05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

M. Sadık Aslankara ile yazarlığının 40 yılını konuştuk 'Bu bir kendimi sorgulama fırsatı benim için' M. Sadık Aslankara'yla ilk söyleşisi Agora dergisinde yayımlanmıştı Münevver Oğan'ın. Dergimizdeki bu söyleşisiyle, Aslankara'yı tanımayı sürdürüyoruz. İlk yazısı Cumhuriyet gazetesi "Tartışma" bölümünde yayımlanan yazar, 40. sanat yıldönümünde yine Cumhuriyet gazetesi KİTAP ekinde "KitaplarAdası" başlığıyla Cumhuriyet ailesinde. 40. Sanat yıldönümünde sorularımızı yöneltiyoruz M.Sadık Aslankara'ya. n Münevver OĞAN lundaydı. Beni yazar olarak hep destekledi, üstelik bunu apaçık gösterdi bana. Sonra görüşmelerimiz yoğunlaştığında, 1965'te bu sayfanın, "Tartışma" bölümünün yöneticisinin de yiııe Sami Karaören olduğunu öğrendim. Diişünehilıyor mıısunıız, kırk yıla varan yazarlık uğraşımın tüm zamanlarında en baş destekleyium oldu o benim. Bu nedenle onun ycri apayrı dıırur yüreğimde, usumda. Bcn dc ona bir sevgi dcmcti sunmak istiyorum 2005'te, elinden tuttuğu çocuğun o günden bugüne gelen yazmsal çizgisine ba karak, yanılmadığını düşünmesini sağlayabilmek için... Evet, 2OO5'te yayımlayacağım romanımı ona sunacağım, bana verdiği kırk yıllık emeğe karşılık, adı bile anılamayacak bir minik armağan olarak ama bunu ıınutmadığımi da göstcrcrck... ama okumuyor işte. Artık doğal karşılıyorum bunu... Bu yüzden olağan Cumhuriyet okurunun tepkisi konusunda herhangi bir bilgiye sahip değilim ya da belki pek çok bilgim var beni sarsacak ölçüde. Buradan kalkıp sözü yazarlara getireyim... Onlann çok büyük oraııda ilgisini çektiğini söyleyebilirim 'Kitaplar Adası'nın. Çiinkü yazarlara içtenlikle, kitaplarına alçakgöniillülükle yaklaşan yazılar bunlar... Hiı,bir yazardan olumsuz bir değerlendirme almadım bugüne dek, tersine hepsi de yazıların kendileri için çok yararlı olduğunu belirtiyor. lçtenliğimin, sevcccnliğimin hcpsi de ayırdında. Belki de bundan kaynaklanıyor, sertleşmemi isteyenler de azımsanmayacak sayıda... Apaçık söylüyorlar bunu; "Herkesi beğenmek zorunda değilsiniz ki," diyorlar, "Neden eleştirinizi yoğunlaştırmıyorsunuz," diye soruyorlar. Benim 'Kitaplar Adası'nda amacım, kitaplardan şarap yapmak, onlan sirkeleştirmek değil! Izlcyebildiğim kadarıyla size gelen kitapları tek tek deg'erlendiriyorsunuz. Özellikle ilk kez kttabı çıkanlar için sizın deg'erlendirmelenmz çok önemli. Bir zamanlar Yaşar Nabi Nayır'ın Varlık'a genç şair ve yazarları kazandırdığı gihi... Siz de kendinizi Yaşar Nabi gibi mi htssediyorsunuz? Cumhuriyet KİTAP aracılığıyla bana gelen kitapları değerlendirmek işim sayılmalı. Ne yalan söyleyeyim, bu beni hiç rahatsız ctmiyor... Bunun ötesinde sorumlu luk duyduğum bir iş var; o da gençlerin ürünleri, yani sıra ilk kitaplar... Hiç kimsenin, adı eleştinııen olsun olmasuı evet hiç kimsenin gençleri görmemeye, ilk kitaplar: sırt çevirmeye hakkı yok! Ben, yenice çiçeğe durmuş fıdanı kutsarım, taparun neredeyse ona... Sonra ilk ke2 meyve veren ağaç da benim için kutludur. Bir limon ağacı clikmişti babacığım bahçenıize; Denizli'de limon olur mu, olmaz tabii, tam on yıl sonra meyve verdi güzelim ağacımız, ne bayram yapmıştık ama... Ben, böyle bir gelenekten geliyorum işte. Bunur gibi, hangi yaşta ürün verirse versin, yazarlann ilk kitaplan büyük önem taşıyor benim için, sonra çiçek dökmeye koyıılmıış yeni fidanlar... Yaşar Nabi, benim çokça ya rarlandığım, ötesinde ayduılanmamı borçk olduğıımu düşiindüğüm bir iki addan biri elbette ama bu da benim hayata borcıım, sevdaya, insanlığa borcum, bu benim kcnd. geçmişime, aşklarıma borcum, bu benim geleceğe borcum... EŞİT UZAKLIK EŞİT SEVGİ Cumhuriyet KlTAP'ta 'KitaplarAdası'nı zevkle okuyoruz. Bizı hem geçmisin hem de güncelin ikliminde dohıstınyonumız. Bu sayfayı hazırlarken bakış açınız nedir? Nasıl çalışıyonunuz? Okurlartnızdan gelert tepkıler nasıl? Benim bakışımla okur tepkisi iarklı açılar anlamına geliyor... tlkin kendi bakış açımdan söz cdcyim sizc... Bcn 'Kitaplar Adası'nda, ta ilk yazımda belirttiğinıce bütün kitaplara eşit uzaklıkta, ama yazarlarına eşit sevgide yaklaşmayı hedefliyorum... Amacım, okuru da yazarı da aynı bir yazı içinde yani aynı kitapta birbirine karıştırabilmek... Bu yüzden okıırda, kendisine yönelik yazıldığı, yazarda yararlan mayı umabileceği duygusu yaratma öngörüsüyle ortak bir payda oluşturmaya çabalıyorum. Bu çabamın karşılığını bulup bulmadığı sorusuna bir yanıt verebilecek durumda değilim ne yazık ki! Bu konuda bir yanıt ortaya koyabilmck sanki biraz erkenmiş gibi görünüyor bana... Biliyorsunuz, Cumhuriyet'te yazmaya başlayaL henüz bir yil oldu... Adımı, ikinci sayfadan tanıyan kimi Cumhuriyet okurlan, inanmayacaksınız ama, bana, niye yazmayı bıraktığımı soruyor, düşünebiliyor musunuz? Oysa biliyorum, sıkı Cumhuriyet okurlan bunlar, ama ilginçtir, ben de ilk kez ayırdına vardım, kimi okur, Cumhuriyet KİTAP ekini okumuyor demek! Hadi bir ekleme daha yapayım, biliyor musunuz, kimi yazarlanmız da Cumhuriyet bilim tcknik ckini okumuyor... ülacak iş değil, bir yazar bilim tek nik ekini nasıl okumaz, özgeçmışınizde 'yazar, tiyatrocu, helges sinemaa yazıyor. Sayın Aslankara, kendi dilinizden sizi tanıyabilir miyiz? • Hangi özgeçmiş, kimi ne kadar tanıtabi lirki? Sözgclimi "özgeçmişinde yazar, tiyatrocu, belgesel sinemacı yazıyor" diye gerçekten öyle biri miyim ben? Sonra yazın çcvrcsini nc ölçüde ilgilendirir tiyatrocuhığunı, belgesel sinemacılığım? Böyle bir yaklaşım öteki alanlar için de dile getirilebilir elbette. Bıırada bu özgeçmişin benim için önemi şurada: Ben bütün ürünlerimde, bu alaııların katkısmı arkama alarak çalışıyorum... Bilmem ki demeye hakkun var mı ama yazılanmın çoksesli bir yapı yansıttığı kanısındayım ben, salt bu ncdcnlc... Daha doğrusu üretimde bulunduğum her alana, öteki alanlardaki enerjimi de ekliyorum, ben böyle diişünüyorum ya yargıyı başkaları verccek yine de. TUHAF HUYLARL. Bana göre ben neyim, kimimr1 Ta çocııkluğundan bu yana yalnızlığı kendisine nıeslek edinmiş biriyim, ilkin bunu belirteyim... Ancak yalnız olmakla birlikte kalabalıkla da banşık insanım, yoksa üretimin topluca yapıldığı tiyatroda, belgesel sinemada on yıllar boyu süregelen çalışmalarımda tökezlerdim herhalde... Bu, hiç kuşku yok kendimle barışıklığımdan da kaynaklanıyor... Evet, ben kendisiyle barışık olduğunu düşünen bir adamım; bütün sanatlara ya da her türlü etkinliğe istahlıyım. İstahlıyım ya, obur değilim... Sanatta elbette seçiciyim ama bu benim özel sanatsal haz anlayışım içinde geçerli, yazılanma bu seçiciliğimi yansıtmak yerine tersine, seçmesiz, ayırmasız bir duruş benimsemiş görünürüm daha çok. Sonra konuşmaktan çok dinlemeyi severim. Örneğin yazmayı da severim ya, yazdıklarımla karşılaştırdığımda, okuduklanmın hiç değilse bunların on katı olmasma özen gösteririm... önül borcunu, vefayı unutmayan yazarlardansınız. Bunun üstüne konuşmustuk zaten... Ben ilk yazıntztn Cumhuriyet gazetesi "Tartışma" bölümünde (20 Nisan 1%5) yayımhındıg'ını biliyorum. Yani 20 Nisan 2005 tarıhı, uztn kırktna sanat yıldönümüz... Yaşamımızda ılkler unutulmaz... llem bu kırk yılı hem de elinizden tutan ilk insan Sami Karaören üstüne neler söylemek istersintz? G Cumhuriyet'in ikinci sayfasında ilk yazım yayımlandığında on altı yaşındaydım, çocuktum daha. 1967'ye dek belki on beş yazım yayımlandı Cumhuriyet'te. Neredeysc bütün Dcnizli biliyordu Cumhuriyet'te yazdığıını. Öğretmenlerim, arkadaşlarım, çevrem bu yazılarım nedeniyle övgülere boğuyordu beni. Diyebilirim ki tüm yazarlığımın en büyiik ödülünü almışımdır bu dönemde... Bu yazılarımdan birini, Asım Bezirci'nin, tkinci Yeni Olayı adlı kitabının kaynakçasına alışı ise şaşırtmış, onurlandırmıştır bcni. Sonrasında yirmi yılı aşkırı bir süre, yeniden dönemedim Cumhuriyet'e. ikinci kez yazmaya 1989'da başladun Cumhuriyet'te. Artık "Tartışma" bölümünün değil, ikinci sayfanın yazarları arasındaydım. Bunun bilincini, sorumluluğunu hep taşıdım. 1989'da yazı gönderirken Sami Karaören'in, bu sayfanın yöneücisi olduğunu biliyordum elbette. Kendisini 1991 bahannda Ferit Oğuz Bayır roman yarışmasında, bana verilen "özel ödül"ü almak için gittiğim Foça'da tanıdım. Yalnız bu ödülün değil, Yunus Nadi Öykü Ödülü'nün de seçici kuruSAYFA 10 'Ben kendlslyle banşık olduflunu düşünen bir adamım; bütün sanatlara ya da her turlu etkinliğe istahlıyım. l$tahlıyım ya, obur defilllm..." dlyor Sadık Aslankara. Yadırganacak yanlanmı da söyleyeyim mi; fevri biriyim, çabuk parlar, çabuk sönerim, elektriği açıkta olan insanım, neye nasıl tepki vereceğimi ben de kestiremem bu nedenle. tş nıtkunuyum aynı zamanda, hani ne diyorlar, işkolik... Bcğcndiğim yanlanmı da söyleyeyim öyleyse, dostlaruııa bağüyımdır, defterimde ihanet, eğri büğrülük, fırsatçılık, çıkarcılık yer almaz... Doğru insanımdır, inançlarım neyi gerektiriyorsa öyle yapanm. öyle konuşup yazar, öyle davranınm... işte böyle tuhaf huylan olan biriyim ben... • "Hangi özgeçmij, kimi ne kadar tanıtabi lir ki?" diyorsunuz.. Kitaplannızt okudum. Gözlerimin önüne meraklı, çaltşkan bir ılkokul öğrencisi geldi. Kabına sığamayan bir ti renci, okuma askıyla dolu... Sizin kcndilikal gınız da böyle yazın dünyasına ayak basmantzla baslıyor sanki... O zaman çocukluğuma geri gitmek istiyorsunuz. Bu yıl Işık Kansu, benimle "Çocukluğa Yolculuk" çalışması yaptı ve bu çalışmasını Ankara 8. Oykü Günlcri'ndc sundu. Çocukluğuma bu ölçüde bir yalınlıkla, başkalarının önünde ilk kez girnîiş oldum; bir kez de sizinlc ele alacağım bunu. Benim çocukluğum pek çok yazarın çoK İ T A P C U M H U R İ Y E T S AYI 78
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle