05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Necati Tosuner ile 'Elde Kitap' üzerine “Tanrı ‘vasat yazar’a acısın! ‘Vasat şair’e daha çok acısın!” "Gençlik, yabancı bir ülkede olmak gibidir" diyorum. Çünkü, her şey önünde.. ve yeni! Oysa yaşlanınca, birçok şey artık yeni değil ve ardında kalmış oluyor. yı göze alırsan. 48 yaşında ölsen bile, Sait Faik olursun. Ama Sait Faik için işler daha kolaydı. Çünkü, Sait Faik için kendisinden önce gelmiş bir "Sait Faik" yoktu. Yalnızlık, Necati Tosuner’e ne kadar değdi/değiyor, ne kadar biçimliyor? Yalnızlık, duygu olarak, insanı tanımlayan bir durum. Evrensel. Ve insanı anlatırken hep işlenmiş bir özellik. Benim yazdıklarımda da sık sık ve yoğun biçimde yer alır. 1965’te çıkan Özgürlük Masalı’nın ilk öyküsü Yalnızlığa Övgü adını taşır. 2000’de çıkan romanımın adı da Yalnızlıktan Devren Kiralık. Ben hep sevilen bir insan oldum. Yalnız olmadım. Şimdi yalnız yaşıyorum ama, yalnız mıyım?.. Ha, şunu da söylüyorum: Yalnızlık bir nimettir. Yaratıcıdır da. 1990’da "sözcüğe çarşaf biçerler, yaşamı beğenmezler, kelamı beğenirler" diyen Necati Tosuner bugün ne diyor? Gamze, ben senin Tahran’da yaşamanı niçin isteyeyim! Deneme… Niçin sütlü kahve rengi? Öylesine değişken. Biçimleme ve dönüştürme olanağı öylesine zengin. Hangi kahvenin rengi, kahverengi?.. Nasıl kavrulmuş kahvenin rengi?.. Bir de süt eklenmiş, hangi kahverengi?.. Yani, yumuşak içimli. Ak ile kara arasındaki tüm bölümü kapsıyor denemenin rengi. DİLE VERİLEN ÖNEM "Elde Kitap", dil tüyoları da içeriyor. Öz ve düzgün Türkçe ne kadar içselleşebiliyor günümüzde? Bu konuda, üzünç veren bir durum var. Dile verilen önem 1980’in gerisinde kaldı ne yazık ki… Gerçekte, insana verilen önem de aynı durumda. "Örneğin mesela"nın dil zenginliği olduğunu sanmak, salgınca bir yaygınlık kazandı. Dahası, genç yazarlar içinde dil bilincine rastlamak da çok sık yaşadığımız bir sevinç değil. Ama şunu da belirtmeliyim: Öz Türkçe yazmak da yazar olmaya yetmez. Tanrı ‘vasat yazar’a neden acısın? Çünkü, vasat bir "tekel bayii" çok önemlidir. Derdine çare olur. Vasat bir yazarın, onun yazma sevincini yaşamış olmasından başka ne önemi olabilir?.. Vasatlığın özendirilmesi, yazarlığın öyle sanılması yanlışını yaygınlaştırır. Ama şunu unutmayalım: Tanrı "vasat şair"e daha çok acısın! Çünkü vasat şair, şiir yazıyor diye kendini yazardan da üstün görmektedir. Bu ülkede 300.000 tenis raketi var. Niçin 300 çift boks eldiveni yok?.. Hani, yazın türleri içinde en güç olanı şiirdi… Yani, niçin 3.000 kişi şiir yazıyor da, 3 tane eleştirmen yok! Yazar ‘moda’lardan sakınarak kendini demodelikten kurtarır mı sahi? Gürültü kopmaz mı? Şimdi Borges gibi yazmak moda değil mi?.. Bugün modaya uygun yazarsan, yarın demode olmaya bugünden aday olmuyor musun?.. Kendim Borges’i taklit ediyor da, sonra böyle konuşuyor olsam, evet, ayıp olur. Gürültü niçin kopsun, ben öyle etkin bir yazar değilim ki… Arada bir kulaklığımın öttüğü oluyor ama, ben iyiyedir diye düşünüyorum. "Yazarın mutluluğu yazdıkça yazası gelmektir"... Bugün nasıl sizce yazarların yazdıkça yazası; okurların okudukça okuyası geliyor mu? Çoğunlukla pek para da kazanılmadığına göre, yazarlığın yazmış olma mutluluğu için yapıldığını söylemek yanlış olmaz. Bu yıl 300 yeni roman yazılmış olacak. Demek ki, şairlik tehlikede! Okumadan edemeyen kişilerin sayısının artması önemli. Okumadan edemeyiş, kişi için yaşamda önemli bir duygulanım biçimidir. Böyle bir sevincin olduğu öğretilmeli ki, kişi kendini bu sevinçten yoksun bırakmasın. ? Elde Kitap/ Necati Tosuner/ Neden Kitap/ 320 s. KİTAP SAYI 834 Yaşadıkça, hep umulan, hep beklenen ve o hiç erişilmeyenle savaşta, yine.. yine.. Eksilmeyen direnme gücünü, o karşı koyan, üstüne üstüne giden, sınayan, yanılan, yine sınayan direnme gücünü, mizah duygusuna özgüvenini katık ettiği kalemine, ödün vermediği aydınlık evrenine, hadi söyleyelim haylice de inadına borçludur Necati Tosuner. İnsani çığlıklar atmaktadır zamana durmaksızın. İlle ve inadına... Sait Faik’in dediği gibi “Yaşasın edebiyat!” Fazla söze gerek var mı? Yok. Ona göre, şiiri yazanlar.. ve şairler vardır. Kötü şiir düzyazı değildir, yalnızca kötü şiirdir. Dediği gibi, Tanrı vasat yazara acısın! Vasat şaire daha çok acısın!. Necati Tosuner ile Neden Kitap’tan çıkan "Elde Kitap"ı konuştuk. SAYFA 18 ? Gamze AKDEMİR lde Kitap"ta kişisel izdüşümler, buluşma ve ayrışma iç içe. "Elde Kitap" için yazın yaşamınızın bir panoraması, hatta bilançosu diyebilir miyiz? Bu denemeler 33 yıl içinde, değişik dönemlerde yazıldı. Temel özelliği, bir olay, kitap, yazınsal sorun.. bir yazar ya da şair için Necati Tosuner’in bir söyleyeceğinin olmasıdır. Bunu söylerken de, kendine özgü bir biçem geliştirme çabasıdır. Bu anlatım biçimi sevildi. Ama, söyledikleri de doğru. Çoğu genelgeçer bir nitelik taşıyan bu değerlendirmeler, gücünü doğru olmalarından alıyor. Kendiyle alay etmeye bile hazır bir yazar var burada. İçtenlik, çok açık. Okura "Öğren bunu!" demekten de titizlikle sakınıyor. Bu bakımdan seviniyorum, "kişisel izdüşümler" bir şeye yaramış oluyor. Evet, bugün Necati Tosuner’in yıllardır gelip gelip durduğu yerden bir "panorama" Elde Kitap. Yok, "bilanço" demek doğru olmaz. Çünkü, artılı ve eksili tüm değerleri içermelidir bilanço. Yıllardır bu denemelerde kullandığım Elde Kitap başlığı kitabın adı oldu. Yayınevinin adı da Neden Kitap. Bu örtüşmeyi de güzel buluyorum. Ruhsal kodlar koyuyorsunuz kitapta, kimi hesaplaşıyor, kimi yargılıyor, kimi özeleştiri yapıyorsunuz adeta. Ve geçmişe özlem bir noktadan sonra yazına siteme dönüşüyor. Anlatır mısınız? Evet, "ruhsal kodlar"… Bu yaklaşım biçiminin Necati Tosuner’e yakıştığını düşünüyorum ben. Kavgacı değil. Ben bilirimci değil. Dili de temiz. İnsanlara yaklaşımı da özenli. Kırılgan, ama yılmış değil. Boyu kısa, ama önde durmak derdi değil. Uzun de “E ğil, ama gözlemleri doğru. E, artık yaşlanıyor da, bu çektiği nedir! Söylenen bu. "Çoğunluk benim için bir dert yanma işi olmuştur öykü yazmak" diyorsunuz, neden? O yıllar.. o dönemler çok geride kaldı, Gamze! Bugün, o duyguyu bir başka biçimde söylemek isterim. İlk kitabım, Özgürlük Masalı. İkincisi, Çıkmazda. Ancak üçüncü kitapta, kitabımın adını Kambur koyabildim. Hadi, şöyle daha açık olsun: Ben Kambur’u yazmak için yazar olmak istedim. Eğer 1973 yılında ölseydim, Kambur’la Türk Edebiyatı’nda küçük bile olsa bir yerim olurdu. Bugün elimin altında bir öykü dosyası var. Sisli, Necati Tosuner Sokağı, Çılgınsı, Bir Tutkunun Dile Getirilme Biçimi, Güneş Giderken.. dokuzuncu öykü kitabı olacak. Ama şu konuda kaygılıyım: Necati Tosuner’in dokuzuncu öykü kitabı bu dosya mı olmalı?.. YABANCI BİR ÜLKEDE OLMAK Günümüzde ne kadar "gezgin"dir yazar? Yaşam, düş, yaratı düzlemlerinde ne kadar gurbettedir? Bu, yazardan yazara.. dahası, aynı yazarın yazdığından yazdığına değişebilir. Karamsar aktarımlarda, daha yoğun bir yabancılık duygusu egemen olabiliyor. Ben o yüzden, "Gençlik, yabancı bir ülkede olmak gibidir" diyorum. Çünkü, her şey önünde.. ve yeni! Oysa yaşlanınca, birçok şey artık yeni değil ve ardında kalmış oluyor. Başka yazarlara değinmeler ve değerlendirmeler kitabın can alıcı bölümlerinden birini oluşturuyor "Elde Kitap"ta. Bir Sait Faik için "Ey!.." diyor Necati Tosuner. En çok da onun için, değil mi? Lise öğrencisiyken bir "İpekli Mendil" yazarsan. Yazmayı kendine dert edinirsen. İnsanlar arasında "Lüzumsuz Adam" olma CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle