23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 4 TEMMUZ 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 9 19 derecenin altına düşürmeyin İstanbul Haber Servisi - Yazõn bunaltõcõ sõcaklõğõnda serinlemek için kullandõğõmõz klimalar sağlõğõmõzõ bozabiliyor. Uzmanlar, özellikle çocuklarõn, yaşlõlarõn ve kronik rahatsõzlõğõ bulunanlarõn klimalarõ kullanõrken daha dikkatli olmasõ konusunda uyarõda bulunurken klimalarõn zatürreeye, alerjik astõma, akciğer mantarlarõna, alerjiye, hatta solunum yetmezliğine varabilen ciddi soruna neden olabileceğini söylediler. Levent Cerrahi ve Tanõ Merkezi İç Hastalõklarõ Uzmanõ Dr. Ergün Koçer, klimalarõn fazla sõvõ kaybõnõ önlediği için insanlarõn kendilerini rahat hissetmelerine neden olduğunu ancak bilinçsiz kullanõlmasõ halinde sağlõk sorunlarõna neden olabileceğini belirtti. Klimalarõn insanlarõn doğal ortamlarõnõ değiştirdiğini, dõş ortam havasõ ile doğal ortam havasõnõ değiştirdiğini anõmsatan Koçer, “Bir gün içinde birkaç saat aralıklarla vücudun muhatap olduğu ısının değişmesi vücudun bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor” dedi. Odanõn õsõsõnõn 19 ile 20 derecenin altõna çok fazla indirmemek gerektiğine dikkat çeken Koçer, “Klima odanın nemli havasını alarak kuru bir hava verir. Bu da alerjik nezle ve alerjik astım hastalarının hastalıklarının tetiklenmesine neden olur. Ayrıca evin içindeki havayı sirküle eden klimalar evin içindeki polenleri, tozları yeniden havaya verirler. Bir zaman sonra alerjenleri havaya verir bu da alerjik reaksiyonlara neden olur” dedi. Filtreleri temizletin Klimalarõn filtrelerinin 6 ayda bir temizlenmesi ve bakõmõnõn çok iyi yapõlmasõ gerektiğinin altõnõ çizen Koçer, “Filtreler havadaki polenleri, birtakım bakterileri, mantarları tutuyor. Fakat bunlar için aynı zamanda klimanın içinde üremelerine neden oluyor. Klimaların en çok bilinen yaptığı ağır enfeksiyonların başında lejoneli denilen bakterinin yaptığı ağır enfeksiyon geliyor. Klimalarda rahatlıkla üreme imkânı bulan bu bakteriler halk arasında zatürree dediğimiz tabloya neden oluyor” uyarõsõnda bulundu. Zatürreenin soğuk terleme, az öksürük, nefes darlõğõ, şuur bulanõklõğõ ile seyrettiğini dile getiren Koçer, “Hastalık 24-48 saat içinde tablo değiştirebiliyor, hasta bir anda yoğun bakımlık olabiliyor. Hemen müdahele edilmeli, hasta antibiyotik tedavisine alınmalıdır. Tablo hızlı geliştiği için hasta bazen solunum cihazına da bağlanmak zorunda bile kalabiliyor. Klimalar ayrıca cilt, akciğer mantarı gibi hastalıklara da yol açıyor. Mantar enfeksiyonu bulaşıcı olabiliyor. Özellikle çocukların savunma mekanizması zayıf olduğu için aileler daha dikkatli olmalıdır” dedi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Uğur Dündar ve Nedim Şener 7 Haziran günü yaptıkları TV programı- na bu adı vermişlerdi. Bu programda benim yıllardır emek verdiğim ve yi- nelediğim bir konuya yer verilmişti. Ya- zık ki bu önemli mesajlar ancak ge- cenin geç saatlerinde yayımlanabili- yor... İki meslektaşımız benim ya- bancısı olmadığım çarpıcı, şaşırtıcı ve o derecede de üzücü gerçekleri dile getirdiler. Domuz gribinin bir büyük tehlike ola- rak dünyaya sunuluşu bir manipülas- yondu. Bunu aşı imalatı yapan firma- lar tezgâhlamıştı. Pek çok ülke paha- lıya mal olan milyonlarca aşı satın al- dılar ve onların ancak yüzde 5-10’unu kullanabildiler. Bizim ülkemiz de bun- lardan biri oldu. Burada en çarpıcı ger- çek Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) burada oynadığı roldü. Uluslararası ör- gütlere güveni sarsacak olan bu ger- çek WHO içindeki ilgili komite üyele- rinin, ilaç firmaları ile olan ilişkileri nedeniyle bu örgütün domuz gribi konusunda gerçeğe aykırı ve heyecan uyandırıcı haberlerin tüm dünyaya yayılmasına yol açması ve aşı kulla- nımını teşvik etmiş olması idi. Ger- çekten uluslararası bir skandaldı bu. İki hekim konuşmacı bunun ardından bazı hastalıkların icat edilerek çok sayıda ilacın yok yere kullanıldığını, bu- rada sağlıksız hiç de şık olmayan he- kim-ilaç firması ilişkilerinin öncelikli rol oynadığını ileri sürdüler. Doğru tespitler yapan, önemli me- sajlar veren bilimin bilimselliğin sa- vunmasını yapan meslektaşlarım, programın ilerleyen dakikalarında hız- larını alamayarak bence abartmalı ve genelleştirici iddialar ileri sürdüler. Fi- zik tedavi uzmanı arkadaşım, kendi alanında yapılan operasyonların yüz- de 99’unun gereksiz olduğunu söylü- yordu. Oysa bunlar tedavi edilebilir hastalıklardı. Çok defa yanlış, gerek- siz, yararsız reçeteler yazılıyordu. Bu- na ilaveten para karşılığı yayınlar ya- pıldığı, tıp dergilerindeki yayınların büyük çoğunluğunun manipüle edilmiş olduğu, bu makaleler için tanınmış isimlerin hayalet yazarlar olarak adla- rının yazılara eklendiği ve her insanın bir fiyatı olduğu gibi doğrusu benim gi- bi toplumdaki kire pasa çokça tanık ol- muş insanları bile tedirgin edecek şeyler söylediler. Kimlerdi bu adlarının böylesine etik dışı kullanımına izin verenler!.. Göğüs hastalıkları uzmanı- na göre bugün artık kongrelerin hiç- bir yararı yoktu ve bunlar ilaç firmala- rının denetiminde turistik maksatlarla yapılmakta idi. Programa çok iyi baş- layan konuşmacıların bu toptancı, genelleştirici yargılarını yadırgadım. El- bette çok sayıda bilim dışı uygulama var, şarlatanlık var, ilaç firmalarının ma- rifetleri var. Ben bunlara yıllardır de- ğiniyorum. Ama bunlara karşı duran, dürüstçe bilim üreten, yayın yapan, he- kimlik yapan sayılamayacak kadar çok öğüneceğimiz doktorumuz bilim insanımız var. Bilim dergilerini de hiç ayrım yapmadan suçlamak doğru ol- maz. Bir de şöyle gerçekler var. Yayın or- ganlarımız ve medya farkına varmadan şarlatanlıklara, aldatmacalara aracı olabiliyor. Gazeteler TV’ler sıklıkla ya- nıltıcı tıp haberleri verebiliyorlar. Ya- nıltıcı, aldatıcı, kök hücre ve aku- punktur haber ve uygulamalarına ya- zılarımda birkaç kez değindim ve bu yüzden garip şekilde mahkemelik bi- le oldum. Bakınız büyük bir titizlikle dü- rüst, tarafsız haber yayını yapan Uğur Dündar bile ekranlarda kendi yöneti- minde bunlardan bazılarının görün- mesini önleyemedi? Ben onu takdir et- tiğim, bir dost olarak birkaç kez uyar- maya çalıştım. Bu gerçekleştirdiği programla bir ironiye yol açtığını dü- şünüyorum. Biz hekimler medya ile ve tabip odaları ile ilkeli meslektaşlarımız ve bilim insanlarımızla iyi bir işbirliği içinde bu alanda iyi bir mücadele vermek sorumluluğunu taşıyoruz. coskunoz@superonline.com Tıp Yalanları SİBEL BAHÇETEPE Türkiye’de tarõmsal ilaçlama bilinçsiz yapõlõ- yor. Uzmanlar, tarõm alanõnda çalõşan yaklaşõk 20 milyon nüfusun kansere varabilen cid- di sağlõk sorunlarõ ile karşõ karşõya kal- dõğõnõ söylüyorlar. Adli tõp uzmanlarõ, yapõlan analizlerde çiftçilerin yağ dokularõnda yüksek oranda pestisit- lerin (böcek ilacõ) biriktiğini ve bu- nun da DNA kõrõlmalarõna neden olarak çok sayõda hastalõğa yol aç- tõğõnõ belirtirken ziraat mühendisle- ri de Tarõm Bakanlõğõ’nõn bu konu- da acilen gereken önlemleri almasõ ge- rektiğini, devletin tarõm politikasõnõn ol- masõ gerektiğini bildirdiler. Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi Ad- li Tõp Anabilim Dalõ’ndan Prof. Dr. Mete Kor- kut Gülmen ile Dr. Nebile Dağlıoğlu yaptõğõ or- tak açõklamada, “Çalışmalar, bu pestisitlerin en- dokrin bozucu ve non-Hodgkin’s lenfoma, lösemi, akciğer kanseri, uterus kanseri, yu- muşak-doku sarkoma, Hodgkin’s hastalığı ve düşük sperm konsantrasyonu gibi birçok has- talık için potansiyel risk faktörü olduğunu gös- termiştir” dediler. Tarõmõn yoğun yapõldõğõ Adana’da yaklaşõk 540 bin hektar tarõm alanõnda, 2008 yõlõnda mücade- le sezonu boyunca bin ton pestisit kullanõldõğõ be- lirtilen açõklamada, şöyle denildi: “İlaçlama yaparken elbise, eldiven, maske, bot gibi koruyucu önlemler alınmıyor. Epi- demiyolojik çalışmalarda, kanser vakalarında ki artışın nedeni olarak pestisitlerin neden olduğu DNA kırılmaları sorumlu tu- tulmaktadır. Ülkemizde tüketilen tarım ilaçlarının yüzde 32’si Çu- kurova bölgesinde kullanılıyor. Adana’da yaşayan, yeni do- ğum yapmış annelerin sütün- de organoklorlu pestisit dü- zeyinin araştırılması için 2006 Temmuz- Eylül’de yap- tığımız bir çalışmada 59 an- neden aldığımız anne sütü- nün yüzde 62.72’sinde bu kimyasallara rastlanmıştır. 2008-2009’de ise Adana Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Daire Başkanlığı’nda otopsisi yapılan 82 cilt altı yağ dokusunda da organoklorlu pestisit kalıntıları bulunmuştur. Toplum sağlığını korumak için, pestisitler doğru kul- lanılmalı, korunma yöntemleri konusunda eğitim verilmeli, tarım ilaçlarının kullanımı de- netlenmeli, gıda ürünleri satışa sunulmadan ön- ce uygun biçimde denetlenmelidir.” Ziraat Mühendisleri Odasõ İstanbul Şube Baş- kanõ Ahmet Atalık ise zaman zaman Tarõm İl Mü- dürlükleri Proje İstatistik Şube Müdürlükleri’nin köylerde bilgilendirme toplantõlarõ yaptõklarõnõ, Ta- rõm Bakanlõğõ’nõn da Tarõm Gönüllüsü uygulamasõ ile Tarõm Danõşmanlõğõ hizmeti verdiğini ancak bunlarõn yetersiz olduğunu söyledi. Atalõk, “Ta- rım Bakanlığı, danışmanlığı desteklemeli, zi- raat mühendisleri ile köylülerin bağını oluş- turacak bir hareket içine girmeli, Tarım Gö- nüllülüğü kapsamında her köye bir mühendis ya da veteriner uygulamasını ülke çapında köy- lere yaygınlaştırılmalıdır. Avrupa’daki çiftçi ürünlerini kooperatifler üzerinden satar ve de- netimler daha sıkıdır” açõklamasõnõ yaptõ. Bursa Ziraat Mühendisleri Odasõ İkinci Baş- kanõ Orhan Sarıbal da çiftçilerin yõlda ortala- ma 15-20 kez ilaçlama yaptõklarõnõ ancak koru- ma önlemi almadõklarõ için hayatlarõnõ hiçe saydõğõnõ söyledi. İlaçlama sõrasõnda kimyasal maddeden korunmada kullanõlan etkili bir mas- kenin ortalama fiyatõnõn 500 TL olduğunu anõm- satan Sarõbal, “Çiftçilerin koruma önlemi al- ması ekonomileriyle paraleldir. Üretici üç ku- ruş cebine girsin diye sağlığını ne yazık ki hi- çe sayabiliyor. Bu ilaçlara maruz kalanların ellerinde egzamalar, alerjiler, deri döküntü- leri, yüzde, gözde şişlik, mide bulantısı, kan- ser vakalarına rastlanıyor. Devletin kısa, or- ta ve uzun vadede tarım politikası olmalıdır” diye konuştu. Çiftçiler deri ve sinir sistemi hastalõklarõndan kansere varabilen ciddi sağlõk sorunlarõ ile karşõ karşõya Çiftçinin korkusu tarõm ilaçlarõ Uçak yolculuğu hasta etmesinDİKKATİstanbul Haber Servisi - Uzun süreli uçak yolculuğunun ağõz, burun ve gözlerde kurulu- ğa, üst solunum yolu ve sindirim sistemi so- runlarõna, vücut sõvõsõnõn azalmasõna, uyku düzenlerinin bozulmasõna, dokulara az oksijen gitmesine, bitkinliğe, fiziksel ve zihinsel per- formans düşüklüğüne kadar çok sayõda sağlõk sorununa neden olabileceği belirtildi. Uzman- lar, yaşanan sorunlarõ en aza indirmek için uçuş öncesinde ve uçuş sõrasõnda bol sõvõ tü- ketilmesi, alkolden de uzak durulmasõ gerekti- ğini söylediler. Hisar Intercontinental Hospital Havacõlõk Tõp Merkezi Uçuş Hekimi Dr. Pı- nar Atakan Birler; özellikle 4 saatin üzerin- de süren uzun mesafeli uçak yolculuğunun normal sağlõklõ kişileri bile etkileyebilecek olumsuz birçok faktöre maruz kalõnmasõna ne- den olduğunu anõmsatarak “Uçak içindeki havanın neminin az olması ağız, burun ve gözlerde kuruluğa neden olur, bu bir sağlık problemi değildir ama yeterli sıvı takviyesi yapılmazsa uzun dönemde farklı problem- lere neden olabilir” dedi. Uçak yolculuğu sõ- rasõnda cilt nemlendirici losyon ile burun de- liklerini nemlendirmek için serum fizyolojik burun spreyi kullanõmõ ve kontakt lens yerine gözlük takõlmasõ olabileceğini vurgulayan Birler, yeterli sõvõ alõmõ olmadõğõ takdirde de- hidratasyonun (vücut sõvõsõnõn azalmasõ) mey- dana gelebileceğini kaydetti. Birler, “Bu sıvı alımı uçuş öncesinde ve sırasında alkolsüz içecekleri kapsamalıdır. Alkol dehidratas- yonu arttırdığı için, uçmadan önce ve uçuş sırasında alkol kullanımı kısıtlandırılmalı, hatta tercihen içmekten kaçınılmalıdır” di- ye konuştu. K A D I N L A R I N K Â B U S U ‘ P O L İ K İ S T İ K O V E R S E N D R O M U ’ Tedavi kolay hekime başvuran az ŞULE KÖKTÜRK Kadõnlõk hormonlarõnda düzensizlik sonucu ortaya çõkan “polikistik over sendromu” (PCOS), kadõnlarõn yu- murtlamasõnõ engelleyerek, kõsõrlõğa hat- ta rahim kanserine yol açabiliyor. Poli- kistik over, âdet gecikmeleri, aşõrõ tüy- lenme, aşõrõ kilo veya obezite gibi özel- liklerin eşlik etmesi nedeniyle özellikle genç kõzlarõn yaşamõnõ kâbusa çeviriyor. Uzmanlar, hastalõğõn teşhisinin ve te- davisinin kolay ancak hekime başvuran kişi sayõsõnõn az olduğuna işaret ederek, yazõn aşõrõ tüylenmeden şikâyet eden genç kõzlara ise “Epilasyon yaptırma- yın, tedavi sonrasını bekleyin” diyor- lar. Kadõn Hastalõklarõ ve Doğum Uzma- nõ Op. Dr. Sedat Karaosmanoğlu, po- likistik overin üreme çağõndaki kadõn- larda görülme sõklõğõnõn, ülkelere ve böl- gelere göre yüzde 6 ile 10 arasõnda de- ğiştiğini belirterek, ancak hekime baş- vurmayan kişi sayõsõnõn yüksek olduğunu düşündüğünü ifade etti. Hastalõkta ka- dõnlõk hormonunu düzenleyen hormon- larõn dengesizliği sonucu düzenli yu- murtlamanõn zarara uğradõğõnõ, bazõ ol- gularda ara sõra yumurtlama olduğunu, bazen de hiç olmadõğõnõ anõmsatan Ka- raosmanoğlu, hastalõk nedeniyle yu- murtalarda çok sayõda küçük küçük kistler görüldüğünü, bu nedenle çok sayõda kist anlamõna gelen polikistik over adõnõ aldõğõnõ söyledi. Karaosmanoğlu, “Hastalar ya 16-20 arası yaşlarda âdet gecikmesi, âdet görmeme, tüy- lenme, kilo alma gibi şikâyetlerle ya da evlenip çocuk yapma aşamasında problem çıktığında başvuruyorlar. Kişinin jinekoloğa ulaşabilir olduğu koşullarda olguların tamamına yakın kısmına teşhis koyabiliyoruz. Erken teşhis önemlidir. Başlanacak basit ve ucuz bir doğum kontrol hapı tedavi- si ile hem belirtiler ortadan kalkacak hem de hormon dengesizliği sonucu uzun vadede oluşacak rahim kanseri riskinde artış engellenecektir. Teşhis zor değildir, pahalı değildir. Jineko- loğun iyi bir vajinal ultrasonla bakıp yumurtalıklarda kistlerin, özgü tipik yerleşimini görmesi ve kanda LH, FSH, E2 hormonlarına bakması ile ke- sinleşir. Tedavide düşük doz doğum kontrol hapı verilir. Çocuk isteme aşamasına gelindiğinde problem sü- rüyorsa yine çok basit ve ucuz bir hap ile yüksek başarı elde edilir.” Aşırı tüylenme tedaviyle geçiyor Dr. Sedat Karaosmanoğlu, özellikle genç kõzlarõn şikâyet ettiği tüyler konu- sunda ise tedaviye başladõktan 6-9 ay sonra tüylerde azalma ve incelme oldu- ğunu belirterek, “Genelde hemen epi- lasyon önermiyoruz. Önce tedaviye başlayıp tüyler inceldikten sonra ye- ni tüy çıkmaz hale geldikten sonra epi- lasyon öneriyoruz” dedi.Op. Dr. Karaosmanoğlu KLİMA KULLANIMI SGK’nin karekod ısrarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanõ Emin Zararsız, karekod uygulamasõyla ilgili olarak, “Çok kesin bir şekilde 1 Temmuz’da bu işin mutlaka uygulanacağını ifade ettik ve 1 Temmuz’dan bu yana uygulama devam ediyor. Şu ana kadar çok önemli, çok ciddi bir aksama olduğuna dair hiçbir haber gelmedi. Sistem tıkır tıkır işliyor” dedi. Emin Zararsõz, SGK’ye alõnacak sözleşmeli personel atama töreninde basõn mensuplarõnõn sorularõnõ yanõtladõ. Zararsõz, karekod sisteminin uygulanmasõ için hiçbir eksiklik bulunmadõğõnõ iddia ettiklerini belirterek, buna rağmen aksaklõklarõ düzelterek, 30 Haziran’a kadar sektöre süre verdiklerini hatõrlattõ. Zararsõz, şöyle konuştu: “Belirlediğimiz bu tarihe kadar üretici, ithalatçı ve depocularda karekodsuz hiçbir ilaç kalmadı. Piyasadaki karekodlu ilaçlar eczacıların daha önce aldığı ve raflarındaki satılmayan ilaçlardan oluşuyor. İlk zamanlarda bunların oranı biraz yüksekti. 30 Haziran itibarıyla satılan ilaçların yüzde 84’ü karekodlu ilaçlardır. Rafta kalan ilaçlar artık çok acil ilaçlar değildir. 1 Temmuz’dan bu yana uygulama devam ediyor. Bu sisteme benzer uygulamalar dünyada var ancak bunların hiçbirinin kapsamı Türkiye’deki kadar geniş değil. Türkiye, bu konuda model olacak ülke haline geldi.” İLAÇLAR KODLANDI TÜRK KALP VAKFI Ailelere destek İstanbul Haber Servisi - Prematüre (anne karnõnda gelişimini tamamlamadan önce doğan) bebekler ve aileleri yararõna hizmet veren El Bebek Gül Bebek Derneği, gerçekleştirdiği kampanya sayesinde Türkiye genelindeki ihtiyaç sahibi prematüre ailelerine desteğini sürdürüyor. Sağlõk sektörünün öncü markalarõndan olan firmanõn, çalõşanlarõ için gerçekleştirdiği “gönüllülük” temalõ iletişim toplantõsõ kapsamõnda bir yardõm kampanyasõ düzenlendi. Tüm çalõşanlar kullanõmõ mümkün olan defter, kalem gibi kõrtasiye ihtiyaçlarõn, kõyafet, ayakkabõ gibi konfeksiyon ürünlerini bu kampanya dahilinde ihtiyaç sahipleri için bir araya getirip bir ailenin ihtiyaç duyacağõ şekilde gönderime hazõr hale getirdiler. Tüm çalõşanlarõn gönüllü olarak destek verdikleri kampanyada toplanan tüm eşyalar aynõ gün El Bebek Gül Bebek Derneği yetkililerine teslim edildi. EL BEBEK GÜL BEBEK DERNEĞİ Sıcak uyarısı İstanbul Haber Servisi - Türk Kalp Vakfõ Başkanõ Çetin Yıldırımakın, aşõrõ sõcaklarõn insanlarõn yaşamlarõnõ, kalp ve damar sağlõğõnõ tehlikeye attõğõna dikkat çekerek yurttaşlarõ sõcaklara karşõ önlem almalarõ konusunda uyardõ. Yõldõrõmakõn, yazõn kalp sağlõğõnõ korumak için şu önerilerde bulundu: ? Yemek konusunda aşõrõlõktan kaçõnõn ?Ağõr yağlõ kõzartmalardan, hayvansal kaynaklõ gõdalardan, sakatat ve şarküteri yiyeceklerinden uzak durun ? Bol yağlõ hamur işlerinden uzak durun ? Sebze ve meyve alõnõmõna dikkat edin ? Bünyenize uygun spor yapõn ? 12.00-16.00 saatleri arasõnda güneşin altõnda kalmayõn, bu saatlerde spor yapmayõn ? Bol su için ? Şekerli yiyecekler, sigara, alkol ve stresten uzak durun ? Ufak çocuk ve bebekleri güneş altõnda tutmayõn ? Ağõr sporlardan kaçõnõn, aşõrõ spor yapmayõn ? Sporcular sağlõk kontrollerini yaptõrmalõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle