06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sızlığıyla yüz yüzc bir ömürdür hizlcrc biçilen: "gccenin hançer ağzı sırtımızda" niikmünü sürdüımektedir. Belki de şair başkaları adına bu hançere bedenini, düşüncelerini, düşlerini, düşlemlerini bırakandır. Kitaptaki "Düş Kesiği" şiirinde dilin nasıl da soyutlanarak anlam yüklcndiğini görürüz. Bir ycrdc anlamın yaşadıklarımızın ötesinde nasıl da katmcrlcndiği gerçeğiylc tanısırız. "Sesi külünde kalacak mektuplar"la, "bir eünün rotoğrafını kcndi yalnızlığında saklayan sokaklar"la, "kıyıya bırakılan kanatlar'Ma bir düş ormanına dalarsınız dizelerde. Orhan Tüleylioğ lu, bilgi birikimini, yaşamı iyi gözlemenin olanağını gülümse yen bir yüz taşıyışını şair kimliğiyle donatarak bir istasyona varıyor: "bulu^ma yeri bırkaç dize ötedeydi gccclercc uzaktı sevginın en yakın yeri" Dört dizenin taşıdığı anlamı duyumsamaya çalışın. Yaşanılanın en yakın noktasıyla, Diıluşamamanın, kavusamamanın ama diişlenilcnin en uzak noktasmın ne denli iç içe geçtiğini görürsünüz. Elimizin altındaki güzelliklerin kolayca uçup gitmesinin, onlara bir türlü yetişilememesinin anlamı başka türlü nasıl anlatılabilir? Tek yönlü bir aşkın, nice nlatonik sevdaların, yaşanılan toplumsal acıların boyutuna nasıl bir yorum getirilebilir? Marilyn Monreo'nun intiharı, James Dean'ın gencecik yaşında bir kazada parçalaruşı, Che Guevara'nın kurşuna dizilişi, Deniz Gezmişj'in boynunu yağlı kemende uzatışı... Bizleri yıllarca o yaşanan "an"la iç içe kılarak, erken gidenlere uzun ömür biçme anlamı taşımıyor mu? Bir güzelliğe tanık olmak da bu güzelliğin üzcrine akan bütün olumsuz görüntülerden kurtulup bilincitnizde o sonsuz büyüyü yaşatma anlamı taşımaz mı? run sesini de dinleriz içtcn içe. Yağmııru dizelerinde yansıtmayan şair var mıdır dersiniz? Her şairin şiir atmosferinden hem kendi yüzüne, hem de başkalarının dünyasına sarsıcı gürültüler sonucu yağan iri damlalı yağmurlara tanık oluruz. Işte Tüleylioğlu'nun dizelcrinden üzerimize serpilen damlalar: btraz önce mur gökyüzünün dikı^lerinden •iarkan başıboş iplikler gıbı Şaire göre şiir, bir kaçışı da anlatır çoğu kez. Dizeler, bir kaçışın kurtuluşa giden kapısı olur. Şair dizcleıe yaslanarak yaşamın karmaşası içinden cıkış yollarını arar. Kaçış kurtuluştur. Ve "sadece / kaçarken huzur vardır" Orhan Tüleylioğlu, yeni kitabında da yaşamı sorgulamayı sürdürüyor. Ona göre yaşamın görünen gerçckliğlnden çok bu yaşamın ardında bıraktığı tortunun sarsıcıuğıdır insanı etkileyen. Bu tortunun düşlerimizdc açtığı yaralar, getirdiği sarsıcı özlemler, önümüze dayattığı kavuşup ayrılmalar, okurun düş gücünü harman yerine dönüştürür. Bir ince esintinin ürpertisinde savrulursunuz. Rüzgâr, uzak yangmlardan topladığı ateşleri getirip şairin ayakları dibine bırakır. Bu yangındır insanı çağlar boyu yakan. Kerem'i küle dönüştüren, Leyla'yı scveni, Mecnun yapan. Bu yangındır yaşamımızı aydınlatan, başka yaşamlann karanlığına bir darnla gibi dökülen. Bu alevdir dünyayı aydınlanmanın eşiğine bırakan. Orhan Tüleylioğlu, kitabının son dizelerini, bir filmin son sahnesinin izleyici üzerindeki etki gücüyle usul usul bırakır diişlerimizc: "sevgtlı • • » Carmcı ovkuler Witold Gombrowicz'in şasırtıcı, alaycı vc kışkırtıcı K.alcmindcn dökülen öyküler, Türkçe'ye dcğerli hiçbir şeylcrini yitirmeden ulaşınca tatları dana da artıyor. NAZMİYE TOPCU erdydurke (1937), Atlantik Ötcsi (1955), Pornograti (196ü), Kosmos (1965) adlı romanlarıyla tanıdığı W. Gombrovvicz'in bu kcz öyküleriyle tanışıyor Türk okuyucu: Bakakai. En az romanları kadar şasırtıcı, hoş ve heyecan verici bir karşılaşma olacaktır bu. Çünkü, gerek yazarlar, gerekse okuyııcular tarafından öykü türüne hak ettiği deöerin verildiği, bu türün desteklendiği, besienebildiği bir ycrdir Türkiye. Hele bir de Gombrovvicz'in şasırtıcı, alaycı ve kışkırtıcı kaleminden dökülen bu öyküler, Türkçcyc ulaşma sürecinde; çıktıkları bu serüvenli yolculukta değerli hiçbir şeylerini yitirmeden, "sağsalim" ulaşınca okuyucusuna, karşılaşmanın keyfi daha da artar. Burada çevirmen Ece Korkut'u kutlamak gerekir. Çünkü, zatcn yazınsal çeviri, çevirmenin çekiciliğine, büyüsünc kapüıp çıktığı, ancak nerelere uğrayacağını, nereye varacağını bileınediöi bir yolculuktur. Ama, bu yolculuğa öykülerle çılonak daha da zordur, tehlikelidir; en az şiirle çıkmak kadar tehlikelidir: Mekân, zaman, kişiler daha siz onlara ısınamadan, alışamadan değişirler, çekip giderler. Hep başka zamanların, başka mekânlarm, başka kişilerin arkasından koşmak zorunda kalırsınız. Okuyııcunun Uyumsuz Tiyatro geleneöi ile Varoluşçuluğun, Nilıilizmin karamsarlıfiı; gerçeküstücü simgeler, betimlemeler ile fantas tik, grotesk ve alaycı, karan lık bir mizah arasında gidip gelmesini sağlayan çarnıcı, şasırtıcı, eğlendirici, etkileyici vc zaman zaman rahatsız edici on iki öyküden oluşur Bakakai. Witold Gombroıvicz'den "Bakakai" F bedenimizin görünür olnıası özelliği....". Mekânlar değişse de, bu "sörü nür olma özelliği" ve başkalarının varlığı tüm mekânları daraltır, kiiçiiltiir ve hep kapalı kılar. tnsan nereye giderse gitsin, bu dar ve kapalı mekânlardan kurtulamaz. Bir başka deyişle, insan olmanın sıradanlığı, kaçınılmazlığı onu hep aynı sıkıntıya, aynı saçmalıklara, çirkinliklere, iğrençliklere, zavallılıklara iter. Biçime indirgenmiş bireyin olgunlaşma isteği ve çabası düstcn öteye gidemcz: "Yine de bir gemideki hayatı çok farklı bir şekilde hayalederdim. Burası bir çeşit küçük bir göl. Tck bir hava akımı yok. ben de, kıtanın mide bulandırıcı kokularından çok daha sağlıklı olan denizin tuzlu kokusuna, geniş nıekânlara öylesine inanırdım ki, hah! Hayır iste, buranın daha çok dar, dar ve can sıkıcı, Doğucu olduğunu görüyorum! Hatta her şey maymun gibi tak litediliyor sanki." Kapalı mekânlarda insan insanın aynası olur: Tek başına kalmaktan, ayrı kalmaktan korktuğu için, bir yerlere ait olmak istcdiği için, yanlış anlaşılmamak için etrafındakfleri taklit eder, aynı devinimlcri yineler durur. Aynı zamanda onu taklit eden öteki aracılığı ile kendi saçmalıklarını, çirkinliklerini de görür. Dünyayı doğru yorumlannk Evct insanlar da batar ama gündoğumunda. Güneşi her gecc batıdan uğurlamaz mıyız? Ve güneş her sabah bize doğudan güliimsemez mir' Yaşamın belki de en şaşırtıcı gerçeği budur. Karşıkşmaların "veda"yı içermesinin gerçeği de bu olsa gerek. Biraz daha ileri gidersek diyalektiğin yaşamı anlamlı kılan, dünyayı doğru yorumlayan gerçeğidir bu. Hamile bir kadının karnında taşıdığı erkek bebeği, bir erkeğin bir kadının rahminde var ettiği bir kız çocuğunun düşlerimizdeki gerçeği, hangi aklın laboratuvarında kurgulanabilir? Şair, cebinde dönüş bileti bulunan, ardında düşsüz bir kentin zorlanmış kilidini bırakarak yeni yaşamlann ardı sıra gidendir. Yaşamların düşlerle harmanlanması kuşkusuz zaman alacaktır. Ve ardımızda bıraktığımız zaman, belki de sığınabileceğimiz en güvenli liman olacaktır. Ne olursa olsun şiirdir aslolan: "güz harfleri dolaşırken mürekkebtn içinde gün tştjLmın renklerinden dikilcn eîbheleri provauz gıydirdim sözlere" düş yönetmeni filnı gıttıkçe uzaklaian bir yelkenliyle bıtmcli" " '" Î Ayrılıklar vedaya kapı araladığı kadar içimizi ışıtan, umutlanmızı diri tutan özlemlcrin de hazırlayıcısı değil midir? Yaşamın bir yüzünü dolduran gerçekle, diğer yüzündeki düşü birlikte yogurup bize sunan da budur işte. Orhan Tüleylioğlu, şiirinde önemsedi*i düşünsel gücü, yaşamın somut gerçekeriyle yüz yüze getirebilmeii. İnsan ömrünü dolduran uzun serüvenin dayattığı gerçekler karşısında şairin bulunduğu yeri iyi vurgulamaLdır. Tüleylioğlu'nun şiiri, bir simyacının sarnrla yoğrulan aklının dizelere yansıyan güzelliğiyle ışıldıyor. • Her Karşılaşma Bir Veda/ Orhan Tüleylioğlu / Hera Şıır Şiirin, şairce bir tanımıdır bu. Daha doğrusu, şiirin anlamsızük içindeki anlamını ya da anlamı içindeki anlamsızlıöı ortaya koyan bir söz ustalığıdır. Ve geceler uzadıkça şair sözcukJerden raylara kulağını dayar. Çünkü o hcm kenui yüreğini tartacak tır gcceler boyu, hem de kendinin dışında akıp giden hayata özsuyu olmanın sorumluluğunu... Her Karşılaşma Bir Veda'da, şiirin gizemli ııfkunu Orhan Tüleyliogiu, Ibrahlm Yıldız $lir ödülünü, $alr Ruşen gördüğümüz kadar, yağmu Hakkı'dan aiırken CUMHURİYET KİTAP SAYI 502 Insantn kendt varlığını sürdürebilmesı için bir başkasının btçimsvl varlığına ihtiyacı vardır:' Benim ihtiyacun olan, onun be ni hissetmesi. Beni hissetmesinc ihtiyacun var. Zaman zaman bir şüphc duyuyorum." Kapalı mekânlarda sıkışıp kalan insanın bu şüpheden vecan sıkıntısından kurtulabilmesi, gücünü kanıtlayabilmesi için bulduöu ilginç yüntem ise cmirdir, baskıdır, işkenccdir: "Bir emir versem, ne dersin Smith? Kendilerini kesmelerinı? Diyclim kulaklarını kesmelerinı....". Gücünü kaybetme korkusu insanı çıldırtır: İki yüzlülüğü, acımasızüğı, saçmalığı, yabanıllığı, yırtıcılığı arttırdıkça antırır. Kapalı mekânlar kışkırtıcı ortamlaCanafeanokta ra dönüşür: Tayfalar, rüzgâr, yağmur, karnaTanınıı gereği kısa, yoğun, öz ve yalın olbahar, ask, ijkence, oyunlar, artık her şey ması gcreken öykünün nasıl bittiği de başdöndürücüdür, kışkırtıcıdır, mide buönemlidir: Çoğu kez okuyucuyu garip bir landırıcıdır. Evet aşk da mide bulandırıcı, rahatsızlığa iten, onu boşlukta bırakan ani nefret edilcsi ve anlaşıknaz bir şeydir: "gave beklenmedik bir son. XIX. yüzyılda Marip, gizemli, ııtanç verici vc nefis...". upassant ve Merimee öykülerinde rasdadıOkuyucunun da başını döndüren, E. A. ğımız, olayda derinlik veyoğunluk, düğümPoe, Hoffnıann, Gautier, Maupassant, Mede can alıcı noktayı yakalama becerisi ve birimee vb. gibi XIX. yüzyıl yazarlarının fan tirme sanatı, değişik bir bicimde Gombro tastik öykülerini XX. yüzyıl varoluşçuluğu vvicz'de çıkıyorkarşımıza: Daha bir sarsıcı, ile; Sartre'ın yapıtları ile buluşturan bu maalaycı, rahatsız edici, acımasız belki dc. Tam salımsı öykülerde bulantdar, işkenceler, da anladığınızı zannettiğiniz sırada hiçbir oyulan gözler, balıklara yem olarak atılan inşey anlamadığınızı görmenin vermiş ofdıısanlar, erotik cüzamlılar, bakirelere atılan ğu bir huzursuzluk, tcdirginliktir bu. taşlar, yamyam dantlart, düşcn parmaklar, însan ilişkilerinin; insanların birbirine bakulakiar, burunlar, dişlcr, odada dolaşan ğımldığının; insanın özünün, kimliğinin çevbacakiar Gornbrowicz'in tıpkı Çocuk l$leresindeki insanların eylcmlcrine, tepkilerimelı Phili/or'daki kahramanı Çözümlemene göre belirlendiğinin gösterildiği bu fanci gibi " hcsapla ve özellikle de îiskelerle bi tastik öykülerin her biri ayn mckânlarda gereyi parçalarına ayrıştırdığının" kanıtları çer: Bir sarayın göz kamaştırıcı bir salonundır. Eğlendirici, alaycı ve düşündürücü bir ua (Şölen); açık denizlerde, deniz aşırı ülke insan çözümlemesine ilişkin kanıtlar. lerde, ıssız adalarda (Maceralar, "Banbury" Her bir öyküde canlı, renkli, hareketli, gemisindekı olaylar); bir konağın mahze gerçeküstücü ressamların elinden çıkmış ninde (Sıçan), sokaklarda, evlerde (Kotttes çeşit çeşit tablolar canlanır okuyucunun gü Fritouille'un evindeki jölen, Bekâret) vb. zünde: "düşün sınırı silikleşir , "bellck zaMekân lara koşut olarak kişiler de değisir: yıflar" ve "bütün ayrımlar iyi ile kötii araKral ve çevresindekiler, soylular, markiler, sındakiler de silinir" sonunda. Ancak, kontesler, masum aşıklar, profesörler (ScnGombrowicz okuyucuya göz kırpınayı, tezci ve çözümlemeci), haydut, katil vb. An "okuyucuya uyan" yapmayı da ihmal etcak değişik mekânlarda, farklı kişilerle vamez: "Bu şeyui ... bu ıroniydi ... Anlıyor rılan nokta hep aynı: "Bir türlü görünmez musunuz?". • olmayı başaramamamıza neden olan şu ta(*) Yrd. Doç. Dr, Hacettepe Üniveniteu, lih... birinin çekip, biz istemediğimiz halde, Bğitim Fakültesi, Fransız Dili Egitimi Anairademiz dışında bize bizim ycrimize kendi buim Dalı, Ankara. cücümüzü aşan şeyleri yaptırarak bizi herkesin görmcsi için ortalık yere atabildiği şu Bakakai/ W. Cumbroıvicz/ Çeviren Ecc talih (...): Hiçbir zaman bize bağlı olmayan, Korkut/ Ayrıntı Yaytnlan/216 s. SAYFA 1 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle