23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
| Y A R I Ş M A J Amatör Uokyuzu Fotoğrafları Yarışması sonuçlandı Optronik Ltd. ve Türk Astronomi Derneği tarafından 2009 Oünya Astronomi Yılı dolayısıyla düzenlenen Amatör Gökyözü Fotoğrafları Yarışması sonuçlandı. Yarışmaya gönderilen teleskopla ya da teleskopsuz çekilmiş, çok sayıda güzel fotoğraf arasından aşağıdaki eserler ödüle değer bulundu. Kazananlar şöyle: Birincilik ödûlü: Tolgahan Kılıçoğlu - Anten ve Yıldızizi Ikincilik ÖdülO: Fatih Büyüktaş - M8,M20veM21 Açık Köşe 'GDO'ların Öteki Yüzü ve Modernleşme Artık, GDO'larla ilgili hertürlü faaliyeti zapturapt altına alan "yasaklı" bir dönemdeyiz. Cumhuriyetimizin bu talihsiz dönemini, Osmanh'nın mat- baayı yasakladığı dönemle karşılaştırmak herhalde abartı olmayacak- tır. Yasa sayesinde bundan böyle iilkemizde GDO üretemeyeceğiz. Ancak, başka ülkelerin ürettiği GDO ve ürünlerini Tarım Bakanlığı'nm izniyle it- hal edebilecek, tüketebileceğiz. Prof. Dr. Mehmetöztûrk G eçtiğimiz yıllar içinde GDO kısa adı ile anılan "genetik yapısı değiş- tirilmif otKmizmalaf iilkemizde he- yecanlı tartışmalara yol açtı. Bu tartışmala- rın öznesi olan GDO'lar tarım bitkileriydi. Tüketicilerden çiftçilere, çevrecilerden kü- reselleşme karşıtlarına, hayvancılıkla uğra- şanlardan zirai ilaç ve gübre satıcılanna ka- dar uzanan geniş bir cephenin ateşli kam- panyalan sayesinde, tanmsal GDO'ları bir nu- maralı halk düşmanı ilan ettik. Bazı kesimlerin sözcülüğüne soyunan ya da kolay şöhret peşinde koşan konuyla alalcasız birkaç üniversite hocası hariç tutulursa, ül- kemizdeki GDO tartışmaları bilimden ve bi- limscl verilerden çok uzakta cerayan etti. Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, GDO ko- nusuna daha geniş bir perspektiften bakma- ya »,-ılışan bilim insanları, bırakın başkaları- na, eşlerine ve ^ncuklarına bile söz geçiremez hale geldiler. Yukarıda kısaca özetlemeye çahştığım bu "ulusal GDO hezeyanı" sayesinde, bundan böyle halkımızı bu "çok fena GDO'lara kar- şı" bir zırh gibi koruyacağı varsayılan bir Bİ- YOGÜVENLİK KANUNU çıkarıldı. Kanunun bir saat önce çıkanlması için, iktidar ve muhalefet milletvekilleri, hiç de alışık ol- madığımız bir dayanışma ömeği verdiler. Oysa, söz konusu kanuna yüzlerce aka- demisyen karşı çtktı. Kanun tasarısı hakkın- daki çekincelerini ve değişiklik önerilerini, medeni bir yaklaşım içinde, devletin ve ka- muoyunun yeckili kişi ve kurumlarına yap- tıkları bir ORTAK ÇAGRl'yla bildirdiler. Çağnya imza atanlar arasında, Türkiye'nin övünç kaynağı olan ve hükümet yetkilileri- nin zaman zaman danıştıklan birçok bilim in- sanımız da yer almıştı. Ancak, sayılan bir elin parmak sayısını aş- mayan snrumlu hirkaç kişi dışında, hasın ve medya mensupları, bürokratlar, hükümet yet- kilileri ve milletvekilleri bilim insanlarımızın çağrısına, ağız birliği etmişçesine, kulaklarını tıkadılar. Sonunda, ünlü Nature dergisinin "saçma" olarak tanımladığı kanun tasansı, yü- ce Meclisimizce onaylanıp yasalaştı. Yasa sayesinde Türkiye GDO'lar konu- sunda yeni bir döneme girdi. Artık, GDO'larla ilgili her rürlü faaliyeti zapturapt altına alan "yasaklı" bir dönemdeyiz. Cumhuriyetimizin bu talihsiz dönemini, Osmanh'nın matbaa- yı yasakladığı dönemle karşılaştırmak herhalde abartı olmayacaktır. Yasa sayesinde bundan böyle ülkemizde GDO üretemeyeceğiz. Ancak, paradoksal bir biçimde, başka ülke- lerin ürettiği GDO ve ürünlerini Tarım Bakanlığı'nın izniyle ithal edebilecek, tüke- tebileceğiz. Peki ne oldu da bilim dünyası yasaya kar- şı çıktı? Çünkü, yasa ile sadece tanmsal GDO'lar değil, her türlü GDO ve ürününü, özellikle bilimsel araştırmalarda kullanılan- lar da aynı ölçüt ve yöntemlerle değerlendi- riyor. Ülkede GDO'lar hakkında oluşan ya- nıltıcı göriiş açısıdan bakanlar bunda bir yanlışlık olduğunu ilk bakışta fark etmeye- ceklerdir. Oysa, kazın ayağı öyle değil. DÜNYAARAŞTIRIYOR Bugün ülkemizde 10.000 kadar, dünyada ise iki milyonun üstünde olduğu tahmin edilen GDO, tanmla hiçbir ilgisi olmayan bi- yoteknoloji ve biyotıp araştırmalarında kul- lanılmaktadır. Kısaca "arastırma GDOIan" olanık tanımlayacağımız bu organizmalar arasın- da fareler, zebra bahkla- rı, sirke sinekleri, yer kurtçukları ve miknx>r- ganizmalar başı çek- mekedir. Arastırma GDO'lan çevreye kapalı ve sıkı güvenlikli koşullarda kullanıldıklan için, bun- ların yiyecek ve yemle- re karışma, ya da çevreye yayılma riskleri çok düşüktür. Diğer bir deyişle, tüketicilerin ya da çevrecilerin arastırma GDOlarından çekin- melerini gerektiren bir durum söz konusu de- ğildir. Arastırma GDO'ları, insana ve çev- reye zarar vermek bir yana, son elli yıldır in- sanlığa çok büyük hizmetler sağlamış orga- nizmalardır. Bazı örneklerle anlatmaya çalı- şalım. Ülkemizde "biyotek ilaçlar" olarak bi- linen ilaçlar sayesinde milyonlarca hasta te- davi edilmekte, bebekler, gençler ve yaşlılar ölümün eşiğinden döndürülmektedir. Karocr, hcpatit, böbrek yetmezliği gibi ölümcül hastalıklann tedavisinde, ya da ba- zı virüslere karşı aşı olarak kullanılan bu ilaç- lann tamamı irhalat yohı ile temin edildi- ğinden, sosyal güvenlik kurumlan her yıl yüz- milyonlarca doları sırf bu iş için harcamak- tadır. Üstelik bu tür GDO ürünü ilaçların sa- yısı her geçen gün artmaktadır. Arastırma GDO'lan işte bu tür ilaçların geliştirilmesinde ve üretiminde kullanıl- maktadır. Bu tür ilaçlar insanlarda kullanıl- madan önce hayvanlarda denenmekte, bunun için de GDO fareler sıkça kullanılmaktadır. Biyogüvenlik Kanunu ülkemizde bu tür ilaç- ların gcliştirilmesi ve üretiminin önünü öy- le kesmektedir ki, bu ilaçlan üreten değil, sa- dece tüketen bir ülke konumunda kalmaya mahkûm olmuş durumdayız. Arastırma GDO'lannın en sık kullanıldığı alanlardan bi- risi de, insan hastalıklarınm genetik temel- Prol.Dr.Mtrmntöztûrk. lerinin hayvan modelleri üzerinde açıklan- ması, bu modellcnn kullanımı ile yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesidir. Bugün için radikal tedavisi mümkün olmayan felç, körfûk, «nği^A, Alzheimer, odzm, diyabet, kanser gibi hastalıklann tedavisi, yaşlanma- nın önlenmesi, saç dökülmesinden derin yanıklara uzanan ciddi sorunların giderilme- si, organlann yenilenmesi gibi geniş bir yel- paze oluşturan bir alanda insanlığın gelece- ği araştınna GDO'lannın kullanımına bağ- lıdır. Arastırma GDO ve ürünleri, aynca hiç akla gelmeyecek yerlerde, örneğin nano bo- yutlarda çalışan bilgisayarlann, nanomaki- nelerin ve nanorobotların geliştirilmesinde, savaş ajanlanna karşı erken tanıma, korun- ma ve tedavilerin sağlanmasında, mayın ta- ramalarında kullanılmaktadır. Arastırma GDO'larını ülkemizde yasak- lamak, bütün bu gelişmelerden ülke insanı- nı mahrum etmek anlamına gelmektedir. Yasayı hazırlayan ve onaylayan yetkililer farkında olmadan kendilerinin de onayla- mayacakları bir sonuç yaratmışlardır. Yasa, başka ülkelerin bilimine katkı sağlamakla kal- Kanser, hepatit, böbrek yetmezliği gibi ölümcül hastalıkla- nn tedavisinde, ya da bazı virüslere karşı aşı olarak kulla- nılan bu ilaçların ithalatına her yıl yüzmilyonlarca doları harcıyoruz. Biyogüvenlik Kanunu ülkemizde bu tür ilaçla- rın geliştirilmesi ve üretiminin önünü öyle kesmektedir ki, bu ilaçlan üreten değil, sadece tüketen bir ülke konumun- da kalmaya mahkûm olmuş durumdayız. mayıp, Türk bilimine de büyük bir darbe vur- maktadır. Ulkemiz, GDO savaşçılannın sorumsuz- ca yarattığı bu silahsız terör ortamı sayesin- de onarılması güç bir hatanın içine sürük- lenmiştir. Çünkü, sokaktaki insandan mil- letvekiline, çevrecisinden tüketici temsilci- sine, küreselleşme karşıtından sanayicisine, tüccanndan akademisyenine, aklı başında hiç- bir vatandaşın, ülkemizin geleceğini bu ka- dar ucuz bir şekilde ipotek altına alan bu ya- sayı onaylayabileceğini tahmin etmiyoruz. Zaman geçirilmeden yapılan hatadan geri dö- nülmesi, arastırma GDO'lannın yasa kapsa- mından çıkanlması ve bu GDO'ların üreti- mine konan yasağın kaldırılması gerekmek- tedir. Bir kesim tarafından modemleşmenin bir göstergesi olarak sunulan, başka bir kesiminse Cumhuriyet rejimine bir tehdit olarak algı- ladığı anayasa değişikliklerinin tartışıldığı yo- ğun bir siyası gündem içindeyiz. Bu kritik gün- lerin eşiğinde kimileri "bilim beklesin" di- yebilir. Ancak, unutulmamalıdır ki; araştırma- cılannın ellerinin-kollannın bağlandığı, eko nomisinin bilimden nasibini alamadığı, in- sanlannın hastalıklarla baş edemediği hir top- lum, sadece anayasasını değişrirmekle daha de- mokratik, ya da daha modern bir toplum ol- mayacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle