28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Marie Sophie sıldanmış yahut mırıldanmış mı demeliydim bir ses. Ve sesin söze dönüştüğü an okumakta olduğumuz şiirlerde kendini belirginleştiriyor gibidir. Önce söz vardı! Söz ve olmak bir çelişkinin tâ kendisidir. Burada Karl Jaspers’in “varoluş aydınlanması” aklıma geliyor. Jaspers “insanın gerçekte ne olduğunu göstermeyi, insanın tarihselliği ve özgürlüğünü ve insan varlığını sıradan yaşantıları, yalın tecrübeleri aşarak, kendine özgü varlığını ortaya çıkardığı tecrübe”dir der. O tecrübe Marie Sophie değildir de nedir? ONTOLOJİK METİNLER ? Mustafa FIRAT or Bugün 80’li yılların şiirine dair dosyalar yapılırken ve tartışılırken; ne tesadüf ki o yıllarda doğmuş kimi şairler ortalığı kasıp kavuruyor. 2006’nın belki de en iyi şiir kitaplarından birine imza atmış 1981 doğumlu şair Serkan Ozan Özağaç’ın kitabından bahsediyorum: “Marie Sophie”…Bu şairin şiirlerine edebiyat dergilerinde denk gelmiş olmalısınız; kitaptaki şiirlerine. Her ne kadar ilk kitabıyla(Ağrılar Kitabı) polemiklere maruz kalsa da bugün bu yayımlanan yeni şiir kitabı bizlere bir şeylerin ipucunu veriyor. Özağaç hiç kimsenin sözcükleriyle, hiç kimse için yazıyor Marie Sophie, “Marie Sophie’nin Varlığı ya da Yokluğu Üzerine” ve “Marie Sophie’nin Hâlleri” bölümlerinden oluşuyor. Kitapta, tema bütünlüğü de söz konusu. Öyle ki daha ilk şiirlere baktığımızda bunu anlayabiliyoruz. Tasarlanmış bir kitap! Serkan Ozan Özağaç’ı biraz daha ayrıcalıklı kılan onun şiirinin dokusudur. Geleneğin içinden yazılan bir şiir onunkisi. Bugün yayımlanan birçok şiire baktığımızda ne demek istediğim bu yazıdan sizlere yansıyacaktır. Marie Sophie gücünü zıtlıklardan alan bir çelişkiler kitabıdır. İlk bölüm, ilerleyen sayfalarda bizi ne gibi farklılıkların beklediğinin haberini verir gibidir: “Marie Sophie’nin Varlığı ya da Yokluğu”… Sophie kimdir? Bir düş kadın mıdır ? Ya da söz’ün dışını kendine ev edinen bir ‘sır’ mı “olmak” ve “varolmak” üzerinden değişik şekilde incelenebilecek ele aldığımız bu kitap hakkında, şu an okuduklarınız sizi şaşırtabilir. Serkan Ozan’ın biçemi erk bir söyleme yaslanıyor. Erk söylemden kasıt nedir? “İlk çamura dokundu elleri Marie Sophie’nin” (s. 12). Öncelikle retorik olarak nefis bir kitap olduğunu belirtmeliyim. “Çamur, dokunmak ve Marie Sophie”…Sophie’yi “görmek” ona “dokunamamanın ilk duyusuydu” Fakat Ozan’ın şiirlerinde birtakım eylemlerin o erk söylemden güç aldığını da vurgulamakta fayda var. Onun sesi yukarıdan bir şekilde fıSAYFA 20 K Kitap, ontolojik olarak bizi bazı metinlere götürür. Bu metinler kutsi kitaplarda yer alan metinlerdir. ”Harflerdeyken” (s. 43) adlı şiiri, hurufata kadar takip edilebilecek bir şiir. Mistik söylem bu şiirin de içinde bulunduğu bölümde biraz daha baskındır. Fakat Satre’ın “dünyaya geldiğinde insan kendini seçerek gerçekleştirir” söylemiyle; burada Ozan’ın “ olmaktan sonra başlıyor hayatın tüm sözleri!” dizelerinden benzerlik kurulmaya çalışılsa da o kutsi kitaplara göre “insan yazgısından ötürü” olmuştur ifadesiyle bizi baş başa bırakır. Yukarıda belirttiğimiz “Önce söz vardı!” ifadesinin havada asılı kalmaması için bunun altını çizmekte fayda görüyorum. Tekrarlayacak olursam “söz ve olmak” bir çelişkidir. Sartre “Başkası cehennemdir” der; Rimbaud “Ben bir başkasıdır” derken; şair için “ben” “öteki” dir: “Yolculuğa ithaf bu hiçbiryerdelikten / sonra konuştu: öteki” (s. 14). Anlamı zorlayarak buradan şu çıkarılabilir mi: “herkes bir başkasıdır kendine ve herkes bir cehennem”. “Hiçbiryerdelik”; Tanrının öncesiz ve sonrasızlığını imler bizlere. “Öteki”, son zamanlarda kullanılan ve hatta severek takip ettiğim bir derginin adı(Ötekisiz) olan bu sözcük üzerine ne kadar düşünüyoruz bugün? Buradaki “öteki”nin postyapısalcı yahut postmodernist anlamdaki “öteki” ile bir ilişkisinin olmadığını söylemeliyim. Daha çok fenomenolojik olarak kişinin kendi görüntüsünü ya da biraz daha farklı bir açıdan bakacak olursak Serkan Ozan’ın “öteki”si Husserl ve Merleau Ponty’deki “öteki”dir! Şair kendi yerini tanımlarkenki şair nerededir şiir şairini nereye taşır tartışılır; ama ona yardımcı olan, ona güç veren, bilinçli anlam katan varlık olarak karşımızda yerini alır öteki! İlerleyen sayfalarda Sophie için; “yeryüzünde olmanın adıdır” (s. 15) derken şair ölümü de resimleştirir. Ona göre “ölümün geleceği sevgilinin yüzündedir” yahut “ölümün geleceği gökyüzünün altında” ? KİTAP SAYI 882 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle