24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 B 1 L 2 M 1 I 2 G 3 B 4 B 5 D 6 İLKER MUMCUOĞLU B 7 B 8 J 9 J 7 M 10 J 11 I 12 B 13 B 14 C 15 F 15 B 16 B 17 J 18 J 19 F 20 B 21 G 22 A 23 G 24 B 24 D 25 D 26 J 27 B 26 J 28 D 29 H 30 B 31 B 32 F 33 C 33 E 34 J 35 E 36 A 37 C 38 K 38 F 39 B Feyza HEPÇİLİNGİRLER Türkçe Günlükleri değil, köylerinde görev istemesi var. İstanbul sosyetesi değil, Türkiye var. Yapmacıksız, yalın bir anlatımı özlemişim. 40 H 41 B 42 A 43 E 44 C 45 B 46 H 47 H 47 L 48 I 49 B 50 I 26 Ocak Perşembe 51 B 52 D 53 A 54 G 55 A 56 F 55 B 57 H 58 F 59 A 60 E 61 B 62 J 62 J 63 E 64 E 65 B 66 G 67 B 68 D 69 B 70 B 71 H 72 D 73 B 74 J 73 J 75 A 76 B 77 A 78 A 79 J 81 J 82 H 85 J 86 G Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şairin bir şiirinden alıntı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Huzursuz, vesveseli, eşcinselliğini kendine dert edecek yaradılışta bir insan olan”, 1932’de, 33 yaşındayken intihar eden, Amerikalı şair. 75 42 53 59 78 77 36 55 22 E. Joseph Smith tarafından 1830’da ABD’de kurulan bir din akımının mensubu. 35 63 64 60 33 43 F. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?/ Şüheda fışkıracak toprağı sıksan...!” (Mehmet Akif Ersoy). 15 19 32 56 38 58 G. Emme özelliği olan. 2 23 54 21 66 H. Değişik, ayrımlı. 29 71 46 57 40 47 I. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası. 11 48 50 1 J. Michelangelo Antonioni’nin iki tanınmış film adının birer sözcüğü (iki filmde de başrolde Monica Vitti oynamıştı). 62 79 8 9 34 10 17 74 26 18 ün okulda bitirme sınavlarını yapmam, bugün de kâğıtlarla boğuşuyor olmam gerekiyordu. Aynı zamanda bugün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile yerel basın seminerleri için Elazığ’da olmam da gerekiyordu. Ayrıca bugün, doğduğum gün olduğundan yıllardan beri ilk kez kızımla birlikte kutlamak için İstanbul’da olmam da gerekiyordu. Bu üç gerekirliğin üçünün birden gerçekleşmesi olanaksızdı; ama hiçbirinin yapılamaması da gerekmezdi. Bir kar yağdı, bütün planlar bozuldu. Kar yüzünden oğlum gelemeyeceği için doğum günü kutlamasından vazgeçildi. Uçaklar kalkmadığı için Elazığ’a gidilemedi. Okul kapandığı için sınav gelecek haftaya kaldı. Üstelik Fethiye’ye söz verdiğim tarihle çakışacağı için Elazığ’a gidemeyeceğim. Sınavın ertesinde Fethiye’ye gideceğim için sınav ile ilgili işlemlerde çok sıkışacağım. Yarın akşam (kar izin verirse) hep birlikte bir yemek yiyeceğiz; ama doğum günü geçtikten sonra kutlamanın âlemi yok. Üstelik yarım yüzyılı devirdikten sonra kutlamaya kalkmanın hiç âlemi yok. Unutturmaya çalışmak hepsinden iyi. D 29 Ocak Pazar T 27 Ocak Cuma en ya rastlamadım ya da dikkat etmedim. Meriç Kırmızı bildirdi: Mehmet Barlas, Emre Kongar’la “Yorum Farkı” programında ısrarla “laikçi” diyormuş. “Laikçi” diye bir söyleyiş olur mu, diye soruyor Kırmızı. Olur da “bakkalcı” gibi bir şey olur, dedim ben de yanıt olarak. “Laisizmle ilgili olan, laik olan” değil, olsa olsa “laiklerle ilgili olan, laiklerle uğraşmayı iş edinen” anlamına gelir “laikçi”. Belki de bunu demek istiyordur Mehmet Barlas. Laiklerle alay etmek için ya da laikliğe “şeriatçılık” gibi bir inanç izlenimi kazandırmak için. Kim bilir? B. “Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/ Bir teneffüs daha yaşasaydı/ Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür/ Devlet dersinde öldürülmüştür/ Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:/ Maveraünnehir nereye dökülür?/ En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:/ Solgun bir halk çocukları ... ...” (İkinci Yeninin Keşişi). 39 41 31 65 70 61 20 13 45 69 7 67 73 3 6 76 30 51 49 27 24 16 4 12 C. Küçük bir limon türü. 44 14 37 D. Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan. 52 5 25 28 72 68 B emiz Enerji Vakfı’nın bültenlerindeki “Dil Köşesi”nde “ya da”nın bitişik yazıldığını görünce yazım hatası dememe vakfın başkanı Prof. Dr. Demir İnan biraz alınmış galiba. “Aslında ‘yada’yı bu şekilde bitişik yazma önerisi benim değil, Aziz Nesin’indir. Ben onun önerisini benimsediğim için kullanıyorum. Nasıl ‘ve’, ‘veya’yı yazıyorsak, ‘ya’, ‘yada’yı da o şekilde yazabiliriz diye düşünüyorum. Bir şekilde terimleşmiş oluyor” diyor ve “Bilmem bu görüşümü siz de benimser misiniz?” diye soruyor. Benimsemem. Sayın İnan’a da öyle dedim. “Yada” diye tek bir sözcük yok çünkü. “Ya” ve “da” bağlaçlarından oluşan bir söz var. Bunu öneren Aziz Nesin de olsa durum değişmez. Yazı dili olabilmiş her dilin yazım kuralları vardır. Bu kurallar kişilere göre değişmez. Toplum için yasa neyse, yazım için kural odur. İster “İmla Kılavuzu”na, ister “Yazım Kılavuzu”na bakın, “yada” diye bir sözcük bulamazsınız. “Veya” bitişik yazılır; çünkü Arapça bir sözcüktür. “Ya da” ayrı yazılır; çünkü Türkçe bir sözdür. Bu, ben söylediğim için böyle değildir. Yazım kuralları böyle dediği için böyledir. Yazım kurallarına uymamak toplumsal alanda kargaşaya, bireysel anlamda hak edilmeyen ayıplamalara yol açabilir. Tehlikelidir. 31 Ocak Pazartesi ok hoş bir mektupla birlikte eşi Kaya Can’ın kitaplarını göndermiş Mükerrem Can. Kaya Bey, Türkçeye gönül vermekle kalmamış, Türkçenin hangi alanında bir boşluk, bir yayın eksikliği görmüşse gidermek için canla başla çalışmış. Bu, yazdıklarından kolayca anlaşılıyor. Yararlı olduğu da kimi kitaplarının tükenmiş olmasından. “Üniversite ve Yüksekokullar İçin Türk Dili” ve “Yabancılar İçin Türkçe İngilizce Açıklamalı Türkçe Dersleri”, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yayınları arasında basılmış. İlki 1986, öteki 2001’de. 2001 tarihli bir kitap daha var: “Yazım Kuralları, Noktalama İmleri, Kısaltmalar”. Son derece yararlı bir başka kitap da 1999 tarihini taşıyan “Yazılı Anlatım ve Yazı Türleri”. Öğretimin her basamağındaki öğretmen ve öğrencilerin yararlanacakları “Başlıca Yazınsal Sanatlar” adını taşıyan kitapta da Türkçeyi arı, duru kullanma çabasını göstermiş Sayın Can. Biraz da “teşbih, istiare, teşhis ve intak” gibi Osmanlıca adlarından dolayı öğrencilerin korkulu rüyası olan söz sanatlarını en kolay anlaşılabileceği biçimde anlatmış. Yüce gönüllülüğü elden bırakmadığı gibi, çalışmalarında kendisine yardımcı olan eşine teşekkür etmeyi de hiç ihmal etmemiş. Türkçe konusunda bu kadar duyarlı, Türkçenin bu kadar üstüne titreyen Kaya Can’ın “dilimizin yoğun bir yabancı sözcük ve söyleyiş kullanma salgın ve saldırısıyla karşı karşıya olduğunu” gördüğü halde sessiz kalması zaten beklenemezdi. Son kitabının adı bu yüzden Türkçeyi candan sevenlerin de paylaşacağı bir çığlık: “Güzel Dilim Türkçeme Dokunmayın”. ? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı Yıldız 80750 / İstanbul SAYFA 39 Ç 28 Ocak Cumartesi C 832. sayının çözümü A. Sürgün, B. Uyuyan, C. Leon Uris, D. Aheste, E. Romy, F. Dikimevi, G. Akı, H. Nermi, I. Seviye, J. Oyun, K. Numen, L. Rimn, M. Aydın Öztürk. Şiir: “kırık aynalar tutuyorum görünmeyen yüzüne Seni seviyorum Seviyorum seni kimin haddine” umartesi gecesini televizyonun karşısında geçirecekseniz sizi eğlendirmek için, hiçbir yavanlıktan kaçınmayanlarla, her sözleriyle belden aşağı çağrışımlar yapmayı komiklik sayanlarla, şişmanlık, yaşlılık, sakatlık ya da çirkinlikle hiçbir ayıp, yasak, günah tanımaksızın utanmazca dalga geçenlerle karşılaşmamanız olanaksız. Bunları izlemek zorunda değilsiniz elbette; ama kanal değiştirirken büyük aptesini yapar gibi oturmuş ve bunu düşünmemizi sağlayacak sözler eden bir eğlence programı sunucusuna rastlamışsanız, en azından daha ne kadar adileşebileceğini merak etmez misiniz? Bir halının üstünde şişman ve yaşlı insanların takla attıklarını görseniz “Ne yapıyor bunlar?” diye durup bir bakmaz mısınız? Mecaz anlamda değil bu takla. Gerçekten takla attırılıyor. En iyi takla atana o halıyı veriyorlarmış. TRT’nin özel kanallarla düzeysizlik yarışına kalkışmamasını saygıyla karşılıyorum. Bu cumartesi curcunası içinde bana pek cana yakın gelen “Hayat Türküsü” adlı diziyle karşılaşınca televizyonu kapatmaktan vazgeçtim. Gündüz çalışmışsam gece televizyon izleyerek biraz dinlenmek istiyorum; ama kendime ödül olarak düşündüğüm şey, bir cezaya dönüşüyor, hem de ağır bir cezaya. TRT 1’deki dizi yeni. Geçen hafta başlamış daha. Yüzme havuzlu köşkler, villalar, yalılar; hizmetçiler, uşaklar yok; mafya bozuntusu adamlar, kan, silah, cinayet yok. Anasız babasız bir genç kızın öğretmen olarak Van’a gidişi var. Van’ın içinde CUMHURİYET KİTAP SAYI 834
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle