Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T
oplumda geçim sõkõntõsõ giderek büyüyor. Sa-
yõlarõ 6 milyon olan işsizler evlerine ekmek
götüremezken işi olanlarõn da gelirleri, yüz-
de 6.5’lik resmi enflasyon kadar bile artõrõlmadõ.
Asgari ücretin neti 600 TL’yi bile bulamadõ, 9 mil-
yon emeklinin ortalama aylõğõ 600 TL gibi utanõ-
lacak bir düzeyde iken 2010 için ancak 60 TL sey-
yanen zam verildi ve bu zam, Başbakan tarafõndan
“yüzde 20 zam” şeklinde açõklandõ. Memurlara,
enflasyon oranõnda verildiği öne sürülen zamlar,
gerçek enflasyonla baş edemiyor. Resmi enflasyon
yüzde 6.5 olarak açõklandõ ve ayarlamalar buna gö-
re yapõlõyor ama çoğu alt-orta sõnõftan olan me-
murlarõn tüketim harcamalarõnõn yarõsõnõ temsil eden
gõda maddelerinde enflasyon yüzde 9.5 olarak ger-
çekleşti. Konut harcamalarõnda, ulaştõrmada da en-
flasyon, ortalama tüketici enflasyonun üstünde ger-
çekleştiği için, kamu emekçileri reel gelir kaybõ-
na uğradõlar. 2 milyonu aşan kamu emekçilerinin
toplam geliri, 2000’lerin başõnda ulusal gelirin yüz-
de 7’si iken bugün yüzde 5’in altõna düştü.
Öte yandan, bütçe üstünden de toplumun emek-
li ve çalõşan kesimleri mağdur ediliyor. Vergi ge-
lirlerinin yüzde 70’e yakõnõ dolaylõ vergilerden alõn-
maya devam ediliyor ve bunu da tüketici çoğun-
luk ödüyor. Buna karşõlõk büyük kârlar eden ban-
kalar ile şirketlerin ödediği kurumlar vergisi, top-
lam vergi içinde yüzde 10’u bile bulmuyor. Har-
camalarda da faiz ödemeleri bütçenin yüzde
30’una yakõnõnõ yutuyor. AKP iktidarõnõn sağlõk-
ta dönüşüm fiyaskosu ile iflasõn eşiğine gelen
SGK’ye aktarõlan kaynaklar, daha çok özel hasta-
nelere, ilaç firmalarõna giderken, 44 milyar TL’lik
prim borçlarõnõ ödemeyen işverenlerin, AKP’li be-
lediyelerin yol açtõğõ açõklar, bütçeden kapatõlõyor.
Bütçeden tarõma, hanehalkõna yapõlan transferler
hõzla azaltõlarak gelirin adaletsiz bölüşümünde den-
ge biraz daha emek aleyhine değişiyor.
Öte yandan, ailelerin, bankalara, katõlõm banka-
larõna, tüketici finansman şirketlerine ve konut sa-
tõşlarõ nedeniyle Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ)
olan toplam borçlarõ son altõ yõlda 10 kattan fazla
artarak 13.4 milyar TL’den 140.2 milyar TL’ye ka-
dar yükseldi. Buna bağlõ olarak ailelerin bankalara
yõllõk olarak ödediği faiz miktarõ da altõ yõlda beş
kattan fazla artarak 21.3 milyar lirayõ buldu.
Uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle reel
gelirleri artmayan ailelerin önemli bir kõsmõ ban-
kalara olan tüketici kredisi ve kredi kartõ borçlarõ-
nõ ödeyemediler. Zaman zaman getirilen ödeme ko-
laylõklarõna rağmen borcunu ödeyemediği için ic-
raya verilen vatandaş sayõsõ 2 milyona yaklaştõ.
Yoksullaşmadan tarõm üreticileri de nasibini alõ-
yor. Tarõm sektörüne yönelik desteklerin azalma-
sõ ve tarõm ürünü ithalatõnõn artmasõna paralel ola-
rak Türkiye’nin tarõmsal ürün üretimi de azaldõ. Büt-
çeden tarõm sektörüne yapõlan destekleme ödemeleri
2009 yõlõnda yüzde 22.6 oranõnda azalarak 4.5 mil-
yar liraya kadar düşürüldü. Milli gelir içerisinde-
ki payõ yüzde 8-9’a kadar gerilediği halde, Türki-
ye nüfusunun üçte birinin geçimini sağladõğõ, top-
lam istihdamõn da yüzde 25’ini sağlayan tarõm sek-
törünün destekten yoksun kalmasõ geçimi zorlaş-
tõrõyor, iç göçü kamçõlõyor, göçenlerle birlikte kent-
lerde işsiz ordusu büyüyor.
Devlet borçları çığ gibi
2009 bütçe açõklarõnõn 60 milyar TL’yi bulduğu
tahmin edilirken 2010 için de en az 50 milyar TL
açõk hedefleniyor. Vergi kaçakçõlõğõ ve vergiden ka-
çõnma devam ettiği için ve varlõklõ kesimler yete-
rince vergilendirilmediği için, borçlanma ihtiyacõ
artõyor ve AKP iktidarõ kamu borçlarõnõ 450 mil-
yar TL’ye tõrmandõrmõş durumda.
Milli gelirin küçülmesi ve kamunun iç ve dõş borç
stokunun yeniden hõzla artmaya başlamasõ, borcun
milli gelire (GSYH) oranõnõn da yükselmeye baş-
lamasõna neden oldu.
2001 krizinde hortumlanan bankacõlõk sektörü-
nün yükünün Hazine’nin üzerinde kalmasõ sonu-
cu 2002 yõlõnda milli gelirin yüzde 69.2’sine ka-
dar yükselen kamu borç stokunun milli gelire ora-
nõ, bütçeden yapõlan ödemelerle, 2007 yõlõnda
yüzde 39.6’ya kadar indirilmişti.
Borç yükünün bu ölçüde azaltõlmasõ, halkõn
vergi yükü artõrõlarak, maaşlar, tarõmsal transfer-
ler ve benzeri harcamalar baskõ altõna alõnarak,
önemli kamu şirketleri (Türk Telekom, Erdemir,
Tüpraş, Petkim, Eti Alüminyum, Araç Muayene İs-
tasyonlarõ, TEKEL, Elektrik Santrallarõ, Elektrik
Dağõtõm Bölgeleri’nin yanõ sõra THY ve Halk Ban-
kasõ gibi kamu şirketlerinin belli oranlardaki pay-
larõ) özelleştirilip satõlarak sağlanabilmişti.
Kamu mali dengelerinin 2008 yõlõndan başlayarak
yeniden altüst olmasõyla birlikte kamu borç yükü
yeniden yükselmeye başladõ. 2008 yõlõ sonunda yüz-
de 40 olan kamu borçlarõnõn GSYH’ye oranõ 2009
yõlõnda yüzde 46.2 olarak gerçekleşti.
Çõğ gibi büyüyen bütçe açõklarõ ve açõklarõn bü-
yümesine paralel artan devlet borçlarõ, hükümeti
IMF anlaşmasõna sürüklüyor. Bir yõldõr, kaynağõ be-
lirsiz şaibeli döviz girişleri ve yüksek faizle çeki-
len sõcak para girişi ile durumu idare eden, bu sa-
yede IMF kapõsõna gitmeyen AKP, artõk IMF ka-
põsõnõ çalmak ve toplumu “Kırk katır mı, kırk sa-
tır mı” çözümsüzlüğüne sürüklemek üzere.
MUSTAFA SÖNMEZ
Derinleşen ekonomik kriz, iyileşme
umudu ile tünelin ucundaki õşõğõ bekle-
yen tüm kesimlerde, beklentileri olum-
suza çevirdi. Krize karşõ etkili çözümler
üretemeyen AKP iktidarõna toplumun
tüm kesimlerinden tepkiler artõyor. İşi
olan-olmayan tüm kesimler, tarõm üre-
ticileri, sanayiciler, ihracatçõlar, turizm-
ciler eleştirilerini daha yüksek sesle di-
le getiriyorlar.
Sabrõ hõzla tükenen kesimlerin başõn-
da işsizler geliyor. Kriz öncesi, resmi ola-
rak yüzde 10 dolayõndaki işsizlik, bir yõl
gibi kõsa bir sürede yüzde 15’e, resmi iş-
siz sayõsõ da 3.5 milyona ulaştõ.
Yaklaşõk 1 milyon lise ve üniversite
mezununun da işsizler arasõnda olduğu
görülüyor. Yaşlarõ 18-24 arasõndaki
genç işsizlerin sayõsõ da 1 milyonun üs-
tünde. Kentlerde iş arayan kadõnlarõn üç-
te biri işsiz durumda. Yatõrõmlarõn yüz-
de 25’e gerilediği 2009’da, AKP hükü-
meti, önümüzdeki yõllarda da iş umudu
olmadõğõnõ açõkça ifade ediyor. İşsizlik,
özellikle genç işsizliği, birçok sosyal ve
siyasal erozyona yol açõyor, mafya, kap-
kaç, fuhuş gibi suç sektörlerini besliyor.
AKP iktidarõ, dünyadaki likidite bol-
luğunun yarattõğõ sanal büyüme döne-
mine denk düştü. Ancak 2008’den iti-
baren düşüş başladõ. 2008’in Ekim ayõn-
dan bu yana hõzla küçülen ve 2009 da-
ralmasõ yüzde 6’ya ulaşan Türkiye eko-
nomisi, “yükselen Avrupa ekonomi-
leri” içinde, krizden en olumsuz etkile-
neni oldu. 2008’de kişi başõna 10 bin do-
lar olarak açõklanan kişi başõna gelir, ya-
şanan küçülme sonucu 8 bin dolara in-
di ve yaklaşõk kişi başõna 2 bin dolarlõk
yoksullaşma yaşandõ. 2010’da düze çõk-
masõ beklenen ekonomide iyileşme sin-
yalleri çok zayõf. Sanayi üretimi kasõm
ayõ sonuçlarõ iç kararttõ. Sanayide kapa-
site kullanõmõ yüzde 70’leri geçemiyor.
Özellikle otomotiv, metal, dayanõklõ tü-
ketim mallarõ sektörlerinde kapasite kul-
lanõmõ yüzde 50’lerde seyrediyor. Sa-
nayide kapasiteler kullanõlamadõğõ için
yeni yatõrõm niyetleri de hep askõda ka-
lõyor. Sanayici, özellikle AB’de yaşanan
dõş pazar kaybõnõ içeriden telafi etmek
istiyor, ancak iç pazarõ canlandõracak bir
gelir-ücret politikasõ izlenmiyor. Artan
işsizlik ve gerileyen ücret ve maaşlarla
hanelere daha az gelir girdiği için iç tü-
ketim de beklenen ölçüde artmõyor.
İhracatçılar, AB’den kaybedilen
pazarõ telafi için yeterli destek ve yön-
lendiricilik göremiyorlar. Özellikle
döviz kuru, ihracatçõnõn cesaretini kõ-
rõyor. Dörtte bir oranda gerileyen ih-
racatõn bu düzeyde kalmasõ bile ancak
ucuza ihracat ile gerçekleşiyor. İhracat
gelirleri yüzde 25 dolayõnda gerile-
mesine karşõn, ihraç edilen miktarõ
yüzde 10’larda seyrediyor. Bu da da-
ha ucuza mal satõlarak dampinge gi-
dildiğini, yoksullaştıran ihracat ya-
şandõğõnõ gösteriyor.
Aynõ durum turizmciler için de ge-
çerli. Turizmciler de yatak kapasiteleri-
ni kullanabilmek için 2009’da tur fiyat-
larõnõ düşürdüler. Turist başõna gelir
2008’de 637 dolar iken 2009’da 537 do-
lara düştü. Yoksullaştõran ihracatõ, yok-
sullaştıran turizm izledi.
Hem turizmciler, hem ihracatçõlar,
IMF ile yapõlacak bir anlaşmada alõna-
cak borçlarõn, içeride döviz kurunu aşa-
ğõ iteceğinden, bunun da sektörlerini
olumsuz etkileyeceğinden endişeliler.
Düşük döviz kuruna Merkez Banka-
sõ’nõn seyirci kalmasõ halinde, ucuz dö-
vizin ithalatõ kamçõlamasõ, bunun da
yerli üretim ve istihdama daha çok zarar
vereceğinden endişe ediliyor. Merkez
Bankasõ ise düşük kur, fiyatlarõ terbiye
ediyor diye, düşüşü pek umursamõyor.
Bu umursamazlõk, firma batõşlarõnda,
karşõlõksõz çek ve senet protestolarõnõn çõğ
gibi büyümesinde de önemli bir vebale
sahip. Bankalara ödenemeyen krediler 15
milyar TL, karşõlõksõz çek sayõsõ 2 mil-
yon, tutarõ 16 milyar TL’ye; protestolu
senet sayõsõ 1.5 milyona, değerleri 7 mil-
yar TL’ye yaklaştõ.
CMYB
C M Y B
10 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
İşsizler, emekliler, işçiler, memurlar, tarõm üreticileri, sanayiciler, ihracatçõlar, turizmciler...
Herkes halinden şikâyetçiİşsizlik kâbus:
Resmi işsizlik
yüzde 15, gerçek
işsizlik yüzde 22 ve
sayõlarõ 6.3 milyon.
Genç işsiz sayõsõ
1 milyonun
üstünde. Kentlerde
kadõnlarõn üçte
biri işsiz.
Ekonomi
küçülüyor:
2009 küçülmesi
yüzde 6’yõ aştõ.
Ekonomi 4
çeyrektir daralõyor.
Sanayide
kapasitenin yüzde
30’u boş. Küçülme,
işsizlerin iş
umudunu azaltõyor.
Kişi başõna gelir
kaybõ 2009’da
1890 dolara çõktõ.
Geçim
sıkıntısı: Asgari
ücret, mutfak
giderinin ancak
yüzde 70’ine
yetiyor. Aileler,
ancak mutfağa
harcama yapõyor,
140 milyar TL
borçlarõ var,
9 milyar TL
borç batõk.
Emek gelirleri
azalıyor:
Emekliler 60 TL’lik
zamma öfkeli.
Memur maaş
zamlarõ yetersiz.
Özel sektör
işçilerinin çoğuna
2009’da zam
yapõlmadõ, tersine
ücretleri bile
indirildi.
Bütçe açıkları:
Merkezi bütçe
2009’da 60 milyar
TL açõk verecek,
2010 açõğõ da 50
milyar TL. Bütçede
faiz ve SGK
açõklarõndan
geriye fazla bir
para kalmõyor.
Tarõm ve hanehalkõ
harcamalarõ
azalõyor.
Borçlar çığ
gibi artıyor:
AKP, bütçe
açõklarõnõ
büyüttükçe, kamu
borçlarõ da 450
milyar TL’yi buldu.
Kişi başõna kamu
borcu 4109 dolar...
Dõş borçlar 269
milyar dolara çõktõ.
Üçte ikisi özel
sektör borcu.
Batan batana:
Bankalara
ödenemeyen
krediler 15 milyar
TL, karşõlõksõz çek
sayõsõ 2 milyon,
tutarõ 16 milyar
TL’ye; protestolu
senet sayõsõ 1.5
milyona, değerleri
7 milyar TL’ye
yaklaştõ.
İŞSİZLER EVLERİNE EKMEK GÖTÜREMEZKEN İŞİ OLANLARIN DA GELİRLERİ ENFLASYON KADAR BİLE ARTTIRILAMADI
Geçim sõkõntõsõ büyüyor
AKP iktidarõnõn izlediği düşük kur politikasõ, özel
kesimin de hõzla dõşarõdan borçlanmasõnõ özendirdi.
2008 yõlõ sonunda ve 2009 yõlõnõn ilk çeyreğinde
uluslararasõ krizin etkisiyle azalan Türkiye’nin dõş
borç stoku (kamu+özel sektör borcu) yõlõn ikinci
çeyreğinden itibaren yeniden artmaya başladõ.
Kamu ve özel sektörün toplam dõş borçlarõ 2002
yõlõ sonundan Haziran 2009’a kadar olan dönemde
yüzde 107.4 oranõnda artõş kaydetti. 2002 yõlõ so-
nunda 129.5 milyar dolar olan dõş borç stoku Ey-
lül 2009 sonunda 273.5 milyar dolara kadar çõk-
tõ. Dõş borç stokunda bu dönemde yaşanan 143.9
milyar dolarlõk artõşõn büyük bölümü özel sektö-
rün borçlanmalarõndan kaynaklandõ.
Uygulanan ekonomik politikalarõn yarattõğõ
cari işlemler açõğõnõn finansman yükü özel söktörün
üzerinde kaldõ. Bu nedenle de 2003 yõlõndan baş-
layarak özel sektörün dõş borçlarõ hõzlõ bir yükselme
eğilimine girdi.
2002 yõlõnda 43 milyar dolar olan özel sektörün
toplam dõş borç stoku, 2008 yõlõnda 185.9 milyar
dolara kadar yükseldi. Bu dönemde verilen cari
işlemler açõğõnõ, özel sektör dõşarõdan borçlana-
rak finanse etti.
Ancak yaşanan uluslararasõ finansal kriz
döneminde özel sektörün yeni dõş borç bulma
olanaklarõnõn azalmasõyla birlikte Eylül 2009’da
176.3 milyar dolara inen özel sektörün dõş borç-
larõndaki bu yüksek seviye, Türkiye ekonomisi
açõsõndan önemli bir risk oluşturuyor.
Dõş borç stokunda yaşanan artõşa paralel ola-
rak Türkiye’nin dõş borçlar için ödediği faiz de
her geçen gün artõyor. Türkiye ekonomisi dõş
borç faizi olarak yurtdõşõna önemli ölçüde kay-
nak aktarõyor.
2002 yõlõnda 6.4 milyar dolar olan Türkiye’nin
kamu ve özel sektör olarak dõş borçlarõ için ya-
bancõ kreditörlere ödediği faiz miktarõ 2008 yõ-
lõnda 11.8 milyar dolara kadar yükseldi.
Ekim 2009 sonu itibarõyla son bir yõllõk dönemde
Türkiye’nin dõş borçlarõ için ödediği faiz miktarõ
ise 11.1 milyar dolar olarak gerçekleşti.
DIŞ BORÇ YÜKÜ BİR KÂBUS
Kökeni “milli görüş”
olan ve faizi dinen haram
sayan AKP, ironik biçimde
rantiye kesimi palazlandõ-
ran bir hükümet durumuna
geldi. Özellikle, halkõn dar
gelirli çoğunluğundan top-
lanan vergi biçiminde iç
ve dõş rantiyelere aktarõl-
mayla devam ediyor.
Türkiye 2003-2009 yõl-
larõnõ kapsayan son 7 yõllõk
dönemde devlet bütçesinden 358.7 milyar liralõk fa-
iz ödemesi yapõldõ. Türkiye’de faiz oranlarõnõn di-
ğer ülkelere göre yüksek seyretmesi ve Türk pa-
rasõnõn değerlenmesi (döviz kurlarõnõn düşmesi)
Türkiye’yi yabancõ portföy
yatõrõmcõlarõ için cennet ha-
line getirdi. 2002 yõlõ so-
nunda Türkiye’ye getirilip
Türk parasõna dönüştürül-
dükten sonra Hazine iç borç-
lanma kâğõtlarõnda tutulan
sõcak para, son yedi yõllõk dö-
nemde dolar bazõnda yüzde
326.4 oranõnda kazanç sağ-
ladõ. Diğer bir ifadeyle 31
Aralõk 2002’de gelen ve Ha-
zine iç borçlanma kâğõtlarõnda tutulan 1.000 do-
lar, 30 Kasõm 2009 itibarõyla 4 bin 246 dolar ol-
du. Aynõ sürede sõcak para hisse senetlerinden ise
yüzde 382.7 oranõnda kazanç sağladõ.
AKP RANTİYELERİN HÜKÜMETİ OLDU