25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Bakmak/ Sevgi Soysal/ Bütün Eserleri (7)1 lletişim Yayınları/ 182 s. Sevgi Soysal'ın ilk kitabı "Tutkulu Perçem "den son romanı "Hoşgeldin Öliım'e uzanan yazarlık çizgisinde kişiscl tedirginlikJer, yerini, siyasal ve toplumsal olanın, cn çok da kadın olmanın sorgulayıcı bir gözlc mercck altına alınışına bırakır. Soysal, o dönemde gcnclde katı bir anlayışla algılanan bir bireytoplum çalışmalarını, "canh" insan ilişkilerı örneğiııık1 yaşar kılar. "Düzenın", sadece rejim Düzleminde değil, gündelik hayat düzlemindeki tahripkârhğını ve "anlamsulığını", ince bir alaycılıkla resmeder. Bu canlıllk ve candanlıktır, hayat çizgisiyle yazarlığı birbirine paralel gelis.cn Sevgi Soysal'ın cserlerini kalıcı kılan. Sevgi Soysal'ın "Bakmak"], Politika gazetesinde yayımlanan yazılanndan derlenmiş. Yetmişli yıllann Ankarası gibi karanhk bir ortamda kaleme alınan bu yazılar, yurdunun sorunlarına duyarlı herkes için hâlâ kalıcı değerdcdir. Düş ile Gerçek Arasında Oktay Akbal'ın Öykücülüğü/ Dr. Osman Gündüz/ Akçağ Yayınlan/ 336 s. "Niçin Oktay Akbal? Bunun cevabı, biraz rastlantılarla ilgili. Yıl 1979, şimdi adını anımsayamadığım bir kitap fuarının raflan arasında dolaşırken gözüme Oktay Âkbal'ın Karşı Kıyılar adlı öykü kitabı ilişti. Sanırım adı ya da görünümü ilgimi çekmiş olacak ki, ileride okurum düşüncesiyle, kitabı seçtiklcrimin arasına kattım. O zamana kadar Oktay Akbal adı, benim için bir edebiyat tarihi bilgisi ile sınırlı idi. Ona gelinceye kadar okuyacağım pek çok kişi ve eser olduğunu düşünüyordum. Ama kitaba adını veren ilk öyküyü okuyunca düşüncelerim bir anda değişti. Yapmacıksız, riyasız olarak bizi bizim dilimizle anlatıyordu ve okuru saran rahat bir üslUbu vardı. Sonra aradan yıllar geçti. Başka öykülerini de okudum Oktay Akbal'ın. Akbal'ın öyküleri üzerinde düşünmek, araştırma/inceleme yapmak fikri, o zamandan beri aklımın bir köşesinde üzerinde düşünülmesi gereken bir problem olarak kalmaya devam etti. Ta ki hocam Şerif Aktaş'a yeni bir çalışmaya başlama hazırhğı içinde olduğumu söylediğim sırada onun 'Oktay Akbal neden olmasın?' önerisine kadar...." diyor Osman Gündüz Önsöz yazısında. Ömer Paşa/ Ivo Andriç/ Çeviren: Ali Berktayl lletişim Yayınlan/288 s. Avusturya ordusunda yetişmiş, Islamı sonradan kabul etmiş Likalı bir Hıristiyan olan Ömer Paşa, bilgisi, becerisi, liyakatıyla padişahın ordusunda en üst rütbeye kadar yükselmişti. Travnik'in sivil valisi konıımundaki vezire hesap vermiyor, ne kadar zaman kalacağını, nerede ikamet edeccğini kimseye sormuyordu. Saraybosna'ya iktidarı ele geçirip yönetmek için dcğil, savaşmak ve cezalan„ dırmak üzere gelmişti. Ve halkın bu adamdan ödü kopuyordu. Nobel ödüllü yazar Ivo Andriç'in bu romanında, serasker Ömer Paşa'nın Saraybosna'ya gelmesinden sonra kentte ve seraskerin köşkünde yaşananSAYFA 28 suretlerinden fışluran dev insanlarla yaşadım" diyor Azad Ziya Eren. Mahmut Makal'ın 'Bizim Köy'ünden 54 yıl sonra bir ilkokul öğretmeninin, Mardin'in Mazıdağı ilçesi SakızL dağ köyünde yaşadıkları... Turistik bir fotoğraf değil, çarpıcı bir röntgen filmi koyuyor önümüze yazar. Güle Güle Istanbul/ Semih Balcıoğlu/ Can Yayınlanl 124 s. "'Güle Güle Istanbul', bundan önce 1979, 1985 ve 1996'da üç kez yayımlandı. Üç basım da kısa sayılabilecek sürede tükendi. Sonradan gördüğüm ve duyduğuma göre, bu kitabı çoğunlukla yurdumuzda yaşayan yabancılar, mimarlar, genç karikatürcüler almışlar. Bazı sanat eğitimi yapan okullarda da forokopi sistemiyle çoğaltıldığını biliyorum. Son yıllarda bana sorulan soruların başında 'Güle Güle Istanbul'u yeniden nc zaman bastıracaksınızr1' geliyordu. Artık bu bir görev olmuştu benim için. Yeni eklerle, yeni bir boyutta bu kez Can Yayınları arasında sunuyorum 'Güle Güle Istanbul'u." diyor Semih Balcıoğlu. Sürekli Kriz Politikaları 2000'li Yıllarda Türkiye 1/ Hazırlayanlar: Neşecan Balkan, Sungur Savranl Metis Yayınlan/ 228 s. Türkiye'de yaşam uzun süredir, birbirini izleyen, birbirine eklenen krizlerle ifade ediliyor. Hem yaşanan hem algılanan anlamında "kriz" acaba bir politik strateji, bir yönetsellik biçimi mi? Kuşkusuz bu sorunun yanıtı Türkiye'nin yakın tarihinde, bu tarihe bakış açımızda yatıyor. Sürekli Kriz Politikalarında bir araya gelen makaleler, verimli bir bakış açısına sahip: 2000'li yıllann Türkiye'sinin resmini çiziyorlar eleştirel perspektifli ve genelde sınıf temelli çözümlemeye rağbet eden bir resim bu. Iki cilt halinde yayımlanacak kıtabın bu ilk cildinde ele alınan konular siyaset üzerinde yoğunlaşıyor: 20. yüzyıldan devralınmış politik miras, devletburjuvazi ilişkisi, siyasal çatışma ve uzlaşma biçimleri, milliyetçilik, demokratikleşme, Kürt sorunu, dinsel kimlik siyasetleri ile sınıflann ilişkisi, faşizmin siyasal stratejileri, sosyalist hareket, Avrupa Birliği'yle bütünleşme ve Kıbrıs sorunu. Kitaba katkıda bulunanlar: Emre Arslan, Zülküf Aydın, Ayşe Buğra, Metin Çulhaoğlu, Mehmet Hasgüler, Tülin Ongen, Sungur Savran, Mehmet Türkay, Galip L. Yalman. Marx ve Doğa AlYeşil Bir Perspektif/ Paul Burkett/ Çeviren: Ercüment Özkayal Epos Yayınlanl 328 s. "Bu kitap, Marx'ın kapitalizm ve komünizm bağlamlarında doğaya bakışını yeniden kurarken kenisine yöneltilen üç yaygın eleştiriye karşılık verir. Bu eleştiriler sırasıyla şunlardır: 1. Marx, (a) üretici güçlerin kapitalist gelişiminin insani üretimin doğal sınırlamaların tümüyle üstesinden gelmesine olanak sağladığınr, (b) komünizmin kapitalizmin doğayı insana tümüyle boyun eğmeye olan eğilimini genişletip rasyonelkştirmekten ibaret olduğunu ve (c) hem kapitalizmin hem de komünizmin, insanlık ile doğa arasında kaçınılmaz bir karşıtlık sergilediğini, düşünen 'üretimci' ya da 'Prometeusçu' bir görüşe kapılmıştır. 2. Marx'ın kapitalizm tahlili doğanın üretime olan katkısını ya tümüyle göz ardı eder ya da bu katkının önemini küçümser, bu durum, özellikle de onun emek değer kuramı için geçerlidir. 3. Marx'ın kapitalizmin içerdiği çelişkiler hakkındaki eleştirisinin doğayla ya da üretimin doğal koşullanyla bir ilgisi yoktur. Bu kitabın başlıca amacı, bu üç C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 7 3 9 lar, her bölümde farklı karakterlein sahne aldığı bir kurguyla anlatılıyor. Einstein Düşünmenin Keyfi/ Françoise Balibarl Çeviren: Aykut Dermanl Yapı Kredi Yayınlan/ 144 s. 1905 yılında, Almanya'nııı önde gelen fizik dergılerınden Annalen der Physik bütiinüyle devrinıci bir konu, görccc ''k kuramı üstüne üç vuzl yay»ul'*dı. Yazılara c k o ] a r a k bilmece gibi bir denklem verilnıişti: Iİ=Mc'. Bıınları kaleme alan, yirnıi altı yaşında, adı sanı duyulmamış bir Bern Berat Bürosu çalışanıydı: Albert Einstein. On beş yıl sonra, deney kuramı doğruladı. XX. yüzyılın en büyük mitlerinden biıi yaratılmıştı artık. Françoise Balibar bir bilginin, klasik fizikçilerin sonuneusunun, sıradışı bir insanın portresini çiziyor. Tek bir ışık altında. Düşünmenin keyfiyle sürülen koskoca bir yaşam... 100 Soruda OsmanlıTürkiye iktisadi Tarihi 15001914/ Prof.Dr. Şevket Pamukl K Kitaphğıl 314 s. 16. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına, Osmanlı çağının ve üstünde yaşadığımız toprakların aynntılı iktisadi tarihini, tanımları ve kuramları, dünden bugüne ekonomik olguları, tarihsel ve toplumsal gelişmeleri, iç ve dış dinamikleriyle ıncelıyor. l'aııh yazımı geleneğindeki devletçi bakış açısuıın etkisiyle iktisadi tarih çalışmalarında maliye ve ekonominin birbirine kanştırılmasına, toplumun da çelişkisiz, kaynaşmış bir bütün olarak yorumlanmasına karşı çıkan Şevket Pamuk, kitabında bir yandan maliye ile ekonominin farklarını ve sınırlarını vurgularken bir yandan da toplumsal kesimler arasındaki çelişkileri ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Dizboyu Papatyalar/ Tomris Uyarl Yapı Kredi Yayınlan180 s. Hangi sınıftan gelirlerse crlsinler, yaşadıkları baskılara boyun eğmeyen biı rvlerle onların uyumlu Miııfdaşlarınm kişilik ve ılığer çatışmalarını bulacağınız 'Dizboyu Papatyalar'da Tomris Uyar'ın yalın, süssüz anlatım biçimi ve kendine özgü kurgusu kendini hissettiriyor. ilk kez 1973 yılında yayımlanan Dizboyu Papatyalar, edebiyatımızın kalıcı yapıtları arasında. Sakızköy Günceleri/ Azad Ziya Erenl Yapı Kredi Yayınlan182 s. "Bu güncelerin tutulduğu günlerde doğumlar, ölümler, savaş ve depremle yüzleştim. Koruculuğun yarattığı çürümüşlükle, insanlar arasında nasıl da kapatılmaz mesafeler ve yaralar açtığını yaşadım. Sıkıntıları çözümsüz, gururları arkaik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle