Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
3 EYLÜL 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
SAĞLIK 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Yargıyı Emir Altına
Alma Hazırlıkları
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Başbakan, önceki gece bir özel kanalda yaptığı
söyleşide, referandumda çoğunluğu evet oyları
alacak olursa, iktidarın öncelikle yargıçlar arasında
büyük bir tasfiyeye gideceğinin ipuçlarını verdi.
AKP Genel Başkanı’nın, yürütmenin başı olarak
uygulamak istediği kimi icraata, kimi yurttaşların
açtığı davalar sonunda Anayasa Mahkemesi’nin
“iptal”, Danıştay’ın da “yürütmeyi durdurma”
kararları vermesinden bağrının çok yanık olduğunu
cümle âlem biliyordu. Önceki gece, kendisi ile
tartışmaya girmekten çekinen; aksine, beklediği
türden çanak “sorular” soran bir grup gazeteciye,
o bilinenlerin bir ikisinin de örneklerini vererek
somut hale getirdi.
Öylece Telekom ya da İzmir Alsancak Limanı
gibi, özel girişime satışı istenilen kuruluşların
devirlerinin ya durdurulduğunu ya da
geciktirildiğini söyleyerek “Şimdi bu anlayışla
nereye gidersiniz?” diye sormasının altında, o tür
kararları veren bir yargı yerine, attığı her adımı
onaylayan bir oluşum isteği yatıyor.
Nasıl bir yargı emrederler acaba?
Ama Erdoğan’ın yargıya güvensizliği bu
kadarıyla sınırlı olsa, 12 Eylül’de oy atacağı
anayasasına destek olmayı demokrasinin
gereği saydıklarını söyleyen sözde liberal
aydınlarınızı anlayışla karşılayalım. Hem düşünce
özgürlüğü istediğini söylüyor hem de kendisinin
kısa bir süre öncesine kadar yaptığı çelişkili
konuşmalar için düşüncelerini bir pankarta
“Türk’üm demeye utanan bir Başbakan” sözleri
ile aktaran vatandaşın “yapılan hakaret değil,
ağır eleştiridir” gerekçesi ile salıverilmiş olması
karşısında “ben bu yargı anlayışına saygı
duyamam” diye karşılıyor. Öyle anlaşılıyor ki,
düşünce özgürlüğü, kendisi için; sınırları yine
kendisi tarafından belirlenmiş bir kavramdır.
Oysa Avrupa Birliği’nin ölçütleri de, AİHM’nin
bu konuda verdiği içtihat kararları da,
Erdoğan’ın muasır medeniyet diye tanımladığı
çağdaş uygarlık dünyasının tam aksini
düşündüğünü gösteriyor.
AİHM ölçütleri
Özellikle politika ile uğraşanların bu tür ağır
eleştirilere tahammül etmesi gerektiğini ortaya
koyan sayısız örneği, Egemen Bağış ya da
Adalet Bakanı’ndan isteyebilir.
Çarktan çıkmış bir yargı özlemi, AKP liderini o
kadar sarmış olmalı ki, önceki geceki söyleşisinde,
referandumda “evet çıkması halinde nelerin
biteceğini onlar biliyorlar” sözleri ile önce,
çetelerin biteceğinden söz ediyor. Ardından da o
adını vermediği çetelerin yargı tarafından
korunduğu iması geliyor. Kırılma noktası olarak
değerlendirdiği hedef, çetelerle, ülkenin en büyük
yargıç ve savcılar birliği olarak, kendisinin hukuk
dışı yaptırımlarını sergileyen YARSAV’dır.
“İyi biliyorlar ki, ben YARSAV dedim, orada
kestim. YARSAV’dan sonra bir de çeteler var.
Bunlar müşterek bir çete oluşturdular.
Müşterek çete çalışıyor. Evet’in çıkması
halinde çetelerin biteceğini biliyorlar” diyebilen
Başbakan’ı izlerken, o konuşmayı adeta birer
figüran halinde izleyen meslektaşlardan öncelikle
kimin, “bir dakika efendim” sözleri ile, bu
müşterek çete kavramına açıklık getirmesini
Erdoğan’dan isteyeceğini boşuna bekleyenler
arasında kuşkusuz ben de vardım.
Özellikle seçim ya da halkoylaması türünden
kampanyalarda, söyleşi sahibini, çeşitli sorularla
sıkıştıran gazeteciliğin yasaklanmış olduğu
anlaşılıyor. Kendilerini birer süs bebeği gibi
algılayan arkadaşlar, sanırım çok çabuk
hiddetlendiğini bildikleri Başbakan’dan, “sen de
çeteden misin?” türünden bir azar beklemekten
korkmuş olabilirler. Bugünkü yargı sistemine asla
güvenilmeyeceğini içtenlikle belirtmiş olan
Erdoğan’ın 12 Eylül referandumunda evetlerin
çoğunluğu alması halinde ilk yaptırımının, o
sistemi yok etmek olacağını gizlemek gereğini bile
duymayışı önemlidir.
HSYK’nin bugünkü yapısını, “Onların arka
bahçesiydi. Bir kast sistemi vardı. Bu kast
sistemi çöküyor. Şimdi bu halkın ön bahçesi
olacak” diye nitelendiren Başbakan, o ön
bahçeye, Adalet Bakanı’nın elinde kocaman bir
makas taşıyan bir bahçıvan gibi gireceği günü
bekliyor olmalıdır.
Beğenmediği fidanları budayan, hatta söküp
atan bir bahçıvan.
Bir yandan 12 Eylül darbecilerini yıllarca koruma
altına alan 15. maddeyi değiştirmek; öte yandan,
daha ileri demokrasi yutturması ile, kendisini
zırhlar içinde koruyup kollayacak bir adalet
sistemini oluşturmaya çalışmak.
Halkoylamasına sunulan anayasayı
onaylayacaklarını söyleyen sahte demokratların
dikkatine.
Düzeltme: Önceki günkü yazımda, ekmek
fiyatlarının artacağını söyleyen kuruluş Fırıncılar
Derneği olacaktır.
Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
Sağlık Bilinci: Bugünlerde değerli Sosyolo-
ji Profesörü Mübeccel Kıra’yı sık sık anıyorum.
Işıklar içinde olsun. Halkıma, hastalarıma ger-
çekleri bir türlü anlatamadığım zamanlarda çev-
remdeki dostlarıma üzüntümü, kaygılarımı an-
latırdım. Bir seferinde bana “Coşkun Hoca lüt-
fen hiç dert etme, üzme kendini, çünkü bizim
halkımızın çoğunluğu yalnız bilmiyor değil ay-
nı zamanda öğrenemiyor” demişti. Özellikle
Anadolu’ya çıktığım zaman bu sıkıntıyı daha yo-
ğun yaşıyorum. Akraba evliliğinin kalıtımsal has-
talıklar için bir risk oluşturduğunu kolay anla-
tamıyorum. Tedavisi olmayan hastalıkların
varlığı konusunda ikna edici olamıyorum. Ot-
larla bitkilerle şifaya kavuşmanın mümkün ol-
madığını anlatamıyorum TV’lerdeki zırvalara ko-
laylıkla inanıyor ve aldanıyorlar. Politikacıların
zırvalarına inandıkları gibi. Tansiyon yüksekli-
ğinin sürekli bir tedaviyi gerektirdiğini, tansiyon
düşmüyorsa ilaç almanın bir çare olmadığını da
anlatamıyorum. “Hocam tansiyonum var ama
bana dokunmuyor” diyen okuryazarlara rast-
lıyorum. İlacın semptomatik (belirti giderici) et-
kisini açıklayamıyorum. Hastaların çoğunluğu
ne olduğunu anlayamadığı çok sayıda incele-
me raporları ile dolu dosyalar taşıyor. Hasta-
lığının ne olduğunu, adının ne olduğunu, özel-
likle kronik bir hastalıksa, yıllar geçmiş olsa bi-
le bilmiyor. Doktor seçmesini bilmiyor, ilacını
düzenli kullanmayı bilmiyor. Yurdumuzda tan-
siyon hastalarının yüzde 90’ının gerektiği gibi
tedavi gördüğünü sanmıyorum. Bence şeker
hastaları da öyledir, kalp hastaları da. Bir de ta-
nık olduğum şu davranışa bakar mısınız? Kas
güçsüzlüğü nedeni ile tedavi görmekte olan ve
bu nedenle zorlukla yürüyen iki kadın hasta-
ma kocaları “Yürüsene be kadın!” diye çıkışı-
yor. Görüyor musunuz bizim erkek oğlu er-
keklerimizi? Üstelik eşlerinin hasta olduğunu
tedavi gördüğünü de biliyorlar. Siz bakmayın
büyük şehirlerde büyük hastanelerde seçkin-
lerin iyi, yeterli tedavi görmeleri ve başarılı ame-
liyatlar geçiriyor olmasına. Durmadan yinele-
rim halkımız sağlık konusunda kendisini ko-
ruyacak yeterli bir bilince sahip değildir. Bu yar-
gım elbette demokrasimiz için de doğrudur. Al-
lahaşkına elinizi koyun vicdanınıza, şu refe-
randuma giderken halkımız, neyi, niçin oyla-
yacağını biliyor mu? Tüm politikacılar popülizm
yapmak zorundalar...
Doktorların Rolü: Halkın sağlık konusundaki
yetersizliğinde doktorların rolünü de unuta-
mayız. Gerçeği söylemekten çekinmezsek
çok kötü, bencil sorumsuz doktorlara rastlı-
yorum. Konuşmuyorlar, açıklama yapmıyor-
lar, iyi davranmıyorlar, hastalardan sıklıkla bu
şikâyetleri dinliyorum. Ünlü doktorlarımızdan
bazıları hastaları azarlıyor, birçoğu öyle gere-
kirken “Ben bunu iyi bilmiyorum şu merkeze
şu uzmana gitmelisiniz” demiyor. Yol göste-
rici olmuyor... Genetik olmayan bir hastalık
için, “Bu kızına da geçer onu getir tedavi ede-
yim” diyorlar, aldatıyorlar. İzmir’in en usta EMG
uzmanı tarafından yapılmış EMG incelemesi-
nin 3 defa boşu boşuna yinelendiğine tanık olu-
yorum. Gereksiz çok sayıda laboratuvar in-
celemesi görüyorum. Bir de yaman eczacıla-
rımız var. Verdiğim bir ilaç için “A bu çok kuv-
vetli bir ilaç neden verildi size” diye hava ba-
sıyor. Eczacı kalfalarının epeyce sağlık öğü-
dü verdiklerine ilaç tavsiyesinde bulundukla-
rına tanık oluyorum. Zaten sağlık konusunda
maşallah herkes ahkâm kesebiliyor. Hem de
58 yıllık bir hekimin yanında. İrrasyonel ve ol-
dukça kirlenmiş bir toplumda yaşıyoruz. Hal-
kımız için iyi bir eğitim, akla, bilime dayanan,
aydınlanmacı bir eğitim deyip dururuz ama kim
dinler? Köy Enstitülerini yıkanların öğretim bir-
liğini yok edenlerin vârisleri mi?
coskunoz@superonline.com
Sorunlarımızın Temeli
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - SGK hastanelerinin 2005’te
Sağlõk Bakanlõğõ’na apar topar
devredilmesinin ardõndan yaşa-
nan yeni ilaç alõm sistemine ilişkin
altyapõ sorunlarõ küçük ilaç fir-
malarõnõ vurdu. Hastanelerin ihale
usulü ilaç alõmõ yerine reçeteyle ilaç
almasõ, ürünlerinin tanõtõmõnõ ya-
pacak yeterli teknik ekibi olma-
yan küçük firmalarõ, ellerinde
kalan ilaçlar nedeniyle yüz
binlerce liralõk zarara uğrattõ.
Sağlõk Bakanlõğõ’nõn 2005’te
apar topar alõnan bir kararla
SGK’nin hastanelerini devral-
masõ ve ilaç alõmõ uygulamasõn-
da yapõlan değişiklikler küçük
medikal firmalarõnõ maddi zarara
uğrattõ. SGK’nin eczanelerinde
ve depolarõnda kalan ve süresi do-
lan ilaçlarõ firmalara iade etmesi
ve ilaç alõmõnda ihale usulü yeri-
ne reçete usulünün öne çõkmasõ,
ürünlerinin tanõtõmõnõ yapacak tek-
nik ekibi olmayan küçük firmala-
rõn rekabet gücüne darbe vurdu. İt-
hal ettikleri ilaçlarõ
satamayan, yeni uy-
gulama öncesinde SGK’ye sattõk-
larõ ilaçlarõ da kullanõm süresi dol-
duğu için geri
almak zorunda kalan firmalar yüz
binlerce TL’lik zarara uğradõlar.
Medikal ürünler ithal eden bir fir-
manõn yetkilisi Babacan Ay-
baş, yeni uygulama nedeniyle el-
lerinde kalan 60 bin kutu astõm
ilacõnõn 5 yõldõr depolarõnda bek-
lediğini söyledi. Söz ko-
nusu ilaçlarõn ruhsatõ,
gümrük vergisi ve diğer
teknik koşullarõ yerine
getirmek için 35 bin TL har-
cadõklarõnõ anlatan Aybaş, ilaç-
larõn tutarõyla birlikte toplam
zararlarõnõn 250 bin TL’yi bul-
duğunu ifade etti.
Aybaş, “Sistemin acele bir
kararla apar topar değiştiril-
mesi bizim gibi küçük fir-
maları maddi açıdan çok sarstı.
250 bin TL’lik ilacın elimizde kal-
masının ardından, firmamızın
ilaç departmanını kapatmak zo-
runda kaldık. 14 çalışanımız işi-
ni kaybetti. Yeni uygulamaya
geçmek için bize 3 ay süre tanı-
salardı bunlar olmazdı. Yeni uy-
gulamayla bizim gibi küçük fir-
malar egale edildi” dedi.
GÖRÜLME ORANI YÜZDE 80
Psikolojik
sorunlar
hasta
ediyor
MELTEM YILMAZ
ADANA - Op. Dr. Taner
Bayramoğlu, psikolojik sorunlar ile
yoğun çalõşma temposunun,
hemoroidal hastalõklarõ tetiklemesi
nedeniyle bu hastalõklarõn şehirli
nüfusta görülme oranõnõn yüzde 80’e
ulaştõğõnõ belirtti.
“Diğer yandan, internetten
denetimsiz bir şekilde satışı
yapılan ve hemoroidal hastalıkları
tedavi ettiği iddia edilen ‘bitkisel
ilaçlar’ satılmaktadır. Ancak bu
ilaçlar, hastalığı tedavi etmek bir
yana, büyük ölçüde
tetiklemektedir” diye konuştu.
Hemoroidal hastalõklarõn “iç, dış ve
miks” olmak üzere üç grupta
toplandõğõnõ, bu hastalõklarõn
oluşumunda en önemli etkenlerin
müzmin kabõzlõk veya ishal, yanlõş
beslenme, hamilelik, zorlu
doğumlar, şişmanlõk, ailesel
yatkõnlõklar, yoğun çalõşma temposu
ile stres olduğunu kaydeden Dr.
Bayramoğlu, psikolojik sorunlarõn
vücutta etkilediği ilk sistemin
sindirim sistemi olduğuna işaret etti.
Hemoroidal hastalõklarõn tedavisinde
yapõlan tõbbi yanlõşlõklarõn başõnda
hekimin erken ve zamansõz ameliyat
kararõ olduğunu söyleyen Dr.
Bayramoğlu, “Hemoroidal
hastaların yüzde 95’e varan
orandaki kısmı klasik cerrahi
kullanılmadan çözülebilmektedir.
Kalan yüzde 5’lik hasta gurubuna
da minör operatif işlemlerle
mükemmel bir tedavi
yapılabilmektedir. Minör operatif
uygulamalar sayesinde lokal
anesteziyle bölgeyi uyuşturarak,
diş çekimi kadar acı hissiyle, 10
dakika içerisinde hemoroid
sorununu çözebilmekteyiz” dedi.
Eczanelerde ya da internet üzerinden
satõşõ yapõlan “bitkisel ilaçların” ise
tedavi ettiğinin bilimsel olarak
kanõtlanmadõğõna dikkat çeken Dr.
Bayramoğlu, “Tam tersine, bu
ilaçların oluşturduğu alerjik
reaksiyona bağlı olarak büyük
sıkıntılar yaşanabiliyor. Benim
tavsiyem, hekime gidemeyen
insanların bu hastalıkların acısını
dindirmek için ılık suya oturma
banyosu yapmalarıdır” görüşünü
dile getirdi.
Ne yapmalõ?
? Kabõzlõğõn önlenmesi.
? Bol miktarda lifli gõda almak.
? Bol miktarda sebze ve meyve
tüketmek.
? Günde en az 10 bardak su içmek
? Tuvalette çok zaman harcamamak.
? Düzenli fiziksel aktivitede
bulunmak.
? Anal bölge temizliğine dikkat
etmek.
En büyük sorun
mikrocerrah yetersizliği
İstanbul Haber Servisi - Türk Plastik, Rekons-
trüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Murat Topalan, kaza ya da başka
nedenle meydana gelen organ kopmalarõnda geri dö-
nüşü olmayan durumlarõn mikrocerrah yetersizli-
ğinden kaynaklandõğõnõ söyledi.
Prof. Dr. Topalan, Türkiye’de mikrocerrahi ame-
liyatlarõnõn 1980’li yõllarda başladõğõnõ, bu ameliyatlar
için pek çok faktörün bir arada olmasõ gerektiğini be-
lirterek “Deneyimli ve mikrocerrahi yapabilen cer-
rah, özel ameliyat aletleri, mikrocerrahi iplikle-
ri ve büyütmenin yapıldığı ameliyat mikroskop-
ları ve özel ameliyat gözlükleri. Bunlar içinde en
önemli faktör mikrocerrahi eğitimi almış cer-
rahlardır” dedi. Topalan, organ kopmalarõnõn ge-
nellikle sanayide çalõşanlarõn başõna geldiğine, bu tür
kazalarõn olmamasõ için işyerlerinde gereken ön-
lemlerin alõnmasõ gerektiğine dikkat çekti.
İstanbul Haber Servisi -
Göztepe Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi Başhekimi Prof. Dr.
Hikmet Okur, 3 yõldõr
düşündükleri ve üzerinde
çalõştõklarõ Organ Nakli
Merkezi’ni hastane bünyesinde
hizmete açtõklarõnõ belirterek
“Bundan önce bizim bir
ayağımız eksikti. Birtakım yasal
prosedürleri yerine getirmek
için uğraşıyorduk. Yeterli
ekibimizi de kurunca organ
nakli ünitemizi hizmete açtık”
dedi. Prof. Okur, hastane
bünyesinde büyük bir nefroloji
klinikleri olduğunu ve burada 125
diyaliz hastasõna hizmet
verdiklerini ve yaklaşõk bir ay
önce hizmete başlayan Organ
Nakli Merkezi’nde ameliyatlara
başladõklarõnõ anlattõ. Okur, “Şu
anda ikinci böbrek naklimizi
gerçekleştirdik. Hastaların
sağlık durumları da gayet iyi”
dedi. Organ Nakli Servisi
Koordinatörü Doç. Dr. Rafet
Yiğitbaşı da merkezde
hemşirelerle birlikte 15 kişilik bir
ekip ve 5 oda 6 yatakla hizmet
vermeye başladõklarõnõ, daha önce
250 kadar böbrek nakli
operasyonuna girdiğini ve
ameliyatlarõn 50 kadarõnõ da
kendisinin yaptõğõnõ söyledi.
Türkiye’de 50-60 bin kadar organ
nakli bekleyen hastanõn
bulunduğunu anõmsatan Yiğitbaşõ,
“Organ nakli, son dönem
hastalıkların en modern ve
kesin tedavi şeklidir. Bu konuda
gerekli bilincin oluşturulması
son derece önemlidir” dedi.
Nefroloji Servisi Şefi Doç. Dr.
Ali Rıza Odabaşı ise organ nakli
konusunda, hedefi büyütmek
istediklerini belirterek,
hedeflerinin bu yõl sonuna kadar
en az 15 kişiye böbrek nakli
yapmak, gelecek yõl da ayda en az
2-3 nakil gerçekleştirmek
olduğunu kaydetti.
SİBEL BAHÇETEPE
Türkiye’den engelli derneklerinin de ara-
larõnda bulunduğu sivil toplum kuruluşu tem-
silcileri, geçen aylarda İsviçre’nin Cenevre
kentinde Türkiye’de engellilerin ekono-
mik, sosyal ve kültürel haklardan yararlan-
ma bakõmõndan karşõlaştõklarõ sorunlara
işaret etme amacõyla Bir-
leşmiş Milletler (BM)
Ekonomik, Sosyal ve Kül-
türel Haklar Komitesi’ne
bir rapor sundular. Sivil
toplum kuruluşu temsilci-
leri, Türkiye’de engelli-
lerin hak ihlali yaşadõkla-
rõnõ belirterek, söz konusu
raporla yaşanan sorunlar
ile devletin sunduğu ra-
pordaki eksikliklere dikkat
çekmeyi hedefledikledik-
lerini söylediler.
Raporda engellilik ala-
nõnda ayrõmcõlõk yasağõ,
çalõşma hakkõ ve adil ça-
lõşma koşullarõ hakkõ, sos-
yal güvenlik hakkõ, sağlõk
hakkõ, eğitim hakkõ, kültürel, sosyal ve bi-
limsel yaşama katõlõm hakkõ, engelliler ile il-
gili hukuki ve fiili durumlar ele alõndõ. Ra-
poru sunmak için Cenevre’ye gidenler ara-
sõnda yer alan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi Öğretim Üyesi İdil Işıl Gül,
“Engellilik konusunda özellikle hükü-
met ve Meclis’in yaklaşımını değiştir-
mek için uluslararası baskının önemli
olduğunu fark ettik. Bu çalışmaları yalnız
Türkiye’de değil, uluslararası örgütleri de
kullanarak yapmak istedik” dedi. Türki-
ye’nin 2003 yõlõnda BM Ekonomik Sosyal
Kültürel Haklar Sözleşmesi’ne taraf oldu-
ğunu anõmsatan Gül, sözleşmeye taraf olan
ülkelerin, kendi ülkelerindeki mevcut durum
ile ilgili rapor sunduğunu anlattõ. Türkiye Kas
Hastalõklarõ Derneği üyesi Ha-
kan Özgül de komitenin 18
yõldõr yõlda 2 kez toplandõğõnõ,
toplantõlarda ülkeler hakkõnda
gerekli bilgi, raporlama, birey-
sel başvuru, devletlerarasõ dile
getirerek şöyle devam etti:
“Devletler anlaşma gereği
komiteye belirli zamanlarda
ülkelerindeki hakların kulla-
nımına ilişkin raporlar su-
narken, sivil toplum kuru-
luşları da ilgili sözleşmenin
komitesine ülkedeki duru-
mu anlatmak ve devletin sun-
duğu raporlardaki eksiklik-
leri dile getirmek için ‘Gölge
Rapor’ veya alternatif rapor
sunar. Raporumuzda en kısa
zamanda engelliliğe dayalı ayrımcılıkla
mücadele eylem planı hazırlanması ve uy-
gulanması gerektiğini, çoklu ayrımcılığa
ilişkin yasal düzenlemenin yapılması,
engellilerin toplumun eşit hak sahibi bi-
reyleri olduğu yönünde bilinç arttırıcı ted-
birler alınması, erişebilirliğe ilişkin stan-
dartların tamamlanması gibi talepleri-
mizi dile getirdik.”
Göztepe’ye organ nakli merkezi açıldı
STK’LERDEN BM’YE ENGELLİLER RAPORU
Engelleri yõkõn
İlaç alõm sisteminin değişmesiyle altyapõ sorunlarõ ortaya çõktõ. Olan da küçük ithalatçõ firmalara oldu
Binlerce ilaç elde kaldı
? Görme Özürlüler Derneği,
Türkiye Sakatlar Derneği,
Türkiye Körler Federasyonu,
İnsan Haklarõ Derneği, Ruh
Sağlõğõnda İnsan Haklarõ
Girişimi, İstanbul Bilgi Üni-
versitesi İnsan Haklarõ Hu-
kuku Uygulama ve Araştõrma
Merkezi, Toplumsal Haklar
ve Araştõrmalar Derneği,
Türkiye Kas Hastalõklarõ
Derneği ve Narlõdere Zihin-
sel Engelliler Koruma ve
Destekleme Derneği üyele-
rini temsilen sunulan rapor-
da, Türkiye’deki engellile-
rin yaşadõğõ sorunlar ve ya-
sal boşluklara dikkat çekildi.