28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 4. PAZAR 4 TEMMUZ 2010 / SAY11267 PAZARIN PENCERESİNDEN SELÇUK EREZ Cennet broşürü Cennet nasıl biryerdir? Şol cennetin ırmakları sagnaklarda hiç taşmaz, konutları su basmaz. Orada insanların telefonları dinlenmez, internet siteleri sansürlenmez, hak arayanların gözlerine biber gazı sıkılmaz. Çocukların tümü ağaçlıklı, yeşillikli bahçeler içinde zelzelede yıkılmayan, güzel donanımlı, iyi aydınlatılmış, ısıtılmış, duvarları küflenmemiş binalarda çağdaş ve gerçek bilgilerin aktarıldığı dersler görürler, bilgisayar kullanır, en az bir yabancı dili iyi ögrenirler. Sadece birkaç kişinin değil herkesin oğlunun -ve tabii ki kızlarının da- koca koca gemileri vardır. Orada kimse Tann'nın Türkçe dilekçe kabul etmediğini, bunların illaki Arapça'ya çevrilmesinin gerektigini ileri sürmez. Yeşil sahalara otuz katlı binalar yapılmaz. Bir mahallede tek bir ağaç kesileceğinde bile orada oturanların düşünceleri sorulur. Ulusal ve arşıulusal bayramlarda askerler marşlara değil aşk şarkılarına ayak uydurarak yürürler. Şol cennetin sokaklarında Nazım Hikmet'e rastlarsınız, Erdal İnönü'ye, Ertuğrul Muhsin'e, Türkan Saylan'a rastlarsınız. Haldun Taner'i görürsünüz Markiz'de çay içerken. Leonardo da Vinci'yi de görürsünüz; küçük atölyesinde uçaklar, vinçler tasarlamaktadır. Az ötede, Mikelangelo heykel yapmakta, Tomas Edison cep telefonunu geliştirmeye çalışmaktadır. Okuduğunuz gazetelerin başmakalelerini İlhan Selçuk yazar. Turan Selçuk'un çizdiği karikatürlere gülersiniz. Dante Alighieri, sevgilisi Beatrice'ye kavuşmuştur; onunla gezmekte, yeryüzündeki eşi Gemma di Manetto Donati ise buna bozulmaktadır... Para geçmez. Borsa yoktur. Orada artık hiç kimse ölmez, cennet bölünmezl Cennete nasıl gidilir? • ->••'• < • Oraya gitmek için bu fani dünyadaki yaşamınızda doğru bildiginiz yolda yürümekten korkmamalısınız: Ezilenden yana olmalı, ezene karşı çıkmalısınız. Yetim hakkı yememekle kalmamalı, yiyeni yüksek sesle eleştirmelisiniz. Tehlikenin farkında olmalı, yağmur yagsa da, fırtına esse de Cumhuriyet mitinglerine katılmalısınız... Krala çıplak olduğunu söylemeli, dokuz köyden kovsalar da yalakalıgın avantaları için onurunuzu çiğnememelisiniz. Bütün bunların sadece bir kaçını yapmanız yeter: Bir sabah erken saatte evinizi basar, bilgisayarınıza el koyar, sizi gözaltına alırlar. Belli belirsiz ama pek renk vermeyen bir hastalığınız nasılsa vardır; bu birden belirginleşir, depreşir, sonuçta üç yakın zamanda kendinizi cennetin tam ortasında buluverirsiniz. • [email protected] O rtaokul yılları Çorlu'da kasetçide çalışırdım. Bu küçük Trakya kasabasındaki tek müzik dükkânıydı Gizem Müzik. İşte ben de ne zaman Athena dinlesem o günlere bir gider gelirim. Çünkü Athena'nın ilk albümü "One Last Breath" benim çıraklığımdı. Bu albüm farklıydı, o günler için bir devrim niteligindeki şarkıları ve tarzlarıyla özgündüler. Çocukluğumuz onlarla geçti, birlikte büyüdük. Neyse ki Athena uzun soluklu gruplar arasında kalabildi ve eski bir dost gibi arada bir gelip keyifli işler çıkarttı. Şimdi, dört yıl aradan sonra yeni albümleri "Pis" ile döndüler. Bu grubun sekizinci stüdyo albümü. Prodüktörlüğünü Mike Nielsen üstlenmiş, bas gitar ve klavyede Alp Ersönmez, davul ve perküsyonda Volkan öktem var. Ben de Hakan ve Gökhan Özoğuz ile Fenerbahçe'deki ALİ DENİZ stüdyolarında buluştum. Elbette niye dört USLU yıllık bir kopukluk olduğunu sorarak sohbete başladık. Gökhan bu kayıp zamanı "Babamız rahatsızdı, onu kaybettik. O her şeyimizdi, grubun temel diregiydi. Yaşadığımız bu deprem ve artçıları bizi epey yıprattı. Hakan'la bile ters düştük. Zor günler geçirdik. Ikiz olduğumuz için aynı anda askere de gidemedik. Hakan askere, ben de Londra'ya gittim ve durulmaya çalıştık" diye özetliyor. Başka bir deyişle bu albüm, ikilinin müzik yapabilecek ruh halini tekrar kazandıklarında olgunlaşmış. Belki de bu yüzden albümdeki ironi ve ayrı düşüş belirgin. Yaratım sürecindeki her dokunuşa yakın kalabilmeler ise albümün en büyük artısı. Athena en başından beri zor bir kulvarda yol aldı. Bir kere tutucu rock âlemlerine ska-punk gibi buralı dinleyicinin kulağına uzak birtarzla girdi. Ama müziklerini kabul ettirmeleri zor olmadı. Elbette bu müziğin okulu yok. Sokakta yetişerek, sokaktan beslenerek çoğalıyor onlarınki. Zaten o yüzden şarkılarında sloganları ve tribünleri duymak mümkün. Ne de olsa Fenerbahçe stadının azgın gürültüsüyle büyümüş Gökhan ve Hakan. Yeni albüm "Pis" ise tavır olarak arada kalmış değil. Kirli garaje müziğine göndermelerle dolu. Gökhan'a göre Athena bu albüm ile istedigine çok yaklaşmış durumda. Artık müziğin işleniş biçimini çok daha iyi öğrendikleri kesin. Albümde Alp Ersönmez'in bas hâkimiyeti ve Volkan Öktem'in bagetleri çok belirgin. Bu usta ikili albüme eşlik etmek bir yana ona ciddi de katkıda bulünup, kişilik katmışlar. Hakan albümün sözel kimliğindeki gelişmenin yalınlık olduğunu söylüyor: "Söz üzerine müzik yapmıyoruz. Hissiyat bir bütündür. Sözcüklerle oynayalım, anlamı bulandıralım falan yok. Dinleyiciyi şarkının dışına itmek istemiyoruz. O yüzden şarkılar birinci şahsa değil. Daha şiirsel bir tavırla herkese • gidiyor." Athena, grunge efsanesi Nirvana'nın "Breed" isimli şarkısını da Türkçe yorumlamıştı. Hazır yeri gelmişken Nirvana doğru zamanda doğru şeyleri söyleyen bir gruptu. Kurt Cobain de bizim kuşagımızın anahtarıydı. İlk albümleri Bleach'te "Love Buzz" cover'ını dinlemek bile dertlerinin ne olduğunu anlamak için yeterli. Athena'dan Gökhan ve Hakan da hem müzikal "' hem de özel hayatlarında hiçbir şeyi ne kadar riskli veya değil diye düşünmediler. Zaten doğal bir akışla işleri yürüdüğü için de bunun farkına varmadılar. Sözün özü Athena rock âlemindeki ayrıcalıklı yerini müziğe başladıkları 9O'lı yılların başından bu yana korudu. Ska-punk tarzlarından ödün vermeden müziklerini evrime uğratmak konusunda da inatlarından ödün vermediler. "Pis" albümünün genel havasına baktığımızda biraz arabesk ve karanlık bir tat almak mümkün. Gökhan ve Hakan bunun nedenini "Babam varken hayat daha günlük güneşlikti, onu kaybetmek, Londra seferi, askerlik ve ayrılıklar derken ona biraz gölge düştü. Elbette bu da bir lezzet" diyerek açıkhyor. Sonuçta Athena yine sahalara döndü. Akıcı, hızlı, biraz daha koyu da olsa renkli bir albümle buralardalar. İngilizce albüm ise nadasta. • [email protected] Tarlabaşı'nda uykusuz yabancılar... DENİZ ÜLKÜTEKİN E llerine geçirdikleri her çeşit alet edevatı bir ritim enstrümanına dönüştüren Stomp grubunun iki kıdemli üyesi Peter Stavrum Nielsen ve Johannes Bohun Istanbul'daydı. Bakırköy Kadın Kapalı Ceza Infaz Kurumu, Tarlabaşı Toplum Merkezi ve Bakırköy Umut Çocukları Derneği Gençlik Evi'nde yaptıkları atölye çalışmalanyla Stomp metodlarını Istanbullu gençlerle paylaştılar. Ancak ziyaretleri bu etkinliklerle sınırlı değildi. Onlar istanbul 2010 Sahne Ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği ve Babil Balığı Sanat Derneği tarafından düzenlenen Cihangir Insomia isimli tiyatro projesinde müzikleriyle yer alacak. Cihangir Insomia eylül ayı içinde sahnede olacak. Projeye ön ayak olan isimler yönetmen Stefan Bohun ve oyuncu Birsen Karacan. Cihangir Insomia, farklı ülkelerden altı insanın Istanbul'da Tarlabaşı'ndaki yıkık döküp bir evde, gizli âşıklar olarak uykusuzluklarını, genç bir aktörün esrarengiz ölümünü, yabancı olarak tutunma çabalarını konu ediniyor. Belki bilerek ya da bilmeyerek bir şeyin farkında olmamızı sağlıyor. Istanbul'u mesken tutan yabancılar içinde aşırı zenginler ve göçmen olarak buraya gelip şehrin en alt tabakasında yaşamak zorunda kalanlann dışında bir kitle de artık yaşam sürüyor. En geniş anlamıyla orta sınıf diyebileceğlmiz insanların Cihangir Insomia özelinde sanatçı olarak istanbul'da . tutunma mücadeleleri, üç farklı evde farklı hikâyelerin birbirine bağlanması üzerine kurulu. "Acaba bu insanları mutlu eden nedir? Kazandıkları para mı, Istanbul'da Cihangir'de yaşıyor olmak mı, burada kurdukları ilişkiler mi?" Oyunun yazarı Stefan Bohun'un merak ettiği sorular bunlar. Kendisi geçen yılın büyük kısmını istanbul'da geçirmiş. Cihangir'de kaldığı evin altındaki bardan gelen seslerle önce uykusuzluga -insomia- alışmış uykusuz gecelerden birinde de aklına bu fikir gelmiş. Stomp'un işe dahil olmasıysa biraz zorunluluktan, -belki dikkat etmlşsinizdir- Johannes'in Stefan'ın kardeşi olmasıyla yakından alakalı. Ancak Stomp üyeleri Istanbul'da olmaktan bir hayli memnun. Onların mesailerinin önemli bir kısmını dünya üzerinde gittikleri yerlerde var olan yerel sesleri Stomp Ritm ve Performans grubunun iki kıdemli üyesi Johannes Bohun ve Peter Stavrum Nielsen, eylül ayında sergilenecek tiyatro oyunu Cihangir Insomia'nın çalışmalan için İstanbul'daydı. Tarlabaşı'nda çokkültürlü bir yaşamı konu alan oyunun müziklerini Stomp üyeleri yapacak. Stomp repertuvarı içine dahil etmek oluşturuyor. Elbette ' bundan anlaşılması gereken yerel çalgıları alıp Brezilya ya da Afrika'da bir ülkenin müziğini taklit etmek değil. Sizin için çok alışıldık olan, matkap, tüp kamyonu, seyyar satıcı ya da sokakta farkına bile varmadığınız ve dünyanın neresine gitseniz karşınıza çıkacağını düşündüğünüz sesleri bulup bir ritim içinde izleyiciye geri sunmak. Cihangir Insomia için yapacakları müzikler de istanbul'un alışıldık seslerini bir araya getirip izleyiciye sunmak olacak. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle