Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ceyat çapan şiir Atlası "Abydoslu CelinV Ceorge Byron/ çeviren: Kenan sarıalioğlu "Ağzından bir kelime ya çıktı ya çıkmadı... Dalgaların sesinden bir şey anlaşılmadı..." Selim ile Zulima'nın dramatik aşk öyküsünün anlatıldıfjı "Abydoslu Celin'1 (The Bride of Abydos) Byron, 1813te yazar. "Türk öyküleri" adlı bir toplamın içinde ver alan "Abydoslu Celin" (öteki iki öykü, "Câvur" ve "Korsan"), şairin kendi üvey kızkardeşiyle olan iljşkisinin yarattığı suçluluk duygusunun izlerini taşır. Abydos, bugün de aynı adı taşıyan antik bir yerleşim yeridir. çanakkale'ye (Yunan mitolojisindeki adıyla Hellespontos'a) uzaklığı 2 km'dir. Efsanede Abydoslu Leandros ile Sestoslu Hero birbirine âşıktır. Selim ile Zulima'nın yazgılan da ne yazık ki bu efsane kahramanları gibi karadır. Amca çocuklan olan Selim ile Zulima'nın öyküsünü, aynı yerde geçen Hero ve Leandrosun öyküsüyle yan yana anlatan Byron, efsanelerin yeniden ve kuşkusuz başka bir biçimde yaşanabileceğini anlatmak Ister. Hatta, efsanenin gerçekliğini kanıtlamak istercesine Canakkale Boğazı'nı topal bacağıyla yüzerek geçen Byron, hemen hemen tüm Batılı ozanlar gibi Homeros'a saygısını dile getirir, Troya Savaşı'nı ve onun kahramanlarını, Hektor'u, Paris'i, vb. özlemle anar. Aşağıdaki bölüm, Orby Hunter'in 1842 yılında yayımlanan l a Fiancee d'Abydos, Histoire turque" (Abydoslu Celin, Türk Öyküsü) adlı çevirisinden Türkçeye kazandınldı. öykünün tümü yakında Türkçede, "Abydoslu Aşıklar, Selim ile Zulima'nın Destanı" adıyla yer alacak. 23 Sessiz, gözüpek Selim: "Işte, der ölümcül an... "Şimdi olan olacak eh! artık her şey tamam! "Bir öpücük, belki son... son öpücük Zulima, "Muhahzlarım orda, bekler beni kıyıda; "Bu topun alevini görür ya da duyarlar... "Sayılan az, ama savaşmaya hazırlar!.." Uçar mcrmi havada, ve bu sözlerden sonra Sılahın gürültüsü yankılanır dağlarda; Nihayet Zulima'yı ezer bunca ağırlık: Kalbi, donuk gözleri bir şey hissetmez artık. "Beni hiç duymuyorlar...eğer gecikirlerse, "Yığitler son âhımı duyacaklar sadece! "Ordum ihanet ettı... Tek çare kaldı ancak: "Bir babaya layık kılıç senın kından çıkacak!.. "Artık dayanamazsın bu eşitsiz savaşa..., "Elveda gözbebeğım!.. bu ölümcül zamanda "Kal mağara dibinde: yaralanabilirsin, "Kör bir kurşunla yanar tapılası bedenin... "Cafer yatışacaktır, seni sever her zaman; "Kendime kast etmek de hiç geçmedi aklımdan; "Hayır . her ne kadar onun alçak ihaneti "Abdullah'ın bağrına akıttıysa da zehri, "Sayardımonu belkı.. ama şimdi canım "Çok pahak. öcümü mısliyle alacağım!.." Ölümcül bir gecikme!.. yazık! anlamaz bunu, Dönüverince Selim adamlarına doğru, Bir kurşun vızıldayıp Selim'i bulur... "Bana Meydan okuyan varsa, bu ibret olsun ona!.." Bunları kim söyledi? ve bu karanlık yerde, Hangi hızlı ve güçlü kolla vuruldu bu darbe? A katil, senden sonra kimse bir şey demedi, Bu uğursuz mermiyi başka biri sürmedi; Abdullah'ı vururken acele etmemiştin, Oğlunu öldürürken pek hızlıydı nefretin!.. Kanı bır oluk gibi göğsünden fışkırarak Kızarttı yosunları, sulara karışarak; Ağzından bir kelime ya çıktı, ya çıkmadı, Dalgaların sesinden bir şey anlaşılmadı... Tüm Kitapçılarda Küçük bir kasabada, her türlü olanaktan yoksun bir hastanede çalışmak zorunda kalan doktorların hikâyesi... Güney Afrika'da ırkçılık dönemi sonrası yaşanan tükenmiş umutların ve bir dostluga gölge düşüren küçük ihanetlerin derinlikli öyküsü... bedenin ve ruhun yozlaşmasına ilişkin sıra dışı alegorik bir anlatı. 26 Tanyeri yavaş yavaş kıyıyı aydınlatır, Gecenin sislerini biraz sonra dağıtır: Ve bu korkunç kavgadan pek az şey kalır geri, Askerlerin o acı sesleri, küfürleri, Çoktan kaybolup gider, sessizüğe karışır, Dalgalar usul usul ve sessizce kırılır... Bu kumsalda yine de görülecek çok şey var, Kınlan kılıçlardan kınk dökük parçalar... Çok sayıda ayak izi kanşmış birbirine, Ve can çekişen eller buluşmuş son nefeste: Sönmüş bırçok meşale, savaşta kırılmışlar, Işte bir kayık, ne küreği, ne direği var, Yanında bır kanpiyot kaputu yüzer şimdi, Yosunların üstünde parlar bir beyaz giysi, Yırtık gibidir sanki... ve üzerinden geçen Dalga sürükler onu, bir damla kan silmeden . Bu giysinin sahibi ne oldu? söyle deniz, Ve onu çok seven sız, belki de ağlayan siz, Arayın cesedini Abydos'tan uzakta, Sigeion rıhtımında, Limni kıyılarında! Kurbanını süzüyor deniz kuşu boş yere, Sevınç çığlıklanyla dalıyor üzerine; Ve kuşun su üstünde gördüğü soğuk eller, Inip kalkar ve onu sanki tehdit ederler. . Ömrünün meşalesı mademki sönmüş onun, O, devinen bir mezarda şimdi niçin uyusun? Bu kuşlara yem olsun tüm vücudu ne çıkar! Yitirsin yemlerıni böcekler, karıncalar!.. Ey bâkire, yıpranan kollann, bacakların Kalıntılannı sen, aşkla toplayacaktın; Ey güzel kız, ezilmiş acılarla yüreğin, Mezarına sel gibi gözyaşı dökecektin; Ve senin salt aşkına tanık olan bu yerde, Sessiz inleyecekün bir taş sarık önünde . Artık yaşamıyorsun!. ondan önce can verdin, Gözlerini ışığa ilk sen kapauverdin! 24 Selim, kılıç eünde, koşar denize doğru, Adamlarına kadar açmayı dener yolu; Çevrılmıştir düşmanla, önceden kapamaya Çalışır bir şel yolu.. başı sıçrar uzağa! Kanlı gövdesi tıtrer bu gözüpek adamın Gumüş kumlar üstündc, altında ayaklann! Onun öciiyle yanan bir Mağrıpli canverir: Ardından ötekiler ızlerler onu bır bir... Selim sandalı görür. yenı bir atıkmla Sıralar ölülerı, çarparak sağa sola: Ve yanındaki kumsal kızıla keser kandan... Adamları canlanır bu kanlı manzaradan; Görür bu yığitlerın belli ışaretıni, Çıplak kılıçlarının sudakı suretıni; Yaklaşırlar. her birı cesaretle saldırır. Bunca gayret sadece bir kıyımı arttırır . Ne yazık ki şefleri vurulıır bır kurşunla, Kanı coktan denizi boyamışlır kızıla... 25 jgGUNCEL " YAYINCILIK Tel: (0212) 511 22 37, Faks: (0212) 522 86 68 email: kontiki@tnn.net Kılıcın ağzından da, uğursuz kurşundan da Müthiş bir çeviklıkle kaçar aynı zamanda, Dalgaların köpürüp akıverdiğı yere Varır Selim böylece, düşer o sahillcre... Kumsalı terk etmeden önce şöyle bir durur, Kan rengı kılıcıyla son darbesini vurur. Nıçın durur acabaı* ve böylc bır zamanda Kımi görmek ister kir1 Neyi arar bu anda? Tehlıke ortasında, hatla acı içinde, Sevgilisi belki bir umut beklentisinde!.. 27 Abydos surlarında, o derin koyaklarda, Acılı, içli sesler duyulur uzaklarda... ,SAYFA 24 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 739