19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 3 EYLÜL 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 CİHAN ORUÇOĞLU Türkiye’de çeşitli yasalar gerekçe gösterilerek binlerce internet sitesi ka- patõlõyor. Yasal dayanağõ “5651” sayõlõ kanun nedeniyle 6 binin üzerindeki site- de erişim engeli bulunuyor. İnternet Teknolojileri Derneği Başkanõ Mustafa Akgül, Avrupa’nõn hiçbir ülkesinde ço- cuk pornosu dõşõnda site kapatõlmadõğõ- nõ belirterek “Gelişmiş ülkelerde genel mantık ‘uyar ve kaldõr’. Bizdeki gibi ‘telefon aç siteyi kapat’ gibi bir uygu- lama yaşanmıyor” dedi. İletişim hu- kukçusu Fikret İlkiz de internetteki sõ- nõrlandõrmalarõn ve cezalandõrmalarõn son çare olarak kabul edilmesi gerekti- ğinin altõnõ çizdi. Türkiye’de internet sansürünü düzen- leyen “5651” No’lu yasanõn yanõ sõra Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nun da internet erişimini engellediğini anlatan Mustafa Akgül, “Medeni Kanun’dan dolayı hakarete uğrayan bir kişi site kapattırabiliyor. Bunun yanında Ce- za Kanunu’nda organ nakli ya da te- rör suçlamamalarıyla ilgili olarak da site kapatılabiliyor. Bunlara bir de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu sokarsanız yasaklanan site sayısı bin- leri buluyor” diye konuştu. Savunulacak yanı yok Mahkeme kararlarõnõn genellikle bi- lirkişi raporu olmadan verildiğinin altõnõ çizen Akgül, şöyle devam etti: “Kapat- ma kararı dosya üzerinden tedbir ka- rarı olarak veriliyor. Fakat üç ay gibi kısa bir dönem için verilmesi gereken tedbir kararları sanki kesin karar gi- bi uygulanıyor. Avrupa’nın hiçbir ül- kesinde çocuk pornosu dışında erişim engelleme gibi bir kavram yok. Şimdi erişim engellemeyi hükümetler gizlice yapıyorlar. Çocuk pornosu sitelerini bir şekilde engelliyorlar. Diğer sitele- ri engellemek mümkün değil. Mahke- meye veriyorlar, dava açıyorlar. Mahkûm ettirmeye çalışıyorlar. Ana mantık burada ‘uyar ve kaldõr’ kaldır- mazsan dava açarız ve ceza veririz diyorlar. Bizdeki gibi ‘sen telefon et ben kaldõrayõm’ gibi bir durum yok. İnternet yasaklarını 3 katogoride top- layabiliriz. Birinci katogoride Çin, Kore, İran ve Küba gibi ülkeler var. Çin internet yasakları için 30 bin ki- şiyi çalıştırıyor. Yasaklar konusunda çok sıkılar. Bundan sonra yasakları az uygulayan ülkeler var. Türkiye bu katogoride lider konumda bulunu- yor. 3. katogoride ise yasağı uygula- mayan ülkeler bulunuyor. Biz, ‘You- tube’ yasağı nedeniyle AİHM’ye baş- vurduk. Başvurumuzun temel nokta- sı da basın özgürlüğü, internetteki ifade özgürlüğü, öğrenme ve örgüt- lenme özgürlüğü, adil yargılanma öz- gürlüğü konularında kısıtlamaya gi- dilmesiydi. Yasakların basın ve ifade özgürlüğü açısından kesinlikle savu- nulacak bir tarafı yok.” Kendisi karar versin Yasaklarõn ortadan kalkmasõ için zi- hinsel bir değişime ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Akgün özetle şu görüşlere yer verdi: “Burada bir devrim var. Devrim, çoğu şeyi değiştiriyor. Değişime hazır olmayanlar bundan rahatsız oluyor ve bu duruma direniyor. Gündemde başka bir problem daha var. O da Fi- kir ve Sanat Eserleri Kanunu ile ilgili. İnternette müzik indirenler, 3 kere- den fazla indirirse internetleri kesili- yor. Bunu çeşitli Avrupa ülkeleri uy- guluyor ya da uygulamaya başlaya- cak. Kültür Bakanlığı da bunu kanun haline getirebilecek. Yani yasaklara yeni bir boyut daha eklenecek. Nasıl matbaa geldiği zaman hattatlar diren- mişlerdi. Şimdi de internet birtakım ilişkileri değiştirdiği için engellenmek isteniyor. Müzik, eğlence, medya sek- törlerini değiştiriyor. Burada köşe başını tutanlar, işleri bozulanlar in- terneti yasaklamak istiyor. Bunun çö- zümü değişimi kavrayabilmekten, es- nek ve katılımcı bir şekilde çalışmak- tan geçiyor. Türkiye’de çocukları ko- rumak kabul edilebilir bir durum. Çocuk pornosuna karşı dünyada bü- yük bir hareket var. Onun dışında ha- karet edeni bulup cezalandırmak la- zım, insanları kirli bilgilerden uzak tutmak kabul edilemez bir durum. Vatandaş neyin iyi neyin kötü oldu- ğuna kendisi karar verir. Devletin bu işlere karışmaması lazım. İnsanları eğitirsin, öğretirsin soruna çözüm bu- labilirsin. Dünyayı anlayacaksak, Av- rupa Birliği’ne gireceksek, bu yasak- lardan vazgeçmemiz gerekiyor.” İşin kolayõ:YasakAvrupa’nõn hiçbir ülkesinde, çocuk istismarõ yapanlar dõşõnda, internet siteleri kapatõlmõyor. Türkiye’de ise suç sayõlan içeriğe erişimin engellenmesi yerine site tamamen yok ediliyor İletişim hukukçusu Fikret İlkiz, internet üzerindeki sınırlandırmaların “minumum” düzeyde olması gerektiğinin altını çizerek “Özellikle in- ternet ortamında yayınlar bakımından ifade özgürlü- ğünün sınırlandırılmasın- daki sınırlar ve cezalan- dırmalar son çare olarak kabul edilmelidir” dedi. Atatürk’e hakaret edilen vi- deo görüntülerin yayınlan- dığı internetteki www.you- tube.com’a erişimin “tama- men” engellenmesi kararla- rının hukuka aykırı olduğu- nu ifade eden İlkiz, “Asıl olan hukuk yoluyla ‘suç sayılan içeriğe erişimin en- gellenmesi’dir. Kaldı ki in- ternet ortamındaki yayın- lar bakımından, internetin tüm aktörlerini içinde ba- rındıran, sorumluluk sistemini kurmuş olan ‘erişimin engellenmesini’ ya da ‘içeri- ğin kaldırılmasını’ düzenleyen bir yasal düzenleme yoktur. Aksine var olduğu kabul edilen ve bu ge- reksinimi sağladığı dü- şünülen internet orta- mında işlenen bazı suç- ların önlenmesi ile ilgili 5651 sayılı yasa içerik olarak yeterli değildir” dedi. İnternet ortamındaki ifade özgürlüğünün ko- runması için ana ilkenin 28 Mayıs 2003 tarihli Av- rupa Konseyi Bakanlar Komitesi’de kabul edilen “İnternette iletişim öz- gürlüğü deklarasyonu” olduğunu anlatan İlkiz, “Bu deklarasyonla üye devletler internet yayın- larında ‘devletin önceden kontrolde bulunmaması’ ilkesini kabul etmiştir. Yani devletler kamu kurumları, genel filt- releme veya engelleme tedbirlerine baş- vurarak internette bilgi ve diğer iletişim- lere, ulusal sınırlara bakılmaksızın, ka- munun erişimini engellemiyorlar” diye konuştu. Siber suçların çoğalmasıyla gele- neksel hukuki kavramların geçerliliğini yitir- diğini ifade eden İlkiz şöyle devam etti: “İnternet ve teknoloji sınırları ortadan kaldırdı. Hukuk, bu gücün varlığını tanı- madan ve yapabileceklerini bilmeden almaya çalıştığı önlemler, yarattığı ta- nımlar ve yeni suç tipleri birkaç saniye içinde hızla işe yaramaz ve anlamsız ha- le gelebilmektedir. Gelişen ve çoğalan teknolojinin yarattığı ‘karanlık bölge’ hu- kuki kavramları tehdit etmektedir. Bu tehdidin demokratik hukuk devleti ilke- lerine bağlı kalınarak önlenmesi gerekir. Hukukun çözemeyeceği bir alan olarak karşımıza çıkarılmaya çalı- şılan bu ‘karanlık bölge’ somut bilgi ve hukuk yoluyla aşılır.” KARANLIK BÖLGE HUKUK YOLUYLA AŞILIR SÖZDEN YAZIYA SÜHEYL BATUM Bir Şey Var Ama Ne Acaba? Son günlerde olan biteni, şaşkınlıkla izliyorsu- nuzdur. Örneğin Hükümetin, referandumda “evet” oyu verilmesi yönünde PKK ile işbirliği yaptığı yönündeki iddialara bakalım bir. İlk gün PKK lideri Murat Karayılan bir iddia or- taya atıyor; “Hükümet PKK ile anlaştı” diyor. Di- ğer partiler ayağa kalkıyor. Ertesi gün, Başbakan bu iddiaya karşı, “Bunu söyleyen şerefsizdir” di- yor. Cumhurbaşkanı’nın açıklaması ise hemen er- tesi gün geliyor: “PKK ile devlet görüşmez, ama kurumlar görüşebilir”. Ertesi akşam ise, Sayın Başbakan, katıldığı Siyaset Meydanı programında tamamen farklı bir şey söylüyor: “Hükümet gö- rüşmez, devlet görüşür.” Şimdi sevgili dostlar, ardı ardına dört açıklama izliyorsunuz. Bunların üçü de devletin en üst ku- rumlarından; Cumhurbaşkanı’ndan ve Başba- kan’dan. Karayılan, “Hükümet PKK ile anlaştı” di- yor. İlk gün yanıt; “bunu söyleyen şerefsiz” oluyor. Sonra Cumhurbaşkanı çıkıyor; “Devlet değil, ku- rumlar görüşür” diyor. Ertesi akşam Başba- kan’dan “hükümet görüşmez, devlet görüşür”. Şimdi sizler ne anladınız? Bunlardan hangisi doğ- ru acaba? “Bunu söyleyen şerefsizdir” mi doğru? Yoksa “Devletin değil, kurumların” görüşebile- ceği mi? Yoksa “Devletin görüşeceği” mi? Yani “Hiç görüşülmez, bunu yapan da, söyleyen de şerefsizdir” bir tarafta. “Devlet görüşmez” diğer tarafta. Ve “hükümet değil, devlet görüşür” de en diğer tarafta. Bu açıklamalardan ne çıkardınız allahaşkına? PKK ile kim görüşmüş ya da görüşürmüş? Devlet mi? Hükümet mi? Kurumlar mı? Sonra kim bu devlet ya da hükümet? Ya da “kurumlar” dedikleri ne? Kimler var bu kurumlarda? Bunların devlet ile bağlantısı yok mudur? Bunlar hükümetten tama- men bağımsız mıdır? Bu kurumları kimler yönetir, kararları kimler verir? Ya da sevgili dostlar, acaba birileri, bizi işletiyor mu? Acaba bu işletenlerin arasında Sayın Cum- hurbaşkanı’nın ve Sayın Başbakan’ın bulunması olasılığı var mı? Yoksa öyle mi sanıyorlar? Ya da Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın “dev- let ne”, “hükümet ne”, “Devlet kurumları ne” soru- larının yanıtlarını hiç bilmediklerini düşünebilir mi- yiz? Örneğin Sayın Başbakan, devleti başka bir şey zannedip, “Hükümet görüşmez, devlet görü- şür” demiş olabilir mi? Ya da Cumhurbaşkanı da bunların ne olduğunu hiç bilmediği için, “Devlet görüşmez, kurumlar görüşür” demiş olabilir mi? Ya da Cumhurbaşkanı’nın, “çağdaş ve demokratik devletlerde, devlet denilen cihazın dışında yer alan kendi kafalarına buyruk kurumlar olduğunu” zan- netmesi mümkün olabilir mi acaba? Olabilir tabii. Hiçbir şey bilmiyor olabilirler. Ama bana göre üç gün içinde bu denli “ters, çelişkili açıklamalar” yapabilmenin nedeni bilmemek de- ğil. Daha başka bir şey var gibime geliyor. Sakın bir şeyleri saklıyor olmasınlar. Ya da sinirleri bo- zulmuş olmasın sakın. Bu nedenle soğukkanlılıkla- rını yitirmiş olmasınlar. Çelişkilerin bile farkına var- mıyor olmasınlar sakın. Nitekim “bir şeylerin” Başbakan’ın sinirini boz- duğu çok açık. O kadar siniri bozuk ki, sadece “iki gün içinde, birbiri ile son derece çelişkili şeyler” söylemekle kalmadı. Daha da ötesine geçti. Çün- kü çelişkili açıklamaları, zaten eskiden de yapardı. Hatırlıyorsunuzdur, “Ofer‘i tanıyıp tanımadığı ko- nusunda” sorulan sorulara iki gün içinde verdiği yanıtları. Hani, “Hayır kendisini hiç tanımam”dan başlayıp “Evet iki üç kez görüştüm” e kadar varan açıklamalarını. Ama şimdi bunları aştı. O kadar sinirli ki, bırakın çelişkili açıklamaları, artık sabırsızlığını açıkça gösteren açıklamalar yapmaya başladı. Hani “AKP’nin gizli ajandasından” hep söz edilirdi ya, Sayın Başbakan, bu gündemi “açıkça ortaya ko- yan”, “anlamayanlara davul zurna az” türü açıkla- malar yapmaya başladı. Herhalde sinirinden olsa gerek. Ne tür açıklamalar mı? İlk önce YARSAV için söyledi. “12 Eylül’de evet çıkarsa sizi halledeceğim” dedi. Ve de “Yargıda birden fazla dernek, sendika olmaz, tek bir ta- ne olur, yargıçlar orada örgütlenir” diye ekledi. Hatta bizler, “Sayın Başbakan, bu model, ancak faşist rejimlerde olur, devletin kurduğu korporas- yonlar ya da resmi meslek birlikleri, faşist modelin örneğidir” dediğimizde ilgilenmedi. Dediğim gibi artık sinirliydi galiba. Ve “gizli gündem” böyle açık- lanıyordu galiba. Ve sonunda, dünya demokrasi(!) tarihine ge- çecek sözü de geldi. Hani işadamlarına söylediği söz. Hani “bitaraf olan bertaraf olur” sözü. Biz “bir tek demokraside bile, bir Başbakan, işa- damlarına böyle bir söz etmez, edemez” diye düşünürken daha kötüsü de geldi. “Bugüne kadar yargıda dedeler talimat veri- yordu” sözü. Yani “Seyfi Oktay Aleviydi, dedeydi. Bugüne kadar onlar etkiliydi, artık biz etkili oluyo- ruz, Sünniler olacak” niteliğindeki sözü. Değerli dostlar, bugüne kadar bir Başbakan’ın ağzından bu denli “yaralayıcı, ikiye ayırıcı” bir söz duydunuz mu? Bu dururken, “Sayın Başba- kan, acaba neden çelişkili açıklamalar yapıyor” di- ye sormanın bir anlamı var mı sizce? Esas sorma- mız gereken, bu “büyük sinirin” neden olduğu? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anadolu Ajansõ (AA) DSP’den bir buçuk yõl önce istifa eden eski İl Başkanõ Mehmet Ek’i halen il baş- kanõ gibi göstererek, “DSP Muş İl Başkanı Mehmet Ek ve 7300 kayıtlı üye ‘evet’ oyu ve- receğini açıklayarak partisinden istifa etti” biçimindeki haberi abonelerine duyurdu. DSP Milletvekili Hasan Erçelebi, Ek’in 1 buçuk yõl önce istifa ettiğini belirten bir açõklama yaptõ. Ajans DSP’nin düzeltme metnini saatler sonra servise koyarken habere “toplu istifa” başlõğõ koymasõ dikkati çekti. DSP’nin 2009 yerel se- çimlerinde Muş’ta 68 oy aldõğõ dikkate alõnõrsa 7300 üyenin istifa ettiği iddiasõ akõllarda soru işareti uyandõrdõ. Erçelebi, “Muş’tan partimize bir tek istifa gelmemiştir. Yanlış bilgi aktarı- larak sanki DSP örgütlerinde çatlak varmış imajı vermek, AKP’nin referandumda ne ka- dar zorlandığının göstergesidir” dedi. Anadolu Ajansı ‘evet’ propagandasını abarttı TC Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri” Hakkında Kanun’un 5. maddesine gö- re, başkanlık bünyesinde kurulacak “Mushaf- lar İnceleme ve Kıraat Kurulu” Kuran’la ilgili ya- yınları takip edecek ve hatalı ve noksan mus- haf ve cüzler ile sesli ve görüntülü Kuran ya- yınlarını tespit edip toplatarak imhasına karar verebilecek. İnternet sitelerini de tarayacak olan kurul, hatalı-noksan bilgiler için Telekomüni- kasyon İletişim Başkanlığı’na başvurarak ilgi- li sitenin kapatılmasını, engellenmesini iste- yebilecek. Başkanlık da bu isteği en yakın sulh hukuk mahkemesine götürecek mahkeme ka- rarıyla söz konusu siteler engellenebilecek. Diyanet de site kapatabilecek ‘Pes’ dedirten iftar FIRAT KOZOK ANKARA - Referandum süre- cinde devlet olanaklarõnõ seferber eden iktidar, her fõrsatta dini kul- lanõyor. Büyük Ankara Platfor- mu’nun Büyükşehir Belediye- si’nin desteğiyle başkentin göbe- ğinde düzenlediği 50 bin kişilik if- tar yemeğine insanlar belediye otobüsleriyle, dolmuşlarla hatta kamyonlarla taşõndõ. İftar masalarõ “evet” sloganlarõyla donatõldõ. Yemek kutularõnõn üzerine bile propaganda etiketleri yapõştõrõldõ. Günler öncesinde hazõrlõklarõ başlayan 50 bin kişilik iftar prog- ramõ skandala dönüştü. Yemek için günler öncesinden hazõrlanan Büyükşehir Belediyesi belediye otobüslerini seferber etti. Ayrõca yüzlerce dolmuş da iftar için kul- lanõldõ. Bazõ yurttaşlarõn kamyon kasalarõnda alana getirilmesi dik- kat çekti. Ankara’nõn birçok böl- gesinden üzerinde “Özel servis” yazan otobüslerle insanlar Atatürk Kültür Merkezi’ne taşõndõ. İftar için kurulan masalarõn üzeri “Sev- damız millet, kararımızı evet” yazan kâğõt örtülerle kaplandõ. İftar için anlaşõlan firmalar kutu- lar içerisindeki yemekleri öğle saatlerinden itibaren alana yõğdõ. Bu kutularõn üzerinde de “Sev- damız millet kararımız evet”, “Takdir senin karar senin” ya- zõlõ etiketlerin yapõştõrõlmasõ dik- kat çekti. İftar öncesinde alana ge- tirilen Hacõ Bayram Veli Camisi imamõ Ahmet Kara Kuran oku- du. Daha sonra alana giren Baş- bakan Tayyip Erdoğan, “Sivil bir anayasa için yüreğini orta- ya koyan, daha özgür, daha de- mokrat bir Türkiye için ‘evet’ diyen sayın başbakanımız iftar programımızı onurlandırmış- lardır” anonsuyla karşõlandõ. Erdoğan: Popülizm yapmıyoruz İftarõn açõlmasõndan sonra da sahneye çõkan Melih Gökçek, ala- na gelen her bir kişiden referan- dumda “hayır” diyecek bir yakõ- nõnõ “evet”e ikna etmek için söz vermelerini istedi. Erdoğan ise, muhalefetin Türkiye’nin aydõnla- masõnõn önüne geçmek için elinden geleni yaptõğõnõ savunarak, “Dar- be anayasasına ‘evet’ diyorlar. Biz ise milletin anayasasına evet diyoruz” dedi. Alanda yaşanan istismar görüntülerine karşõn Er- doğan’õn “Biz meydanlarda po- pülizm yapmıyoruz demesi”, “Bu kadarına da pes” dedirtti. Alana gelen insan sayõsõnõn beklenenin üzerinde olmasõ birçok kişiyi de aç bõraktõ. Binlerce kişi iftarõnõ aça- madan evine dönmek zorunda kal- dõ. Programõn başõnda Erdoğan, ba- kanlar ve protokolün oturduğu ma- salara da sõradan insanlara dağõtõ- lan yemek kutularõndan konuldu. Ancak ilerleyen dakikalarda pro- tokolün önüne tencereler içesinde sõcak et yemekleri geldi. Alana girişte kendilerine lunapark bileti dağõtõlan AKP’lilerden birçoğu da- ha sonra bedava lunapark eğlencesi için lunaparkõn yolunu tuttu. Yemek için günler öncesinden hazır- lanan AKP’li yerel yönetimler, bele- diye otobüslerini seferber etti. Ayrı- ca yüzlerce dolmuş da iftar için kul- lanıldı. Bazı yurttaşların kamyon ka- salarında alana getirilmesi dikkat çekti. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Ankara’da düzenlenen 50 bin kişilik iftar yemeğinde masalar ‘evet’ sloganlarõyla donatõldõ. Binlerce kişi aç kaldõ, protokol tencere dolusu et yedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle