20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ramanı bu dönüşümün tadını öylesine çıkarır ki mcgaJomaniye kadar götürür işi. Adsızlara, pantconların değişmez başarısızlarına adanmış olan bu güldürünün sonunda, "Kim olduğumu belirtmiştim sana; mağara insanıyım ben, ilk insanırn, ilk ozanım", diyecektir. (....) Böylesine yakışıksız yerlerde Türk aydınlarının kaymağı, çok ağırbaşlı Tahsin Yücel'le karşılaşmak şaşırtıcı olur. Hiç kuşkusuz, biraz aşağıya inme, profesör ciippesini giydiği zaman yan yana geldiği can sıkıcı meslektaşlarıyla dalga geçme gereksinimini duymuş olmalı. Ama romanı belki de bu denli dalgacı değil, ince bir masal, tıpkı Vatandaş, ilgisizlik helalannda düşlerinin tutuîdusu olan bu zavallı ütopyacı gibi, çoğu zaman karanhkta kendi kendilerini yemeye yargılı yazarların marjinalleşmesine ilişkin bir meseldir. Andre Clavel, "Les vespaciennes comme atelier d'ecriture", Le Temps, Cenevre, 22 mayıs 2004. ••• Montesquieu gerçekleri îranlı Usbek vc Rica'nın ağzından söylüyordu; seçkin ve çok fransızcasever Tahsin Yücel de kendi gerçeklerini kahramanına gcnel tuvaletlerin duvarları üzerinde söyletiyor... Karşılaştırma bu kadarla da kalmıyor, çünkü Fransız filozof ile Türk göstergebilimci yapıtlarında bir söyleşim zevkini de paylaşıyorlar. Orada mektuplaşma, buradaysa adsız ve sessiz bir "muhatap"la; yazarla, okurla, bizimle paylaşılan bir söyleşim söz konusu. Her ikisi de felsefesel bir bilgilenim amacıyla. Gerçekten de Vatandaş bilgilenimci tiire yakın. Platon uzak değil, Tahsin Yücel de sözünü mağaranın aydın kişisine çok yakın bir garip yazarın davranışıyla somutlaştırarak onu anar. Vatandaş bir kahvede bir yazar yakalar ve onunla konuşmaya, ona yaşamını ve yöntemli bir biçimde tuvaletlere alaturka tuvaletlere yazılan o görülmedik yapıtını anlatmaya başlar. Yazar bu yerlerde, yalnızlığı ve bilinmezliğiyle güçlenmiş olarak, kendince sağlam ve geçerli bir yapıt üretir. Iletim aracı, dayanağı budur. "Kanlı canlı sözcüklerle, yaşayıp duyan insanın somut ve içten sesiyle sesleniyorum benzerlerimc, hem de kendi kendileriyle en içli dışlı oldukları yerde, yalanın yalanlığını, doğrunun doğruluğunu gizleme gereksinimini hiçbir zaman duymadıkları noktadan sesleniyorum", diye açıklar (s. 167). Ba^ka ycrdc "genel ayakyollarında, bu hem kapalı, hem herkese açık yerlerde kaleme sarılanların gizli ve derin duyguları "ndan söz eder (s.25). Vatandaş yazarı kendi özüne yerleştirir, tuvaletlerin dört duvarı hapsetmekten çok özgürleştirir onu. Ün tutkusu, kürsüler, yayın stratejileri, kekclenen düşünceler, yinelenen sözcükler gibi asalaklardan kurtulmuş, olarak, özgürce yazar. "Sessiz halkın ozanı olarak" (s.77) kesin bir dille konuşur: "Ben uğultudan tiksinirim, uğultudan söze, sözden sessizliğe ulaşmak, düşüncemi insanlarla soğan ekmek gibi paylaşmak isterim" (s. 18). Sürü karşısında ürperen, aynı zamanda bir Nietzsche kahramanı gibi duran, tuvaletine gizlenip gerçekleri yerli yerine koyan, haksızlıklan düzelten, biraz insansevmez bir kişinin şaşırtıcı biçimde demokratik anlatımı olarak... Ama duvarları sövgüleriyle, taşkın cinsellik anlatımlarıyla ya da köktenci siyasal görüşlerle kirletenler gibi o da rahatlamak için yazar buraya. Tuvaletler bir boşalıp arınma işlevini somutlaştırır. Vatandaş buraya önce nişanlısını aldatmanın kirinden arınmak ya da işyerindeki günlük sıkıntıların safrasını atmak için gelmiştir. Le Rocher Yayınevi sayesinde en sonunda Fransızcaya çevrilen Tahsin Yücel dilin, yazının i^levi konusunda mesleğinin, dilbilim vc yazın profesörünün sorgularını yazınsal biçimde dile getirmekte, böylece bu çarpıcı ve çekici anlatıya daha bir derınlik ve birçok okuma düzlemı katmakta. Oyleyse, başka romanlarının ve başka denemelerinin de dilimize çevrilmesini beklerken, bu çok katmanlı rnonoloğu bir daha, bir daha okuyacağız. Bruno Portesı, "Lettres persanes", Parutiom.com, i. 5 2004 • •• Vatandaş oldukça özel türden bir yazarın aldığı takma ad. Ayakyollarını sever ve içini, duvar yazılan ve şiirlerle, çalıştığı kentin bu tiksinti veren, ama düzenli biçimde gidilen bu yerlerinde dökmeyi yeğlcr. Tahsin Yücel'i gerçek bir varoluşsal yazar yapan tüm izleklerin elden geçirildiği bir taşlama biçimi altında bizlere seslcnen bir "yeraltı" kahramanıdır bu. Anlatı, anlatıcısı Şaban Baş'ın çifte kişiliği sonucu, kimi zaman öfkeli, kimi zaman coşkulu bir biçimde, özellikle çevremizi kuşatan ve dünyanın gürültüsünün tümünü oluşturan siyasal, toplumsal, hatta dost söylemler çığına yüklenir. Yazarın yadsıdığı da budur: "Bence gerçek sanat asalak söylemlere son vermek, yani onları şu ya da bu biçimde susturmaktır." Ama aşkın da önemli bir işlevi vardır. Anlatıcı, hemen her zaman, ötekinin aykırılığına göndermede bulunurken, yakınlaşmanın basit değerlerini bulgular: Aşk (yaşlı sevgiliye) ve genelleşmiş bir sahtekârlığın kangren ettiği şu toplumsal yapının alçaltıp ezdiği benzerferine duyduğu kardeşluc. Böylece insanın za vallı yanı sürekli olarak yeniden kesinlenir: Yoksul zenginle, güçlüyle, hırsızla karşılaştırılır, anlatıcı da bu yoldan yaşanıının karmaşasını yeniden düzene sokabilir. Horgörü ya da ilgisizligin ötesinde, varoluşun birliğinı bulmayı başarır, bunu da kendisini onurlandıran ikı biçimde; ödenecek bir borç düşünccsiyle bir direnç düşüncesinde gerçckleştirir, çünkü Şaban Baş yazın dizgesıni, hatta yazın düşüncesini tartışma konusu yaparak sürekli direnir. Ama bu kişinin kimi Dostoyevski anlatılarını anımsatan içdökmesi aynı zamanda çok şey isteyen bir anlatı estetiğinin, yazınsal edime ve yazann toplumla ilişkisine yönelik eleştirel bir bakışın bildirisi olmak istcr. "Dünya iyice değişti, başka sonuç beklenemez artık, kolay kolay başka sonuç beklenemez:, bayağılıkların bolluğu kafaları, gönülleri köreltti, güzeli çirkinden, yanlışı doğrudan seçilmez duruma getirdi: Kötü yazar iyi yazarı kovdu". Bununla birlikte, anlatıcuıın duygularının yüceliği tartışma götürmese bile, kendisi de suçladıkları gibidir. Hep kesin bildirimlerinin arkasına gizlenen ve okurla alay eden bir yalancıdır. Sürekli biçimde insanın yüce amaçlarıyla düşkün koşulu arasındaki çelişki üzerinde duran Vatandaş ilk kez 1975'te yayımlanan ve Tahsin Yücel'in daha sonraki tüm yapıtlarının yolunu açan, benzersiz bir kitap. Tahsin Yücel halkının ruhuna seslenmeyi ve pek hoş olmayan birtakım gerçekleri suratına çarpmayı seçmiştir. Bundan daha kurtarıcı ne olabilir? Timour Muhudıne, "Face au bruit", Le Monde diplomatique, 1.7.2004.» • •• Vatandaş/ Tahsin Yücel/ Çeviren: Noemt Cingöz/ Paris, Editions du Rocher. Bir dâhi olduğunu herkes kabul ediyor; Amerika ile Japonya onu paylaşamıyor; ve dünya ondan bir Nobel bekliyor. m %• "1 Haruki Murakami "İmkansızm Şarkısı büyük bir sürpriz. Herhangi bir edebî eser olarak kabul edilemez, bize herhangi bir yem yazarı da miydelemiyor; bu eser gerçek bir dehayı gözler önüne seriyor." Chicago Tribune "Bu sade ve hüzünlü aşk hikâyesi Murakami'nin Japonya'da olduğu kadar tüm dünyada da geniş bir okuyucu kitlesi kazanmasını sağladı." The Los Angeles Times "Aşkın imkânsızhğı ve şiddeti üzerine yazümış bu hüzünlü roman insanın tüylerini ürpertiyor. Ama Murakami'nin asıl başarısı hikâyenin en umutsuz anlarında bile elden bırakmadığı muzip bakış açısında..." TheNewYorker DOĞAN KİTAP www.dogankitap.com.tr C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 7 5 7 SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle