18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•».*. ••»•« 10 PAZAR 10 OCAK 2010/ SAYI 1242 Medikal sektör için çözüm DENIZ ÜLKÜTEKİN 2010 Türkiye'de sağlık sektörü için hem yasal hem de ekonomik anlamda son derece kritik bir yıl ola- cak. Bu durumda medikal sektör çalışanlarının da söyleyecekleri var. Devlet hastaneleri ve özel hasta- neleretıbbi malzeme sağlayan Medicall Biomedikal firmasının yöneticisi Ayhan Öztürk, Sosyal Güvenlik Kurumu firmalara yaptırımlar içeren sözleşmeler imzalattırmadığı takdirde sektörün ciddi krizle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor. -Ne kadar süredir bu sektördesiniz? Türkiye'de medikal malzeme ithalatı yapan birfir- manın yöneticisiyirri. 2004'de sektörde çalışmaya baş- ladım. i ^ -Sektörde ne gibi değişlklikler yaşanıyor? Satın alma, fiyatlama, doğrudan teminler gibi ko- nularda değişiklikler var. Bu aradaSosyal Güvenlik Kurumu gibi bir kurum dogdu amâ işleyişi henüz tam olarak oturmadı. Sağlık politikaları da sık sık değişime uğruyor. -Bahsettiğiniz anlamda ilaç sektöründeki hassasiyet medikal sektörde bulunmuyor. Bunun birsebebi medikal sektörde etkin birder- nek ya da oda bulunmaması. Birkaç yıldır girişim- ler var ama bunlar da uzmanlıga yönelik. Medikal içinde kardiyoloji malzemesinden ortopedik mal- zemeye kadar geniş bir yelpaze var. Bazıları tek kullanımlık, bazısı hasta- nın uzun süre taşıdığı implantlar. Her malzeme için C sertifikası gi- bi belli kıstaslar var. Türkiye'ye bir malzeme girmesi için C sertifika- sı olması yeterli, bunu da almanın değişik yolları oldugunu duyuyo- ruz. Çin ya da Güney Afrika'dan ge- V len sertifikalı malzemelerin Avrupa'dakilerle aynı starv dartta olmadığını biz değil hekimlersöylüyor. -O zaman bir denetim sorunu var. Son denetim hastanelerde olmalı. Ancak maliyetle ilgili birtakım endişeleröne çıkıyor. Bu şekilde dev- let de zararlı çıkıyor. Çünkü üç dört yıl içinde aynı has- tanın malzemesine bir daha masraf yapmak zorun- da kalıyor. Mesela bazı yeni tedavi yöntemleri sa- yesinde hastanın ilaç bağımlısı olması önlenebiliyor ama Sağlık Bakanlığı bu gibi tedavilerin avantajını dü- Tıpkı ilaç sektörü gibi medikal sektör de ciddi uzmanlık alanı gerektiren biryapı. Ameliyat ipinden şünemiyor. Belki de biryıllık masrafla hastayı ilaç mas- rafından ömürboyu kurtaracaklar. Türkiye'de medikal teknolojilerin geri ödemeye alınması çok zorlu bü- rokratik işlemler gerektiriyor. Biomedikal cihazlarla belli ilaçların kullanımını azaltabiliriz. SGK'nin en bü- yük derdi de gereksiz tedavi. Bununla ilgili teknolo- jiler gelişiyor ama sağlık sistemine çabuk adapte edil- mesi lazım. -Hastaneleıin bu teknolojilere bakışı nasıl? Klinik bölümler olumlu bakıyor ama satın alma bö- lümleri Sağlık Uygulama Tebliği içinde yer almayan malzemeleri almıyor. Meslektaşlannızla konuştuğunuzda medikal sek- tör tanımının yerini bulduğunu görüyor musunuz? Göremiyoruz. Çünkü Türkiye'de medikal sektörde faaliyete geçmek için bir kriteraranmıyor. Bugün siz de biraz çaba gösterseniz bir bayilik alıp ihalelere gi- ^ kalp pili p 11 vnıİKiı-cfiın. ı -i Miınıfıı malzemelerin sağlayıcısı konumundaki firmalar standartsızlıktan ve işi sırf ticaret olarak gören girişimcilerden yana dertli. Beş yıldır sektörde yöneticilik yapan Ayhan Öztürk de firmaların yaşadığı krizin en canlı tanıklarından. rürrisal, bazılanysa "bir kasa bir masa" diye 1 tarif ede- bileceğimiz düzeyde. Sırf ticari çıkarları için bu sek- töre girenlerin sayısı çok fazla. Bu tip yapılanmala- nn medikal sektöre çok büyük zaran var. Şu anda yay- gın kanı "bunların hepsi üç kâğıtçı, bire alırlaron be- şe satarlar" şeklinde. Aslında hiç de öyle değil. Yedi gün yirmi dört saat hizmet isteyen bir sektör. Bizim acil servislerden bir farkımız yok. Acil vakalar çıka- bilir, bizim malzemeyi hastaneye zamanında ulaş- tırmak gibi bir yükümlülüğümüz var. -Bu sorunlann çözümü nedir? Ana ödeyici kurum SGK'nin firmalarla protokol yap- ması ve bu protokollere birtakım şartlar koyması bu sorunlan aşabilir. Firmalarda aradığı özellikler sermaye ölçütü, iş bitirme, geçmiş yıllarda teslim ettiği ihale- lerin sayısı gibi kıstaslar ve karşısındaki muhatabın ciddi ve kalıcı oldugunu anlamaya yönelik yaptırımlar olabilir. Kendine güvenip bu sözleşmeleri imzalayacak firmalar zaten sektörde kalıcı firmalardır. ithalatçı fir- maları toplasanız sayıları bini aşmaz. Aslında küçük bir sektörden bahsediyoruz. Firmalar da sonradan kendi bayileriyle yükümlülük sözleşmeleri yapa- caklardır. Bunun teknolojik altyapısı SGK'de var. Medula sistemiyle tüm hastaneler birbirine baglı. Böylece hastanın tüm bilgileri SGK'ye gidiyor. KAYIT İÇİ SEKTÖR -Kendi aranızda bir yapılanma düşündünüz mü? Çatı örgütler var. Ancak etkinlikleri fazla değil. Aynca ortopedik alanda faaliyet göstermeyen firmayla op- tik alanda faaliyet gösteren firmanın gündemi çok ay- rı olabiliyor. Bir diğer konu da ödemeler. Sektör iki yıldır büyük finansal kriz yaşıyor. Devletten alacak- larımızı temin edemiyoruz. Birçok firma bu yüzden sektörden çekiliyor. Bunun çözümü de yine SGK'nin firmalariş'protokol yapması ve malzeme bedellerinin hastanay&rine firmalara ödenmesi. SGK hastanelere bu parafarı ödüyor ama hastaneler bu paraları fir- malara ödemeyip o andaki başka ihtiyaçları için kul- lanıyorlar. ^3u biraz devletin sağlık sektörüne ayırdığı bütçenin yetersiz olmasıyla da ilgili. Onun da etkisi vartabii. SGK ve Sağlık Bakanlığı'nın bütçeleri baskı altında, bunu kabul etmek lazım. Ancak malzeme bedellerinin hastane üzerinden bi- ze ödeniyor olması büyük sıkıntı yaratıyor. Eczanelere paraları doğrudan ödeniyor. Birçok medikal firma şu an özel hastaneler ve devlet hastaneleriyle icralıkya da mahkemelik durumda. Medikal sektör son derece kayıt içi bir sektör, tüm malzemeler gümrükten kay- dı yapılarak çekiliyor, ulusal bilgi bankasına kayıtla- rı yapılıyör, tüm satışlar faturalaneltrılıyor. Bu kadar 1 ka- yıt içi bir sektör'çok büyüyetoUlr.jArrcak'bü'şarMarela firmaların var olması mümkün değil. Eğer birtakım şartlara imza atan firmalar ihalelere girerse doğru hiz- metleri vermediklerinde birtakım yaptırımları olaca- ğını bilirler. Geçmişte de kötü örnekler yaşandı. insanlar kalp kapakçığı gibi kritik malzemeleri Latin Amerika'dan ithal ederek ihalelere girdi. Sonra firma işi bıraktı. Malzemelerin değişmesi gerektiğinde ya da birtakım sorunlar çıktığında ortada bir muhatap bulunamadı. Ölüm vakaları dahi yaşandı. • Onlar hep Istanbul fotoğraf larında figürandı, şimdi başroldeler. îstanburun kedüeri, köpekleri, kuşlan... Hepsi bu özel seride. Engelli oyuncaklar TÖRKİYE ' V BANKASI KültürYayınları SİNEM DÖNMEZ F iziksel mükemmeliyeti hatta imkânsız güzelliklerini tartışıyorduk oyuncak bebeklerin. Vücut oranlan asla gerçek olamayacak bir kadına ait olan Barbie'den sonra bu kez 'bedensel engelli bebekler' çıktı piyasaya. Haliyle onlar da tartışma yarattı. Bedensel engelli demişken sadece kolu ya da bacağı olmayan bebeklerden söz etmiyoruz. Kimi görme engelli, kimi down sendromlu, kimi protez bacaklı, kimi tekerlekli sandalyede oturuyor. Bahsettiğimiz oyuncak bebekler henüz Türkiye'de yok. Barbie'nin yaratıcısı Mattel'in Becky adında tekerlekli sandalyede oturan bir bebeği var ama o da henüz buraya henüz gelmemiş. Ancak, down sendromlu bebekleri intemette bulmak mümkün. Tabii çocuğunuzun oynamaşını onaylıyorsanız. Onaylayan da onaylamayan da çok. Bebekler engelli çocuklar için "bak benim gibi" duygusu uyandırabileceği gibi "ben yürüyemiyorum ama bebeğim de yürüyemiyor" türünde bir isyan duygusu da yaratabilir. Avrupa ve Amerika'daki ebeveynler down • • • • • • sendromlu, görme engelli, tekerlekli sandalyede ya da kemoterapi görmüş gibi eşarplı bebeklere büyük ilgil gösterdi. Engelli oyuncak bebeklerin yaratıcısı, ilk piyasaya çıktığında iki binden fazla bebek satan Helga Parks, bu bebeklerin çocukların kendine güvenlerini yerine getirdiğini, durumlarını normalize ettiğini ve günlük hayata katılım korkularına faydalı oldugunu iddia ediyor. Bir diğer firmanın yetkisili de Parks'ı destekliyor. Engelli çocuk sahibi ailelerin bu oyuncaklara korkuyla bakmasını ise 'önyargf olarak nitelendiriyor. "Oysa" diyor, "çocuklar herkesi, olduğu gibi kabulleniyor, bebekleri de öyle. Karşıt görüşler de var tabii. Merkezi Âmerika'd^bulunan Down Sendrorrt'lylâ'r Öterneği, bu bebeklerin ^ileler için korkutucu bir irnaj oldugunu savunurken, tüm çocuklarda bulunmayan farklılıkların altını çizdiğini belirtiyorlar. Örneğin down sendromu oyuncak bebeklerde dil '^dışarida bırakılarak ifade edilmiş. Oysa I bu durumun her down sendromlu çocuk için geçerli olmadığı gibi ağız kontrolsüzlüğünün çok kolay iyileştiğini vurguluyor ve "Down sendromu nasıl göründüğünle değil, neyi yapıp yapamadığınla ilgilidir" diyor. Yine bu tartışmalarda görüşü alınan bir pedagog, engelli çocukların, down sendromu olanlardadahil, kendilerini dışarıdaki herkes gibi görme eğilimleri oldugunu ifade ediyor. Bu yüzden de onlar gibi görünen bir oyuncak, aradaki farkı vurgulamaktan başka bir işe yaramayacak. Ancak, eğer çocuğun durumu geçiciyse örneğin ayağı kırılmışsa ve tekerlekli sandalye gerekiyorsa, çocuk tekerlekli sandalyeli bebekle bir yakınlık kurabiliyor ama bu çocukların hayat boyu sürecek bir rahatsızlıkları varsa, kendilerini özgürce hareket edebilen biroyuncakla birtutmak isteyeceklerdir. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle