22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Rekin Teksoy'la "Sînema Tarihi" üzerine "Sinema aydınlanmanm ta kendisidir" • camze AKDEMIR 1895 Aralık ayının son günleri... Her şey fotoğraf malzemesi üretimi yapan Lyon'lu Antoine Lumiere'in, Boulevard dcs Italiens'teki Robert Houdin Tiyatrosu'nda yaptığı hokkabazlık ve gözbağcılık gösterileri ilc büyük ilgi toplayan Georges Melies'nin tiyatrodaki çalışma odasının kapısını vurmasıyla başlar. Antoine Lumiere yaptığı numaralarla herkese parmak ısırtan Melies'yi saat dokuzda Grand Cafe'ye olağanüstü bir gösteri izlcmeye davet eder ama ne olduğunu açıklamaz. Melies, hayli meraklanarak kabul eder ve dokuzda buluşma noktasına gider. Orada kcndisi gibi davet edilmiş seyircilcrle birlikte gösteriyi beklemeye başlar. Cösteri Antoine Lumiere'in oğulları August vc Louis'in bir süre önce icat ettikleri ve "cinematographc" adını vcrdikleri aletle yapılacaktır. Beklemc siircsinde karşılarında gerili bcyaz perdedc ne gibi bir numara izleyeceğini düşütıeduran Melies, birkaç dakika sonra yüzyılm icadına tamklık edeceğini ve tarilie geçeceklerini nereden bilebilirdi ki. Ekrana önce Lyon'daki Bellacour Alanı'nı gösteren hareketsiz bir fotoğraf yansıtılınca başta Melies olmak iizere tiim salon hayal kırıklığına uğrar. Bunun için mi gelmişlerdir? Bıınıı görmck için mi? Çok geçmeden karşılarında gerili bcyaz perdede bir arahayı çekmekte olan bir at son hız üzerlerine gelmeye başladığında gösterinin bundan ibaret olnıadığını anlayacaklardır. Perdedc ayrıca insanlar yürümekte, arabalar geçmekte, sokağın kargaşası olanca doğallığıyla aksetmektedir. l l k andaki korku vc panik hissi yerini önce şaşkınlığa sonra da hayranlığa terk eder. Lumiere Kardeşler'in 28 Aralık 1895 Curnartesi günü, Paris'in Boulevard des Capunes, 14 numaradaki Grand Hotel'in altındaki Salon des Indiens'te yaptıkları halka açık bu ilk gösteri dalıa sonra sinema tarihçilerince, 20. yüzyıla damgasını vuran sinemanın başlsingıç tarilıi olarak kabul edileccktir. Sinemanın tarihi başlamıştır... Lumiere Kardeşlerle başlamıştır... Lumiere Kardcşler'e göre sinema yaşamın uzantısıdır, sinema yaşam demcktir dolayısıyla onlar seyirlik sinema yerinc uzak ufukları uzak ufuklara taşıyan bclgesel sinemanın, krallan, kraliçeleri koııu alan görüntüleriylc de haber filmciliğinin ilk örneklerini vermişlcr, seyirlik sinenıayı ise öncmscmemişlerdir. Seyirlik sineınayı gerçekleştiren ise o giin konuklnr arasında bulunan Georges Melies olacaktır. Melies'nin meslek yaşamı boyunca çektiği filnı sayısı sinema tarihçisi Sadoul'a göre 1200'dür, Carl Vincent ise Melies'in kendisine yazdığı 23 Ocak 192) tarihli mektuba dayanarak film sayısını 3800 olarak (dilc kolay) belirtir. SAYFA 4 Geride kalan 20. yiizyılda, atomu parçalayabilen insanoğlunun, atomun parçalanmasının teknoloji alanında gerçekleştirdiği büyiik dönüşümü, sanat ve kitle iletişimi alanlarında, günümüzün en etkili kitle iletişim aracı televizyona da kaynaklık eden sinema sayesinde gerçekleştirdiği yadsınamaz bir gerçek kuşkusuz. Ama unutulmamalı/bilinmeli ki her şeyin insanoğlunun düşlerinde çekilen planlarla, bir mağara duvarına çizilen resimlerle başladığı düşünülürse, Rekin Teksoy'un da dediği gibi, Kuzey tspanya'nın Santander ilindeki Altamira Mağarası'nda 1879'da ortaya çıkarılan paleolitik dönemden kalma reııkli duvar resimlerinden, Çinlilerin İO 11. yiizyıldan kalma, duvara yansıttıkları gölgelerden menkul Uzakdoğu kökenli, sonradan bizde Karagöz adıyla uyarlanan gölge oyununa dek ashnda sinema hep vardır ve sanıldığından da uzun, zorlu bir bir evrimin sonucudur. Bugiin gelinen noktada Amerikan sincmasının scssiz sinema döneminden başlayarak dünya ölçeğinde hegemonya kurmaya başlaması, yüzyılın sonuna gelindiğindc çokscsli bir kültürden teksesli bir kültüre geçişi dayatmaya başlaması ve bunu büyiik ölçüde başarmasıyla artık çoğu kimse için özellikle gençler için sinema denildiğinde akla Amerika'nın gelmesi ise haklı/haksız gerekçeleriyle kaçınılmaz malcsef. Acımasız bir o kadar sömürgen kültürünü, düzenini bol hamasetle mazur gösterme gayrctli, kara yüziinü beyazperdede aklamaya çalışan ve bu bağlamda hiçbir sinemanın/ülkenin gözünün yaşına bakmayan bir süper gücün sinema'.ı olmanın raconları önce piyasaları ı le geçirmekten, ınoda ya da ckol yaratmaktan, üç nitelikli filnıin yanında tercihen ikinci ve üçüncü dünya ülkeleri olmak üzere ki Avrupa'da her ne kadar önlcmler alsa da bundan payını haylice nldı/alıyoryüz niteliksiz bir o kadar politik 'trash' (çöp) film kakalamaktan, buna alıştırmaktan, haylice uyuşturmaktan geçiyor kuşkusuz/mu?.. Bütün bu konuların da ayrıntılarıyla ele alındığı tüm bir sinema tarihi, Oğlak Yayınları tarafından okurlara kazandırılan 2022 sayfalık, 2 kilo 600 gramlık 'Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi' adlı dev kitapta, toplam 26 bölümde ele alınıyor: 'Başlangıçta Söz Yoktu', 'Yeni Bir Seyirlik: Sinema', 'Yeni Seyirlik ve Yeni Dünya', 'Amerikan Sinemasının Altın Çağı', 'Sovyetler Birliği'nde Sinema', 'Avrupa Sinemasının Altın Çağı', 'Başka Ülkeler Başka Sinemalar', 'Sinemanın Sese Kavuşması', '1930'larda Fransız Sincması', 'tkinci Dünya Savaşı ve Avrupa Sineması', 'Toplumsal Gerçekçilik', 'Yeni Gerçekçilik', 'Savaş Sonrasında ABD Sineması', 'Savaş Sonrasında Avrupa Sineması', 'Yeni Dalga', 'Japon Sineması', 'Ilindistan Sineması', 'Çin Sineması', 'Okyanusya'da Sinema', 'Latiıı Amerika ve Kanada'da Sinema', 'Afrika'da Sinema', 'Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri', '1960 Sonrasında Avrupa Sinemasının Yaratıcı Yönetmenleri', 'Yirminci Yüzyılın Son Çeyreğinden Bu Yana Avrupa Sineması', '1960 Sonrasında Amerikan Sinemasının Yaratıcı Yönetmenleri', 'Yirminci Yüzyılın Son Çeyreğinden Bu Yana Amerikan Sineması'. 4.5 yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan kitapta bu 26 bölümün yanı sıra yer alan Kronoloji, Kaynakça, Film Adları Dizini, Kişi Adları Dizini'nin de yoğun bir emeğin ürünii olduğunu belirtelim. Çalışmaları sırasında yansız olunamayacağını ve olmasının gerekmcdiğini görmüş Rekin Teksoy çiinkü fark etmiş ki eğer yansız olursa çalışması noter tespitindcn öte gitmeyecek. Ona göre gerçek sinemacı sokaktaki insana, sıradan insana eğilen, oııun sorunlarını ele alan, iç dünyasım, toplum içindeki yerini ele alan, sorgulayan sinema yapandır. Angelopulos'un yaptığını vaktiylc olağanüstü bir biçimde ve çok daha yoğun bir siyasi içerikle yaptığını söylediği Macar yönctmen Mikloşjansço'yu olağanüstü buluyor. De Sica'nın Yeni Gerçekçilik dönemindc yaptığı 'Bisiklet Hırsızları'nı, 'Umberto D.'yi, 'Milano Muçizesi'ni, Visconti'nin bir 'Venedik'te Olüm'ünü, 'Rocco ve Kardeşleri'ni, bambaşka bir çizgide de olsa Antoı ioni'nin filmlcrini, Chaplin'in, Fellini'ni.