Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Şiirler/ Çeviren: Metin Fındıkçı Damla damla Derenin üstünden atladıktan sonra Kat ettiğim mesafeyi anladım ve karar verdim Bir kitap yazmaya Ama ne yazmalıyım ki umurunda olsun? Elimdeki tüy aynı yolu yeniden yürümeye başladı Ancak senin bedenini düşleyerek. Evet, amaç belli Tüy elimdeyken, kayıp. KANA KEHAMA 1964 yılında doğdu. Kanada’da yaşıyor, bir TV kanalında sahne dekoratörlüğü yapıyor. Kıyıda Hindistan şiirinden örnekler TALAT MAHMUD (19241998) Aşk Şiiri Şarap bardağın içinde kırmızıya bürünmüş yükselen ayın eşliğinde bardağı kaldırıyorum, ipekler içindeki büyük Kleopetra’yı yayılan şarkıların sesleri içimde eritiyor. “Ey kovulan kalbim sana ne anlatılıyor? Nasıl iyileşecek bu derin yaranın acısı?”(1) Ruhumdaki bahçelerden yükselir bu mis kokular bu gecenin karanlığı içinde görünmeyen gülleri tarif ederek. “Gecenin kusuru örgülü siyah saçları göndermektir nidalarla anımsatarak.”(2) Ayaklarım parlayan altın şelalenin ritmiyle dans eder romantik dumanlar içinde ışıldar yanıp sönen ateş yayılan hüzünlü seslerle. “Bir demet gülsün kalbimin ağrısında sonsuzluğun ne tükenir ne de büyü gibi gözlerin erir”(3) gölgen hızmanın süsü ebem kuşağı renginden eritilip işlenmiş altın gibi güneşe doğru alabildiğince yükselen bu sesin içinde. “Kalbim, azabından yorgun düştü benim için dökeceğin gözyaşlarını bekliyorum. Kalbim yangınımın hizmetinde oluşan senin yangınınla değiştirmesi için” (4) Süslü ipeğin ışıltısının parlayan rengi dalgalanır eritilen altının damlası iki beyaz kollarının arasına dökülür ve zenginliğini yok eder: Sazlar çalınır yayılan bu mahzun sese karışarak. 1Hindistan halk şairi, Mirza Galip’in şiirinden alıntı. Ç.N 2Hindistan halk şairi, Can Nasır Ahtar’ın şiirinden alıntı. Ç.N 3Çağdaş Hint şairi, Sultan Bavri. Ç.N 4 Hindistan halk şairi, Kifi Irfani. Ç.N SAYFA 32 SAUMAK DAS 1953 Kalküta doğumlu. Kalküta’da yaşıyor. Amerika’nın Keşfi Olanlar ve ölümler küçümsenir Ancak son teslim alınmadı Onlardan olan herkese aynı tasma takılmadı daha, Amerika’nın keşfi durmadı yayılıyor ve Aşklar ülkesi bu zulmün arasında. Doğa ve insan Dost ve düşman Tanrı ve kul Açıklık ve kapalılık arasında Sonra bir başka Kiristof Kolomb keşfedecek Amerika’nın durduğu başka bir yerleri Aşklar ülkesi zulüm ve zorluk. Uzak bir mesafede durun öylece Kurbağa veya timsah olarak. Yıldız veya meteor Gömülü bir çeşmeden düşecek Suyla değişecek Kardeş ve dost olarak Deli gibi şiddete maruz bırakacak Senden malını isteyecek Bombalar patlayacak sakin bir akşamda Okul yolunda ürkeceksin, korkacaksın Yeni bir şiddetle ağıtlar yakılacak Barış için devrim istenecek Garibin düşü uyandırılacak Sizi saran Dünyanın bedeninde katledilen olacaksınız Veya bedeniniz gecelerde uykusuz Uzak bir mesafede durunuz, uzak bir mesafede Uzak bir mesafede öylece kalınız. Daha sonra, birlikte, Paltolara sarınmış, anlar Birikmiş, gözyaşları, Akşam, deniz alev alıyordu Yanan ateşten Kıyıda salına salına Sarınmış, ellerimiz penceremiz Dalgalar neredeyse ayaklarımızda Islanmasın diye Eteğini çekiyorsun ama geç kalıyorsun Bir şey söyleyeceksin diye, bekliyorum Uyarını dikkate almadan Kuma batıyorum Hemen önümdeki çukura, parmaklarımın arası Su, kum, ayakkabım Tümü, olan oldu Önemli değil Hiç bir şey, ikimiz oracıkta duruyoruz Kaçan güneşe bakıyoruz Akşamın penceresinden. Kıyı gitgide yitiyor. Az sonra, ikinci bir yerde, siyaha bürünmüş bir kayadayız İkimiz, oturmuş, sen Bana bir şeyler söylemeye çalışıyorsun… KANMUZİ 1968 doğumlu. Singapur’da yaşıyor. Ağız Dolusu Ağız dolusu İşaretler Amaç yasaklara uymak Ve onunla birlikte Gözler Uzak ufuklara sığınırım Beni bir atın sırtında Taşıyan Kurallar mı? Sen Dolanı taşı Ben Rüştünü ispatlamış sabahları Sevdiğimiz Yolda Özlemlerden uzaklaşmadan Yüz Arzuladığımız yüz Kurak yollarda Mermilerin yüzü uzaklarda Amaç dayanılmayan azap Bilinen yasakların yüzü Anlatılanla geri döner Mühürlü yüz Karanlıkta Çıplak yüz Bulunduğum her yerde Bireyin güçünde Dostlukla yüklü yüz Surlarla kuşatılmış yüz Devrini kapatır Her gün Yığılmış bu maskelerin içinde Kullanıldıktan sonra bir mermi Oysa yüzüm yalnızlığın Üstüne yapışık. CUMHURİYET KİTAP SAYI 834 GANAN KAVSAN 1938 Tancur’da doğdu. Kanada’da yaşıyor. Düş Adamı Düşümde seni gördüm İki dudağını ve keskin bakışlarını gördüm Saçlarını tırnaklarını bacaklarını Her şey tıpkı sana benziyordu; Erkek Benim gibi biriydi Düşte bile O erkek mi? Yağmur çakıl taşlarına takılıyordu Su akıyordu Koca dağın bedeninden Damla damla Yalnızlık gibi Çakıl taşları