17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kent Kültürü İhale bataklığı Türkiye’nin batağıdır! Bir iktidarın ekonomik iyi niyetini ihale bağlamında aldığı kararlarla anlayabilirsiniz. İhale sisteminin demokrasinin başlangıcından bu yana yükselen bir getiri eğrisi var. İhale Türk ekonomisinin yeni çağdaşlaşma mitosudur. Bilim, teknoloji, işletme bunun yanında ikinci plandadır. İktidarların ihale 'management'i Türk politikasının en büyük performansıdır. Doğan Kuban teknik sorun değil, bir politik sorundur. Uzun yıllardır Büyük Millet Meclisi’nin iç yargısının ağırlığı ihale yolsuzluklarıdır. Türkiye'de bu sorunu sokaktaki en sade vatandaş bile bilmektedir. Ve kanıtlanması en zor, fakat uygulanması en kolay hortumlama sistemidir. Ülkemizde büyük bir randımanla uygulanmaktadır. Bir iktidarın ekonomik iyi niyetini ihale bağlamında aldığı kararlarla anlayabilirsiniz. İhale sisteminin demokrasinin başlangıcından bu yana yükselen bir getiri eğrisi var. İhale Türk ekonomisinin yeni çağdaşlaşma mitosudur. Bilim, teknoloji, İşletme bunun yanında ikinci plandadır. İktidarların ihale 'management'i Türk politikasının en büyük performansıdır. önemli mekanizma bütün parasal kaynakların il ve ilçe özel idareleri yani vali ve kaymakamların emrine verilmesidir. Böylece sözde bir takım kontrol mekanizmaları olsa da nihai karar idarenin iki dudağı arasındadır. Bir kaymakamla iki muhtar bir Selçuklu yapıtını ihale bedelinin yarısından az teklif veren bir partili taşçı ustasına verebilirler. Bir elbise toptancısı bir tünel yapabilir. Genelde ilgisiz, fakat parti destekli işadamları uzman taşeron firmalarla işbirliği yaparak büyük, bazen İhale bataklığı gerekli olmayan büyük cehalet egemenliğibütçeli ihaleleri almaktadırlar. Partiden iş alamanin irinleşmiş yarasıyan uzman firmalar taşedır. Eyyamcılar ve kar ronlukla yetinmektedirortakları çeşitli göz ler. Ve büyük bir iş yaptıktan sonra sucuk tüccarı alıcı perdelerle halda uzman inşaat firması kın gözünden gerçekolmaktadır. Önce partili leri saklıyorlar. Cehacahiller, sonra cahil olmaletin ahlaksızlık ve yan taşeronlar, sonra ancak karnını doyuran uzçirkinlikle iç içe olmanlar geliyor. Türkiduğu bir ye'de parti vizesi olmayan dönemi yaşıyoruz. uzmanlar sadece yaşamaya çalışıyorlar. Artık hiçbir şeyin hesabı sorulmuyor. Kentlerin altını üstüne getiren ve sonra da altına sokamayan inşaatlar ulusa kaça mal oluyor? Projeleri kim yapıyor? Normal sürede başlayıp bitiyor mu? Kim kontrol ediyor? Kontrol mekanizması bir 'al gülüm, ver gülüm' gösterisi midir? İşler kaç kez yapılıp bozuluyor? Bu süreci izleme şansı var mı? Bütün uzmanlıkları dolar paritesi ve borsa katakullisi olan çoksesli ekonomi allameleri, devletin bütçesini politikticaret oligarşisine drene eden bu çarçur ekonomisinden söz etmiyorlar. Mimar ve Mühendis Odaları bu uygulamaların yüz karası mekanizmasını ve bunun serbest ticaret değil, serbest fakat planlanmış soygun olduğunu halka anlatmıyorlar. Toplum beyinleri sersemleten bir para ve kazanç söylemi içinde bilime, bilgiye sırt çevirmiş, teknolojiyi yabancı ortaklarından transfer eden, her adımı uluslararası sömürgeleşme kıskacının bir vidasını daha sıkıştıran bir kapana sıkışmıştır. E ğer Türkiye'nin iflas etmiş kent ekonomisinden çıkması isteniyorsa, eğer Türkiye'nin dolaylı rüşvet bataklığından kurtulması isteniyorsa, eğer partilerin belediyeler aracılığı ile halkın parasını kasalarına aktarmasına engel olunmak isteniyorsa, Eğer Türkiye'nin bir türlü bitmeyen, kötü inşa edilmiş yollarından, yetersiz kanalizasyonundan, çirkin kamu yapılarından kurtulması isteniyorsa, eğer ulusun verdiği vergilerle yapılan okulların, hastanelerin, kamu binalarının 'en ucuza yapılacak' safsatasıyla en bilgisiz ellere teslim edilmesine engel olunmak isteniyorsa... 'ihale Bataklığının' kurutulması gerekir. Başka bir deyişle yatırımların büyük bir bölümünü emen inşaatların gözü paradan başka bir şey görmeyen müteahhitlerce oy satın almaya dönüşmesini sağlamak üzere partilere akıtılmasına engel olacak bir bilincin oluşması gerekir. Kuşkusuz belediyeler milyonlarca kentlinin yaşamsal gereksinmeleri için büyük yatırımlar yapmak zorundalar. Artık köylü kentte oturuyor. Sorun bu yatırımların yapılma yöntemi ile ilgili yanlışlar, proje, teknoloji seçimi ve uygulamaya ilişkin karar verme mekanizmaları ve bunlara çerçeve olan yasalardan kaynaklanmaktadır. Bunların başında 'ihale yasaları' geliyor. HİYERARŞİ TERSİNE İhale sistemi Türkiye'de bütün çağdaş hiyerarşileri tersine çevirmiştir. Bir örnek bunu çok iyi açıklayabilir: Bugün ünlü bir anıtın restorasyon ihalesi konu ile teknik ilgisi olmayan vali, kaymakam ve bazı idarecilerin oluşturduğu bir komisyonca yapılabilir. İşi alanın bu bağlamdaki yeterliliği bu komisyona bağlıdır. İşi alan müteahhit biraz daha uzman olduğu varsayılan bir taşeron firmaya işi belirli bir kârla devreder. Taşeron firma işin uzmanlarını bulup çalıştırarak gerekli projeleri hazırlar. İşin başında hazır olması gereken projeler ihale sürecinden sonra hazırlanır. Böylece bir uzman değerlendirmesi ile verilmesi gereken bir kararla başlaması gereken süreç politik bir kararla başlar. Politik ilişkilerle sürer. En başta gitmesi gereken uzmana en sonra gelir. Bazen bütün bu mekanizma göz açıp kapayana kadar masa başında verilen kararlarla tamamlanır. Politikacılar gerekli uzman kadroları istedikleri gibi seçmek ve istedikleri sonuçları elde etmek için gerekli yasal mekanizmaları da hazırlamışlardır. AKP iktidarının ihale bağlamında yapılan her şeyi kontrol altına almak için örgütlediği en AKP KEŞFETTİ Biz neredeyse bir yüzyıldır Osmanlı’dan miras kalan altyapısız, yolsuz, binasız, büyük köy niteliğinde, sayısal akromegali geçiren yerleşmeleri kentleştirmeye çalışıyoruz. Bunun kısa vadeli bir süsleme işi olmadığını sonunda anladık. Bu arada tarihi kentlerimizi yok ettik. Fakat partilerimiz ülkenin en büyük yatırımının bir iktidarda kalma anahtarı olma yolu olduğunu da pratik zekâlarıyla çabuk keşfettiler. Bunun yasal çerçevesi ihale yasalarıdır. AKP rejimi bütün ihalelerin kendi yandaşlarına verilmesi yollarını keşfetmiştir. İhale sadece bir “Dr. Akın Çakmakçı Sanayide Uygulanmış Tezlerin Başarı Öyküleri” Ödülleri Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), üniversitesanayi işbirliğini güçlendirmek ve üniversitelerde gerçekleştirilen arge faaliyetlerinin ticarileşmesini teşvik etmek amacıyla, sanayide uygulanmış tezleri seçecek; seçilmiş tezlerin sahiplerine, danışmanlarına ve tezin uygulandığı firmalara ödüller verecek ve bu tezlerin firmalarda yarattığı başarı öykülerini yayımlayacaktır. Bu kapsamda, jüri tarafından ödüle layık görülecek toplam 10 adet tez için, her bir tez sahibine ve danışmanına 5.000'er YTL olmak CBT 1068/7 7 Eylül 2007 üzere toplam 100.000 YTL tutarında maddi ödül verilecektir. Seçilen tezlerin uygulanmış olduğu firmalar da birer plaketle ödüllendirilecek ve basılacak olan başarı öyküleri kitapçığında yer alacaklardır. Başvurmak isteyen tez sahiplerinin www.ttgv.org.tr adresinden edinebilecekleri ön başvuru formunu doldurarak en geç 31 Ekim 2007 Çarşamba akşamına kadar Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Cyberpark Cyberplaza B Blok Kat: 56 Bilkent, ANKARA adresine elden veya posta ile, (312) 265 02 62 nolu telefona faksla ya da [email protected] adresine eposta ile göndermeleri gerekmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle