Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
19 MART 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Başbakan’dan
Diplomatik Şantaj
ABD ve İsveç parlamentolarının soykırımın
tanınmasını isteyen kararları karşısında,
Türkiye’nin elindeki en güçlü kart, İstanbul’da
kaçak olarak çalışan Ermenistan vatandaşlarını
“sınır dışı edebiliriz”ın tehdidi altında bırakmak
mıdır?Sayılarının 100 bin olduğu söylenilen bu
insanların, dağılan Sovyetler Birliği
imparatorluğunun yerine yeni devlet biçimlerini
sürdüren öteki ulusların işsizlerinin geldiği
yolları izleyerek yani sınır kapılarımızdan,
pasaportlarına Türk büyükelçiliklerinden
alınmış vizelerini göstererek girdiklerini
bilmeyen var mı? Keza aynı insanların, taşeron
sisteminin şemsiyesi altında, vergi, sigorta
primleri ödemeden, bordrosuz olarak çalışan
ucuz işçiler olduklarını, yaşamak için seçtikleri
bu kentte etliye sütlüye dokunmadan çoluk
çocuklarına ekmek taşıdıklarını da...
Vicdanımdaki derin tepki
Hani “atlar tepinir, olan merkeplere olur”
dercesine, devletler arasındaki bu anlamsız
gerginliğin hesabını, hem de tek taksitle
ödemeleri bildirilerek çoğu Kumkapı’yı mesken
tutmuş olan Ermenistanlı gurbetçilere dönmek
benim vicdanımda derin tepkiler yarattı. Varlık
Vergisi, cephede eline silah emanet
edilmeyerek zaten ötekileştirilen azınlık
delikanlılıkları adına, onların tüm ailelerinden
insafsızca tahsil edilmek için çok yanlış
düşünülmüş, ceberrut bir uygulamaydı.
6-7 Eylül’de, burada yaşayan Rum azınlıkları
hedef alan bir korkutma provası olarak
düşünülen fakat masa başında yapılan
hesapların, caddelere, ev ve alanlara
uymadığını hemen gösteren bir kalkışmaya
dönüşerek yapımcılarının alınlarına tarihimizdeki
bir başka kara leke olarak yapıştırıldı.
Hazindir. Yakın tarihimizdeki bu iki büyük
ayıptan hiç ders almamışçasına Türkiye
Cumhuriyeti’nin Başbakanı, Londra’da ABD ve
İsveç parlamentolarının başlattığı son girişimin
sürdürülmesi halinde İstanbul’da kayıt dışı
çalışan Ermenilerin sınır dışı edilebileceğini
söylerken sadece 21’inci yüzyıl dünyasına,
2010 yılında yeni bir toplu tehcir yapmayı
tasarladığımız izlenimi verecek çağdışı bir
uygulamanın yapımcısı olduğunun farkında bile
olmadığını belgeliyor.
Demokles kılıcı gibi
Sınır dışı ediyoruz demiyor. O tasavvuru
askıda bırakarak, ama ucunu hedef aldığı
insanlara göstererek buraya sığınmış o yüz bin
insanın, uykularına kadar uzanıyor. Sabahları
işlerine giderken günün hangi saatinde Türk
polisinin yakalarına yapışarak “Sen ne
zamandan beri İstanbul’da hem de kaçak
yaşıyor, çalışıyorsun? Yürü bakalım” diye
geçici bir toplama kampına götürülebilecekleri
endişesini en yetkili ağız olarak beyan ediyor!
Ediyor da, o sözleri söyledikten sonra ortalama
beş gün geçtiği halde, Erivan’dan “Biz ettik.
Siz etmeyin” diyen bir mesaj aldı mı? Ya da
ABD ve Avrupa’daki diyaspora, sözde soykırım
için 24 Nisan hazırlıklarından vazgeçeceklerini
bildiren bir haberi Ankara’ya göndereceklerini
gösteren adımlar mı atıyorlar?
Bunların hiçbirisi yok ufukta. Yok çünkü
Ermenilerin sürdürdüğü davanın asıl sahipleri,
Sevr antlaşmasını hazırlayarak Osmanlı
Devleti’nin önüne koyanlar.
Onların da şu kadar Ermeninin İstanbul’dan
ülkelerine zorla geri gönderilmeleri umurlarında
bile değil. O güçlerin öğütlerini tartışmasız
dinleyerek İsviçre’deki protokolü imzalarken
kardeş devlet Azerbaycan’dan gelecek
tepkilere kulaklarını tıkayan, bu konuda kendi
ülkesinin muhalefet partilerinin, sivil toplum
örgütlerinin, dahası AKP’ye destek olmayı
geleneksel bir görev gibi algılayan vatandaşların
bile nabızlarını tutmayan bir iktidarın
diplomasisinin vardığı noktadır bugünkü
durum.
Bu yoldan bir an önce dönmek, o protokolü
geri aldığını öteki tarafa ve onun hamilerine
bildirmek İstanbul’a sığınmış binlerce günahsız
insanı tedirgin etmek sözünün bir dil
sürçmesinden doğduğunu açıklamakla olur.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
İktidarõn 15. maddeyi kaldõrma çabasõnõ gerçekçi bulmayan hukukçular: Aleyhe hüküm geri yürümez
‘Sembolik düzeyde kalõr’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Anayasa değişikliğinin iç-
eriği, başta Hâkimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu (HSYK) olmak
üzere yüksek yargõyõ rahatsõz et-
ti. HSYK Başkanvekili Kadir
Özbek, “birinci hedefin” kurul
olduğunun görüldüğünü vurgu-
layarak “Bundan sonra belki
bizim de bazı şeyleri ifade etme
imkânımız olacaktır” dedi. Prof.
Dr. Ülkü Azrak da yapõlmak is-
teneni “mutlak egemenliğe sahip
olan siyasi iktidarın, yargı da
dahil her şeye egemen olması”
olarak nitelendirdi.
‘Asıl hedef HSYK’
HSYK’nin üye yapõsõnõn de-
ğiştirilmesinden parti kapatma
için Meclis’ten izin almaya kadar
pek çok düzenlemeyi içeren ana-
yasa değişiklik paketi tartõşma
başlattõ. Kadir Özbek HSYK’ye
gelişinde, gazetecilerin sorularõ-
nõ yanõtladõ. Paket netleştikten
sonra üzerlerine düşenleri açõk-
layacaklarõnõ belirten Özbek, şim-
dilik bir şey söylemesinin müm-
kün olmadõğõnõ kaydetti. Öz-
bek, “Biraz daha netleşsin. Bi-
rinci hedefin HSYK olduğu da
görüldü, o da belli. Sanıyorum
bundan sonra belki bizim de
bazı şeyleri ifade etme imkânı-
mız olacaktır” dedi.
‘İktidar her şeye
egemen olmak istiyor’
Prof. Dr. Ülkü Azrak da ana-
yasa değişikliğiyle yapõlmak is-
tenen düzenlemeleri değerlen-
dirdi. HSYK’nin üye sayõsõnõn art-
tõrõlmasõ ve kurula üye seçimine
ilişkin değişiklikleri irdeleyen
Azrak, şunlarõ söyledi: “Yürüt-
me ve yasamaya, HSYK’nin
oluşumu sürecinde ağırlık ta-
nındığı anlaşılıyor. Hiç kimse
kalkıp, Cumhurbaşkanı taraf-
sızdır demesin. Belli ki orada
Cumhurbaşkanı ile siyasi ikti-
dar, yani yürütme ve yasama ile
bir bütünleşme var. Parlamen-
to çoğunluğunu dikkate alıyo-
rum. Çünkü azınlığın hiçbir
rolü yok. Bunlara ağırlık ve-
rilmesi Türkiye için yanlıştır.”
‘Hükümet belirleyecek’
HSYK’ye siyasi gücün tama-
men hâkim olacacağõ uyarõsõnda
bulunan Azrak, “Bu siyasi gücün
hâkim olduğu bir kurulda da
özellikle Yargıtay ve Danıştay
gibi yüksek mahkemelerin se-
çimi tarafsız yapılamaz. İnkâr
edilmesin, siyasi iktidara destek
niteliğinde yargısal süreçleri
yürüten yargıçlar var. Kurulun
içinde yargıç olmayan üyeler de
olacak. Bunun anlamı yüksek
hâkimlerin ve savcıların seçi-
minin tamamen siyasi iktidarın
avucunun içinde olması de-
mektir. Bu dönemler 1950-60
Menderes hükümetinin yargıç-
ların kaderini elinde tutmasına
parelel bir şeydir” dedi.
‘Yargı yolu açılsın’
HSYK ve YAŞ kararlarõna kar-
şõ yargõ yoluna gidilebilmesine
olanak tanõnmasõnõ ise Azrak,
“Öteden beri savunduğumuz
için yargı yolunun açılmasına
itirazım yok. Ancak itirazım ku-
rulun oluşumunda” dedi. Azrak,
parti kapatma davalarõ için par-
lamentodan izin alõnacak olmasõnõ
ise şöyle değerlendirdi:
“Batı’daki yapıyı örnek gös-
teriyorlar, özellikle Almanya’yı.
Orada farklı sesler, uyum sü-
reçleri Türkiye’den farklı.
Önemli olan içerik. Bu model
aslında Türkiye’de mutlak ege-
menliğe sahip olan siyasi ikti-
darın her şeye, yargı da dahil,
egemen olması demektir.”
AKP’nin yaptõğõ anayasa değişikliğinin içeriği yüksek yargõyõ rahatsõz etti
‘Asıl hedefleri HSYK’
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ana-
yasa paketine ilişkin düzenlemelerin
sorulması üzerine “Bundan sonrası
siyasetçilerin bileceği iş. Biz görüşü-
müzü, düşüncelerimizi söylüyoruz.
Anayasamızda kuvvetler ayrılığı ilkesi,
yargı bağımsızlığı benimsenmiş. Yapı-
lacak düzenlemelerin bu ilkelere aykırı
olmaması lazım” diye konuştu. Gerçe-
ker, tasarının kendilerine gelmediğini
belirtti. “Paketin bu şekilde çıkması
durumunda tepkiniz ne olur” sorusu
üzerine de Gerçeker, “Tepki olacak bir
şey yok. Sonuçta yasamanın kendi
iradesidir. Yasalaştıktan sonra ona
karşı tepki göstermek diye bir şey ol-
maz. Eleştirirsiniz ama mutlaka uy-
mak zorundasınız, ne gerekiyorsa onu
yapmak zorundasınız” dedi.
ERKLER AYRILIĞINA AYKIRI OLMAMALI
HASAN
GERÇEKER:
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay
Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kana-
doğlu, anayasanõn 175. maddesinin 7. fõkrasõ
uyarõnca TBMM’nin, halkoylamasõnda anaya-
sanõn değiştirilen hükümlerinden hangilerinin
birlikte, hangilerinin ayrõ ayrõ oylanacağõnõ da
karara bağlayacağõnõ belirterek “Konu bütün-
lüğü gözetilmeden, birbirinden bağımsız ko-
nuları aynı potada birleştirerek
halkoylamasına sunmak, yargı
bağımsızlığını hedefleyen ve
Cumhuriyetin temel niteliklerin-
den değişmez ve değiştirilmesi
teklif edilemez ‘hukuk devleti’ il-
kesine aykırılığı gizleyerek kabu-
lünü sağlamak için yapılan, alda-
tan ve yanıltan bir biçime soku-
lacaktır” dedi. Böyle bir durumda
ortaya 2 temel sakõnca çõkacağõna işaret eden
Kanadoğlu, “Öncelikle bu karar, hukukun
evrensel ilkelerine aykırı olacaktır. İkincisi,
bu halkoylaması kaçınılmaz olarak anayasa
değişikliğini araştırma, tartışma ve uzlaşma
aramadan dayatmaya girişen siyasi iktidar
hakkında, bu iktidarın devamı yönünde
‘evet’ ve ‘hayõr’ı kapsayan bir plebisit
haline gelecektir” diye konuştu.
SABİH KANADOĞLU:
İktidarın devamı
için ‘evet-hayır’ olur
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana-
yasa paketindeki değişiklikle geçici 15. mad-
de kaldõrõlarak 12 Eylül darbesini yapanlarõn
yargõlanmasõnõn yolunun açõlmasõnõ hukuk-
çular gerçekçi bulmadõ. Prof. Dr. Ülkü Azrak,
maddenin değiştirilmesinin hiçbir sonuç ya-
ratmayacağõnõ belirterek “Zamanaşımı kal-
dırılsa bile yargılanmazlar. Çünkü aleyhe
olan hükümler geri yürümez” dedi. Prof. Dr.
Hikmet Sami Türk de ceza hukukunda temel
ilkenin sanõk lehine olan hükümlerin uygu-
lanmasõ olduğunu belirterek değişikliğin
“sembolik” düzeyde kalacağõnõ söyledi. Dar-
becilere yönelik yeniden yargõ yolunun açõl-
masõnõn hukuken mümkün görünmediğini
belirten eski Anayasa Mahkemesi Başkanõ
Yekta Güngör Özden, “Bu madde tamamen
CHP’yi kandırmak için konulmuş bir mad-
dedir” dedi.
‘28 Şubat’ı yargılasınlar’
Prof. Dr. Ülkü Azrak, darbenin üzerinde 30
yõl geçtiğini anõmsatarak “Yargılanmaları
mümkün değil. Zamanaşımı işlemez de
denilemez. Çünkü sonradan konulan aley-
he hükümler geriye işlemez. Bunun yapıl-
ması da mümkün değil. Böyle bir hüküm
konulsa bile Anayasa Mahkemesi iptal
eder” dedi. Azrak, geçici 15. maddenin de-
ğiştirilmesinin ancak bir “fiyaka” olabilece-
ğini, ama ciddi bir durum yaratmayacağõnõ vur-
guladõ. Azrak, iktidar açõsõndan “postmodern
darbe” olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecinin
yargõlanõp yargõlanmamasõnõn önemli olduğunu
belirterek “28 Şubat’ı yargılayabilecekler
mi? Neden onu yargılamayı düşünmüyor-
lar, zamanaşımı sorunu da yok” dedi.
Türk: Sembolik olacak
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, 12 Eylül dar-
becilerine yargõ yolunun açõlacağõnõ düşün-
mediğini vurgulayarak “Ceza hukukunda
birtakım temel ilkeler vardır. Bir konuda
iki farklı hüküm varsa bunlardan fail lehine
olan uygulanır. Dolayısıyla lehte düzenle-
me geçici 15. maddededir. Bunun dikkate
alınması gerekir. Ayrıca 1982 Anayasası yü-
rürlüğe girdiği dönemde en yüksek zama-
naşımı süresi 20 yıldı. Şimdi ise 30 yıl. Bu
nedenle zamanaşımı bakımından da yar-
gılama mümkün değil. Yalnızca sembolik
anlam taşıyabilir” değerlendirmesini yaptõ.
Eski Yargõtay Başkanõ Sami Selçuk da ge-
çici 15. madde kaldõrõlsa bile darbecilerin yar-
gõlanamayacağõ görüşünü dile getirmişti. Sel-
çuk daha önce yaptõğõ bir açõklamada, şunla-
rõ söylemişti: “15. maddeyi kaldırsanız da 12
Eylül’ü yargılayamazsınız. 15. maddeyi
dikkatle okursanız, af sözcüğünün kulla-
nılmadığı bir af yasasıdır. Hatta af yasa-
sından da daha ileri gitmiştir. Niye? Çün-
kü af yasası sadece ceza hukukuyla sınırlı
çıkar. Bu yasa ise idari ve özel hukukla il-
gili olan bütün sorumlulukları ortadan
kaldırmıştır. Bir devlet düşünün, önce af-
fedecek, aradan 30 yıl geçtikten sonra,
‘Yanõlmõşõm, aftan vazgeçtim’ diyecek. Bu
gayri ciddiliktir... Devlet bir af çıkarttı, si-
zi affetti diyelim. Aradan 1 yıl geçtikten son-
ra, ‘Ben pişman oldum, gel bakalõm geri’ di-
yemez. Böyle bir şey olur mu? Devlet,
devlet olmaktan çıkar o zaman. O devlete
güvenebilir misiniz? Öyle, arka düşünceli
hukuk olmaz. Ortada bir 15. madde vardır,
maddenin ismi geçici olsun, şu olsun, bu ol-
sun, o anda sonuç doğurmuştur, geçmiş, bit-
miştir. Yani silmiştir geçmişi. Yasalar ge-
lecek için yapılırlar; geçmişe yürümezler.
Kimse kendisini aldatmasın.”
Özden: CHP’ye olta
Eski Anayasa Mahkemese Başkanõ Öz-
den, aradan 30 yõl geçtiğini ve bu değişiklik-
le bir yere varõlamayacağõnõ ifade ederek
“Öncelikle, o dönemdeki idamlar Mec-
lis’ten geçtiği için bu kararları verenlere bu
madde ile bir şey yapılamaz. Bunu belirt-
mek lazım. Bu değişiklikle, doğrudan doğ-
ruya 12 Eylül yöneticilerinin çıkardığı ka-
nunlar hedefleniyor. İhtilalin ardından ya-
pılan ilk seçimlere kadarki dönemi kapsar
bu madde. Yani, 12 Eylül 1980 ile 6 Kasım
1983 arasındaki dönemde Milli Güvenlik
Konseyi’nin üyelerinin yargılanması iste-
niyor” dedi. Anayasa paketine eklenen geçici
15. maddenin, CHP’yi “kandırmak” için ko-
nulduğunu da savunan Özden, şöyle konuştu:
“Önce anayasa ile o dönemde bağışla-
nanlara yeniden yargı yolu açılması hu-
kuken bence pek mümkün görülmüyor.
Ceza Kanunu’ndaki zamanaşımları geç-
mişse ne yapacaklar, bu madde tamamen
CHP’yi kandırmak için konulmuş bir
madde. Baykal söylüyordu. Bu onlara bir
olta. Şunu da belirteyim, biz Anayasa
Mahkemesi olarak da bunun kaldırılma-
sını zamanında istemiştik.”
SEÇİM YASALARINDA DEĞİŞİKLİK
Cepten
propaganda
öneriden çıkıyor
ALT KOMİSYONDA GÖRÜŞÜLDÜ
Örgüt kurana,
vergi kaçırana
silah ruhsatı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM İçişleri Komisyonu içinde oluş-
turulan alt komisyon Silah Yasa Tasarõsõ
üzerindeki çalõşmalarõnõ tamamlerken,
geçmişte silah ruhsatõ olduğu halde aldõğõ
cezalar nedeniyle bu hakkõnõ yitirenlere
“hayatlarının ciddi tehlike içinde bu-
lunduğu hususunda somut vakaların
varlığı halinde” silah taşõma yolu açõldõ.
Silah yasa tasarõsõ üzerinde askerin iti-
razlarõ doğrultusunda bazõ değişiklikler
yapõldõ. MİT ve emniyetin yurtdõşõndan
doğrudan askeri silah ithal edebilmesini
sağlayacak düzenlemeden vazgeçildi. Bu
kurumlar MKE aracõlõğõyla yurtdõşõndan
istedikleri silahlarõ alacaklar. Komisyon-
da, bir yõl ve üzeri hapis cezasõ alanlara
silah ruhsatõ verilmeyeceği de hükme
bağlandõ. Ancak Türk Ceza Yasasõ’nõn
174/1-2 ve 213 ile 220. maddelerinde ta-
nõmlanan “halk arasında korku ve pa-
nik yaratmak amacıyla alenen tehditte
bulunmak”, “suç işlemek amacıyla ör-
güt kurmak”, “tehlikeli maddeleri izin-
siz olarak bulundurmak” suçlarõndan
hüküm giymiş olanlar ile vergi kaçõranla-
ra belirli koşullar altõnda valiliklerde oluş-
turulacak komisyon aracõlõğõyla silah ruh-
satõ alabilme olağanõ getirildi. Bazõ mil-
letvekili ve belediye başkanlarõnõn yoğun
kulisi sonucunda bu suçlarõ işlemiş olan-
lar için “hayatlarının ciddi tehlike için-
de bulunduğu hususunda somut vaka-
ların varlığı halinde” illerde oluşturula-
cak komisyonlar aracõlõğõyla silah taşõma
yolu açõldõ. Uyuşturucu kullanan ve bu-
lunduranlarla çocuk tacizcileri, ihaleye fe-
sat karõştõranlar, rüşvet ve zimmet suçla-
rõndan mahkum olanlar ise asla silah ruh-
satõ alamayacak. Silah ruhsatõ alabilmek
için yaş sõnõrõ 21 olacak. Av tüfeğinde ise
yaş sõnõrõ 18’e çekildi. İzinsiz olarak elin-
de av tüfeği bulunduranlar, 1 yõl içinde bu
silahlara ruhsat alabilecekler. Bar, pav-
yon, gazino gibi alkollü içki tüketiminin
yapõldõğõ eğlence yerleri ile düğün tören-
lerinin yapõldõğõ kapalõ mekanlar da silah-
la girilmesi yasak yerler arasõna alõndõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Anayasa Komisyonu’nda dün
görüşülen seçim yasalarõnda değişiklik
öngören yasa önerisi alt komisyona sevk
edildi. Alt komisyonda cep telefonlarõna
mesaj gönderme yoluyla propaganda ya-
põlabilmesine ilişkin düzenlemenin me-
tinden çõkarõlabileceği ve anket yasağõnõn
sürmesiyle ilgili düzenlemenin eklenebi-
leceği kaydedildi.
TBMM Anayasa Komisyonu’nda dün
AKP’li Haluk İpek’in oylarõn şeffaf san-
dõkta kullanõlmasõ, internet ortamõnda ve
güneş battõktan sonra da propaganda ya-
põlabilmesi ve seçmenin oy kullanmasõnõ
engelleyenlere hapis cezasõ verilmesini
öngören yasa önerisi görüşüldü. MHP’li
Faruk Bal, “YSK’den çekilebilecek bir
kabloyla siyasi partiler de seçim so-
nuçlarını merkezlerinde görebilmeli-
dir. e-mail ve cep telefonu yönteminin
propaganda terörüne dönüşmemesi
gerektiğini” dedi. CHP’li Atilla Kart,
da “Halkla doğrudan temasın olduğu
durumlarda resmi dilin dışında, Türk-
çe dışında başka dillerde de konuşul-
masına imkân tanınması gerekir” dedi.
BDP’li Hamit Geylani de yüzde 10 se-
çim barajõ ve resmi dil dõşõnda propagan-
da yapõlmasõ yasağõ korunduğu sürece
seçim kanunlarõnda yapõlacak değişiklik-
lerin anlamõ olmayacağõnõ söyledi.
Bazõ iktidar ve muhalefet milletvekil-
leri de internet ve cep telefonlarõyla
propaganda yapõlmasõna olanak veren
düzenlemenin sakõncalõ sonuçlar doğu-
rabileceğini vurguladõ. Komisyonda
CHP’li Kart ile Komisyon Başkanõ
Burhan Kuzu arasõnda tartõşma yaşan-
dõ. İpek, “Cep telefonuyla propagan-
da konusunda eleştiriler geldi, gere-
kirse çıkarılabilir. Anketlerle ilgili
yasağı da eklememiz lazım” dedi.
15. maddenin
değiştirilmesi
hiçbir sonuç ya-
ratmaz. Zamana-
şımı kaldırılsa bile
yargılanmazlar.
Çünkü aleyhe
olan hükümler
geri yürümez.
Bu madde tama-
men CHP’yi kan-
dırmak için ko-
nulmuş. Bu onla-
ra bir olta. Yargı
yolu açılması hu-
kuken pek mü-
mükün görün-
müyor.
Ceza hukukunda
temel ilke sanık
lehine olan hü-
kümlerin uygulan-
masıdır. 30 yıl
geçti. Zamanaşı-
mı bakımından
yargılanma müm-
kün değil.
A Z R A K
Ö Z D E N
T Ü R K
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İz-
mir ve Muğla baro başkanlarõ, hükümetin
anayasa değişikliği paketinin, üzerinde uz-
laşma sağlanmadan gündeme getirilmesine
tepki gösterdi. İzmir Barosu Başkanõ Özde-
mir Sökmen, AKP iktidarõnõn yine bildiği-
ni okuduğunu söyledi. Dokunulmazlõklarõn
kaldõrõlmasõ, Siyasi Parti ve Seçim Yasa-
sõ’nõn değiştirilmesi gibi konulara değinil-
mediğini anõmsatan Sökmen, “Bunlar ta-
mamen kendine göre bir anayasa hazõrla-
yõp, topluma sunmaya çalõşõyor” dedi.
Muğla Barosu Başkanõ Av. Mustafa İlker
Gürkan da “Anayasa değişikliği meselesi
yargõnõn denetim altõna alõnmasõ meselesi-
dir. Amaç ve yöntem yanlõştõr” dedi.
‘AMAÇ YARGIYI DENETİM ALTINA ALMAK’