24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Dünya iyi ‘tıp eğitimi’ arayışında Uluslararası Tıp Bilimleri Eğiticileri Derneği'nin (International Association of Medical Science EducatorsIAMSE) 11. Kongresi, 2124 Temmuz 2007 tarihleri arasında ClevelandOhio'da yapıldı. Kongreye Kanada'dan Tayland'a, İsveç'ten Arjantin'e 300'ü aşkın tıp eğiticisi katıldı. Bu katılımcıların uzmanlık alanları ise psikiyatriden genetiğe, tıp eğitiminden biyolojik antropolojiye kadar geniş bir dağılım gösteriyordu. Türkiye'den toplantıya katılan tek eğitici olmam nedeniyle, günümüz tıp eğitiminde öne çıkan eğilim ve kavramları bu yazıyla paylaşıyorum.. Prof. Dr. Ferhan Girgin Sağın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya; ferhan.sagin@ege.edu.tr AMSE Kongresi ilk gün, her biri ortalama 25 katılımcı içeren ve 7 saat süren Eğitici Eğitimi Kursları'yla başladı. Yetkin eğiticilerle sürdürülen bu 7 farklı kursun arasında, Takım Temelli Eğitim, Temel Bilim Eğitiminde Simülasyon Tekniklerinin Kullanımı ve Eğitici Portfolyo'larıyla ilgili olanlar özellikle dikkat çekiciydi. Bu kursların ardından, aynı gün içinde Çoktan Seçmeli Sınav Sorularının Yazılması, Eğitimle İlgili Araştırma Yazılarının Hakemler Tarafından Değerlendirilmesi ve Tıp Eğitiminin Yapılandırılmasında Öğrenci Geribildirimlerinin Kullanılması gibi güncel konuları içeren ve her biri 3 saat süren 5 çalıştay programlanmıştı. Devam eden günlerde, kongre her sabah 07.00'de kahvaltı eşliğinde güncel konuların işlendiği küçük grup tartışmalarıyla başladı. Kongre programında her gün, tüm katılımcıların bir arada bulunduğu, can“Tıp bir bilim değildir, lı tartışmalara sahne olan ama bilime dayanan, bili ve onur konuşmacıları tarafından verilen bir özel mi kullanan bir uygulama konferans planlanmıştı. alanıdır. Bu nedenle bu Kongrenin ilk özel uygulama alanında yet konferansı, İskoçya Interkin bir hekim haline gel national Virtual Medical School'dan Dr. R. Harmek isteyen her öğrenci, den'ın “Eğitim: Neden İyi temel kavramları ve me Yapmalıyız?” başlıklı uyakanizmaları çok iyi anla rıcı konuşmasıydı. Harden eğiticinin planlayıcı, mak zorundadır! kaynak geliştirici, bilgi sağlayıcı, öğrenmeyi kolaylaştırıcı, değerlendirici ve örnek oluşturucu özelliklerinden bahsederek, eğitimde mükemmeliyete ulaşmayı matematiksel bir formülle sundu. Bu formülün temeli eğiticinin teknik yeterliliklerine (doğal eğitici yetenekleri ve bunların üzerine eğitim becerisi eğitimleriyle eklenen teknik donanım), eğitime yaklaşımına (eğitime bilimsel yaklaşım, etik davranış, iletişim becerisi ve takım çalışmasına yatkınlık) ve kişisel gelişime olan yatkınlığına dayanıyordu. I sıydı. Bu karmaşık gözüken hesaplamanın pratikteki çarpıcı sonucu ise şöyle özetlenebilir: Teknik donanım açısından ne kadar yeterli olurlarsa olsunlar, eğitime bilimsel yaklaşmayan ya da etik davranışa iletişim becerisine sahip olmayan veya takım çalışmasına yatkın olmayan eğiticiler (yani formülün bu bölümünün herhangi bir alt bileşeninden 0 alan eğiticiler), tüm formülün sonucunun 0 olması gibi bir gerçekle karşılaşıyorlar ve bu da onların neden hiçbir zaman eğitimde mükemmeliyete ulaşamayacaklarını gösteriyordu. Sanırım, bu nokta, sadece tıp eğiticilerinin değil, akademik yaşamda öğretim üyeliğine soyunan her bireyin ve tabii ki o bireylerin çalıştıkları kurumların yöneticilerinin dikkate alması gereken önemli bir kriteri oluşturuyor. Kanımca, böylesi kriterleri uygulayacak bir sistem kurulduktan sonra en önemli nokta; sistemin devamlılığını sağlamaktır. Yani eğitim sisteminin aktif yönlendiricileri olarak iç motivasyona sahip bu eğiticilerin sürekli gelişimlerine zemin hazırlamak ve takdir mekanizmasını şeffaf, kurumsal bir yaklaşım olarak yerleştirmek… Burada kastedilen takdir mekanizması, yöneticilerin eğiticiye özel “teşekkür mektupları”ndan, kurumun web sitesinde kamuya açık olarak iyi eğiticilerin ilan edilmesine, düzenli olarak değişik alanlarda verilecek “en iyi eğitici” ödüllerine, eğiticiye sağlanacak sekreter ya da teknik alt yapı desteğine, öğrenci geribildirimlerinin öğretim üyelerine düzenli olarak ulaştırılmasına kadar çok değişik açılardan işletilebilir. renci Portfolyo Kaynakları, Tıp Eğitiminde Filmlerin Kullanımı ya da Teknoloji Destekli Eğitim gibi başlıkları içeriyordu. Bu bölümde katılımcılar iyi eğitim için dünyanın değişik ülkelerindeki kurumlarında kullandıkları kaynakları birbirleriyle paylaştılar ve deneyimlerini aktardılar. Kongrenin bildiri tartışma oturumları ise Müfredat, Eğitim Teknikleri, ÖlçmeDeğerlendirme, Teknoloji, İletişim Becerileri ve Eğitici Eğitimi olarak 6 ana başlıkta eş zamanlı olarak yürütüldü. Bildirileri olan katılımcılar, hiçbir odyovizüel destek ve bilgisayar desteği olmadan, sözel olarak ve gerekirse sadece beyaz tahta ve kalem kullanarak çalışmalarını ve sonuçlarını aktardılar, yorumlara ve sorulara yanıt verdiler. TIP, BİLİM Mİ? Kanımca IAMSE Kongresi'nin en çarpıcı oturumu, son gün tıp eğitimi alanındaki çok yetkin iki bilim adamının (Dr. Michael WhitcombAssociation of American Medical Colleges ve Dr. Geoff NormanMcMaster University) “Tıp Bir Bilim Değildir” başlıklı tartışmasıydı. Dr. Whitcomb, bu tartışmada tıbbın bir bilim olmadığını savunan ve dolayısıyla temel bilimlerin tıp eğitimindeki yerini sorgulayan tarafı üstlenmişti. Aslında, öğrencilerimiz tarafından devamlı dile getirilen, dolayısıyla bizlerin de sıklıkla karşı karşıya kaldığımız soruların sözcüsü gibiydi Dr. Whit İYİ EĞİTİMCİ ÖNEMLİ! Bu aşamada, tüm akademik dünyamızda olduğu gibi tıp eğitimi dünyasında da iyi eğiticilerin meslekdaşlarından ve/veya yöneticilerinden yeterli kabullenme ve takdiri almamalarının eğitim dünyamızın eksik ve düzeltilmesi gereken önemli bir noktası olduğunu düşünüyorum. Özel konferansların dışında kongrenin 3 önemli bileşeni, eş zamanlı yürütülen odak grup oturumları, kaynak değişim oturumları ve bildiri tartışma oturumlarıydı. Odak grup oturumlarında Dijital Materyalin Etik Kullanımı ve Telif Hakları, Kişisel Gelişim Sınavları, Entegre Sınavlar, Tıp Eğitiminde Temel Bilimlerin Yeri gibi güncel konular işlendi. Bu oturumlarda, 2030 kişilik katılımcı grupları, yönlendiricilerin de varlığında çok canlı tartışmalar yaptılar. Bu çalışmaların sonuçları ise her bir grubun hazırladığı raporlara yansıdı. Kaynak değişim oturumları; Değerlendirmede Öğ PRATİKTEKİ SONUÇ CBT1068/20 7 Eylül 2007 Harden'a göre, formüldeki bu üç temel bileşenin değerlerinin birbiriyle çarpımı, bireyin eğitimde mükemmeliyet katsayısını belirliyordu. İlginç olan nokta, bu üç temel bileşenden teknik yeterlilik ve kişisel gelişime olan yatkınlıkla ilgili değerlerin kendilerini oluşturan alt başlıkların değerlerinin toplanmasıyla elde edilmesi; buna karşılık eğtime yaklaşım bileşeninin değerinin kendini oluşturan alt başlıkların değerlerinin toplanmasıyla değil, birbiriyle çarpımıyla oluşma comb: Temel bilimlerin tıp eğitiminde yer alması gerçekten gerekli midir? Yoğun, teorik temel bilim eğitimi öğrencileri tıptan soğutan bir etken değil midir? İlk yıllarda öğrenilen bu yoğun bilgi unutulmaya mahkum değil midir? Ve belki de en önemlisi, klinik uygulamada bu bilginin yeri olacak mı, hasta tanı ve tedavisinde bu bilgi nasıl ve nerede kullanılacak? Tartışmanın karşı savını savunacak olan Dr. Norman ise hepimizi şaşırtan bir giriş yaptı: “Evet, tıp bir bilim değildir!”; ancak Dr. Norman'ın bu girişin hemen ardından gelen vurguları daha da çarpıcıydı: “Tıp bir bilim değildir, ama bilime dayanan, bilimi kullanan bir uygulama alanıdır. Bu nedenle bu uygulama alanında yetkin bir hekim haline gelmek isteyen her öğrenci, temel kavramları ve mekanizmaları çok iyi anlamak zorundadır! Tıp alanında çalışan her hekim, karşılaşacağı zor ve karmaşık problemlerin çözümünde mutlaka bu temel kavram ve mekanizmaları kullanarak çözüme gidebilecektir. Bu temel kavram ve meka
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle