Rusya’sında sinemanın günlük hayatın içinde olmasıdır hiç kuşkusuz. Şehir hayatının vazgeçilmezidir sinema. Yönetmenin bir şehir filmi olarak kabul gören “Kameralı Adam”ında “Berlin; Bir Büyük Şehir Senfonisi”nden etkilendiği biliniyor. Belirtmekte yarar olacağı kanısındayım; aynı zamanda ilk fütürist film de denebilecek olan “Metropolis”in görüntü yönetmeni Walter Ruttman’ın Bir Büyük Şehir Senfonisi’nde gündelik hayatın dekoru olarak ‘şehir’e bakışı Vertov’u cezbetmiştir. Vertov’un sinegerçek (kinopravda)’i Fransızların cinema verité’si başta olmak üzere dünya çapında gerçekçi sinema anlayışlarını temelden etkilemiştir. Günlük hayatın mekaniğini yüceltmek için gizli kamera kullanımından, oyuncusuz ve mizansensiz, gerilla tarzı bir sinematografiye, sinegöz( kinoglaz) kendi başına “gören” bir sinemadır. Edebiyattan, ti SineGöz Dziga VERTOV Kinoglaz (‘Sinemagöz’), Dziga Vertov’un (üstte) kurucusu ve önderi olduğu harekete ve gruba verdiği isimdir. Bu terim ayrıca çalışma yöntemlerini tanımlamak amacıyla kullanılır. Ayrıca, Vertov’un olgunluk döneminin başlangıcı olan 1925 tarihli uzun metrajlı bir filmin ismidir. ? SAYFA 32 CUMHURİYET 922