ı, Kıırosawa'nın, Bunuel'in, filmlerini "unutulmazlar" olarak niteliyor. Ama bunun yanı sıra büyük sinemacı olduğunu peşinen belirtmekle birlikte, kasvctli, karamsar bulduğu Tarkovski sinemasını paylaşmadığını, kendisine yakın bulmadığını söylüyor. Kölii sinemacı olarak nitelese de bir Muhsin Ertuğrul'un gayretini, politik düşüncelerini paylaşmasa da sinema adına önemli adımlar attığını, sinemacı gözüyle sokaktaki insanı gündcme getirdiğini söylediği Yılmaz Güney'i övüyor. Vc sinema estetiği ve kaygısına şapka çıkarttığı Metin Erksan'ı ve "kcşkc daha çok film çeksc" dcdiği Yavuz Turgul'u ve Cannes'ta 'Uzak'la Altın Palmiye kazanmasını ciddi bir başarı olarak nitelendirdiği ama fazla izlenemediği için üzüldüğü Nuri Bilge Ceylan'ı... En yakındığı genç insanların bu yönetmenleri ve sincmalarını bilmemesi ve çoğunun sanrı ayarında hezeyanlarla dolu, şiddet pompalayan Yüzüklerin Efcndisi gibi filnılcri sinema kabul etnıesi. "Sinema aydınlanmanm ta kendisidir, coşturur, umut verir" diyor demesine ama tek kelimeyle niteleyecek olsa seçeceği kelimenin "umut" olacağını söylüyor. Bu kitap en çok da bunun için, özellikle gcnçlcri bilgilendirmek ve umudu tazclemck için... "Y" TTUabın tanttnn gccesinJe a\ıl hcM/ dvjhllcsınin gcnçleroldufcnnu • f^k viylemıştinız Bunun tıedenleri JL \ ni hmu\alım mu Yıllarca tstanbul İlnivcrsitesi tlctişün Fakültesi'ndu sinema dcrslcri vcrdim. Onıın dışınıla tlu çcvremde sinema ıııcraldısı gcnç insanlar oldu. Sincmaya çok ılgi dııyan, sincmayı çok sevcn ama sinema biıi kinıleri, kültürleri sadccc büyük kcnrin, ts tanbııl'un bcyazperc)eleıinı.leki lilıııleıle oluşan bir kıışak ^ördiim. Sınomanın geçmişiyle ilgılı tn ıılak bir bilgileıi voktu. Merakları, kimilerinin yetencklcn vanh, meraklarını gnlerecek, yeteneklcriıü peki^ıirecek, yo! gösicrccck kaynak yoktıı. I langi alan söz konusu olursa olsun gcçnıişi mutlaka bilmck gerek. (îcçmişı bilme/.seııi/ L>LI gününü kavıayanıazsmı/, sinema için cle böylcdir Inı. Kitap, rcsını, minıari luııılar yüzyıllar boyunca varlıklarıııı sürdı'ırcbilıyorlar, işte Slıakespeare, Dante, Ciorki... Sinenıanın handikapı ise l)ir ba^yapıı bıle olsa göstcrildiği siirece sırnk kalıııası. Sonra bitiyor, yaııi o noklaılan sonra o gecmisje bağınızı topartıyor sinemanın ö/ellikleıi. Sinemanın gcçıııi^iııi bilmeyen bir kıifj.ık yctişıvor, sinenıayı 'Maırix' sanıyor... 'Harry Fotter', 'Yü/.ıiklerin Efendisi' sanıvor lıalnııki sinema o ılegil. Hu kıtapla özellikle genç sinemaseverlerin, sinema kıılrııniyle yan yana gelmelerını saglamayı .ııııaçladım. Aslıııda daha küçiik lıaeimli kitaplar tasarlıyordıım ki ()£İak N'ayınları'ıuluıı l^iişit Çavasj, çok hacirnli olacağını ve basılm.ısının zor olaea fiını söyltmeme karsı beııi bu boyutta bir kitabı nazırlamaya ikna etti. Kitap 4.5 yıllık yoğun bir emeğin ürünii. Sırl dizini olıışturmak üç av sıirdü, ılızını lıazıılayan üç genç aıkadasııııa çok teşekkür borçluvıını, çok büyük bir külfet yüklemışinı. Hizin kadaı önenısediğim l)ir bölünı de kitabın sonuna koyduğum kronolojidir. Sinemaseverlerin çok da bilnıediği olavlara ili^kin notlar, anekdotlar yer alıvor. Mesela Anıerikalılar 2. Dünya Savaşı Jöneminde J.ıponya'da eski (apon filmlerini toplanıış, gözden geçirdiktcıı sonra (eodaliteyı övııyor gıbı dıişüncclerle sakınealı btıldukları 200'deıı lazla lilmi yakınışlar. lçlerimle Kurosawa'nın ilk filıni de var. Hıınlar hiç bilinmiyor dalıa doğrusu pek bilinmiyor, bu kronolop saye sınde gfçıııışe yönelik bilgi aktarımı, sağlanabiljyor. Kronoloji bölumünde aynca yıllara göre sinema ödiilleri (.le yer alıyor. Bir sürc sonra cklemeler yapurah mısınız? Evct iki üç yıl kadar sonra son iki üç yılın ürünleı ini ele alan bir ek diişihuiyorum. Bu kitap çalışmastnda daha iyi anlaclım ki an be an takip etnıek gerek yoksa çok zorlanılıyor. O ncdcnlc dişe tırnağa dokunur her habeıi kaydediyorum. KİTAP S A Yl 7 8 7 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle