19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 2010 CUMA 6 HABERLER DENİZ TATARER TEMUR Dünyanõn en dayanõklõ ve güvenli ka- rayolu kaplama şekli olan asfaltma sis- temi, Türkiye’de her yõl yenilenen ve devlet bütçesinden milyonlarca liranõn harcandõğõ bir rant alanõ haline geldi. Av- rupa ülkelerinde ortalama 3 yõlda bir ye- nilenen asfalt yollar, Türkiye’de kulla- nõlan kalitesiz malzeme ve yetersiz alt- yapõ nedeniyle kõsa sürede kullanõlamaz hale geliyor. Türkiye’nin en büyük as- falt üretim şirketlerinden İSFALT AŞ’yi bünyesinde bulunduran İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi (İBB) kenti sağlam ve güvenli asfalta kavuşturamadõ. Yõlda 20 milyon tonun üzerinde asfaltõn kullanõldõğõ Türkiye’de yapõlan yeni bir asfalt yol en fazla 1.5 yõl kul- lanõlabiliyor. Yollarõn belirli bölgele- rinde meydana gelen çökme ve kay- malar nedeniyle de yurttaşlar sürekli ya- malõ yollarda seyahat etmek zorunda ka- lõyor. İç piyasaya asfalt üreten firmalarõn Avrupa Birliği’nce öngörülen uluslar- arasõ sertifika sisteminin dõşõnda tutul- masõ da kalitesiz asfalt kullanõmõnõn önünü açõyor. Bakõrköy-Sirkeci arasõndaki sahil yolu da asfaltõn bozulmasõ nedeniyle yurttaşlarõn tepkisine neden oluyor. Ko- pan asfalt parçalarõ nedeniyle zarar gö- ren araç tekerlekleri de çok sayõda ka- zaya neden oluyor. Her yağmurda su dolan çukurlar can ve sürüş güvenliğini tehdit ediyor. E-5 karayolunun Avcõ- lar-Zincirlikuyu arasõndaki bölümünün “sessiz asfalt”la kaplanmasõnõn ar- dõndan sorunsuz sürüş sağlanõrken ka- rayolunun diğer bölgelerindeki so- runlar sürüyor. Özellikle yolun Ana- dolu yakasõndaki bölümündeki çu- kurlar ve yamalar yurttaşlarõn tepkisi- ne neden oluyor. İstanbul’da metrobüs hattõndaki as- falt yol, hizmete açõlmasõnõn üzerinden bir yõl geçmeden çatlak, çökme nede- niyle bakõma alõndõ. Uzun süre asfalt ka- litesi tartõşõlan ve 366 milyon TL’ye malolan metrobüs yolu kullanõlamaz hale gelince bakõma alõnmõştõ. Habur’dan gelenlere dava DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Irak’õn Kandil ve Mahmur kamplarõndan gelen grupla ilgili yürütülen so- ruşturma kapsamõnda ilk iddianame hazõrlandõ. Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca grupta yer alan Musa Tümeğ hakkõnda hazõrlanan id- dianamede, terör örgütü elebaşõ Abdullah Öca- lan’õn çağrõlarõ doğrultu- sunda gelen grubu karşõ- lamak için düzenlenen törenin terör örgütünün gövde gösterisine dönüş- tüğü belirtildi. Tümeğ’in örgüt üyesi olduğu yö- nünde herhangi bir bilgi- nin elde edilemediği kay- dedilen iddianamede, söz konusu etkinliklerde te- rör örgütünün propagan- dasõnõ yaptõğõ gerekçe- siyle 15 yõla kadar hapsi istendi. BDP’den suikast sorusu ANKARA (AN- KA) - BDP Grup Baş- kanvekili ve Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, İçişleri Bakanõ Be- şir Atalay’a, “Osman Baydemir’e suikast ya- põlacağõna dair 19 Mart tarihi ve öncesinde Di- yarbakõr Emniyet Mü- dürlüğü’ne herhangi bir bilgi ulaşmõş mõdõr” di- ye sordu. Ata, Meclis Başkanlõğõ’na sunduğu yazõlõ soru önergesinde, “Konuyla ilgili olarak Belediye Başkanõ Os- man Baydemir’e neden bilgi verilmemiştir? E.K.Ş, verdiği ifadenin ardõndan niçin savcõlõğa sevk edilmemiştir? Bu durum yasal mõdõr? Adõ geçen kişinin 19 Mart’ta Ankara’dan Diyarba- kõr’a gidişiyle ilgili ola- rak Emniyet Müdürlüğü bilgi sahibi olmuş mu- dur” sorularõnõ yöneltti. 16 yaşında gence 6 yıl hapis ADANA (Cum- huriyet) - Adana’da DTP’nin kapatõlmasõ ve Diyarbakõr’da bazõ kişi- lerin tutuklanmasõnõ protesto etmek için dü- zenlenen gösteriye ka- tõldõğõ öne sürülen Ç.B. (16) 6 yõl 3 ay 11 gün hapis cezasõna mahkûm edildi. Adana 7. Ağõr Ceza Mahke- mesi’ndeki duruşmada Ç.B, suçsuz olduğunu belirterek beraatõnõ iste- di. Mahkeme heyeti, yaşõnõn küçük olmasõ nedeniyle indirim mad- delerinden yararlandõr- dõğõ sanõğõn, hakkõnda- ki tutuklama sebepleri- nin ortadan kalktõğõnõ dikkate alarak tahliyesi- ne karar verdi. LEYLA TAVŞANOĞLU Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanõ İbrahim Yetkin’le Türkiye’de dün- yanõn en pahalõ etinin yenmesinin ne- denlerini konuşuyoruz. Yetkin Et ve Ba- lõk Kurumu’nun (EBK) yok edilmesin- den sonra Türkiye’de besiciliğin bitti- ğini, EBK’nin yeniden canlandõrõlmasõ çabalarõnõn ise et fiyatlarõndaki artõş ba- hane edilip daha fazla ithalat yapõlma- sõna zemin hazõrlanmasõyla önünün ke- sildiğini anlatõyor. -Dünyanın en pahalı etini yiyoruz. Atlar, eşekler kesiliyor. Sınırları- mızdan her türlü hayvan kaçak ola- rak giriyor. Oysa Türkiye bir za- manlar hayvan ihraç eden, et ihraç eden bir ülkeydi. Ne oldu bize? İBRAHİM YETKİN - Türkiye 1980’li yõllara kadar Ortadoğu’nun hay- vancõlõk merkezlerinden biriydi. O ta- rihlere kadar hükümetler de genellikle hayvancõlõğa destek olurdu. Özellikle Et Balõk Kurumu, hayvancõlõğa destek ve- ren en önemli kuruluştu. Bu nedenle o yõllarda Türkiye’den dõşarõ canlõ hayvan kaçakçõlõğõ yapõlõrdõ. Hatta Suriye bile o nedenle mayõnlanmõştõr. ‘Yerli üretici ithal etle rekabet edemedi’ - Et Balık Kurumu galiba bu öy- küde önemli bir yer tutuyor... YETKİN - Çok haklõsõnõz. Bu ku- rum 1952 yõlõnda oluşturuldu ve Erzu- rum’da bir Et Kombinasõ kurarak işe başladõ. Et piyasasõnda düzenleyici, teşvik edici bir rol oynadõ. Ama 1984 yõlõnda Özal hükümeti döneminde et it- halatõ serbest bõrakõldõ. O dönemde Avrupa başta olmak üze- re birçok ülkeden en ucuz, en kalitesiz etler ülkemize doldu. Ayrõca et stokla- rõnõ eritmek isteyen AB hükümetleri o dönemde et ihracatõnõ sübvanse ettikleri için ülkeye düşük fiyattan et girdi. Yer- li üretici bu fiyatlarla rekabet edemedi. Bu arada kuruma destek verilmeyerek borçlandõrõldõ; ardõndan 1993’te özel- leştirilme kapsamõna alõndõ. O tarihte Et Balõk Kurumu, tüm engellemelere rağ- men 28’i kombina olmak üzere 35 iş- letmede 6 binden fazla insan istihdam eden, et üretim kapasitesinin yarõdan faz- lasõnõ denetleyen bir kuruluştu. Özel- leştirme sõrasõnda varlõklarõ parça par- ça satõldõ ya da kapatõldõ. Sonuçta üreticinin hayvanõnõ sata- bildiği, satõn alõnan hayvanõn kurallara uygun biçimde kesilip işlendiği ve tü- keticiye ya da sanayiciye uygun fiyatla satõldõğõ en büyük et işletmesi bitkisel yaşama sokuldu. Büyük ölçüde zarar etmeye başladõ. Aynõ dönemde Tür- kiye’de terörün yaygõnlaşmasõ nede- niyle hayvancõlõğõn en önemli mer- kezlerini oluşturan Doğu ve Güney- doğu Anadolu bölgelerinde meralar hayvancõlõğa adõm adõm kapatõldõ. 1940 yõlõnda 44 milyon hektar olan ça- yõr mera alanlarõ 2000’li yõllarda 12 milyon hektara kadar düşmüştü. Bu durumda hayvancõlõkla uğraşan üre- ticiler hayvanlarõnõ beslemekte ve değerine satmakta zorlandõ. Bunun so- nucu hayvanlar kesilmeye başlandõ. Bu arada yem sanayii de kapatõldõ. Üretici, uygun fiyata yem alamayõn- ca maliyetleri arttõ. TZD Başkanõ Yetkin, yurttaşõn dünyanõn en pahalõ etini yemesinin nedenlerini anlattõ ‘Türkiye’de besicilik bitti’ - Bir de kaçak et sorunu var... YETKİN - Burada da en önemli etken et üretiminin yüksek maliyeti. Eskiden küçük üreticiler mera hayvancõlõğõ yaparken hay- vanlarõmõzõn karkas ağõrlõğõ dü- şüktü; ama sayõ fazlaydõ. Meralar ucuz üretime imkân veriyordu. Türkiye’de şu anda 1 kg sõğõr eti- nin üretim maliyeti ortalama 5 Avro ve bu maliyetin yaklaşõk yüzde 70’i yemden kaynaklanõ- yor. AB’de ise bu rakam 2.5 Avro seviyesinde. 2008 yõlõnda Türki- ye’de üretici kõrmõzõ etin kilogra- mõ 8 TL civarõnda satõyordu. Buna karşõlõk etin tüketiciye ortalama satõş fiyatõ 14 TL civarõndaydõ. 2010 yõlõ başõ itibarõyla etin üretici fiyatõ 16 lirayõ, tüketiciye satõş fi- yatõ ise 30 lirayõ aştõ. Yani maliyet arttõkça üretici zorlanõyor; buna karşõlõk fiyat tüketiciye katlanarak yansõyor. Tabii bu durumda ka- çakçõlõk çok cazip bir hale geliyor. Bunun sonucunda, et ve hayvan kaçakçõlõğõ artarken bir kõsõm fõr- satçõ da piyasa değeri bulunmayan yaşlõ at ve eşekleri dana ve sõğõr eti niyetine satõşa sunuyor. - Kaçak et ülkeye nasıl giri- yor? YETKİN - Genellikle, İran ve Irak sõnõrõndan kaçak yollar- dan sokulan canlõ hayvanlar pi- yasaya sürülüyor. Bunun için Şemdinli, Yüksekova, Başkale gibi merkezler kullanõlõyor. Ka- çak hayvan ticareti için özellikle ucuz olmasõ nedeniyle hasta ya da terk edilmiş hayvanlar tercih ediliyor. Bu tür kaçakçõlõğõn por- tesi eski bir Tarõm Bakanõ’nõn ifadesine göre 7 milyar dolar ci- varõnda tahmin ediliyor. $ Kaçakçılığın boyutu 7 milyar 1996 yõlõndan itibaren et ithalatõ kõsõtlandõ. Hayvancõlõğõ teşvik amacõyla bazõ önlemler alõndõ. Bunun sonunda hayvancõlõğa yeniden bir yönlenme oldu. 1990’larõn sonlarõnda çok sayõda üretici kredi ile hayvancõlõk işletmeleri kurdu. Ama ardõndan 2001 krizi geldi. Kredi çekerek hayvancõlõğa giren tüm işletmeler iflas etti. Hayvanlar kesildi; besihaneler terk edildi. Sonun- da, bu gidişi durdurmak için bazõ adõmlar atõldõ. 2005 yõlõnda EBK eski statüsüne getirildi. Bu arada et ithalatõ tamamen yasaklandõ ve hayvancõlõ- ğa yönelik bazõ teşvikler getirildi. Şu sõralar EBK bazõ kombinalarõ yeniden açõyor; teknolojisini yenilemeye çalõşõyor. Pazarda yeniden bir güç olmaya çalõşõyor. Doğrusu da bu. Ama bu arada çok kan kaybedildi. Bugün artan et fiyatlarõ o kan kaybõnõn sonucudur. Şimdi de fiyat artõşlarõ öne sürülerek yeniden et ithalatõnõn serbest bõrakõlmasõ için çabalar arttõ. ‘EBK’NİN CANLANMASI ENGELLENİYOR’ Yetkin, Tavşanoğlu’nun sorularını yanıtladı. (NECATİ SAVAŞ) TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Çiçeklerin dallarda bahara dönüştüğü o gün, yemyeşil çimenlerin üzerine oturmuş, kuzuların acemi koşuşturmasını izliyordu!.. Annesinin bir kâğıda sardığı peyniri sac ekmeğine katık etmişti... Saman karışmış saçlarında naylon tokası, mektep görmemiş başında hayalleri vardı!.. Kuş seslerinin kadifemsi bir rüzgâra karıştığı anlarda vadiyi izlerken ağızlarından salyalar akan kurtların sessizliğinin farkına bile varamadı!.. Yılanlar gibi çullandılar üzerine... Zamansız korkuları, körpe çağlarında insanlığın bir başka yüzüyle tanışan kuzuların da paniğine karıştı!.. Biri ağzını kapadı kir tutmuş elleriyle, diğeri parçalarcasına iç çamaşırını çıkardı... Ve kurtlarla kuzunun utanç verici kavgası başladı!.. Önce çiğdemler ezildi sonra çimenler!.. En sonunda da kuzulara çobanlık yapan bir ana kuzusunun el değmemiş onuru!.. Kurtlar salyaları ve ahlaksızlıklarını masum kuzuların dolaştığı topraklara bırakıp kaçtılar! O ise kirlenmiş bedeninin çığlığa dönüşmüş öfkesiyle baş başa kaldı!.. Birkaç damla kan ve bolca gözyaşı... Anasının kuzusu, dünyaya henüz gelmiş kuzularını önüne katıp çaresizce köyüne döndü... Minik hayvanları ahıra kapadı sonra da toprak zeminde rüyalarına plato olan ezik döşeğine uzandı... Ağladı... ve de ağladı!.. O ağladıkça çevresi sorguladı, sorgulandıkça sustu ve öfkesini yüreğine saplanan ihanetin yuvasında çevirip durdu... Anlatsa, kim inanacaktı ki ona?.. Kurtlar yaptıklarıyla yetinmediler... Rezaletin er geç ortaya çıkacağının paniğiyle kan bulaşmış dişlerini yeniden gösterdiler ve kendi pisliklerini, ölümün cenderesinde gizlemeye karar verdiler!.. O sabah, yani 29 Nisan 2009 günü Diyarbakır’ın Kocaköy’ünde, 7 çocuklu bir ailenin 14 yaşındaki kızı Havva ahırda asılmış olarak bulundu! Olay jandarma raporuna intihar diye geçti! Savcı yaşamın baharında gelen bu ölümden kuşkulandı. Yapılan incelemede Havva’nın cinsel organında morluklar bulundu, kızlık zarının ise son beş gün içinde yırtılmış olduğu saptandı!.. Soruşturmayı derinleştiren savcı, küçük kızın tırnak aralarından doku örnekleri aldırdı... Dokular kurbanın yakınlarından elde edilen kan örnekleriyle birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ve acı gerçek kısa süre sonra ortaya çıktı... Adli Tıp raporunda, Havva’nın tırnak aralarındaki doku ile kuzenlerine ait DNA örneklerinin uyuştuğu belirlendi. Savcı bu rapor üzerine küçük kızın ablası Muhbet’in de ifadesine başvurdu. Muhbet şunları anlattı: “Havva olaydan bir hafta önce durgundu. ‘Neyin var’ diye sorunca dağda kuzuları otlatırken amcamın oğulları Hüseyin ile V.’nin kendisine tecavüz ettiğini ve bunu duyurması halinde kendisini öldüreceklerini söylediğini anlattı.” Tutuklanan Hüseyin (19), Mehmet (20) ile 18 yaşından küçük olan V.E. hakkında küçük yaşta çocuk öldürmek, delilleri karartmak ve tecavüz; 43 yaşındaki Abdurrahman E. hakkında ise cinayete azmettirmek suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Diyarbakır’ın Kocaköy’ünde vahşetin kurtları kendileriyle aynı kanı taşıyan bir kuzuya işte böyle kıydılar!.. Söyler misiniz; kuzular mı sessiz bu dünyada kurtlar mı?.. Kurtların Sessizliği!.. Son 15 günde 6 askerin şehit olduğu Güneydoğu’daki hareketlilik tehlike sinyalleri veriyor! Bakın orada neler oluyor? Kuzey Irak’ın Erbil kentinde, Türkiye, ABD ve Irak’ın katılımıyla üç yıl önce oluşturulan “Üçlü Mekanizma” merkezinin PKK’yi kumpasa alma stratejisinin üçüncü aşaması uygulanıyor. İlk hedef 4 bin kadar militanı barındıran Kandil Dağı ve çevresinin ablukaya alınması ve örgütün lojistiğinin engellenmesiydi. Bu strateji, Kürt devletinin dekleresi sözü verilen peşmergelerin yoğun desteğiyle yüzde 70 oranında etkili oldu. İkinci aşama PKK’nin para trafiğinin kesilmesiydi. Örgütün çatı yapılanması olan KCK’ye yönelik 2009 yılının Nisan ayından bu yana sürdürülen operasyonlar bu hedefe de hizmet ediyor. Bu planın ikinci ve en önemli etabı ise Avrupa’da sürdürüldü. ABD, Murat Karayılan, PKK’nin eski Avrupa sorumlusu Ali Rıza Altun ve KONGRA-GEL Başkanı Zübeyir Aydar’ı “Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı” olarak ilan etti. Fransa ise örgütün para trafiğini engelleme uğruna Paris merkezli yürüttüğü operasyonu İsveç, Danimarka ve hatta İtalya’ya kadar uzattı. Zübeyir Aydar ile diğer KONGRA-GEL yöneticisi Remzi Kartal’ın bir süre tutuklu kalmasının nedeni budur. Ve son aşama... Haftalardır PKK’nin mayıstan itibaren saldıracağını söylüyorum. Zaten son 15 günde 6 askerin şehit olması da örgütün eylem gücünü araziye kaydırdığını gösteriyor. İşte Güneydoğu’da ne oluyor sorusunun yanıtı da burada başlıyor. AKP’nin fiyaskoya dönüşen “Kürt Açılımı” çabalarından umudunu kesen PKK kendi stratejisine döndü. Yani şiddeti, bir dayatma yöntemi olarak kullanmaya başladı!.. TSK bir ay öncesinden itibaren Irak-İran sınırında bu yüzden teyakkuza geçti. Anlayacağınız iktidarın demokratikleşme takıyyesi devleti yeniden bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya bıraktı!.. Kumpas!.. Önce iddialara bakalım sonra da üzerinde çokça düşünülmesi gereken asıl soruyu soralım... Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates 5 Şubat’ta Ankara’ya yaptığı ziyarette Türkiye’nin PKK’ye karşı kullanabileceği yeni olanaklar aradığını, KDP lideri Mesud Barzani’yle yaptığı görüşmede ise PKK’ye baskı kurması gerektiğini söylediğini açıklamıştı... Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ta ki PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın bu görüşmenin içeriğiyle ilgili iddialarına kadar! Karayılan; Erdoğan ve Gates’in görüşmesinde kendilerine yönelik suikast planlarının ele alındığını söylemiş. Karayılan’ın Atılım gazetesine verdiği demeç şöyleydi: “Diyorlar ki, bilmem şu şu yönetim üyelerini tasfiye edersek biter. Yapmak istedikleri şeylerden biri suikast yapmaktır. Erdoğan’ın Gates’ten bizzat istediği şey suikast uçaklarıdır. Belli oluyor ki, basından anladığımız kadarıyla, yine bazı kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre önceden bu anlaşma Türkiye’yle Amerika arasında yapılmış. Fakat Amerika pratikleştirmiyor. Şimdi Erdoğan, Gates’e niye pratikleştirmiyorsunuz diye sormuş, o da demiş tamam, konuşalım, pratikleştirelim.” Peki, bu çok iddialı açıklamaları okuduktan sonra sorulacak soru sizin de aklınıza geldi mi?.. Mesele, Karayılan ekibinin suikast korkusuyla saldırıya geçmesi değil; Ankara’daki çok kritik bir toplantının içeriğinin Karayılan’a kadar sızdıran “bazı kaynaklar”ın kim olduğudur!.. Suikast!.. Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başka- nı Osman Baydemir’i makamında ziyaret etti. Baydemir’le kucaklaşıp elini tutan Roth, “Güney’in Paris şehrinde, sizin yanınızda ol- maktan mutluluk duyuyorum” dedi. Roth, gözyaşlarıyla bir kış dönemi geçirdiklerini, herkes için iyi bir baharın olmasını istediğini belirterek, “Belediye başkanlarına, cezaevle- rindeki 3 bin çocuğa ve köyünden göç edenle- re bahar gelsin istiyorum” diye konuştu. Bay- demir ise ziyaret sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan’a atıfta bulunarak, “Almanya’da Türkiyeli yurttaşlarımız için Türkçe eğitim talebinde bulunanların bence Türkiye’de Kürt yurttaşlarına da ana dilde eğitim hakkı vermeliler” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) Diyarbakır’da sıcak karşılama İstanbul Haber Servisi - İstanbul’dan Bin- göl’e giden otobüsün içinde uzun namlulu silah- lar bulunduğu şeklindeki ihbar polisi alarma ge- çirdi. Sultanbeyli Terminali’nden hareket ettiği öğrenilen Has Bingöl firmasõna ait otobüs Ankara otobanõna girdikten sonra, polis ekipleri tarafõn- dan izlenmeye başladõ. Otobüs, Opet Mehmetçik Vakfõ Tesisleri yakõnõnda polis ekiplerince durdu- ruldu. Yapõlan incelemede silahlarõn askeri perso- nele ait olduğu anlaşõldõ. Otobüste bir astsubay ve iki erin bulunduğu ve silahlarõn askeri personele ait olduğu belirlendi. Görev kâğõdõnõ ve kimliğini polis ekiplerine gösteren astsubayõn verdiği bilgi- ler doğrultusunda Bingöl’ün Genç ilçesinde yaka- lanan bir asker firarisinin İstanbul’a getirilerek 2. Zõrhlõ Tugay Komutanlõğõ’na teslim edildiği ve Bingöl’e geri döndükleri öğrenildi. Olay yerine gelen jandarma ekipleri ve polisin kõsa süreli gö- rüşmesinin ardõndan yolcular ve askeri personel araca binerek otobüs yoluna devam etti. Polisi alarma geçiren ihbar Avrupa’da üç yõlda bir yenilenen asfalt yollar Türkiye’de en fazla 1.5 yõl kullanõlabiliyor Yenirantkapõsõ:Asfalt Çukurca’da teröristlerle çatışma Yurt Haberleri Servisi - Hakkâri’nin Çukur- ca ilçesinde Hantepe bölgesinde bulunan kara- kola PKK’lilerce taciz ateşi açõldõ. Karakolda ölen ve yaralanan olmazken gündüz bölgede çõ- kan çatõşmada çok sayõda teröristin öldürüldüğü belirtildi. Dört gün önce mayõn patlamasõ sonu- cu 3 uzman çavuşun şehit olmasõnõn ardõndan bölgedeki hareketlilik sona ermedi. PKK’liler önceki gece de Hantepe bölgesindeki jandarma karakoluna saat 22.00 sõralarõnda taciz ateşi aç- tõ. Taciz ateşine anõnda karşõlõk verilirken böl- gede operasyon başlatõldõ. Operasyon nedeniyle bölgeye asker ve mühimmat sevkõyatõ yapõldõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle