19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
A nayasada yapõlan düzenleme- lerde ayrõntõya girilmemesi, bun- larõn yasalara bõrakõlmasõ uy- gun bir yöntemdir. Ancak bu anayasa de- ğişikliğinde farklõ bir durum söz konu- sudur. Değişiklik iktidar partisinin da- yatmasõ olarak Meclis’e getirilmiş, di- ğer siyasi partilerle uzlaşma sağlanma- mõştõr. Yargõ ile ilgili düzenlemeler ka- muoyunda yoğun tartõşmalara neden olmuş, toplum ikiye bölünmüştür. Top- lumun neredeyse yarõsõ bu düzenleme- lere karşõdõr. Böyle bir ortamda, ana il- keleri belirtilmeden, HSYK’nin yeni yapõsõnõn işleyişi, görev dağõlõmõ ve genel sekreterin görev ve yetkilerinin saptanmasõ, iktidar partisinin, salt ço- ğunluğunu elinde tuttuğu TMBB’nin ya- sal düzenlemelerine bõrakõlmõştõr. Bunun nedeni açõktõr. Önce Anayasa Mahke- mesi’nde çoğunluk sağlanacak, daha sonra kendilerince uygun zamanda ve Kurul’a yeni seçilen üyelerin nitelikle- ri ve eğilimleri de değerlendirilerek uy- gulama kanunlarõ Meclis’ten geçirile- cektir. Bu tarihe kadar da HSYK geçi- ci maddedeki kurallara göre çalõştõrõla- caktõr. Doğru olanõ, asõl maddede ön- görülen uyum yasalarõnõ hemen yürür- lüğe koymak ve yeniden yapõlandõrõlan Kurul’u bu yasalara göre yönetmek ve faaliyete geçirmektir. Geçici 19. mad- dedeki kurallara göre, uyum yasalarõ yü- rürlüğe girinceye kadar HSYK’nin ye- niden yapõlanmasõ ve çalõşma düzeni şöyle olacaktõr: 1- Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde HSYK’nin yeni üyeleri seçilmiş ola- caktõr. Bunlardan cumhurbaşkanõnõn tümüyle takdir yetkisi içinde seçeceği dört üye, Türkiye Adalet Akademisi Ge- nel Kurulu’nun kendi üyeleri arasõndan seçeceği bir asõl bir yedek üye, adli yar- gõ ve idari yargõ hâkim ve savcõlarõnõn seçeceği toplam on asõl ve altõ yedek üye kanunun yürürlüğü tarihinden otuz gün sonraki ilk işgünü görevlerine başlaya- caklardõr. Yargõtay ve Danõştay’a ayrõ- lan üyeliklere de, aynõ süre içinde, bu ku- rumlarda seçim yapõlacak; ancak daha önce seçilmiş ve halen Kurul’da görev- de olan üyeler, seçilmiş olduklarõ süre- nin sonuna kadar görevlerine devam ede- ceklerdir. Bunlar görev sürelerini tamamladõk- tan sonra, bu kurumlardan yeni seçilenler sõrasõyla onlarõn yerine göreve başlaya- caklardõr. Böylece fiilen göreve başla- ma tarihleri farklõ ve dört yõllõk görev sü- releri dolmamõş olmasõna karşõn Yargõ- tay ve Danõştay’dan yeni seçilen üyele- rin görevleri, cumhurbaşkanõ, Adalet Akademisi ve adli ve idari yargõ hâkim ve savcõlarõ tarafõndan seçilen üyelerle birlikte aynõ tarihte sona erecektir. Baş- ka bir anlatõmla değişikliğin kabulü ha- linde yapõsõ değiştirilen HSYK’nin fark- lõ tarihlerde göreve başlayan üyelerinin tamamõnõn görevleri aynõ tarihte (Ekim 2014) sona erecektir. Bu tür düzenle- melerde şimdiye kadarki uygulamalara ters düşen bu yöntemin belli bir amaca yönelik olduğu anlaşõlmaktdadõr. Ör- neğin AKP’nin, ilerisi için yapõsõ çok farklõ yeni bir HSYK planladõğõ düşü- nülebilir. 2- Uyum yasalarõ yürürlüğe girince- ye kadar HSYK yürürlükteki kanun hükümlerine göre kurul halinde çalõşa- cak; en az on beş üye ile toplanacak ve üye tamsayõsõnõn salt çoğunluğu ile ka- rar verebilecektir. Örneğin, Kurul eğer on beş üye ile toplanõrsa, sekiz oy karar vermek için yeterli olacaktõr. Değiştirilen 159. maddede adalet ba- kanõnõn dairelerin çalõşmalarõna katõl- mayacağõ kabul edilmiş, AKP bunu değişikliğin olumlu hükümlerinden bi- ri olarak savunmuştur. Geçici maddeye göre HSYK kurul halinde çalõşacağõn- dan bakan, yanõnda yürütme tarafõndan seçilmiş veya yürütmeden gelmiş altõ üye ile birlikte toplantõlara katõlacak, hâkim ve savcõlarõn tüm özlük işlerinde bakan ve yanõndakiler oy sahibi olacaklardõr. 3- Kurul toplantõlarõna katõlanlarõn çift sayõda ve herhangi bir konuda kabul ve ret oylarõnõn eşit olmasõ halinde çö- züm geçici maddede gösterilmemiştir. Örneğin adalet bakanõnõn başkanlõk et- tiği toplantõlara üyelerin tamamõnõn ka- tõlmasõ ve oylarõn eşit sayõda dağõlmasõ halinde çözüm nasõl sağlanacaktõr? Üye- lerden birinin anayasal hakkõnõ kullan- masõ engellenerek, Kurul’dan çõkmasõ mõ istenecektir? 4- Sekretarya hizmetleri Adalet Ba- kanlõğõ tarafõndan yürütülecektir yani hâ- kim ve savcõlarõn naklen atama işlemleri dahil her türlü özlük işleri ile ilgili ha- zõrlõk işlemleri bugün olduğu gibi, yine Adalet Bakanlõğõ Personel Genel Mü- dürlüğü’nce yapõlacaktõr. 5- Kurul müfettişleri atanõncaya kadar, hâkim ve savcõlarõ denetlemek, hakla- rõnda araştõrma, gerektiğinde inceleme ve soruşturma yapmak, adalet bakanõnõn onayõ ile bakanlõk teşkilatõnda yer alan ve bakana bağlõ olan adalet müfettişle- rinin yetkisi içinde olacaktõr. Geçici CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2010 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AZMAK, taşkınlığı arttırmak, sınır tanımaz olup tehlike saçma anlamında çok kullanılan, ama hakarete dönüşmemesi için özenle kullanılması gereken bir fiildir. “Çocuk azdı, yara azdı, deniz azdı” denince sorun çıkmaz ama kırkından sonra azanın akıbetinden söz etmeye başladığınızda dikkatli olmalısınız; çünkü hayvanat için akla gelen bir anlama hayli yaklaşmış sayılırsınız. Azıtmak, yani insanları azgın duruma getirip bazı durumları çığırından çıkarmak, bu yönüyle yangını körüklemekten farksızdır. Bu yönüyle suçtur. Dünkü Cumhuriyet’te Mardin ve Tunceli muhabirlerinin haberlerine yansıyan şu sözler, bir karabasan, hezeyan ya da bir rüya sayıklaması sırasında söylenmiş olsaydı keşke: “Anayasa ‘Türkiye’de yaşayan herkes Türktür’ dediği için karşı çıktık; ‘bize Türk diyemezsiniz, Türklüğü dayatamazsınız’ dedik. Bu nedenle diyoruz ki, ‘Bu anayasayı tanımıyoruz, biz yokuz içinde’.” “Dersim’den çıkacak boş sandıklar, artık Özerk Dersim, Özerk Dersim Parlamentosu olacak diyenlerin sesi olacak. Dersim tarihte olduğu gibi yine kendi kendini yönetecek, yine Dersim Cumhuriyeti diyecek. Bundan şüphemiz yok.” Ne var ki, bu gazetenin muhabirleri karabasan, hezeyan sözlerini ve sayıklamaları haber diye yazmış olamayacaklarına göre, bu sözler reşit, aklı başında, sorumlu insanlarca edilmiştir. Biri milletvekili, öbürü bir partinin genel başkanı. İkisi de Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı. Belki cahilliklerine, bazı şeyleri doğru bilmeyişlerine yorabilirsiniz. Örneğin, anayasa “Türkiye’de yaşayan herkes Türktür” demiyor; bir hukuksal kimliği tanımlamak için “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyor. Türk Devleti’nin verdiği ay-yıldızlı pasaportla Fransa’ya girerken vatandaşlık ya da uyrukluk hanesine “Türk” yazılmıyor mu? Fas’tan Fransa’ya gelip yerleşerek vatandaş olmuş bir Arap Türkiye’ye girerken o haneye “Fransız” diye yazmıyor mu? Meclis’e “milletvekili” olarak giren, hangi milletin vekili olduğunu bilmeyecek kadar hukuk cahili olamaz herhalde. Siyasal parti genel başkanı olan da cumhuriyet içinde başka cumhuriyet olmayacağını, il genel meclisi ile parlamentonun ayrı ayrı kuruluş biçimleri olduğunu bilecek kadar bir şeyler okumuştur mutlaka. Demek ki, “Türklerle Kürtler” gibi bir yanı hukuksal statüyü, bir yanı etnik kimliği belirleyen çarpık söylemleri yıllar yılı resmi ağızlarda dolaştırarak sonuçta sorumsuzca azıtılmış bir başkaldırıyla karşı karşıyayız. Devlete bağlılığı ve vatandaşlık kimliğini reddeden kararlı ve açık bir tutum söz konusu. Böyle bir durumda, güneydeki komşu kapısını göstermekten başka çare var mıdır? AÇI MÜMTAZ SOYSAL Azıtmanın Sonu PENCERE Soru ile Yanıt Bir Bütündür... Çocuk konuşmasını öğrenirken bıkmadan usanmadan soru sormayı sürdürür: - Bu ne? - Cici.. - Bu?.. - Teyze... - Şu?.. - Ağaç.. Çevresini tanımak için sorar çocuk; yavaş yavaş dünyayı algılamaktadır. Boy atıp serpilince, okula gidip abece’yi sökünce çocuğun soruları değişir: - Metre ne demek? - Belediyenin anlamı nedir? - Cumhuriyet neye denir? Çocuğun soruları çocukluğunun ürünüdür; doğal karşılanır; yetişmesi, öğrenmesi, eğitilmesi için soruları yanıtlanır; çocuğun adamlaşması sorularla yanıtlarda bütünleşen bilgi ve bilinç oluşumuyla gerçekleşir. Ne var ki soru-yanıt ikilisi çocukluğa ilişkin bir süreçte başlayıp bitmez. İnsanoğlu bütün yaşamı boyunca sorar ve yanıtlar; ya da sormaya ve yanıtlamaya çalışır. Bu diyalektik süreç tükenmez; kuşaktan kuşağa zincirleme sürer gider. İnsanlığın birikimleri sonsuzluğa uzanır. Sorular yanıtlanmadıkça, yanıtların yaratacağı yeni soruların süreci başlar. Uygarlık böyle kurulmuştur; böyle sürmektedir. Her soru gerçekte yanıt gibidir. Diyelim ki bir toplantıda konuşuluyor. Voltaire’in adı geçti. Orada bulunanlardan birisi sordu: - Voltaire de kim? Çevredekiler az buçuk okumuş yazmışlarsa, sorgucuyu ayıplarlar. Çünkü biraz mürekkep yalamış herkesin Voltaire’i tanıması gerekir. Öyleyse Voltaire’i soran, karşısındakileri sorguya çekmek yerine kendisini ele vermiştir. Ortaçağ engizisyon mahkemesi Galile’ye sormuştu: - Söyle bakalım Galile; evrenin merkezi dünya mıdır, yoksa bir başka yıldız mı? Güneş mi dünyanın çevresinde dönüyor; yoksa dünya mı güneşin çevresinde deviniyor? Sorunun içeriği, sorgucunun niteliğini hem tarihe yazdı; hem de kara yobazlığın siciline... Soru vardır, soranı büyütür; soru vardır, soranı yalnız küçültmez, alçaltır. Beş yaşında çocuk bahçedeki bir çiçeğe yumuk ellerini uzatarak sorabilir: - Bu ne? - Çiçek, gül... Sorunun niteliğiyle çocuğun yaşı, bilgisi, ve saflığı arasındaki uyum güzeldir. Ama kazık kadar herifin her sorusuna benzer hoşgörü gösterilebilir mi? Böyle durumlarda kocaman adamların olmadık soruları ya gelişmemişlik kanıtıdır, ya kurnazlık yöntemidir ya da eskilerin “tecahül-ü arifane” dedikleri soydandır. Ne olursa olsun, soruların niteliği, soranın kimlik belgesini oluşturur. Soru sora sora koca adamların ufaldıkları, küçüldükleri, bilisizliğin karanlığına gömüldükleri ve yok oldukları çok görülmüştür. Sorunun karşısında yanıt var. Yanıt var, yanıtlayanı küçültür; yanıt var yanıtlayanı büyütür; devleştirir. Kimi zaman soru bir yanıt niteliği taşır; kimi zaman yanıt bir soru niteliği içerir. Soruyla yanıt ve yanıtlamayla sorgulama arasındaki bütünleşmede öyle bir gerçek ortaya çıkar ki kimin sorduğunu, kimin yanıtladığını bilemezsiniz; kim kime ne soruyor, neden soruyor ve neden sordukça küçülüyor diye düşünürsünüz. (31 Mayıs 1982 tarihli yazısıdır) Anayasa Değişikliğinde Geçici Maddelerdeki Tuzaklar -II- Halkoylamasõnda evet oylarõnõn çoğunluğu sağlamasõ halinde oluşturulacak HSYK’nin hukuk içinde kalarak bağõmsõz ve tarafsõz yargõyõ kurmasõ ve korumasõ büyük ölçüde adli ve idari yargõ hâkim ve savcõlarõnõn içinden seçilecek üyelere bağlõ olacaktõr. Nuri ALAN Emekli Danõştay Başkanõ madde bunlarõn “Kurul müfettişi ve adalet mü- fettişi” sõfatõyla görev ya- pacağõnõ açõklamakla bir- likte, kadrolarõ bakanlõkta kalacağõ ve hiyerarşik bağ- lantõ devam edeceği için hukuki durum bugünkün- den farklõ olmayacaktõr. 6- Bu uygulamalar, 159. maddede belirtilen uyum yasalarõ yürürlüğe girin- ceye kadar devam ede- cektir. Sonuç Görüldüğü üzere AKP bu kez işi sõkõ tutmuş, 21 Ekim 2007 tarihindeki hal- koylamasõnda paketten çõ- kardõğõ geçici 18. ve 19. maddeler yerine, yine ay- nõ madde numaralarõ al- tõnda, yargõyõ kõsa sürede teslim alma işini sonuç- landõracak bir düzenleme yapmõştõr. Referandum sü- reci başladõktan sonra pa- ketten bazõ maddelerin çõ- karõlmasõna gerek kalma- mõştõr. Dolayõsõyla 2007’de olduğu gibi yeni bir hukuk skandalõ yaşan- mayacaktõr. Geçici 18. maddede, bireysel başvu- ru ile ilgili düzenlemelerin iki yõl içinde tamamlan- masõ öngörüldüğü halde, geçici 19. maddede, HSYK’nin görev ve işle- yişi ile ilgili yasalarõn yü- rürlüğe girmesi için her- hangi bir süre sõnõrlamasõ getirilmemiştir. Bunlarõn gündeme getirilmesi Mec- lis’te çoğunluğu elinde bu- lunduran AKP’nin elin- dedir. Bu düzenlemeler makul bir süre içinde Mec- lis’e getirilse bile müza- kereleri, dolayõsõyla yü- rürlüğe girmeleri uzun sü- re alacaktõr. Uyum yasalarõ yürürlüğe girinceye kadar AKP adalet bakanõnõn baş- kanlõğõnda Kurul’a yeni seçilen üyelerin desteği ile önemli ve kritik gö- revlere atama, naklen ata- ma işlemlerini sonuçlan- dõracak; yargõda kadrolaş- ma hareketi büyük ölçüde tamamlanmõş ve köşe baş- larõ tutulmuş olacaktõr. Ge- çici maddelerdeki hü- kümler bu operasyon için yeterlidir. Halkoylama- sõnda evet oylarõnõn ço- ğunluğu sağlamasõ halinde oluşturulacak HSYK’nin hukuk içinde kalarak ba- ğõmsõz ve tarafsõz yargõyõ kurmasõ ve korumasõ bü- yük ölçüde adli ve idari yargõ hâkim ve savcõlarõnõn içinden seçilecek üyelere bağlõ olacaktõr. Yurtsever ve hukuka inanan hâkim ve savcõlarõmõzõn bunun için hazõr ve dikkatli ol- malarõ gerekir. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle