Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hicbir şey kastetmemeli şiir Varolmak diijinda. LANCSTON HUCHES (19021967) Bir Zenci Nehirlerden Söz Ediyor Nehirler tanıdım: Dünya denli eskil ve çağlar içinden çağıldayıp gelen; insan damarlannda akıp duran kandan daha yaşlı nehirler Nehirler gibi derinlcrden boy atıp serpildi köküm. Taptaze soluğuyla sökerken şafaklar, Euphrates'te yundum. Kongo kıyısında kurdum kulübcmi, Ninniler söyledi Kongo bana, uykular içre Nil'i okşadım gözlerimle, ehramlar diktım üstüne. Türkülerini dinledim Mississippi'nin, inerken Abe Lincoln New Orleans'a Ve gün batarken altına döndüğünü gördüm, çamurlu göğsünün. Nehirler tanıdım: Eskil, karanlık nehirler. Nehirler gibi derinlerden boy atıp serpildi kökün. Diişler Gün gelir Dü^ler de ölür diye Düşlcre koşun, durmayın Yaşam, Uçamayan, kanadı kırık Bir kuştur. Dü^lere koijun siz Gün gelip, tcrkettiklerinde sizi Yaşam, karlar altında donup kalan Kıraç bir tarlaya döner Unutmayın. Anadan Oğula "Dinle oğul, anlatayım sana: Krıstal bir merdivcn olmadı yaşam Bcnim içın hıçbır zaman. I Jep dikcnler taşıdı içinde Kıymıklar Ve taşh yollar. Ve buz gibi soğuk Çıplak odalar Ama her zaman Didindim durdum. Yollar aştım. Ve bazen ışığa hasret yerlerde Karanlıklara gömüldüm Oyleyse çocuğum, Vazgeçmeyeccksin sen de Geri adım atmayacaksın Kcşfettim çünkü, Onun tatlı sert yüzünü Şimdi bırakma kendini Çünkü hâlâ sürüyorum ben yolumu llâlâ didiniyorum, güliim Evet, yaşam kristal bir mcrdiven olmadı Benim ıçin hiçbir zaman." Amerfkan Şairterinden Secmelep EDWIN ARLINGTON ROBINSON (18691935) Mağrurbey Hercayi (Miniver Cheevy) Mağrurbey 1 lercayi, kendini beğcnmiş koca oğlan, Meydan okurken yazı kışa düşürüp; Pck cılız kaldı, doğduğuna bin pısman Ağlardı salya sümük, vardı bir oahanesi hep. Pck sevcrdi Mağrurbey eski günlcri Şaha kalkarkcn atlar, ve çekilirkcn kılıçlar kınından; Düşlemlediği bir savaşçının gözüpek tavn Fırtınalar koparırdı yüreeiğinuen. îç geçirirdi gitmediğinde işleri yolunda Ve düş kurardı, el çckerdi işlen güçten; Düşlerinde Thebes kentleri, Camelot bir dc Priam'ın komşularıysa çıkmazdı düşünden. Duysa kulaktan kulağa yayılan bir adın ününe geçılmez ününu, kederlenirdi Mağrurbey Kederlcnirdi geldiğine Latın kökeninden; Yaşıyor şjimdiysc yardımıyla hayırseverlerın, O'na görc Sanat gelir serserilikten. Severdi Mağrurbey Medici ailesini, Gerçi gömıemişti hiçbir ferdini; Olabilseydi onlardan birisi Açardı kendi elleriyle günah çukurunu. Kargışlardı Mağrurbey sıradanlığı Ve netrctle haki elbiseyı süzerdi; Oysa, Ortaçağ zarafetiydi vansıttığı lştc gözdcn kaçırdığı hep buydu. Mağrurbey I lercayi, altın geçse eline, küçümserdı, Onsuz da edeınezdi ama, Kivransa da acıdan; Düşünürdü Mağrurbey, hep düşünürdü, Kukumav gibi düşünmesı işte hep bundan. Çok geç kalmıştı dünyaya gelmekte Mağrurbey, Kaşırdı başını ve uüşünürdü durmadan; içerdi ölesıye, öksururdü ve "İşte, kadcr" derdi, Çıkamazdı bir türlü şişenin dibinden. ARCHIBALD MacLElSH (18921982) Or. Sigmund Freud Deniz Kabuğunu Keşfediyor Oleüp tartarken varoluş nedeniru hernangi bir şeyin SınırlayamazMnız bilimi şu alçakgcinüllü azizi Bir araya gelc ' geldiklerinde, getirildıklerinde Vücut bulan nesnelerc adamak kendini yeter ona Bilir O, yasayan her canhnın nasıl vücııoa geldiğini Hesaplaı her bir yıldızın yaşauığı iklimi Sayar uenizlcrde balıkları Ama umursamaz neden varolduklannı balığın, ateşin ya da kuştüyünun Niye umursasın ki? Onun dini Olağanüstü yanıtların gülbahçesini CUMHURİYET KİTAP SAYI 502 Çeviren: Recep Nas Ezberden dökmektir ortaya tnsanlara bırakır metafiziği Uyanmaz gecesinde ne cennetin Ne de cehennemin Belertiyor karanlıkta gozlcrini. Oysa yer olmamıştır karanlığa kutsaf hücresinde: O cl değmemiş kandili yanar durur, tespih taneleri dokufür parıldayarak elinden Kim sunabilir ki O'na bukleli deniz kabuğunu Ona dokunmaz bile bilır ki Gördüğü dünyadır uzanan sercserpe karşısında tnancı tamdır. Ve durmaksızın denİ7 kabıığu sunmaktadır... Kırılan dalgalardır LJzak ufuklardakı deniz Bilinme/' yer^iızü üstıinde Bu .sorgufayan scsleriyle Sonsuza dek mi sürer güçlüklerr' Uçuca eklenen soruların sahıbı Bu kudurmuş dalgalar nııdır.1 ŞiirSanatı (Ars Poetica) Olınuş bir meyve denli ele gefiı ve yumuşak olmalı şiir Başparmağımız büyüklüğundeki Eski! madalyonlar denli Dilsı/ olmalı Dıplcrinden yosunlar fışkıran Cîirintili çıkıntılı ctekleri yıpranmış kaya denli Sessiz olmalı Kuşların uçuş dili denli Sözsüz olmalı şiır Ay tırmanırken gökyüzünde Zaman kaı>ısında I lareketsiz durmalı şiir Yükselirkcn ay Sürgünleriyle geccye karışmış Ağaçlar üstünde Çekip gidiyorum bcn de Kış yaprakları ardına düşerken ay Anılar anıları kovalarken anlağımda Cıidiyorum Ay tırmanırken gökyüzünde Zaman karşısında 1 lareketsiz durmalı şiir Şiir karşılık gclmeli, Yalana Boş bir oda ve akağaç yaprağı tşte, hiıznün bütün bir tarihi Çimenlerc uzanmak Ve düşmek deniz üstüne lki ışık demcti olarak İşte aşk r •; : CARL SANDBURG (18781967) Liman Gözlerindeki derin arzularla Durup kapı aralıklarında Bakışan kadınlaıın önlerisıra lciçe geçmiş duvarları bırakıp geride, Gölgeleri altında, özlemle uzattıkları ellerinin, Kapılıp büyülcrine, Çıkagcldim, mavi bir gölün sergenindeki Kentin bu köşesinc, Kıvrım kıvrım yaylımlanyla Güneş altında kırılan uzun göl dalgaları Ve kanat titreşimleriyle bir martı ordusu Toplaruyor sonu gelmez gri kanatlarıyla Uçuşup duran ak gövdeleri Değiştirip yönlerini açık denizde Ozgürlüğe dümen kırıyor. SAYFA 19