Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
4 TEMMUZ 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
SAĞLIK 9
19 derecenin
altına
düşürmeyin
İstanbul Haber Servisi - Yazõn
bunaltõcõ sõcaklõğõnda serinlemek için
kullandõğõmõz klimalar sağlõğõmõzõ
bozabiliyor. Uzmanlar, özellikle
çocuklarõn, yaşlõlarõn ve kronik
rahatsõzlõğõ bulunanlarõn klimalarõ
kullanõrken daha dikkatli olmasõ
konusunda uyarõda bulunurken
klimalarõn zatürreeye, alerjik astõma,
akciğer mantarlarõna, alerjiye, hatta
solunum yetmezliğine varabilen ciddi
soruna neden olabileceğini söylediler.
Levent Cerrahi ve Tanõ Merkezi İç
Hastalõklarõ Uzmanõ Dr. Ergün Koçer,
klimalarõn fazla sõvõ kaybõnõ önlediği
için insanlarõn kendilerini rahat
hissetmelerine neden olduğunu ancak
bilinçsiz kullanõlmasõ halinde sağlõk
sorunlarõna neden olabileceğini belirtti.
Klimalarõn insanlarõn doğal ortamlarõnõ
değiştirdiğini, dõş ortam havasõ ile
doğal ortam havasõnõ değiştirdiğini
anõmsatan Koçer, “Bir gün içinde
birkaç saat aralıklarla vücudun
muhatap olduğu ısının değişmesi
vücudun bağışıklık sistemini
olumsuz etkiliyor” dedi. Odanõn
õsõsõnõn 19 ile 20 derecenin altõna çok
fazla indirmemek gerektiğine dikkat
çeken Koçer, “Klima odanın nemli
havasını alarak kuru bir hava verir.
Bu da alerjik nezle ve alerjik astım
hastalarının hastalıklarının
tetiklenmesine neden olur. Ayrıca
evin içindeki havayı sirküle eden
klimalar evin içindeki polenleri,
tozları yeniden havaya verirler. Bir
zaman sonra alerjenleri havaya
verir bu da alerjik reaksiyonlara
neden olur” dedi.
Filtreleri temizletin
Klimalarõn filtrelerinin 6 ayda bir
temizlenmesi ve bakõmõnõn çok iyi
yapõlmasõ gerektiğinin altõnõ çizen
Koçer, “Filtreler havadaki polenleri,
birtakım bakterileri, mantarları
tutuyor. Fakat bunlar için aynı
zamanda klimanın içinde
üremelerine neden oluyor.
Klimaların en çok bilinen yaptığı
ağır enfeksiyonların başında lejoneli
denilen bakterinin yaptığı ağır
enfeksiyon geliyor. Klimalarda
rahatlıkla üreme imkânı bulan bu
bakteriler halk arasında zatürree
dediğimiz tabloya neden oluyor”
uyarõsõnda bulundu. Zatürreenin soğuk
terleme, az öksürük, nefes darlõğõ, şuur
bulanõklõğõ ile seyrettiğini dile getiren
Koçer, “Hastalık 24-48 saat içinde
tablo değiştirebiliyor, hasta bir anda
yoğun bakımlık olabiliyor. Hemen
müdahele edilmeli, hasta antibiyotik
tedavisine alınmalıdır. Tablo hızlı
geliştiği için hasta bazen solunum
cihazına da bağlanmak zorunda bile
kalabiliyor. Klimalar ayrıca cilt,
akciğer mantarı gibi hastalıklara da
yol açıyor. Mantar enfeksiyonu
bulaşıcı olabiliyor. Özellikle
çocukların savunma mekanizması
zayıf olduğu için aileler daha
dikkatli olmalıdır” dedi.
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
Uğur Dündar ve Nedim Şener 7
Haziran günü yaptıkları TV programı-
na bu adı vermişlerdi. Bu programda
benim yıllardır emek verdiğim ve yi-
nelediğim bir konuya yer verilmişti. Ya-
zık ki bu önemli mesajlar ancak ge-
cenin geç saatlerinde yayımlanabili-
yor... İki meslektaşımız benim ya-
bancısı olmadığım çarpıcı, şaşırtıcı ve
o derecede de üzücü gerçekleri dile
getirdiler.
Domuz gribinin bir büyük tehlike ola-
rak dünyaya sunuluşu bir manipülas-
yondu. Bunu aşı imalatı yapan firma-
lar tezgâhlamıştı. Pek çok ülke paha-
lıya mal olan milyonlarca aşı satın al-
dılar ve onların ancak yüzde 5-10’unu
kullanabildiler. Bizim ülkemiz de bun-
lardan biri oldu. Burada en çarpıcı ger-
çek Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO)
burada oynadığı roldü. Uluslararası ör-
gütlere güveni sarsacak olan bu ger-
çek WHO içindeki ilgili komite üyele-
rinin, ilaç firmaları ile olan ilişkileri
nedeniyle bu örgütün domuz gribi
konusunda gerçeğe aykırı ve heyecan
uyandırıcı haberlerin tüm dünyaya
yayılmasına yol açması ve aşı kulla-
nımını teşvik etmiş olması idi. Ger-
çekten uluslararası bir skandaldı bu.
İki hekim konuşmacı bunun ardından
bazı hastalıkların icat edilerek çok
sayıda ilacın yok yere kullanıldığını, bu-
rada sağlıksız hiç de şık olmayan he-
kim-ilaç firması ilişkilerinin öncelikli rol
oynadığını ileri sürdüler.
Doğru tespitler yapan, önemli me-
sajlar veren bilimin bilimselliğin sa-
vunmasını yapan meslektaşlarım,
programın ilerleyen dakikalarında hız-
larını alamayarak bence abartmalı ve
genelleştirici iddialar ileri sürdüler. Fi-
zik tedavi uzmanı arkadaşım, kendi
alanında yapılan operasyonların yüz-
de 99’unun gereksiz olduğunu söylü-
yordu. Oysa bunlar tedavi edilebilir
hastalıklardı. Çok defa yanlış, gerek-
siz, yararsız reçeteler yazılıyordu. Bu-
na ilaveten para karşılığı yayınlar ya-
pıldığı, tıp dergilerindeki yayınların
büyük çoğunluğunun manipüle edilmiş
olduğu, bu makaleler için tanınmış
isimlerin hayalet yazarlar olarak adla-
rının yazılara eklendiği ve her insanın
bir fiyatı olduğu gibi doğrusu benim gi-
bi toplumdaki kire pasa çokça tanık ol-
muş insanları bile tedirgin edecek
şeyler söylediler. Kimlerdi bu adlarının
böylesine etik dışı kullanımına izin
verenler!.. Göğüs hastalıkları uzmanı-
na göre bugün artık kongrelerin hiç-
bir yararı yoktu ve bunlar ilaç firmala-
rının denetiminde turistik maksatlarla
yapılmakta idi. Programa çok iyi baş-
layan konuşmacıların bu toptancı,
genelleştirici yargılarını yadırgadım. El-
bette çok sayıda bilim dışı uygulama
var, şarlatanlık var, ilaç firmalarının ma-
rifetleri var. Ben bunlara yıllardır de-
ğiniyorum. Ama bunlara karşı duran,
dürüstçe bilim üreten, yayın yapan, he-
kimlik yapan sayılamayacak kadar
çok öğüneceğimiz doktorumuz bilim
insanımız var. Bilim dergilerini de hiç
ayrım yapmadan suçlamak doğru ol-
maz.
Bir de şöyle gerçekler var. Yayın or-
ganlarımız ve medya farkına varmadan
şarlatanlıklara, aldatmacalara aracı
olabiliyor. Gazeteler TV’ler sıklıkla ya-
nıltıcı tıp haberleri verebiliyorlar. Ya-
nıltıcı, aldatıcı, kök hücre ve aku-
punktur haber ve uygulamalarına ya-
zılarımda birkaç kez değindim ve bu
yüzden garip şekilde mahkemelik bi-
le oldum. Bakınız büyük bir titizlikle dü-
rüst, tarafsız haber yayını yapan Uğur
Dündar bile ekranlarda kendi yöneti-
minde bunlardan bazılarının görün-
mesini önleyemedi? Ben onu takdir et-
tiğim, bir dost olarak birkaç kez uyar-
maya çalıştım. Bu gerçekleştirdiği
programla bir ironiye yol açtığını dü-
şünüyorum. Biz hekimler medya ile ve
tabip odaları ile ilkeli meslektaşlarımız
ve bilim insanlarımızla iyi bir işbirliği
içinde bu alanda iyi bir mücadele
vermek sorumluluğunu taşıyoruz.
coskunoz@superonline.com
Tıp Yalanları
SİBEL BAHÇETEPE
Türkiye’de tarõmsal ilaçlama bilinçsiz yapõlõ-
yor. Uzmanlar, tarõm alanõnda çalõşan yaklaşõk
20 milyon nüfusun kansere varabilen cid-
di sağlõk sorunlarõ ile karşõ karşõya kal-
dõğõnõ söylüyorlar. Adli tõp uzmanlarõ,
yapõlan analizlerde çiftçilerin yağ
dokularõnda yüksek oranda pestisit-
lerin (böcek ilacõ) biriktiğini ve bu-
nun da DNA kõrõlmalarõna neden
olarak çok sayõda hastalõğa yol aç-
tõğõnõ belirtirken ziraat mühendisle-
ri de Tarõm Bakanlõğõ’nõn bu konu-
da acilen gereken önlemleri almasõ ge-
rektiğini, devletin tarõm politikasõnõn ol-
masõ gerektiğini bildirdiler.
Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi Ad-
li Tõp Anabilim Dalõ’ndan Prof. Dr. Mete Kor-
kut Gülmen ile Dr. Nebile Dağlıoğlu yaptõğõ or-
tak açõklamada, “Çalışmalar, bu pestisitlerin en-
dokrin bozucu ve non-Hodgkin’s lenfoma,
lösemi, akciğer kanseri, uterus kanseri, yu-
muşak-doku sarkoma, Hodgkin’s hastalığı ve
düşük sperm konsantrasyonu gibi birçok has-
talık için potansiyel risk faktörü olduğunu gös-
termiştir” dediler.
Tarõmõn yoğun yapõldõğõ Adana’da yaklaşõk 540
bin hektar tarõm alanõnda, 2008 yõlõnda mücade-
le sezonu boyunca bin ton pestisit kullanõldõğõ be-
lirtilen açõklamada, şöyle denildi:
“İlaçlama yaparken elbise, eldiven, maske,
bot gibi koruyucu önlemler alınmıyor. Epi-
demiyolojik çalışmalarda, kanser vakalarında
ki artışın nedeni olarak pestisitlerin neden
olduğu DNA kırılmaları sorumlu tu-
tulmaktadır. Ülkemizde tüketilen
tarım ilaçlarının yüzde 32’si Çu-
kurova bölgesinde kullanılıyor.
Adana’da yaşayan, yeni do-
ğum yapmış annelerin sütün-
de organoklorlu pestisit dü-
zeyinin araştırılması için
2006 Temmuz- Eylül’de yap-
tığımız bir çalışmada 59 an-
neden aldığımız anne sütü-
nün yüzde 62.72’sinde bu
kimyasallara rastlanmıştır.
2008-2009’de ise Adana Adli
Tıp Kurumu Morg İhtisas Daire
Başkanlığı’nda otopsisi yapılan 82
cilt altı yağ dokusunda da organoklorlu
pestisit kalıntıları bulunmuştur. Toplum
sağlığını korumak için, pestisitler doğru kul-
lanılmalı, korunma yöntemleri konusunda
eğitim verilmeli, tarım ilaçlarının kullanımı de-
netlenmeli, gıda ürünleri satışa sunulmadan ön-
ce uygun biçimde denetlenmelidir.”
Ziraat Mühendisleri Odasõ İstanbul Şube Baş-
kanõ Ahmet Atalık ise zaman zaman Tarõm İl Mü-
dürlükleri Proje İstatistik Şube Müdürlükleri’nin
köylerde bilgilendirme toplantõlarõ yaptõklarõnõ, Ta-
rõm Bakanlõğõ’nõn da Tarõm Gönüllüsü uygulamasõ
ile Tarõm Danõşmanlõğõ hizmeti verdiğini ancak
bunlarõn yetersiz olduğunu söyledi. Atalõk, “Ta-
rım Bakanlığı, danışmanlığı desteklemeli, zi-
raat mühendisleri ile köylülerin bağını oluş-
turacak bir hareket içine girmeli, Tarım Gö-
nüllülüğü kapsamında her köye bir mühendis
ya da veteriner uygulamasını ülke çapında köy-
lere yaygınlaştırılmalıdır. Avrupa’daki çiftçi
ürünlerini kooperatifler üzerinden satar ve de-
netimler daha sıkıdır” açõklamasõnõ yaptõ.
Bursa Ziraat Mühendisleri Odasõ İkinci Baş-
kanõ Orhan Sarıbal da çiftçilerin yõlda ortala-
ma 15-20 kez ilaçlama yaptõklarõnõ ancak koru-
ma önlemi almadõklarõ için hayatlarõnõ hiçe
saydõğõnõ söyledi. İlaçlama sõrasõnda kimyasal
maddeden korunmada kullanõlan etkili bir mas-
kenin ortalama fiyatõnõn 500 TL olduğunu anõm-
satan Sarõbal, “Çiftçilerin koruma önlemi al-
ması ekonomileriyle paraleldir. Üretici üç ku-
ruş cebine girsin diye sağlığını ne yazık ki hi-
çe sayabiliyor. Bu ilaçlara maruz kalanların
ellerinde egzamalar, alerjiler, deri döküntü-
leri, yüzde, gözde şişlik, mide bulantısı, kan-
ser vakalarına rastlanıyor. Devletin kısa, or-
ta ve uzun vadede tarım politikası olmalıdır”
diye konuştu.
Çiftçiler deri ve sinir sistemi hastalõklarõndan kansere varabilen ciddi sağlõk sorunlarõ ile karşõ karşõya
Çiftçinin korkusu tarõm ilaçlarõ
Uçak yolculuğu
hasta etmesinDİKKATİstanbul Haber Servisi - Uzun süreli uçak
yolculuğunun ağõz, burun ve gözlerde kurulu-
ğa, üst solunum yolu ve sindirim sistemi so-
runlarõna, vücut sõvõsõnõn azalmasõna, uyku
düzenlerinin bozulmasõna, dokulara az oksijen
gitmesine, bitkinliğe, fiziksel ve zihinsel per-
formans düşüklüğüne kadar çok sayõda sağlõk
sorununa neden olabileceği belirtildi. Uzman-
lar, yaşanan sorunlarõ en aza indirmek için
uçuş öncesinde ve uçuş sõrasõnda bol sõvõ tü-
ketilmesi, alkolden de uzak durulmasõ gerekti-
ğini söylediler. Hisar Intercontinental Hospital
Havacõlõk Tõp Merkezi Uçuş Hekimi Dr. Pı-
nar Atakan Birler; özellikle 4 saatin üzerin-
de süren uzun mesafeli uçak yolculuğunun
normal sağlõklõ kişileri bile etkileyebilecek
olumsuz birçok faktöre maruz kalõnmasõna ne-
den olduğunu anõmsatarak “Uçak içindeki
havanın neminin az olması ağız, burun ve
gözlerde kuruluğa neden olur, bu bir sağlık
problemi değildir ama yeterli sıvı takviyesi
yapılmazsa uzun dönemde farklı problem-
lere neden olabilir” dedi. Uçak yolculuğu sõ-
rasõnda cilt nemlendirici losyon ile burun de-
liklerini nemlendirmek için serum fizyolojik
burun spreyi kullanõmõ ve kontakt lens yerine
gözlük takõlmasõ olabileceğini vurgulayan
Birler, yeterli sõvõ alõmõ olmadõğõ takdirde de-
hidratasyonun (vücut sõvõsõnõn azalmasõ) mey-
dana gelebileceğini kaydetti. Birler, “Bu sıvı
alımı uçuş öncesinde ve sırasında alkolsüz
içecekleri kapsamalıdır. Alkol dehidratas-
yonu arttırdığı için, uçmadan önce ve uçuş
sırasında alkol kullanımı kısıtlandırılmalı,
hatta tercihen içmekten kaçınılmalıdır” di-
ye konuştu.
K A D I N L A R I N K Â B U S U ‘ P O L İ K İ S T İ K O V E R S E N D R O M U ’
Tedavi kolay hekime başvuran az
ŞULE KÖKTÜRK
Kadõnlõk hormonlarõnda düzensizlik
sonucu ortaya çõkan “polikistik over
sendromu” (PCOS), kadõnlarõn yu-
murtlamasõnõ engelleyerek, kõsõrlõğa hat-
ta rahim kanserine yol açabiliyor. Poli-
kistik over, âdet gecikmeleri, aşõrõ tüy-
lenme, aşõrõ kilo veya obezite gibi özel-
liklerin eşlik etmesi nedeniyle özellikle
genç kõzlarõn yaşamõnõ kâbusa çeviriyor.
Uzmanlar, hastalõğõn teşhisinin ve te-
davisinin kolay ancak hekime başvuran
kişi sayõsõnõn az olduğuna işaret ederek,
yazõn aşõrõ tüylenmeden şikâyet eden
genç kõzlara ise “Epilasyon yaptırma-
yın, tedavi sonrasını bekleyin” diyor-
lar.
Kadõn Hastalõklarõ ve Doğum Uzma-
nõ Op. Dr. Sedat Karaosmanoğlu, po-
likistik overin üreme çağõndaki kadõn-
larda görülme sõklõğõnõn, ülkelere ve böl-
gelere göre yüzde 6 ile 10 arasõnda de-
ğiştiğini belirterek, ancak hekime baş-
vurmayan kişi sayõsõnõn yüksek olduğunu
düşündüğünü ifade etti. Hastalõkta ka-
dõnlõk hormonunu düzenleyen hormon-
larõn dengesizliği sonucu düzenli yu-
murtlamanõn zarara uğradõğõnõ, bazõ ol-
gularda ara sõra yumurtlama olduğunu,
bazen de hiç olmadõğõnõ anõmsatan Ka-
raosmanoğlu, hastalõk nedeniyle yu-
murtalarda çok sayõda küçük küçük
kistler görüldüğünü, bu nedenle çok
sayõda kist anlamõna gelen polikistik over
adõnõ aldõğõnõ söyledi. Karaosmanoğlu,
“Hastalar ya 16-20 arası yaşlarda
âdet gecikmesi, âdet görmeme, tüy-
lenme, kilo alma gibi şikâyetlerle ya da
evlenip çocuk yapma aşamasında
problem çıktığında başvuruyorlar.
Kişinin jinekoloğa ulaşabilir olduğu
koşullarda olguların tamamına yakın
kısmına teşhis koyabiliyoruz. Erken
teşhis önemlidir. Başlanacak basit ve
ucuz bir doğum kontrol hapı tedavi-
si ile hem belirtiler ortadan kalkacak
hem de hormon dengesizliği sonucu
uzun vadede oluşacak rahim kanseri
riskinde artış engellenecektir. Teşhis
zor değildir, pahalı değildir. Jineko-
loğun iyi bir vajinal ultrasonla bakıp
yumurtalıklarda kistlerin, özgü tipik
yerleşimini görmesi ve kanda LH,
FSH, E2 hormonlarına bakması ile ke-
sinleşir. Tedavide düşük doz doğum
kontrol hapı verilir. Çocuk isteme
aşamasına gelindiğinde problem sü-
rüyorsa yine çok basit ve ucuz bir hap
ile yüksek başarı elde edilir.”
Aşırı tüylenme
tedaviyle geçiyor
Dr. Sedat Karaosmanoğlu, özellikle
genç kõzlarõn şikâyet ettiği tüyler konu-
sunda ise tedaviye başladõktan 6-9 ay
sonra tüylerde azalma ve incelme oldu-
ğunu belirterek, “Genelde hemen epi-
lasyon önermiyoruz. Önce tedaviye
başlayıp tüyler inceldikten sonra ye-
ni tüy çıkmaz hale geldikten sonra epi-
lasyon öneriyoruz” dedi.Op. Dr. Karaosmanoğlu
KLİMA KULLANIMI
SGK’nin
karekod
ısrarı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)
Başkanõ Emin Zararsız, karekod
uygulamasõyla ilgili olarak, “Çok
kesin bir şekilde 1 Temmuz’da
bu işin mutlaka uygulanacağını
ifade ettik ve 1 Temmuz’dan bu
yana uygulama devam ediyor.
Şu ana kadar çok önemli, çok
ciddi bir aksama olduğuna dair
hiçbir haber gelmedi. Sistem
tıkır tıkır işliyor” dedi.
Emin Zararsõz, SGK’ye alõnacak
sözleşmeli personel atama
töreninde basõn mensuplarõnõn
sorularõnõ yanõtladõ. Zararsõz,
karekod sisteminin uygulanmasõ
için hiçbir eksiklik bulunmadõğõnõ
iddia ettiklerini belirterek, buna
rağmen aksaklõklarõ düzelterek, 30
Haziran’a kadar sektöre süre
verdiklerini hatõrlattõ. Zararsõz,
şöyle konuştu: “Belirlediğimiz bu
tarihe kadar üretici, ithalatçı ve
depocularda karekodsuz hiçbir
ilaç kalmadı. Piyasadaki
karekodlu ilaçlar eczacıların
daha önce aldığı ve raflarındaki
satılmayan ilaçlardan oluşuyor.
İlk zamanlarda bunların oranı
biraz yüksekti. 30 Haziran
itibarıyla satılan ilaçların yüzde
84’ü karekodlu ilaçlardır. Rafta
kalan ilaçlar artık çok acil
ilaçlar değildir. 1 Temmuz’dan
bu yana uygulama devam
ediyor. Bu sisteme benzer
uygulamalar dünyada var ancak
bunların hiçbirinin kapsamı
Türkiye’deki kadar geniş değil.
Türkiye, bu konuda model
olacak ülke haline geldi.”
İLAÇLAR KODLANDI
TÜRK KALP VAKFI
Ailelere destek
İstanbul Haber Servisi -
Prematüre (anne karnõnda
gelişimini tamamlamadan önce
doğan) bebekler ve aileleri
yararõna hizmet veren El Bebek
Gül Bebek Derneği,
gerçekleştirdiği kampanya
sayesinde Türkiye genelindeki
ihtiyaç sahibi prematüre ailelerine
desteğini sürdürüyor. Sağlõk
sektörünün öncü markalarõndan
olan firmanõn, çalõşanlarõ için
gerçekleştirdiği “gönüllülük”
temalõ iletişim toplantõsõ
kapsamõnda bir yardõm
kampanyasõ düzenlendi. Tüm
çalõşanlar kullanõmõ mümkün olan
defter, kalem gibi kõrtasiye
ihtiyaçlarõn, kõyafet, ayakkabõ
gibi konfeksiyon ürünlerini bu
kampanya dahilinde ihtiyaç
sahipleri için bir araya getirip bir
ailenin ihtiyaç duyacağõ şekilde
gönderime hazõr hale getirdiler.
Tüm çalõşanlarõn gönüllü olarak
destek verdikleri kampanyada
toplanan tüm eşyalar aynõ gün El
Bebek Gül Bebek Derneği
yetkililerine teslim edildi.
EL BEBEK GÜL BEBEK DERNEĞİ
Sıcak uyarısı
İstanbul Haber Servisi - Türk
Kalp Vakfõ Başkanõ Çetin
Yıldırımakın, aşõrõ sõcaklarõn
insanlarõn yaşamlarõnõ, kalp ve
damar sağlõğõnõ tehlikeye attõğõna
dikkat çekerek yurttaşlarõ
sõcaklara karşõ önlem almalarõ
konusunda uyardõ. Yõldõrõmakõn,
yazõn kalp sağlõğõnõ korumak için
şu önerilerde bulundu: ? Yemek
konusunda aşõrõlõktan kaçõnõn
?Ağõr yağlõ kõzartmalardan,
hayvansal kaynaklõ gõdalardan,
sakatat ve şarküteri
yiyeceklerinden uzak durun
? Bol yağlõ hamur işlerinden uzak
durun ? Sebze ve meyve
alõnõmõna dikkat edin
? Bünyenize uygun spor yapõn
? 12.00-16.00 saatleri arasõnda
güneşin altõnda kalmayõn, bu
saatlerde spor yapmayõn ? Bol su
için ? Şekerli yiyecekler, sigara,
alkol ve stresten uzak durun
? Ufak çocuk ve bebekleri güneş
altõnda tutmayõn ? Ağõr
sporlardan kaçõnõn, aşõrõ spor
yapmayõn ? Sporcular sağlõk
kontrollerini yaptõrmalõ.