25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Bu bağlamda herhangi bir gazetecinin başına gelen özgürlük kaybının mesleğe yönelik bir olumsuzluk olarak algılanması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Birinci sorumluluğun da meslek kuruluşlarında olduğuna dikkat çektim. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel’den Basın Konseyi Başkanı, Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi’ye kadar sorumluluğu içinde hisseden kimi meslektaşlarımız da bu gerçeğin altını çizdiler. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın başını çektiği yeni bir kampanya ile birlikte “tutuklu gazeteciler” gerçeğinin sınırlarımız dışında da yankılanmaya başladığını görüyoruz. Gazetecilere özgürlük çağrısı yapan “Gazeteci Örgütleri Platformu”nun 11 üyesini selamlamadan geçemeyeceğim: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD), Foto Muhabirleri Derneği (FMD), Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD), Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD), Profesyonel Haber Kameramanları Derneği (PHKD), Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği (TURÇEV), Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (Haber-Sen). 31 Mayıs Pazartesi bizim için güzel bir kabul günüydü. Yıldız Kenter, Ataol Behramoğlu, Nail Güreli, Ercan İpekçi bizimleydi. İnsan heyecanları kadar gençtir. Yıldız Kenter o bitip tükenmez heyecanı, yaşam sevinciyle kucakladı bizi. Tabii o duygular bize de bulaştı! En son aylar önce Server Tanilli’yi karşımda görünce aynı heyecanı hissetmiştim. Server Hoca’nın o müzikal sesi hâlâ kulaklarımda. “Mustafacığım, ya haydi kalk gidiyoruz ya beni de yanınıza alsınlar...” Yıldız Kenter’e yaşadıklarımızdan bir demet sundum, tepkisi doğal olarak kendisiydi. “Bu anlattıklarınız... Bunlar tiyatro!” Nail Ağabey, her zamanki gibi sakin görünüşünün ardındaki çelik kararlılıkla dinledi anlattıklarımızı. Her türlü desteği için teşekkür ettim. Yanıtı, “Başka, daha başka şeyler yapmalı” oldu. Ataol Behramoğlu’yla da yaratılmış olan korku imparatorluğuna karşı yazarların, sanatçıların ortak bir çıkış yapmasının gerekliliğini konuştuk. 12 Eylül uygulamalarını anlattı, “Bu kadar kötü değildi” dedi. Haziran başında aldığım mektuplardan biri Hacettepe Üniversitesi’ndendi. Bir okur, mayıs sonunda Ataol Behramoğlu’nun Hacettepe Üniversitesi’ne geldiğini, sunumundan önce “Balbay’a bir an önce özgürlük” dediğini anlatıyor, o anda salondaki havayı tarif ediyordu. Bir an kendimi M salonundan Mehmet Akif Ersoy Salonu’na, defalarca konferans verdiğim Hacettepe mekânlarında hissettim... TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi ile sohbetimiz 24 Mayıs’ta başlattıkları “gazetecilere özgürlük” kampanyasıyla ilgiliydi. İpekçi, kampanyayı yaygınlaştıracaklarını, uluslararası platforma taşıyacaklarını anlattı. Tuncay Özkan’la birlikte İpekçi’ye ana hatlarıyla Silivri’yi anlattık. Hukuk varmış gibi gösterildiğini, adil bir yargılama yapılıyormuş gibi gösterildiğini, ama gerçekte geçmişteki tüm olağanüstü dönemlerden daha acı bir tablo olduğunu vurguladık. İpekçi, gazetecilere özgürlük kampanyasını sıradan bir girişim olarak başlatmadıklarını, sonuç alıncaya kadar sürdüreceklerini ifade etti. Sevgili Meriç Velidedeoğlu hem sıklıkla duruşma salonuna gelip bize omuz vererek, hem yazılarının önemli bir bölümünü Silivri’ye ayırarak yargılamanın hukuksuzluğunu dile getiriyor. Geçmişteki olağanüstü yargılamaların hiçbiri iyi duygularla anılmıyor. Er ya da geç Silivri de onların yanındaki yerini alacak. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada zamanlar Başkan Bush ile aralarında su sızmayan, Ortadoğu politikalarında ABD izinde yürüyen Turgut Özal’ın konuk olduğu) Camp David’e çağırmasını öneren yazısı manşetlerde ama… …ABD Kongresi’ne İsrail’le yaşanan son bunalımda Tel Aviv’i haklı gören Türkiye aleyhine yazılı başvurulardan söz eden yok! Örneğin RTE’nin Sudan, Hamas gibi radikal İslamcıları savunurken Batı’ya sergilediği performansı Türkiye’nin ulusal sorunlarda göstermediğine değinen de yok! Mavi Marmara olayından sonra RTE’nin Arap ülkeleri sokaklarında adı bayrak gibi dolaşırken bu olayın içeriğine değinene de rastlanmıyor. Oysa -Friedman’ın yazdığı gibi- RTE, “Demokrasi ile İslamı sentezlediği için değil, İsrail’i eleştirdiği için Arap âleminde popüler.” Amerikalı yazar; RTE’nin Arap sokaklarında popüler olmasının “hoşuna gideceğini” belirtiyor ama bir koşul öne sürüyor; “…fakat Arap radikallerinden de radikal olup Hamas’ın ihtiyaçlarını değil, demokrasi karşıtı Arap liderlerinden daha hızlı demokrasiyi savunup Filistinlilerle İsrailliler arasında daha dengeli bir şekilde arabuluculuk yaparak” diyor. “Ne yazık ki şu anda Erdoğan bu noktada değil ve bu bir sorun” diye yazıyor. Bizimkilerin sanısının aksine; Batı’nın kaygısı RTE’yi kaybetmekten kaynaklanmıyor. Coğrafi konumu Türkiye’yi Ortadoğu, hatta Asya ile Batı arasında köprü konumuna getirmiş. Bu nedenle RTE’yi değil, Türkiye’yi elden ve gözden çıkarmak istemiyorlar. Bizdeki yorumlar, haberler hem ABD ile ilişkilerin bozulmamasını istiyor. Hem de RTE’nin radikal İslamı Batı’ya karşı savunan kimliğine karşı çıkamıyor. Ne şiş yansın ne de kebap hesabı. Kimi irdelemeleri var ki bir gün haber yapıp geçiliyor. Çıkıyor TV’lere: “Kudüs’ün kaderi İstanbul’un kaderidir” diyor. Tık yok! Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Yakında Kudüs başkent olacak ve hep birlikte Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız” diyor. Ya’vu nasıl bir sözdür, bu nasıl bir dışişleri bakanıdır diye soran da, söyleyen de yok! İşsizlik almış başını gidiyor. Ülkeyi güllük gülistanlık yapmakla övünen Başbakan, işsizliği önleyecek istihdam yaratacağı yerde.. devlete binlerce memur alacağını ve bu önlemlerle işsizlik yüzde 10’ların altına inerse şaşırmamasını salık veriyor halkımıza. Dış politikada Mescid-i Aksa, Kudüs’ün kaderini İstanbul’un kaderiyle eşleştiren bu anlamsız çıkışlar asıl sorunları unutturmaya yetiyor da artıyor bile! Günlerdir hemen her gün bir veya iki şehit haberi almaktan, toprağa verilen şehitlerin cenaze törenindeki yürek paralayıcı manzaraları izlemekten, TV’leri açmaktan korkar olduk. Son iki ayda 35 şehit. Açılım uydurması açıldığından bu yana 180! Cenaze törenlerinde analar babalar isyan halinde. Devletin teröre artık bir çare bulmasını isteyen konuşmalar yapıyorlar. RTE, toplumda yankılanan bu sözleri yatıştırmak için mi, yoksa siyasal bir maveraya öncülük yapsın diye mi anlaşılmayan bir çıkış yaptı. Terör neden azmış açıkladı. “Tam anayasa değişiklik paketi TBMM’den geçmişken, tam anayasa değişikliği halkın önüne gelecekken, terör eylemleri arttı” diyor... Yoksa önlemler alınmış, hele Kürt açılımı ile teröristlerin eli kolu bağlanmış… Anayasa değişikliğinin kabulü ve referanduma gitmesi kesinleşince.. terör azmış! PKK, ne demek anayasa değişikliği, ne demek referandum deyip harekete geçmiş! Açılıma karşı çıkarak terörün azmasına ortak olanları da açıklamaz mı? CHP, MHP, BDP, PKK ve İmralı! Çevresinde ağır ol Başbakanım, molla desinler diyen de yok! Bu anlamsız mantıksız irdelemelerin ne demeye geldiğini ve bir başbakana yakışmadığını söyleyen de yok, yazan da! Yok, yok, yok!.. ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 18 HAZİRAN 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Haziran Yazarlarımız Leyla Tavşa- noğlu ve Ali Abalı ile Celal Ba- yar Köşkü’nde ziyaret ettiğimiz DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın artan terör olaylarını anayasa değişiklik paketine bağlayan tutumu ile Anayasa Mahkemesi raportörlerinden Osman Can’ın Anayasa Mah- kemesi kararlarının yok sayılabi- leceği yönündeki açıklamalarını konuşma fırsatı bulduk. Cindoruk, 1991-95 yılları ara- sında TBMM Başkanlığı da yap- mış olan, Türkiye’nin önde gelen hukukçu siyaset adamlarından biri. Anayasa değişiklik paketi- nin tamamı ya da bazı maddele- rinin iptal edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi’nin kararı- nın Meclis ya da hükümet tara- fından ‘yok’ sayılması yönünde ilk kez Can tarafından dile getiri- len görüşü, Cindoruk şöyle de- ğerlendirdi: “Bu ortaçağdaki ‘anarşi huku- ku’nu andırıyor. Orada organla- rın birbirleri hakkındaki karar ve hükümlerinin tatbiki için ayrıca uzlaşma gerekiyor, mahkemele- rin kararları kralların, derebeyleri- nin muvaffakatıyla uygulanabili- yordu. Karşılıklı hukuksal olma- yan kuralların uygulanmasını içe- ren bir anarşi düzeni. Onu din- lersek Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararları uygulanabilir, bazı- ları ise uygulanamaz. Halbuki or- taçağdan yeniçağa geçiş kesin kurallar ve bu kurallara dayalı mahkeme hükümlerinin uygu- lanmasına dayanır. Anayasa Mahkemesi kararları da kesindir, temyizi, iptali mümkün değildir. Beğenseniz de beğenmeseniz de o mütalaaya uymaya mec- bursunuz.” Can’ın farklı bir hukuk sistemi isteme ve Anayasa Mahkemesi kararlarının geçersiz olduğunu söyleyebilme hakkı olduğunu, ancak bunun için öncelikle mahkemedeki görevinden istifa etmesi gerektiğini belirten Cin- doruk, tartışılan ‘Yüksek Mahke- me kararının uygulanmaması’ senaryoları konusunda da şöyle düşünüyor: “Mahkeme bu kararın bir kop- yasını YSK’ye gönderir, onlar da uyar. Bu kadar basit! Ne Mec- lis’le, ne de hükümetle ilgisi yok. Resmi Gazete’de yapılan üçün- cü şahıslara bilgilendirmedir, yü- rürlük şartı değil. Eğer hükümet bunu engellemeye kalkarsa Ana- yasa Mahkemesi’nin yapacağı şey basın toplantısı yapmak ve 5 büyük gazeteye ilan vermektir. Aynı işlevi görür ve hepimiz du- yarız kararı.” Devlet organları arasında işbirliği yok “Türkiye, sadece yargıda ya- şananlar nedeniyle değil, devlet idaresi açısından da çivisinden çıktı” diyen DP Genel Başkanı Cindoruk, Başbakan Erdoğan’ın terördeki tırmanışı anayasa de- ğişiklik paketine bağlayan de- ğerlendirmelerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Erdo- ğan’ın muhalefet partilerinin ta- mamını terör örgütüyle aynı ke- feye koyan yaklaşımının “ağır bir itham” olduğunu kaydeden Cin- doruk, “Bu sözler hem bilimsel olarak doğru değil hem de bir başbakanın söyleyeceği sözler değil. 1984’te terör örgütü orta- ya çıktığında ve sonraki yıllarda Anayasa Mahkemesi’ne giden dava mı vardı? Eğer bunu teselli gibi görüyorlarsa ciddi yanılgı içindeler. Ya da vatandaşı kandı- racak seçim unusuru gibi görü- yorlarsa da ona kimse inanmaz” diye konuştu. Türkiye’de terörün de artma- sına neden olan ana sorunun ‘devlet organları arasında denge bulunmaması’ olduğunu ifade eden Cindoruk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet devletin tüm ku- rumlarıyla işbirliği yaparsa güç- lüdür. Terörle yalnız, tek başına mücadeleye gücü yetmez. Siya- set kurumlarının, muhalafetin desteğine ihtiyacı var, TSK’nin moralli desteğine, hukukun üs- tünlüğü prensibine inancının sürdüğü bir yargı sistemine, is- tihbarat verecek kurumların des- teğine ihtiyacı var. Bir de olgun dış politikaya. Bunlardan mah- rum bir hükümetin terörle müca- dele etmesi mümkün değil. Bu bir devlet güvenliği meselesi ve tüm organların işbirliği içinde yapması lazım. Bu hükümetin teşhis edemediği gerçek bu.” ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Can’ın Önerisi ve Ortaçağdaki Anarşi Hukuku utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr Oslo PB 16 Helsinki B 15 Stockholm Y 16 Londra B 20 AmsterdamPB 17 Brüksel PB 20 Paris Y 22 Bonn Y 21 Münih B 26 Berlin B 25 Budapeşte Y 24 Madrid B 23 Viyana Y 21 Belgrad B 30 Sofya Y 26 Roma B 24 Atina A 30 Zürih Y 15 Moskova A 19 Aşkabat B 38 Taşkent A 38 Bakû B 29 Bişkek PB 31 Tiflis B 32 Kahire A 38 Şam A 36 İstanbul B 30 Edirne B 30 Kocaeli B 28 Çanakkale B 32 İzmir B 36 Manisa PB 37 Denizli B 35 Zonguldak Y 25 Sinop Y 24 Samsun Y 24 Trabzon Y 24 Giresun Y 24 Ankara B 30 Eskişehir B 30 Konya B 32 Sıvas B 27 Antalya B 39 Adana B 33 Mersin B 31 Diyarbakır B 37 Şanlıurfa B 38 Mardin B 32 Siirt B 33 Hakkâri B 26 Van Y 25 Kars Y 24 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu (Kocaeli, Sakarya, Bilecik) Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Gençler okulu terk ediyor Eğitim Servisi - 15-19 yaş arasõndaki erkeklerin yüzde 26’sõ, kõzlarõn yüzde 50’si okumuyor ve çalõş- mõyor. Ortaöğretime eri- şimde derin bölgesel eşit- sizlikler bulunuyor. Doğu Marmara’da 14-17 yaş ara- sõndaki gençlerin yüzde 78’i liseye kayõtlõyken bu oran Güneydoğu Anado- lu’da yüzde 44’e düşüyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafõndan her yõl ha- zõrlanan “Eğitim İzleme Raporları”nõn üçüncüsü tamamlandõ. Bu yõl orta- öğretimde değişimin acili- yetine ve önemine odakla- nan “Eğitim İzleme Ra- poru 2009”da, eğitimde özellikle 2009’da yaşanan belli başlõ değişim ve ge- lişmeler ve bunlara yol açan politikalar değerlendirildi. Ortaöğretim odaklı Bu değerlendirmelerle, yaşanan değişimleri görü- nür kõlmak ve kamuoyunun eğitim politikalarõ hakkõn- da bilgi kaynaklarõnõ ge- nişletmeyi hedefleyen ra- por, Sabancõ Üniversitesi Karaköy İletişim Merke- zi’nde, dün düzenlenen ba- sõn toplantõsõnda açõklandõ. ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, Eğitim İzleme Raporu’nun genç- lere ve ortaöğretime odak- landõğõnõ belirtti ve bu alan- da değişimin aciliyetine ve önemine dikkat çekti. Uçurum var Sunumunu ERG Koor- dinatör Yardõmcõsõ Batu- han Aydagül’ün gerçek- leştirdiği raporda, öne çõkan bazõ bulgular şöyle: ? 15-19 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 26’sı ve kızların yüzde 50’si ne okuyor ne de çalışıyor. ? Doğu Marmara’da 14- 17 yaş arasõndaki gençlerin yüzde 78’i bir liseye kayõt- lõyken bu oran Güneydo- ğu’da yüzde 44’e düşüyor. Aile ve kız çocuk ? Ailevi özellikler, özel- likle genç kızların orta- öğretime erişiminde be- lirleyici. Babası okurya- zar olmayan genç kızların yüzde 17’si ortaöğretime katılabilirken yükseköğ- retim mezunu olanların yüzde 94’ü erişebiliyor. ? Genç erkeklerin orta- öğretimde okulu terk ola- sõlõğõ çok yüksek. 2008- 2009’da ortaöğretime ka- yõtlõ erkek öğrencilerin yüz- de 15’i okulu terk etmiş. Bu oran meslek liselerinde yüz- de 23’e kadar yükseliyor. ?2008-2009’da 360 bin- den çok genç, ortaöğretim okullarını terk etti. Eğitim Raporu’ndan çarpõcõ notlar: ? Kõzlarõn yüzde 50’si okumuyor, çalõşmõyor ?Özellikle meslek liselerinde genç erkeklerin yüzde 23’ü eğitimini yarõda bõrakõyor Rapordaki çözüm önerilerinden bazõlarõ şöyle:  Ülke genelinde her beş çocuktan üçü 5 yaşında okullu olmaktadır.  Eğitim kalitesini iyileştirmek için kritik faktör öğretmenlerin desteklenmesidir.  Türkiye’de ortaöğretimde değişimle ilgili gerek- sinimler ertelenemez noktaya gelmiştir.  Hem eğitim kalitesini iyileştirme hem de ortaöğ- retimi yeniden yapõlandõrmanõn önündeki en önemli tehdit kademeler arasõ geçişte uygulanan sõnavlardõr. Eğitimde reform hem de hemen Domuzgribitatiliylegeçenbiryıl ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İlköğretim ve ortaöğretim okullarõnda eğitim gören yaklaşõk 15 milyon öğren- ci bugün 2009-2010 eğitim-öğretim yõ- lõnõn sona ermesiyle birlikte karne he- yecanõ yaşayacak. Öğrenciler yaklaşõk 3 ay sürecek yaz tatiline girerken lise son sõnõf öğrencileri Lisans Yerleştirme Sõnavlarõ’nda (LYS) ter dökecek. İlk- öğretim son sõnõf öğrencileri de sõnav sonuçlarõnõ öğrendikten sonra tercih ve kayõt yapma telaşõna düşecek. Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubuk- çu, bugün Abidinpaşa’daki 29 Ekim İlköğretim Okulu’ndaki karne dağõtõm törenine katõlacak. . Eğitim-öğretim yõlõnõn 22 Ocak 2010’da sona eren ilkyarõsõna domuz gribi tatilleri damgasõnõ vardõ. Tüm Türkiye genelinde okullarda domuz gribi olarak adlandõrõlan H1N1 virisü- nün yayõlma endişesi nedeniyle Türkiye genelinde ve bazõ illerde sõk sõk eğitim- öğretime ara verildi. Bu dönemde eği- timin aksamamasõ için TV aracõlõğõyla ders anlatõmõ gerçekleştirildi. MEB’in bugün tamamlanacak eğitim-öğretim yõlõnda aldõğõ bir başka önemli karar ise Ermeni okullarõna Ermenice kitap ve ücretsiz kitap sağlanmasõ oldu. 2010-2011 eğitim-öğretim yõlõnõn da- ha önce 13 Eylül 2010 tarihinde açõla- cağõnõn açõklanmasõna karşõn bakanlõk, Şeker Bayramõ nedeniyle bu yõl da okullarõn açõlõşõnõ bir hafta erteledi. Ders zili 20 Eylül’de çalacak. Üniversite adayları ‘kalem kırdı’ P azar günü yapılacak Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) öncesinde öğrenciler stres atmak için kalem kırdı. Ankara’da bir dershanenin öğrencileri için düzenlediği etkinlikte, kişisel eğitim uzmanı Berna Turna öğrencilere sınav öncesinde yapmaları gerekenleri anlatarak, kaza- nacakları bölümleri hayal etmelerini ve başarıyı istemeleri gerektiğini an- lattı. Öğrenciler daha sonra, “Sınavda tüm soruları doğru okuyacağıma, doğ- ru anlayacağıma, doğru yanıtı bulacağıma, doğru işaretleyeceğime söz ve- riyorum” diyerek ant içip onlarca test çözdükleri kalemleri kırdı. (AA) CERN üyeliği de AB üyeliksürecigibi ANKARA (AA) - TOBB Ekonomi ve Tek- noloji Üniversitesi (ETÜ) Fen Edebiyat Fa- kültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Türkiye’nin yüzyõlõn deneyi olarak gösterilen “Büyük Patlama”nõn ger- çekleştirildiği Avrupa Nükleer Araştõrmalar Merkezi’ne (CERN) geçen yõl yaptõğõ üyelik başvurusunun bazõ çevrelerce bloke edilmeye çalõşõldõğõnõ öne sürdü. Sultansoy, “Türki- ye’nin CERN üyeliği, Avrupa Birliği üyelik sürecine çok benziyor. Eğer temmuzda Türkiye’ye yapılacak ziyaret ertelenirse, aralıkta toplanacak CERN komitesine Türkiye raporu sunulamayacak” dedi. ‘Türkiye’yi istemiyorlar’ iddiası Özel günlerin özel armağanõ, kitaplar İstanbul Haber Servisi - Türk Üniversiteli Kadõn- lar Derneği (TÜKD), yurttaşlarõ kitap okumaya yönlendirmek amacõyla “Armağanınız Kitap Olsun” adlõ bir kampan- ya başlattõ. TÜKD Genel Başkanõ Avukat Nazan Moroğlu “Armağan al- mayı düşündüğünüz her durumda, örneğin Anneler Günü, Ba- balar Günü, doğum günleri, bayramlar gi- bi özel günlerde, yaz tatiline giren çocuğu- nuza armağan alacağınızda, armağanınız kitap olsun” diye konuştu. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ‘Monşerler’ Erdoğan’a yanıt hazırlıyor Başbakan Erdoğan Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmakta olan ya da geçmişte çalışıp şu anda emekli olan büyükelçilerin dış politika konusunda yaptıkları sağduyulu uyarılara kulak ver- mek yerine, onları küçümser biçimde sık sık ’monşerler’ ifade- si kullanıyor. Erdoğan’ın alışkanlık haline getirdiği bu tanımla- ma Hariciye camiasında çok büyük tepki toplamış durumda. Türkiye’nin en birikimli isimleri arasında baş sıralarda gelen emekli diplomatlarımızın, önümüzdeki günlerde Başbakan’a karşı bir ‘monşerler çıkışı’ yapması kimseyi şaşırtmamalı...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle