22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Elestirmenler bîze savaş açtı - Bu yıl sanattaM 60. yılınız. Dünü konuştuk ama yanna bakbğınızda nasıl blr duygu kalıyorslza? - Kelaynaklar gibiylz, neslimiz tükeniyor. Ay geçmiyor ki bizden birini musalla taşına yollamayalım. Geriye dönüp baktığımda bürokratlar, politikacılar, bizim yıllanmızı nasıl yediler, buna nasıl izln verildi diye düşünüyorum. Ülkeyi bu hale onlar getlrdi. Türkiye'de komik blr şekilde demokrasi adı altında faşizan düzenler kurdular. - Pekl ya sanat dünyası? - Elestirmenler bize sava$ açtı diyorum, kızıyorlar. Ben onlan eleştirmiyorum ki. ûnce sınıflandırma yapmak gerek. Eleştirmen, tenkitçi, münekkit. Elestirmenler aynaya baksın ve kendini hangisinin sınıfına koyabildiğine namuslu bir şekilde karar versin. Kendisiyle hesaplaşırken "ben sadece eleştirmenim" diyorsa, onu alkışlanm. Ama geçen yıllar içinde yabancı sinemacılann borazanını çal, Türk sinemasını yok say, ondan sonra kahramanlık yap. Ne güzel memleketl - Slz hep düşüncelerinlzl net ve sert blr şekilde ifade etönlz. Bu konuda da epey eleştirillyorsunuz. - Açık açık söylüyorum çünkü. İnsanlar doğruyu duymak istemiyor. Eleştiren varsa çıksın, hesaplaşalım. Herhangi bir canlı yayında her kim olursa dokümanlarla karşı karşıya gelir, hesaplaşırım. Yürek ister. • Kelaynaklar gibiyiz neslimiz tükeniyor İ ü - Magazinln llglslnl çeken blr hayatınız olmuş. - Gençligimizde 8-10 kişiydik. Magazin basınının bizden başka uğraşacağı kimse yoktu. Şimdl de tonton muamelesl yapıyorlar, dokunmuyorlar. - Evlllllderinlz de oldukça konuşulmuş. - Çok kez beraber oldugum resmi ve gayri resmi kadınlarla ilgili konuşmam için köşeye sıkıştırmaya çalıştılar. Hiçbiri hakkında laf söylemedim. Bir kadın sana inanmış ve seninle beraber olmuşsa, aynldıktan sonra onu kepaze etmeye çalışmak, adamlığın neresine sıgar? Biz böyle yetiştik. - "lyl kadını ve lyi rolü kaçırmayacaksın" dlyorsunuz. Slz bu sözü uygulayabildinlz mi? - "Gencim, güzelim, mesleki başanlanm var. Daha iyisini bulurum" demeyeceksln. Bunu şimdi, yıllann getirdiği deneyimle ••••<•<>,• söyleyebiliyorum. Ama gençliğimde daha brütaldim. Ağzıma geleni konuşurdum. Yıllar, ince bir eğe ile sizi törpülüyor. Zaten törpülemezse kütüğün tekisin demektir. -Şllrierinlzden blrdlze tetesem, ruh hallnizl yansıtan. Çok mu farrtastik olur? - Yalnız biri degilim. Ama baktığınızda dünyaya yalnız geliyoruz. Bu konuda güzel bir şlirim de var. Diyor ki: "Yalnızlıktır aslolan, sen ceninken, annen bile dışındaydı". Dünyaya yalnız geliyorsun, yaşarken yalnızlığı paylaştığını düşünüyorsun. Ondan sonra da yalnız gidiyorsun. Budur! • Bu yıl Fikret Hakan, sanat hayatındaki 60. yılını kutluyor. Onca yıllık emeği de arşiv niteliğinde bir kitapla, "Türk Sinema Tarihi" ile taçlandırıyor. Artık onun için 70'inden sonrası yeni bir dönem. Üretimini yazın dünyasına kaydırdığı ve kendini yenilediği bir devir. Hayat onun için şimdi başlıyor. Avanta semtîme hiç uğramadı w - Hayat 70'lnde başlar dlyorsunuz. Nasıl blr hayat başladı şimdl slzln İçin? - Müthiş genç ve cevvalim şu an. Yaptığım işe inanıyorum, - Yasam enerjlnizl dinç tutan nedlr? - Son 10 yılda, nedense daha büyük bir güç geldi bana. Insan yaşlanınca pörsüyor ya, bende tam tersi oldu. Çalışma yaşamım yeniden dirildiği için bu bana moral de getirdi. Çünkü biz çalışmadığımız zaman sünüp, pörsüyen insanlarız. Her yaşın kıvamı ayrı, tadını çıkarmak lazım. - Korkulannız olmadı mı hiç? - Tek bir şeyden korktum. O da işslz kalmaktan. Onun dışında hiçbir şeyden korku duymadım. Ha bir de, Slvas, Elazıg, Muşta, üç sürgün alayında sakıncalı piyade olarak askerlik yaptım. Orada da öldürülmekten korktum. - 60 yılı başanyla devirdlnlz ancak hep çıta yüksek olmamıştır. Çöktüğünüz zamanlar da yasamışsınızdır. - O dönemlerde de korkmadan beklemeyi bildim. Dağrtmadım, başka yerlerde mutluluğu aramadım. - Gerçl hareketll de blr gençlik yaşadınız. - Evet, hepsi vardı, hareketli yıllardı. Ama ayakta kalmak da çok zordu. Bazı arkadaşlanmız kalamadı. - Yazarlık, oyunculuk, tlyatro, müzik, yapımcılık... Pek çok şapkanız var. Bu kadar çok sapkaya sahip olmak aynı zamanda blr mücadeleyl de beraberlnde getlriyor mu? - Tabii ki. Ben yazgısı öyle olanlardanım. Yaşamım boyunca hiçbir şeyi kolay elde etmedim. Avanta, benim semtime hiç uğramadı. Demek ki böyle geldim dünyaya. • ZUHALAYTOLUN F ikret Hakan, sanatta 60 yılını devirdi. 60 yıl içinde sinemaya büyük emek harcayan, 200'ü aşkın filmde oynayan Fikret Hakan, işin mutfağında acısını da yaşamış tatlısını da. Yan yolda bırakanları da tanımış, sözde "dürüsf'leri de. Anlatacak çok şeyi var, sözlerinden ve gözlerinden belli oluyor. "Biz Sizin Çocuklarınızla Büyüdük" adıyla yazacağı anı kitabına saklıyor asıl söyleyeceklerini. Şimdilerde akademik bir yayınla karşımızda Fikret Hakan. "Türk Sinema Tarihi" adıyla yayımladığı, 60 yıldır arşivlediği belgelerle düzenledigi yaklaşık bin sayfalık arşiv niteliğinde blr kitapla. Üç yıl boyunca gece gündüz çalışarak ortaya çıkardığı bu kitap 1914-1996 yılları arasında, 82 yıl içinde sinema tarihiyle beraber Türkiye'nin de bir dönemine ışık tutuyor. "Bağrına taş basıp gerçekleri, tarafsız bir şekilde ortaya koyacaksın. Bu akademik bir kitap. Ama daha söyleyecek çok sözüm var" diyor Hakan. Edebiyatçı yönüyle de tanıdığımız Hakan yazıyor, yazmaya da devam edecek. 1950'li yıllarda Türkiye'deki sınıf atlama savaşını veren kadınların öyküleri üzerine kurduğu Gece Limanı romanı yayın evinde. Yakın zamanda da üçlü bir nehir romana başlayacak. Onun için artık varsa yoksa mürekkep ve kağıt. Yıllardır ertelediklerini hayata geçiriyor ve diyor ki "Hayat 70'inde başlar." İşte Hakan'ın yeni bir enerjiyle başladığı yeni dönemi... Anlatıyor. - Türk Sinema Tarihi kltabını yazmaya nasıl başladınız? - 1952 yılında tiyatrodan sinemaya geçtim. O yıllarda baktım ki başı boş ve gelişmekte olan bir sinema var. Birtakım belgeleri arşivlemek gerektiğini düşündüm. - O yıllarda çok da gençslnlz. - Daha önce Abdi Ipekçi'nin çıkardığı Istanbul Express gazetesinde öykülerim ve küçük röportajlarım çıkıyordu. Gençtim ama edebiyatçılıktan gelmenin vermiş olduğu bir uyanıklık vardı. O yıllarda başladım şirket şirket dolaşarak belge toparlamaya. Kitaba karar verdiğimde ise öğretim üyeliği yapıyordum ve ögrencilerin bilgi çaresizliginin farkındaydım. O yüzden de akademik bir kaynak olarak hazırladım. - En hassas olduğunuz nokta neydi kltabı hazırlarken? - Akademik bir kitap yazmak için tarafsız olmak gerekiyor. Sanıyorum bunu yapabildim. Hırslanmı, küfürierimi ve övgülerimi bir sonraki anı kitabıma saklıyorum. - Donanımlı blrsanatçısınız. Sinema tarihlnln 60 yılını da blzzat İçinde yaşadınız. Ancak slnemada alaylısınız. Bu çalışma slzln İçin nasıl bir serüven oldu? -1968 yılında bir dergide çok ünlü Fransız bir yazarın günah çıkardığı bir makaleyi okudum. Yunanlıların ünlü drama oyuncusu Katina Paxinou ile görüşüyor. Yazar, Katina'ya Fransız ukalalığı içinde "alaylı olduğunuz söyleniyor, siz hangi akademiden mezunsunuz?" diye soruyor. Kadın gülümsüyor, "Atina'da akademiyi ben kurdum" diyor. Yazar, yazısında utancından nasıl yerlere düştüğünü anlatmıştı. Baktığınız zaman akademik yapıları alaylılann kurduğunu görürsünüz. Bu kitabı yazabilecek o kadar çok akademisyen varken, ben yazdım. Demek ki onların zamanları yoktu. - Bu çalışmanın slzln İçin blryenllenme sürecl olduğundan dasözedeblllrmlyiz? - Her ne kadar ayakta kalmak için Yeşilçam'ın bazı kurallarına boyun eğip harcı alem bir yığın film yapmış isem de hiçbir zaman o edebiyatçı ve şair yönümü bırakmadım. Olaylara onların ışığında baktım. O yıllar benden sadece bir şey çaldı. Yazmam gereken ürünlere engel oldu. Şimdi de yazabildiğim için yenilendiğimi hissediyorum. - Pekl sinema uğruna ertelediklerinlz İçin pişmanlık duyuyor musunuz? - Kesinlikle hayır. Çünkü beni yoğuran onlardı. Türk yazınında, sineması ve tiyatrosunda işin mutfağının hem pisliğini hem de güzelliklerini gördüm. O kayıp, yitik diye gördüğüm yıllar aslında benim karanlıklarıma ışık tuttu. - Kltapta son sözlere baktığımızda büyük blr kızgınlık, kırgınlık ve öfke çıkıyor satırlannızdan. - O kadar da olacak. Türk sineması, evet kabuk değlştirdi. Yeşilçam, işletmeci tezgâhına dayanan garip bir sinemaydı ve 1996 yılında bitti. 96-2000 arası da geçiş dönemi oldu. Gençler film yapmaya başladı. Ama bunlar hep bireysel kaldı. O süreç, Türkiye'deki izleyicinin daha önce yapılan parkalı sahtekârlıklardan bıktıgı dönemdi. Zaten 80 kuşağı da apolitize edilmişti. O yüzden şimdilerde bireysel filmler ön planda. Çünkü yetlşme tarzları içinde sosyolojik endişeler, öğretiler yok. Bunları da söylemeden geçemezdim. - Pekl bu da mı bir geçiş sürecl? -Çok fazla film çekiliyor diye seviniyoruz. Aralarında bireysel sinemanın çok güzel örnekleri olsa da, salt bireysel sinemayla bu iş olmaz. 1980 ile 2010 arasında, yani 30 yılda Türkiye'de çok şey değişti. Ama toplumsal sorunları kimse irdelemiyor. Tek kollu bir insandan dünyanın en büyük savaşçısı olmasını bekleyemezsiniz, değil mi? - Tüm bunlara blr etken de sinemanın yıllar İçinde sektörleşememesl değll mi? - "Adam olacak çocuk b...dan belli olur" Araştırıp yapsalardı.# Fikret Hakan'ın hazırladığı ve Türk sinemasımn 82 yıllık dönemini kapsayan kitaptan kareler...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle