24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam nıfı 1 olan sular (yüksek kaliteli su) yanlız dezenfekte edilerek içilen suları, su kalite sınıfı 2 olan sular (az kirlenmiş su) uygun bir arıtma işleminden geçirildikten sonra içilen suları, su kalite sınıfı 3 olan sular (kirli su) arıtma işleminden sonra endüstri suyu, su kalite sınıfı 4 olan sular ise aşırı kirlenmiş ve hiç bir kullanıma uygun olmayan sular olarak kabul edilirler. DERE SULARI VE SAĞLIK Dere sularının içilebilirliği ve insan sağlığına olası olumsuz etkilerini değerlendirmek için sulardaki iyonların Dünya Sağlık Örgütü (WHO 1993), Türk Standartları (TS 266) ve Avrupa Birliği (98/83 EC) içme suyu limit değerlerini dikkate almak gerekir. Bunun için dere sularının kış ve yaz dönemi ağır metal içerikleri sözü edilen standartların limit değerleri ile karşılaştırıldı. Böylelikle, kış döneminde, Asarsu Dere, Büyükmelen memba ve Büyükmelen Çayı su örneklerinde Al, Fe ve Mn iyonları bakımından limit değerlerin aşıldığı, yaz döneminde ise Büyükmelen memba, Küçükmelen mansab, Küçükmelen memba ve Büyükmelen Çayı su örneklerinde Mn iyonunun sınır değerlerin üzerinde olduğu belirlendi. İstanbul'a su pompalanmak üzere inşa edilen Büyükmelen Çayı su alma yapısının bulunduğu lokasyondan kış (Aralık 2005) ve yaz (Haziran 2006) aylarında alınan dere suyu örneklerindeki ağır metal içerikleri dikkate alındığında, Büyükmelen Çayı kış dönemi dere suyu örneğinde Al, Fe ve Mn gibi iyonların, yaz dönemi dere suyu örneğinde ise Mn iyonunun fazla konsantrasyonda bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca, Büyükmelen Çayı'nın kış döBüyükmelen Çayı havzaneminde içme amaçlı olarak kullanılması sı, yargıya gidilmesi sonhalinde insan sağlığı açısından risk taşıdırasında İSKİ'nin su havğı, yaz dönem için böyle bir tehlikenin söz zası kapsamından çıkakonusu olmadığı söylenebilir. Ben de nice su doku bağımlısı gibi kaptırıverdim kendimi bu bilmecenin dehlizlerine! Oysa, 'oyunlara' bağımlı olmamakla, onların gizemli çekiciliğinden uzak durmakla şımartırdım kendimi. Biz mürekkep yalamışlardan satranca, briçe eğilimli nicelerini görüp de eleştirirdim onları: Bunca zamanlarını daha yararlı, daha geliştirici uğraşlara ayırmayıp, kendilerini 'boş' işlerle avuttukları için! Su Doku Oyuna evet! Homo ludens, oynayan insanız biz. Elbette yararları çok, insanı günlük yaşamın kahredici baskılarından bir süre için bile olsa kurtarabilir, rahatlatır; diğer insanlarla bir arada bulunmayı, paylaşmayı, mücadeleyi, iletişimi sağlayabilir. Hayvanlar da, bir ölçüde gelişmiş olanları, oynar. Oynayarak, öğrenir, oyunu sever; kediler, köpekler gibi örneğin. Derler ki, yaşamı bir oyun olarak görebilmek bir yaşama ustalığıdır. Oyunlar içinde tanırız kendimizi, birbirimizi. Oyuna katılmak, insan oluşumuzu tatmak anlamına gelebilir. Paylaşmak, iletişime girmek, gerçeğin karşımıza çıkardığı, çıkarabileceği sorunlarla baş etmede bize yardımcı olabilir. Oyunlar çeşit çeşit; dans etmek örneğin, bedenin, duyguların, düşüncelerin bir aradalığını, diğer insanlarla etkileşimin anlamını yakalamaya yardımcı olabilir. Bireysel olarak ya da takım halinde katıldığımız yarışmacı oyunlar hem bizi yaşamın sorunlarını çözmede hazırlıklı kılabilir hem de sürüklenip gittiğimiz için canımızı sıkan yaşamanın cenderelerinden kurtarabilir. Oyun seyretmek de geliştirici değil midir? Spor müsabakalarını, yarışmaları, seyirlik oyunları. Tiyatro sözcüğünün 'teori' sözcüğü ile eş kökenli oluşu ilginç değil mi? Oyunların budalası olmaya hayır! Oyun bağımlılığına hayır! Bu anlamda 'oyun' artık bizi oymakta, yaşamımızı cehenneme çeviren tatsız bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizi oyan oyun, oyun olamaz. Kendimizi özgür olarak duyamadığımız, anlayışımızı, kavrayışımızı geliştiremeyen, beden ve ruh sağlığımızı bozan ağır bir işçilik olarak oyun, bir yaşam tehlikesidir. Korkarım benim su doku tutkum, gitgide bir tehdit oluşturmakta yaşayışıma. Olabildiğince zor olanlarını alıyorum karşıma; oynadıkça öğreniyorum, oyunun inceliklerini. Peki öğrendiklerim yalnızca oyunla mı ilgili? Değil. Bulmanın, çözmenin inanılmaz esrikliği çok çekici hele, diğer su dokucuların kolay kolay çözemediklerini çözüyor olmak, bencilce bir hoşnutluk duygusu vermiyor değil insana. Örneğin şöyle düşünebiliyorsunuz: “Salak Kâzım buraya 3 geleceğini bir türlü bulamaz!” Kâzım beyin bulmadığını düşündüğünüz 3 size haz veriyor. Budalaca bir yükseklik duygusu; insanları tanıyamamanın, küçük görmenin bir sonucu. Sıkıntıları da çok. Kâzım Bey çözmüş, size getiriyor aynı bilmeceyi. Uğraşıyor ve çözemiyorsunuz. Bahaneler uyduruyorsunuz: İyi gününüzde olsaydınız, rahatlıkla çözebilirdiniz. Yorgunsunuz. Yoksa, siz bunun gibi, hatta bundan çok çok zor olanları nasıl da kısa bir sürede çözmüştünüz! Yine bir şişinme ve kendinizden kaçma çabası. Birileri sayıları karelere yerleştirmiş. Bir bölümünü siliyor (Bunlar bilgisayar programlarıyla yapılıyor!). Bu sayıları bulmanız isteniyor sizden, belli bir kurala göre. Bir çeşit, keşif çabası. Bu yanı, heyecan verici. Ama şöyle düşündüğünüzde oyun anlamını giderek yitiriyor: Bulsam ne olur bulmasam ne olur, alt tarafı bir oyun. Bir hastalığa çare mi buluyorum? Bir ruhsal, toplumsal, ahlakla ilgili, düşünsel bir sorunu mu çözüyorum. Çöpe at bunları çöpe! Atmıyor, saatlerinizi insanlığa katkısı olmayan sorun çözümlerinize veriyorsunuz! Elbette başka türlüde düşünebilirsiniz: Bu oyun beni rahatlatıyor. Günlük yaşamın sıkıntılarından kurtuluyorum. Dikkatim, belleğim, akıl yürütme gücüm gelişiyor. Kendimi böylece mutlu kılarak, diğer insanları mutlu kılma olanağına sahip oluyorum! Diyelim ki onkoloji alanında çalışan bir araştırmacı isem, belli ölçülerde ayırdığım zamanla su doku çözerek rahatlıyor; araştırma alanı için güç toplamış oluyorum. Ben su doku saplantımla yüzleşmeye çalışıyorum. Soruyorum kendime: Ruhumda ne gibi sorunlar var ki, kendimi su doku dehlizlerine atıyorum? Çevremle ilişkimde, kendime bakışımda, yaşamla ilgili değerlerimde, umutlarımda, umutsuzluklarımda ne gibi sorunlar yaşıyorum ki sonunda bir su doku budalası olup çıkıyorum? Su doku bana kendimi gösteren bir ayna oluveriyor. Ona teşekkür ederek, çözmeye devam ediyorum. ÖNERİLER CBT 1068 / 11 7 Eylül 2007 Ömerli içme suyu barajına, kış döneminde, Büyükmelen Çayı'ndan su pompalanmasına ihtiyaç duyulması halinde, suda iyileştirme ve arıtma işlemlerinin yapılması gerekir. İstanbul kenti için uzun vadeli içme ve kullanma suyu olarak projelendirilmiş olan Büyükmelen Çayı ile ilgili kararın, Büyükmelen Çayı'nın debisi, yaz dönemi ağır metal içeriği, su kalitesi, WHO, EC ve TS'ye uygunluğu değerlendirildiğinde çok yerinde olduğu görülür. Ancak, Büyükmelen Çayı'nda çevresel (ev, kanalizasyon, tarım ve sanayi) kaynaklı su kirliliğinin gelişmemesi için Büyükmelen Çayı havzası sürekli kontrol altında tutulabilecek midir? İSKİ tarafından 2003 yılında yürürlüğe sokulan "İçme Suyu Havzaları Koruma ve Kontrol Yönetmeliği”ne göre, Büyükmelen Çayı havzası, yargıya gidilmesi sonrasında İSKİ'nin su havzası kapsamından çıkarıldı. 2004 yılından itibaren bölge sanayileşmeye açıldı. Böylelikle, Büyükmelen Çayı kirlilik tehtidi altına girdi. Bu konuda Düzce yerel ve ulusal basında, Büyükmelen Çayı'nda gelişen olumsuzluklarla ilgili çok sayıda haberler çıkmakta. Devlet bütçesi ve Japonya'dan sağlanan kredi ile milyonlarca dolarlık Büyükmelen Çayı projesi, evsel, tarımsal ve sanayi kaynaklı su kirliliği yüzünden atıl kalmasının önlenmesi için DSİ, İSKİ ve TC Düzce Belediyesi tarafından çok acil tedbirler alınmalı. Bu kapsamda: 1. Büyükmelen Çayı havzasında, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği gereğince, derelerinin 300 metrelik mutlak koruma alanına giren alanlardaki konut, resmi bina ve sanayi tesisleri belirlenerek su kirliliğine kaynak olup olmadıkları araştırılmalı. 2. Düzce, Yığılca ve Gümüşova'daki konutların kanalizasyon ve atıksuları toplanarak biyolojik olarak arıtılmalı. 3. Endüstriyel sıvı atık ve ziraii mücadele etkisiyle yüzey ve dolayısyla yeraltı suyu kaynaklarında gelişebilecek olumsuzluklar için tedbirler alınmalıdır. 4. Büyükmelen Çayı'nda, Sakarya Nehri ve Küçükçekmece Gölü örneklerine benzer şekilde çevresel kaynaklı su kirliliklerinin gelişmemesi için DSİ, TC Düzce Belediyesi veya yeniden İSKİ tarafından, Büyükmelen Çayı Su Havzası Koruma altına alınmalıdır. Bunun için DSİ, İSKİ veya Düzce Belediyesi görevlilerinden (Bilgisayar, çevre, Jeoloji, Kimya ve Ziraat mühendisleri ile güvenlikten) oluşacak Kontrol ve Denetim Birimi kurulmalıdır. Not: Yararlanılan kaynaklar üzerine yazardan bilgi edinilmesi rica olunur. rıldı; 2004'te bölge sanayileşmeye açılmasıyla kirlilik tehtidi altına girdi. Devlet bütçesi ve Japonya'dan sağlanan kredi ile milyonlarca dolarlık Büyükmelen Çayı projesi, evsel, tarımsal ve sanayi kaynaklı su kirliliği yüzünden atıl kalmasının önlenmesi için DSİ, İSKİ ve T.C. Düzce Belediyesi tarafından çok acil tedbirler alınmalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle