23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OZAN YAYMAN İZMİR - Tilkilik, Agora, Damlacõk, Temaşalõk gibi eski ama en az kentin kendisi kadar ünlü semtlerindeki kah- vehanelerindeyiz. Bir dönem Altõn- ordu, Üçok, İzmir İdman Yurdu gibi futbol takõmlarõna kulüp mekânõ olan, gençlerin buluşma noktasõ sayõlan, ak- şam saatlerinde kapõsõnõn önünde en özenli kõyafetleriyle sõralanan insan- larõ ağõrlayan, mahallenin sosyal do- kusunun vazgeçilmez kahvehaneleri, şimdilerde zorunluluk nedeniyle do- lup taşõyor. Tilkilik Semti’nin ana caddesi, Ana- fartalar üzerindeyiz. Anafartalar üze- rindeki kahvehanelerden birisindeyiz. Herkes elindeki sigarayõ tüttürüyor. “Hani yasaktı” diyecek oluyoruz, yanõmõzdan, sert bir tonda, “Görmü- yor musun orada koca kapı var. Hem de ardına kadar açık. Demek ki, burası açık alan” sesi gelince, bi- ze de orasõnõn açõk alan olduğuna inanmaktan başka seçenek kalmõyor. İlk tanõş olduğumuz Süleyman Gü- leli. 36 yaşõnda. İzmir’e, Diyarba- kõr’dan göç etmiş. 15 yõldõr inşaatlar- da çalõşõyor, o da iş bulabilirse. Yaz ay- larõnda biraz kõpõrdanma olsa da, kõ- şõ kahvehane ile ev arasõnda gidip ge- lerek geçiriyor. Çalõşacak inşaat bul- duğunda günlük yevmiyenin 60 lira ol- duğunu aktarõyor. Ancak son yõllarda inşaatta çalõşmak isteyen kişi sayõsõ- nõn yoğunlaşmasõyla, ücret kõranlarla karşõlaştõğõnõ vurguluyor. İnşaatta bir tam gün, 30 liraya çalõşmak için sõra- da bekleyenlerin olduğunu söyleyerek olan bitene öfkesini kendisi gibi güç koşullar altõnda yaşayanlara yönlen- diriyor: “Hepimiz emekçiyiz ama birbirimizin ekmeğini elinden al- mak isteyenler var!” İş bekliyorlar Güleli, ekonomik krizin etkisini her geçen gün daha fazla hissettikle- rini vurgulayarak, “Sene seneyi ara- tıyor. Kahvehaneler ikinci adresimiz oldu. Bazı müteahhitler, çalıştıracak insan aradıklarında doğrudan kah- vehaneye geliyor. İnanır mısın, kah- vehanede oturanların hepsi, bir müteahhit gelir de beni çağırır di- ye, yüzleri kapıya dönük oturuyor. Olan bitene sıkılıyoruz ama yapa- cak başka bir şey yok” diyor. Bir baş- ka kahvehanedeyiz ve belediyelere ta- şeron olarak hizmet veren bir firma- da park ve bahçeler servisinde hizmet veren Ramazan Tunç’u dinliyoruz. Tunç, 1 Ocak 2010 tarihinde işten çõ- karõldõğõnõ söylüyor. İşsiz kalmaz- dan önce 850 lira maaş aldõğõnõ ve si- gortasõnõn yattõğõnõ anlatõyor. 3 aydan bu yana bir yakõnõnõn işlettiği kahve- hanedeki, üç langõrt masasõnõn so- rumluluğunu üstlendiğini aktarõyor. Kahvehaneye gelenlere 25 topu 1 li- raya sattõğõnõ ve bu şekilde günde 10 lira civarõnda para kazandõğõnõ belir- tiyor. “Ev kirası?” diyoruz. Eşinin ai- lesinin ödediğini söylüyor. “Mutfak masraflarını nasıl karşılıyorsun?” dediğimizde, “Benim ailem alıyor” diyor. Ayrõlõyoruz yanõndan, üzgün, bir o kadar da umutsuz. Sınır dışı korkusu Altõnpark’taki semt halkõnõn tanõ- mõyla Altõnordu Kahvehanesi’nde- yiz. “Yunanistan’ın haline bak sen, biz yine de iyiyiz” diyen bir ses duy- duğumuzda, iyimser kimseler de var buralarda diyoruz ancak o anlattõkça sanki karabulutlar çöküyor etrafa. Adõnõn Muhammet, soyadõnõn Mu- sa olduğunu söylüyor ve başlõyor an- latmaya: “52 yaşındayım. 17 yıldır İzmir’de yaşıyorum. Suriye vatan- daşıyım ama kendimi özbeöz İzmirli sayıyorum. Eşimle İzmir’de evlen- dim ki o da İzmirli. 3 çocuğum ol- du burada, hepsi Türkiye Cumhu- riyeti vatandaşı. Ama benim derdim büyük. Devlete ödemem gereken harç parasını yatıramaz oldum. Sı- nır dışı edilmem an meselesi. Ge- çenlerde yabancılar şubesine ça- ğırdılar. Gittim ve 4 bin 100 lira harç parası ödemem gerektiği söy- lendi. Bu parayı mümkün değil ödeyemem ben. Sınır dışı edilirsem eşimden, çocuklarımdan ayrı kala- cağım. Düşünmesi bile kötü...” Mu- hammet Musa, 2005 yõlõna kadar ödemesi gereken harç parasõnõ yatõr- dõğõnõ ancak o tarihten bu yana sağlam bir işi olmadõğõnõ söyleyerek devam ediyor: “Lokantalarda aşçılık yapı- yordum. Ancak nerede çalıştıysam orası ya kapandı ya da işçi çıkarma yoluna gitti. Şimdi, eşimin abisinin işlettiği Altınpark’taki bu kahvenin vitamin barına bakıyorum. Günlük 20-25 lira kazanıyorum. Kendimi yi- ne de şanslı sayıyorum. Bu parayı kazanamayan o kadar çok kişi var ki. Kahvehaneye geliyor ama inanın çay içecek parası yok. Bu insanla- rı gördükten sonra şükür demekten başka bir şey gelmiyor elimden.” Tam o sõrada yanõmõzda bir genç be- liriyor. Kahvehanenin müdavimle- rinden Muhammet Musa ile söyleşti- ğimizi görünce “Hayırdır ne var buralarda?” diyor. Çevredekilerin, “Fotoğraflarını çekmeye gelmiş se- nin gazeteciler” sözünü duyduktan sonra, “Agora’nın, playboy erkeği- ni mi çekmeye gelmişler. Çek çek, belki meşhur oluruz da yırtarız” di- yor ama sonra duraklõyor, sanki bir an unuttuğu bir şey aklõna gelmiş gibi, “Olmaz” diyor ve ayrõlõyor kahvehane önünden. O gittikten sonra anlatõyor- lar, borcunun çok olduğunu. Alacak- lõlardan kaçtõğõnõ ve izini kaybettirmek için türlü yollara başvurduğunu. Tablo aynı Damlacõk tarafõna doğru yöneliyo- ruz. Burasõ İzmir’in en eski ve döne- minin seçkin yerleşimlerinden. En az İzmir kadar meşhur bir yerleşim an- cak şimdilerde yoksulluk ve berabe- rinde gelen sõkõntõlarla yüz yüze. Ki- minle konuşsak ev kiralarõnõn paha- landõğõndan yakõnõyor. “Kiralar 200 lirayı buldu” diyenler var. CMYB C M Y B 19 MART 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 11 İşsizlerin bekleme odalarõ Kahvehaneler YAŞANANLAR FELAKET E trafta biraz dolandõktan sonra, başka bir kahvehanedeyiz. İşletme sahibiyle sohbet ediyoruz bu kez. 28 yõldõr kahvehanecilik yaptõğõnõ söylüyor, 48 yaşõndaki Bayram Gündoğdu. Askerden geldikten sonra bu mesleğe başladõğõnõ söyleyerek, 2000’li yõllarla birlikte işlerin ters gitmeye başladõğõnõ anlatõyor. Son süreçte yaşadõklarõnõ ise “felaket” diye niteliyor. Gündoğdu, felaketin sadece ekonomik anlamlõ olmadõğõnõ, buna bağlõ yaşanan sosyal ve kültürel olaylarõn da, tahammül edilemez boyutlara ulaştõğõnõ vurguluyor. Kahvehanesinin işsizler sõğõnma yerine döndüğünü söyleyerek anlatõyor: “Gelen giden müşterimin çoğunun buraya alışkanlığı eski yıllara dayanır. Önceden iş bitiminde keyif almak için, eşi, dostuyla pişpirik oynamak için gelenler, şimdi gidecek bir yeri olmadığı için buraya geliyor. Alışkanlık, mecburiyete dönüşmüş durumda. İçlerinde sabah erkenden gelen ve gün boyu tek kelam etmeden ayrılanlar var. Kara kara düşünüyorlar. Bir çay içerlerse içiyorlar. Ben artık, bu insanları izlemekten, kendi derdimi düşünmez oldum. Az para kazanıyorum ama inan insanların bu halini görmek daha hüzün verici. Ne anlatsam boş, ancak yaşayan bilir.” K ahvehaneler işsizlerin bekleme odasõ oldu. Her gün mesaiye gider gibi kahvehanelere gidenler, bu mekânlarõ adeta bir sõğõnak gibi görüyorlar. Açõk biçimde dile getirmeseler de benzerleriyle bir arada olmak, henüz adõ konulmamõş bir güç veriyor onlara. Nereden mi belli? Hemen hepsi, üstelik farklõ farklõ mekânlarda, bir yere odaklanmõş haldeler. Delici gözlerle tek bir noktaya bakõyorlar. B ir masa etrafõnda kümelenmişler. Birisi anlatõyor, hepsi dinliyor. Sonra hepsi birden konuşmaya başlõyor ama kimse kimseyi duymuyor. Cam kenarõna sõralanmõşlar. Her biri başka başka insan olsa da sonuçta ortaya bir kişi çõkõyor aslõnda: “Kol dirsekten bükülmüş, el ya çenede ya da alõnda. Öylece kilitlenmiş duruyor.” Gidenin arka- sından bakar- ken kahveha- neye giren bir bayan görüyo- ruz. Tek eliyle eşarbının bağı- nı tutuyor, di- ğer elini masa- da oturanlara doğru açmış, para istiyor. Bakıyorlar ona sadece. ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - “Üni- versite kenti” olarak bilinen Eskişehir’de gençler artõk ümitsiz. Ekonomik kriz ne- deniyle iş bulamayan üniversiteli genç- lerin sayõsõ her geçen gün artarken sanayi tesisleri işçi çõkarõyor, esnaf kepenk in- diriyor. Kentte birçok sanayi tesisi de kriz ne- deniyle kapanmak zorunda kaldõ. Eski- şehir’de bir süre önce yaklaşõk bin kişi- nin çalõştõğõ Doğruöz Konfeksiyon Sanayi AŞ’nin yönetim kurulu üyesi Nihal Doğruöz, 5 yõl boyunca kapanmamaya direndiklerini anlattõ. Daha önceden de birçok ekonomik krizi atlattõklarõnõ be- lirten Doğruöz, “Organize sanayi böl- gemizdeki fabrikamıza bir şey olma- mıştı. Ama son krizde fabrikamızı kapattık. Tekrar ne zaman açarız bil- miyoruz” dedi. Üretimin yüzde 70’ini yurtdõşõna satarken şimdi tesisi kapatmak zorunda kaldõklarõnõ vurgulayan Doğru- öz, “Bugün tanıdığım orta ölçekli fab- rikaların yöneticileri ile konuşuyo- rum. Hepsi umutsuz” diye konuştu. Sarar Grup Onursal Başkanõ Cema- lettin Sarar da ekonomik kriz nedeniy- le kâr etmenin gerilerde kaldõğõnõ söyledi. Artõk kâr yerine işçiyi düşünmek zorunda kaldõklarõnõ ifade eden Sarar, “İşten çı- karmamak gerekiyor. Çok cüzi kârlar ile yaşamımızı sürdürüyoruz. Yurtdı- şında büyümeyi hedefliyoruz. Bu kri- zi aşmak için devletimizin sanayicimize destek olması lazım” dedi. Eskişehir Sanayi Odasõ Yönetim Ku- rulu Başkanõ Savaş Özaydemir ise sa- nayicinin borçlarõ ödeyemediğini belir- terek “Kredi borçlarından doğan fa- izlerin affedilmesi gerekiyor. Asıl fa- cia ise fabrikalarını satışa çıkaranla- rın olması” dedi. Eskişehir Esnaf Odalarõ Birliği Başkanõ Ekrem Birsen, esnafõn siftah yapmadan günü bitirdiğini belirterek “Ekonomik kriz ve durgunluk dönemleri daya- nışma ile aşılır. Esnaf bankalardan kredi alırken sorunlar yaşıyor. Hal- buki kriz dönemlerinde esnaflar des- teklenmelidir” diye konuştu. İşyerleri kapandı, kiralar düştü Eskişehir’de 2005 ile 2009 yılları arasında 6 bin 884 işyeri kapandı. Kentin alışveriş merkezlerinin bulunduğu caddelerde eskiden dolar kuru üze- rinden kiraya verilen işyerleri bugün kiracı bulamaz hale geldi. Atatürk Bulvarı, Atatürk Cad- desi, İki Eylül Caddesi, İsmet İnönü Caddesi ile Kızılcıklı Mahmut Pehlivan caddelerinde eskiden hava paraları ile devredilen ve döviz üzerinden kiraya verilen işyerleri bugün boş duruyor. Ki- ralarda döviz yerini Türk Lirası’na bırakırken miktarlarında da önemli oranda düşüş yaşandı. ESKİŞEHİR’DE İŞ BULAMAYANLARIN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR Üniversite kenti de umutsuz SÜRECEK ‘ K U R S L A R Ç A R E D E Ğ İ L ’ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fa- kültesi İşletme Bölümü mezunu Ahmet Demir, bankacõ olma ha- yalleri kurarken şimdi bir çay ocağõnda çalõşõyor. Demir, “İşsizlik biz gençleri korkutuyor. Bizim fakülteden çok işsiz genç var. Pi- yasada iş bulamayan üniversite mezunlarõ devlet kapõsõna girmeyi hedefliyor. Bunun için de açõlan ve açõlacak sõnavlarõ takip edi- yor. Üniversiteyi bitirip ve iş bulamayan gençler meslekleri ile il- gili alakasõz kurslara gidiyor. Kurslarõ bitirenlerin daha çabuk iş bulabileceği düşünülüyor. Bunun da imkânsõz olduğu görülüyor.” Bir dönem gençlerin buluşma noktası sayılan, akşam saatlerinde kapısının önünde en özenli kıyafetleriyle sıralanan insanları ağırlayan, mahallenin sosyal dokusunun vazgeçilmez kahveha- neleri, şimdilerde zorunluluk nedeniyle dolup taşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle