24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör pilerde bir yağ tabakası oluşmakta. McCue şimdi yılanlarda diğer bir mekanizma keşfetti. Zoolog, deneyleri sırasında bir kral pitonu (Python regius), çıngıraklı yılanı (Crotalus vegrandis) ve Elapidae familyasına ait bir yılanı 168 gün aç bırakmış. Bu zaman zarfında yılanların içinde bulunduğu ortamın sıcaklığı hep 27 derece kalmış. Araştırmacılar yılan metabolizmasının %72 oranında yavaşladığını saptamışlar ve bu süre içinde çok daha az oksijen tüketmiş yılanlar. Bu mekanizmanın tam olarak ne şekilde işlediği bilinmiyorsa da araştırmacılar, kalp ve karaciğer hücrelerinde daha az enerji kullanıldığını tahmin ediyorlar. Ayrıca yılanlar açlık dönemlerinde yağ rezervlerini çok daha verimli kullanabiliyorlar. Yılanlar bu özellikleri sayesinde de yüz milyonlarca yıl içinde yaşanan kötü dönemleri diğer hayvanlara göre çok daha iyi atlatabilmişler. Tully'e göre uzaydaki boşluklar, büyük kütleli bölgelerin, yoğunluğu daha düşük olan bölgelerdeki maddeleri kendilerine çekmeleriyle oluşmakta. Türkiye'deki genel cehalet düzeyi gerçekten pek korkunçtur: benim 'Afrika düzeyi' diye betimlediğim düzeydedir. Bu cehaletin sorumluları da Osmanlı'ya ilaveten 1946'dan beri Türkiye'yi yöneten kırsal kesim, bir başka deyişle köylükenar mahalle iktidarlarıdır. ÜZÜMÜN DE KALITIMI ÇÖZÜLDÜ İtalyan ve Fransız bilim insanları üzümün kalıtımını çözdüler. Üzüm, DNA sekansı bilinen ilk meyveli bit Kemalizm, Yasalar ve Hukuk Afrika düzeyi cehaletin bir dalı da akademisyen cehaletidir. Türkiye'nin olmayan 'üniversitelerinin' hocalarından bazılarını dinlersiniz veya yazdıklarını okursunuz; sonunda kendinize bu zevatın evlerinde acaba bir ansiklopedi bile bulunmaz mı diye sorasınız gelir. Geçenlerde politikacılığı akademisyenlik gibi onurlu ve pek zevkli bir uğraşa tercih eden bir şöhretli hocamız, anayasada ideoloji olmaz buyurmuştu. Televizyon haberlerinde duyduğumuz bu iddiayı ailece (Asım ABD'de stajda olduğundan), internet üzerinden tartışırken, lise öğrencisi olan Asım hukukun aksiyomlar (yani doğruluğu önceden kabul edilen önermeler) ve/veya içtihatlar (kabul edilebilecek yönlendirici örnekler) üzerinde yükselen, yani temelinde kaçınılmaz olarak fikirler, Avrupacasıyla «ideler», bulunan bir kurallar sistemi olduğunu hatırlatıp, «anayasa temelinde ideoloji olmaz» fetvasını veren meşhur akademisyenin mümkün olamayacak bir şey söylediğinin, yani abesle iştigal ettiğinin, farkında olup olmadığını merak ettiğini söyledi. Bunun üzerine tartışmamız, bilimi Marx'ın diniyle alt edemeyenlerin, bu sefer de ne hikmetse Muhammed'in dinine sarıldıkları, ondokuzuncu asrın determinist irrasyonalizminde aradığını bulamayanların, ortaçağ mistikdeterminist irrasyonalizmine sığındıkları konusuna geldi. Sonunda Oya bu zırvalıklara kafa patlatacağımıza daha faydalı işler yapmamız gerektiğini hatırlatınca herkes tekrar kendi işine döndü. Ama zırvalığın sonu yok ki Türkiye'de. Bir diğer akademik kıymetimiz de kendisiyle röportaj yapan sevgili dostum Neşe Düzel'e «Kemalistler kanun tanımaz» deyivermemiş mi? Gene o sihirli laf: Kanun! Atatürk bir keresinde Âfet İnan'a dikte ettirdiği bazı notlarda, insan özgürlüğünün sınırsız olamayacağını, zira insan davranışının en azından doğa kanunlarıyla sınırlandığını hatırlatıyor. Demek ki aslında bilimin belli bir zamandaki en iyi varsayımlarından ibaret olan doğa yasalarıyla Kemalistlerin bir sorunları olamaz. Ancak Atatürk gene diyor ki, 'Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, doğa bilimleridir. Bundan başka kılavuz aramak aymazlıktır, sapkınlıktır, cehalettir.' Bunun konumuzla ilgisi şudur: Kemalizm, ortalıkta doğa yasası diye dolanan varsayımlardan herhangi birinin yanlış olduğunu düşündüğünüz takdirde, onun yanlışlığını ispat ederek yerine daha iyisini koymanızı tavsiye eder. Zaten insanlık bunu yaparak Aristo yasalarının yerine Newton yasalarını, sonra onların da yerine Einstein yasalarını koymamış mıdır? Yani Kemalizm bizlere yasalara karşı çıkacaksak, önce yasanın niçin yanlış bir temele oturduğunu göstermemizi, ondan sonra onun yerine daha iyi bir yasa koymamızı söylüyor. Örneğin tesettürü demokratik hak diye savunmayı ele alalım. Bilimin şimdiki düzeyine göre, vücudu tamamen Güneşten saklamak, biyokimyamızda belirli eksilmelere neden olarak sağlığımıza zarar verir. Kaldı ki, vücudumuzun bazı yerlerinin de havalanması gerekir. Üstelik tesettür dişiyi saklanması gereken bir mal düzeyine indirgeyerek, bireyin ötesinde toplum yaşamına zarar verir. Özetle, tesettür, insana ve topluma zararı faydasından fazla olan birşeydir. Nasıl kolunuza gamalı haç pazubendi takarak dolaşmanız pek çok uygar ülkede haklı olarak yasaklanmışsa, tesettür de aynı nedenlerde gene bazı uygar ülkelerin belirli yer ve kurumlarında verdiği muhtelif zararlardan ötürü yasaktır. Bu yasağa ancak tesettürün insan vücuduna ve topluma olan faydalarının zararlarından fazla olduğunu bilimsel olarak savunabildiğiniz takdirde karşı çıkabilirsiniz, “Atatürk'ün anası da, karısı da türbanlıydı” türünden non sequitura (1) yol açacak yalancı önermelerle değil. Demek ki Kemalist, yasaların şekliyle değil, Montesquieu'nun o ölümsüz tabiriyle 'ruhuyla' ilgilenen kişidir. Onu ilgilendiren doğa yasaları ile onlar ışığında ve eleştirel akıl denetiminde kurulabilecek bir toplum yaşamıdır. Kemalisti, bilimsel düşünceden tamamen kopuk, geçmiş karanlık çağların geleneklerinin ürünleri olan ve temellerinin ne denli yanlış olduğu bilim tarafından belgelenerek yüzyıllardır teşhir edilen Sümer ve Asur kalıntısı emir ve hükümler ilgilendirmez. Her aklı başında bilgili kişi gibi Kemalist de hiçbir önermeyi düşünüp eleştirmeden kabullenmez. Bir zamanlar bilmem hangi izmin, şimdi de bilmem hangi vîliğin borazanı olmayı moda gereği gören ve esasen moda dışında söyleyecek düşüncesi olmayan bilgisiz kişi, bilimsel düşünceyi düşüncesinin ve davranışının tek temeli yapmış olan Kemalizmi anlayamaz. 1) Önermelerden türeyemeyecek çıkarım. ESRARENGİZ BOŞLUK ki oldu. Araştırma sırasında sağlığa iyi geldiği bilinen resveratrol maddesinden tek bir genin sorumlu olmadığı, kalıtımda çok sayıda resveratrol geni bulunduğu anlaşılmış. Şaraba karakteristik tadı veren genlerin sayısı da birden fazla. Üzümde bulunan stilben sintaz (stilbene synthase) enzimi, resveratrol maddesinin üretimini tetikliyor. Stilben sintaz enziminin üretimi için gerekli bilgileri taşıyan gen, üzüm kalıtımında 43 kez tekrarlanmakta. Aynı şey diğer bir enzim için de geçerli. Terpen sintaz (terpene synthase) üretiminden sorumlu 89 gen bulunmakta. Terpenler, şaraba tat veren koku maddeleridir. Fakat üzüm kalıtımında terpen sintaz üretiminden sorumlu genin 89 kopyası yerine çeşitli varyantlar bulunmakta. Bu nedenle çeşitli koku maddeleriyle farklı şarap türleri üretilebilmekte. Bununla birlikte üzüm kalıtımının diğer ilginç bir özelliği daha var. Üzüm kalıtımını diğer bitki kalıtımlarıyla karşılaştıran araştırmacılar, üzümün hangi bitkiye daha yakın olduğunu saptamışlar. Üzüm kalıtımı üç öncü kalıtımın bileşiminden oluşuyor ve pirinçten çok kavağa benziyor. Nilgün Özbaşaran WMAP ile gözlemlenen arka plan ışınları ve VLA teleskopunun verileri ayDede nı bölgede alışılmışın dışında değerler gösteriyor. Astronomlar dünyamızın dört ila beş milyar ışık yılı uzaklığında tuhaf bir boşluk buldular. Dev delikte tek bir cisim bile yok İçinde ne bir yıldızın, ne galaksilerin ne de bir karadeliğin bulunduğunu boşluğun ne şekilde oluşmuş olabileceğini tartışılıyor. Yaklaşık olarak bir milyar ışık yılı büyüklüğünde bir alanı kaplayan bölgede karanlık maddeye bile rastlanmamış. Gerçi uzayda hiçbir “şeyin”bulunmadığı bölgeler yok değil ama, bu delik, tipik bir boşluktan bin misli büyük diyor astronomi profesörü Lawrence Rudnick. Boşluğu radyo astronominin yardımıyla bulan bilim adamı, sonuçları kozmik arka plan ışın gözlemleriyle karşılaştırınca soğuk bir leke saptamış. Bunun tek açıklaması bu bölgede maddenin bulunmaması diyor Rudnick. Dev boşluk dünyamızdan beş ila on milyar ışık yılı uzaklıkta yer almakta. Bu araştırmaya katılmayan fakat dünyamızdan yalnızca iki milyon ışık yılı uzaklıktaki çok daha küçük bir boşluğu inceleyen Hawaii Üniversitesi astronomu Brent Tully, yeni bulunan boşluğun ciddiye alınması gereken bir bulgu olduğunu söyledi. CBT 1068/5 7 Eylül 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle