Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Fikret Demira METİN CENGİZ irmiye yakın şiir kitabı yayınlayan bir şairin şiiri üzerine genel şeyler söylemek kuşkusuz oldukça güç bir şey. Bu nedenlc en doğru olan yöntem, şairtn o güne değin çıkmış olan bir şiir kitabım ya da bir şiirini temel alarak, onun etrafında diğer şiirlerindcn de örnekler vermeyi boşlamadan bir şeyler söylemek olmalıdır. Bu düşünccyle daha önce Eros'un Oku'ndan kalkarak Fikret Denıirağ şiiri üzerine bir şeyler söylemeye çalışrruştım. Şimdi Alfa ve Omega adlı son yapıtını ele alarak, daha önce söyleyernedığim düşüncclerimi dile getirmek istiyorum. Tabiı ki şairin elimdekı diğer şiir kitaplarını da okumuş ve şiir hakkında genel bir fikir sahibi olmuş biri olarak. Y Bir ilk değerlendirme. Sorunlarla dolu, kendine özgü problemlerin doğurduğu iki ulus arasında en azından şimdilik çözümlenemez görünen, anıa hiç de üstesinden gelinemeyecek olan acılarını yaşamış, bir ada şairi olduğunu söyleyelim Fikret Demirağ'ın. Ancak Türk tarafında, Cemal Süreya'dan el alarak altını çizmek gerekir ki, şiir hareketini devindiren, ona güç veren bir şair de. Cemal Süreya'nın şair için, bir başkasırun değerlendirmcsiYAVUZ OZDEM AdaşabH ni eleştirirken, "Büyük şair dcnemez onun için. Büyük şair denmesi için başka şairlerin de olması gerek" anlannndaki sözlerini anımsatarak, günümüzde Cemal Süreya'nın karşi çıktığı sıfatın gerçekleşmekte olduğunu vurgulayalım. Çünkü başka şairler de var adada. Kimi zaman Türkiye'de, kimi zaman da Ingilterc'de yaşasa da Mehmet Yaşın ve şimdilik Rum tarafında yaşayan Neşe Yaşın. Bu listeye yaşlı gençbirçok ismin daha sıralanabileceğini de ekleyelim. Bir ikinci değerlendirme de bence şu: Adını verdiğimiz diğer iki şairle Fikret Demirağ'ın yalnızca birer Kıbrıs Türk şairi olmadıklan. Hcr üçünün de Türk şiir antolojilerinde, isimler sözlüğünde yer alarak, almayı hak kazanarak Türk şiiri içinde de yerlerini aldıkları. Buradan, bu Şairlerin, özellikle de Fikret Demirağ'ın şiırin her türlüsünde üreterek Türk şiirine, şiirlerinin geldiği yer ölçüsünde, kan aşılama gücünde olduklarını söylemek gerekir. •• •• * * * gücün yolunu düzcnin hoşgördüğü alana yönlendirmek olan mevcut sosyalist hareketler bu eleştiri karşısinda, gerçek devrimcileri acımasız bir şekilde karşüarına aldılar. Bu edebiyat alanında da aynı şekilde görüldü. Şiirde yeni, devrimci anlatım oknaklarını zorlayanlar, bu anlamda sürekli bir yeniyi önüne koyanlar, yalnızca bu nedenlerden dolayı, bu yalnızca adı sosyalist kalmış sosyalist kesimlcrce lanetlendiler, boy hedefı haline getirildiler. Sonuç olarak halk söylemini reddetmek gerekitiğini, popüler olanın sistem tarafından içseÜeştirildiğini, burjuvaziye karşı ancak daha yetkin, kendi yarattığı bir dille karşı çıkabileccğini göremedikleri için, manzum düzeyinde üretimde bulundular ve böylece dc devrime katkıda bulunabilccekleri yalanına sanlıp tatlı uykulara daldılar. Devrimci şair ise gelecekten yana bir devrimci olarak, yetkınleşmiş bir dille, her türlü anlatım yolunu deneyerek yolunda yürümeye kararlı davranmakta. Bunlardan biri de Fikret Demirağ'dır. sı içinde ağırlıklı olarak böyle bir yer ediniyor, hatta poctikasını bu doğrultuda oluşturuyor. Politik olan karşisındapolitikadan unıudu kesmiş birini bu şekilde oluşturma da sonuç olarak böyle bir dogrultuyu gereldi kılıyor. "Tevrat Yaşında Bir Dağın Etcklerinde..." adlı şiirinue, ki ilk şiiridir kitabın, şöyle diyor şair: yalmzlı&ın, ıs.uzhğtn, yartölümün kanatkanatan scsleri.. Dikkat edilirse, günümüzün bir panoramasını çiziyor şair. Kanat bile kanıyordur artık. Kanat sesi duyuluyorsa bu ses yalnızlığın, ıssızlığın, insansızlığın, ölümün sesidir. Yalnızlık, ıssızlık ve yarıölüm ise teknolojinin egemenliği altına aldığı dünyanın vardığı yer. Kimbilik belki şairin yan diye nitelediği ölüm tamamlanmıştır. Tıpkı bir başka şairin, "hadi öldük çoktan birbirimizi... ölelim/emerek etimizden yapılan birer hap" demesi gibi. Şairin geleceğe ilişkin bir öngörüsü hemen birkaç şiir sonra yer alıyor. Şöyle diyor şair orada: "Her sokakta bir şeylerle çarpısa çarpışa / ceri çekiliyor 'son şiir' de. f'Ceset' vc Anir Zaman Barbarfarı) Aslında ve belki en doğru tavır artık dünyayı bir Auschvitch ve Sivas gibi görerek, bir daha hiç şiir yazmamak. Böylece son şiirin geriye çekılmesine bile gerek kalmayacak, çarpışmasına da. Tabii ki bir de Baudelairetavn var. "Rırçavuşla birkaçayker bu halkı sindirmeye yeter", deyip politikaya elveda demek var yani (1). Şiirle" Sosyalist hareketler pratik alanda geldikleri yerde, gerçek devrimcilerin eleşti risine bir sermaye kadar hedef oldular. Aslında kirlendiklcri ölçüde mevcut hayatla da köklü ilişkiler kurmus ve düzenle çıkarlan gelecck adına baküdığında birleşmiş, ancak keskinliği üretimden gelen Fikret Dcmirağ, insanların ertelenmiş, gerçekJeştirilme fırsatı bulunamamış veya yolundan saptırılmış geleceği adına edebiyatın ölümünden yana, ancak yine bu ülküler uğruna daha yüksek ve aevrimci bir edebiyat için şiiri bir güç olarak kullananlardan biri olarak, bugünü anlamaya ve anlatmaya çalışırken geleceğe de ilmek atar, neler olabileceğinı göstermeye çalışır. Alfa ve Omega, şairin poetika Bugünüantamakvo anlatmak Y eni çıkan bir şiir kitabını tanıtmak için yazdığım yazılara, hep o kitabın adını başlık olarak kullanmışımdır. üııun dışında bir başlik şairin bir dizcsi de olsa kitabı yeterince öne çıkarmıyor gibi gelmiştir bana. Bu alışkanlığı mı Fikret Demirağ'ın "Alfa ve Omega 'sı için bozmak zorunda olduğumu, kitap adı dişına bir başlık atılması gcrcktiğini hissettim. Bunun iki nedeni var; birincisi, kitabın arkasında yer alan " Aşk da bitti. Aşkı düşüncn kinı, belki türii rükcnmektc olan birkaç 'tuhaf şair ve ne işe yaradığı bilınmcz üç beş lomnntık Lirik cıfilıklar atmak yetişmek ıçın 'kalbimizi aşıp gıden za kapkaranlık (giineş battıktan sonra çöken man'a" (s.103) alacakaranlık), mürit havası (nisanmayıs Peki, 'yeni insana, yeni şiire' ulaşmada, aylanndaki boğucu hava), göz (anafor, bu narkozlu kalabalık ne yapar? Bunlar burga), uçurgan (uçurtma)" vs... Gcrcksc nasıl ııyarılır, sarsılır? Fikret Demirağ, yakuş, balık, cşya, yer vc kişi adlarını "minenıtını 'kitap için sonsözlerde" de vermiş: riler (yaygın balık türiı), agagiyalar (akasyalar), boro (çekmcceli geniş dolap)" vs... "Açık sözlerımi oku, ama gtzli sözlenmi dipnotlarda açıklamış. Doğal olarak bu de behle, bağlamda farklı esintiler alıyoruz. Esintionlar küllenmin altındaki közdedtr: leri aşan yanı da kuşkusuz var, bu da kimi örneğtn 'öldu dediğım Aşk, küllerimin hallcrde Fikret Demirağ'in şiirine avantaj altındü. Yalın sözlerimi oku, ama gtrdap sözlerı lar sağlıyor: mi de Bu kadın ölümundür. Bukadın. Yaslıpebekle." (s.U9) n. (s.41) yanırını vermiş ama, asıl umut, uyarı (Bu kadın ölümundür: Kıbrıs Türkçeonun çığlık çıĞİıga söylcyişinde ve sunusindeki karşılığı: Olümcüldür, öleceği keşunda, çünkü bu çıölıklar 'lirik'. Şair inansindır.) dırıcılığını da tam bu noktada yakalamış. ŞMdetbirimi Bakmayın siz şairin çığlıklar için hiçliğe Bi/de ize, "bu kadın ölüm sebebindir. doğru demesine kuşkusuz 'hiçliğe doğru Bunun yüzünden çektirdiği aşk acısından olmadığını' o da bilmektedir: ya da ona duyduğu hayranlıktan ölecek"bunca umantz arasında hıçolmazsa bi sin... gibi bir çeşit aşk şiddct birimi olarak rileri algılanır. Ya da, kötümser olmak zorunda." (s.27) Sokağın bir kadın gıbı yaralıdır siirim Kitaptaki özgeçmiş bölümiinde yer alan (s.48) "Kibrıslıların rarklı Türkçcsinden, tınıla 'Kadın' sokağa, dilc düşmüş (Kıbrıs rından yeni bir şiir dili çıkarmanın uğraşıTürkçesi) notuyla verilmiş. Kısacası bir nı verenlerden oldu" alıntısından hareketKıbrıslının bu kullanımları bilmeyen alale, bir parantez de bir dil'e ilişkin açılabimayacağı tadları da alıyoruz. lir. Şair gcrck Kıbrıs Türkçesinden özcl Ayrıca, Kıbrıs Türkçesinde de, Türkiye anlamları alan sözcük ve söz öbeklerini Türîcçesinde de aynı anlama gelen, fakat "utanma pazar (sıkılma), akıllı, pazar (aşıçağrıstırdıkları, kavram alanları, kişiliklcrı saf, çocukça iyimserliklcri olan yetişkin), ri farklı olan sözcüklcre de örnekler verilebilir: yeni doğmuş antstz bir sokaSa bir 'geçmıs' adı vertlir (s.31) 'Gcçmiş', bir Kıbrıslı için vakın geçmiş, şehitler, dökülen kan... vs... Dİzde ise Osmanlıyı önceleyen uzak geçmişi çağnştınr. 'Gıtttkçe daha aztz. Gittikçe sayıuyoruz.' (s.39) 'Sayılır duruma düşmek' bizde sadcce azalmak anlamını taşırkcn, bir Kıbrısb için, 'cemaatin azalması' gibi özel bir anlam yüklenir. 'Mum ışıkları altında, Türkçe tangolar ıslijtinde' (s.44) Türkçe tangolar' Kıbrıslı okur için 'Rumca olmayan veya bir azınlığa ait olan' türünden çağrışUTilar yapar. Kitapla ilgiii cklcmcuen geçemeyeceğim Fikret Demirağ. ANSAN ın caflniısı olarak glttlğl Antalya'da. Antaiyalı şair ve yazarlarla. bir yön de noktalama imlerine ilişkin olanıdır. (Aşağıyukarı tüm noktalama imlcri kullanılmış.) Özellikle yetmişli yıllarda ncrdeyse tamamen şiirdcn uzaklastığımız noktalama imlerini şimdilerde kullanmaya başladık, ama Alfa ve Omega'da bu kul lanımın bir yeniliğe döniiştiiğünü görüyoruz. Çünkü, kendi biçim anlayışmın ayrılmaz bir parçası olmuş bu kitaptaki noktalama imlcri. Bir kişinin öldüğü, dört yol kavşağındaki bir kazayı anlatan şiirinden örneklcyelim: / lersey olup hıttikten, herkes yoluna gittikien vcortalık "temizlendikten" sonra... (s.60) "temizlendikten" sözcügu, sadece tırnak imiyle belirgin kılınmamış, ayrıca heın gerçek, hcm mecaz anlamıyla tipik bir kinaye örneği olmuş. Kaldı ki noktalama imlerini sözcük ve sözdizimi saptamalarında olduğu gibi, bilinen kullanımlarının dışında da kullanmak onlara yeni işlcvlcr yüklemiş: lsa'lığını bırakmanın zamantdır, yolları mın uzağfna düstüm (s.54) (kcsmc imi yapım ekinden önce) Ölüm'le yü'zleştik. Geçti mi? GeçmedP (s.63) Ş y g ile ve ise'den önce) hcrşey vasat (bile degıl) örncğindeki parantezin kullanımıyla kazanılan anlam ayırtısı gibi... Başlıkla ilgiii alışkanlığımı bu kitapla bozduğumu yazmıştım ama yazılarımın sonunu şairden bir alıntı ile getirme alışkanlığım devam ediyor. Şimdilik ya da hâlâ: "îçimde hâlâ bir lir sesi var" • CUMHURİYET KİTAP SAYI 502 Bütün ayınları örtcn, 'sızıları dindiren' Para artık tek 'Tanrı'." alıntısı. Okurokumaz 'yaşasın karamsarlık' dedim ve rahatladını. karamsarlığa beni rahatlatacak ka dar ihtiyaç duyacağımı hiç düşünmemiştim. Kitabı açamadım bir süre, ürktüm ve kendinıi suçladun birey ya da okur olarak hafiifscdiğım sonucunu çıkardım kuşatılnuşlığımızı. Bir an dize, ımgc aktarımı.. vs. ilgilendirmedi beni. (Şair de kitabın ilk şiiri olan 'Tevrat Yaşında Bir Dağın Etekle rinde'şiirinin girişinde 'karamsarlığım belki de bir kışkırtmadır' diyerck karşılıyor zaten). Şiirin işlevi ya da şiiri ötcki türlerdcn ayıran yanı da bu olsa gerektir. Bir roman, bir tiyatro vs... sizi bütünüyle etkilerken, şiir bazen bir dörtlük, bazen bir dizeyle çarpabilir, sarsabilir. (Oysa o Aşk, hayatıma 'deniz suyu' karışmadan önceydi... s.15). \ legcl'in şiiri aklın gerçek sanatı, tüm sanatların cn zengini sayması da, birçok kuramcının, şiiri tüm sanatların özelliklerini içinde taşıyan bir yaraticılık biçimi sayması da bundandır. ikinci ncdenimsc kitabı bitirdikten sonra bende kalanlara ilişkindir. Çünkü, "hayat, kapı aralıklarından sizacak kadar vahşidir, sevişmeler bile... (hayatın) denizlerindc köpek balıkları kaynaşır, (şairin) yüreğindekibülbüldeölmüştür...' Yenikdüşmüstür şair: "barharlar &eldi ve biz kaybettik çatıdaki baykuş öttü, Tekne yan yattı, çürüyor kurnsalda" (s.98) Ya umut, "umut mu ne umudu, o zaten içimizin kuytularına çekilmiş", "yeni insan" gelinceyc dek umut da yok. . "Göriin vc i^ıtin zaman, 'insan' a\tı yjdiyor 'yeni btr şıır' ve 'yeni bir insan' gerek SAYFA 6 ParaartAtBk'Tann' içhnd8hâlâbirHP8e8lvar