Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
külrengi bir zambak her zaman kendi adresinde. Beni göğsünde yatıştıran cadde günlük kandırmaca için kurulmuş tuzak Ona köklerimi gömüyorum, titreyerek, dallarımın gökyüzüne doğru iniltiye dönüşüyor haykırışları. Bu talepkâr gecede ben bir ağacım kötü beslenmiş, özsusuz kalmış, ustalıkla ölü kalmış hâlâ ayakta, kendi yalanına inanarak Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Pablo le Riverend/ Şiirler/ Çeviren: Olcay Öztunalı ‘Küba’nın oğluyum ben, Pablo derler bana’ Kübalı sürgün şair. Altmışlı yılların başından yetmişli yılların sonuna kadar yazdığı şiir kitapları arasında “Ir tolerando el latigo del tiempo”,”Cantos del dilatado olvido”, “Pena trillada”, “De un doble”, “Don sudan mis labios y un aliento de poros”u sayabiliriz. (Şiirlerin çevrildiği antoloji: Antologia de primera edicion, ediciones rondas, Barselona, 1980) KÜBA Küba’nın bu insanı ele keçiren kederli yağmuru CON AMORE Kuzey Amerikan uygarlığına Pianissimo, sotto voce. Y franciscanamente..... Adımlarını sıklaştır Doları takip et Hızlı, daha hızlı çalış “Time is money” Hızlı, daha hızlı Çok daha hızlı kan tükürene kadar Pazar günü Sana ait. Bunu biliyor muydun? Ne yazık “over time”ın olmayacak ama kendini parçalamış olacaksın kemiklerini elden geçirmeye başladığında kemiklerini onarmaya başladığında kemiklerini hazırlamaya başladığında; kemiklerini, pazartesi günü için, kutsanmış Pazartesi için hemen bu Pazartesi için takvimde sonsuza dek terleyen pazartesiler, ah, pazartesiler altında ezilmiş pazartesiler Yüreğin bağırsaklarına yapışana dek... susuyoruz ikimiz ancak o zaman, anlıyorum ki susmak en iyi çözümdür ancak o zaman kendime yaklaşmaya başlıyorum ancak o zaman kendimden daha mutlu oluyorum. YAĞMUR GELDİĞİNDE Küba’nın oğluyum ben, Pablo derler bana. ................................................................ ................................................................ için Burada, Newark’ta acı çekiyorum. Buradayım ama aslım Küba’da. Celia Reigosa y Marcelona Ferran için. VEBALI Tanrı bir süredir bilmezlikten geliyor benim yazgımı bu aralar mesafeli bir ilişkimiz var. Nazik bir biçimde ona yaklaştıkça hiçbir şey istemeden yükseltiyor aramızdaki kör duvarı bizi ayıran bizi donduran. Gördüğümü söylüyorum bildiğimi sadece gerçeği. Bozguna uğradığım için Tanrı artık benimle konuşmak istemiyor: Kübalı olduğumu biliyor. Yağmur geldiğinde şemsiyeler ağlayacak. Geldiğinde, gözyaşlarında biçimlenecek ve her damla gerçek bir ‘adios’u getirecek, o zaman ne yapacaksın kâğıttan mendilinle? Geldiğinde, yalnız olduğunda zamanın iç acıtan rahiyası her yere yayıldığında ne yapacaksın bu kederli uykuda? Saatleri mi ortadan kaldıracaksın? Saatler karın suç ortakları, yağmurun kız kardeşleri, gecenin kandilleri usancı ateşleyen; ve rüzgâr bulanık su birikintisine üflediğinde nereye saklayacaksın düşlerini? ah zavallı sürgün susmaların ormanına mı dalacaksın? Yoksa yalanları mı okşayacaksın parmaklarının on canıyla. XXXIII Mavi çınlıyordu sesin Eğrelti otlarıydı – serinleten yeşillikparmakları ellerinin ve tozu kalıyordu bir ağızla başka bir ağız arasında kanatsız uçup giden bir öpücüğün. Bir melek tamburuyla eşlik ediyordu bizim uykusuz sessizliğimize. Ne ağır suskunluğu bu çözülmez tınının! Oysa hepsi çok yalın: iki parça can. ESİR Ah Fransızca yazan şair büyükbabam! Ah İspanyolca yazan şair babam! DAVETSİZ MİSAFİR Bugün bende başka biri yaşıyor. Mavidir bu –mavi benimle konuşuyor başka bir isimle sesleniyor bana Enrique? Evet, olabilir (günbatımında) Enrique. Ben, Enrique, sürekli susuyorum. Bekliyorum ki Pablo gelsin, ve geldiğinde, bu Enrique’nin saklandığı yeri bilmesin. Enrique Pablo’ya tapıyor, başka bir hayatta kardeşi olmuştu onun. Sessizliğe gömülmüş SAYFA 24 Yalnızca ben esirim bir gölgenin seslerine Göz korkutan gizil düzenlerin kısa dizelerinde yansıyan yol gösteren kılavuzluk eden alev alev sözcükler uçuşurken Yeryüzü dışından bir soluğun üflediği Şiirlerim düzenlenir onları yazan ben değilimbana yazılan onlar. CUMHURİYET KİTAP SAYI 882 ROWLAND CADDESİ Eduerdo Salas’a teozof, seksenlik bir delikanlı, Küba’da ve hâlâ ona sadık, asla aşkından yorulmadı. Bu, yaşadığım cadde; onu tanıyorum