Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2010 PAZAR
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Budalalık mı Daha
Beter, Ahmaklık mı?
Sevgili,
Dün sabah güne Melih Aşık’ın “Açık
Penceresi”nden bakarken Cicero’nun şu
tümcesini görünce çok güldüm:
- Ayrı ayrı bakınca değer vermediğimiz
kimselere, bir araya geldiklerinde değer
vermekten daha büyük budalalık olur mu?
Bu bana önce bir bedahet gibi geldi. “Öyle ya
dedim, değersizin sayısı çoğalınca değerli olur
mu? Kemiyet (nicelik) keyfiyeti (nitelik) değiştirir
mi ki?”
Sonra birden zınk diye durdum. Bize diyalektiği
belletirken nicel değişimin bir noktadan sonra
nitel değişikliğe dönüştüğünü söylememişler
miydi?
Bu durumda, kuşkusuz diyalektiği bilmeyen
Cicero’nun tarifindeki budala nitelemesi yerine
oturuyor muydu, yoksa onun düşüncesinin
kendisi mi budalacaydı?
Sonra değerli dostum Fazıl Sağlam’ın çok
bilmiş ham ervah takımıyla ilgili sözlerini
anımsadım.
- Bunlar, derdi Fazıl, münferiden (tek olarak)
ukala müçtemiyen (bir arada) budala olurlar.
Ardından “değişim”den, “budalalığın”
kendisine kaydı aklım. Hemen sözlüğü açıp,
baktım.
Fazıl’ın tanımını haklı çıkaran bir durumla
karşılaştım. Budala zaten bedil’in çoğuluydu ve
zekâca geri: yani zeki olmayan anlamına
geliyordu.
Tabii bu açıklama bir şeyi çözmüyor, önce
zekinin veya zekânın tarifini gerektiriyordu. O da
çok güç, zamana, mekâna ve daha başka
değişkenlere göre biçimlenen bir şeydi.
Kısacası, budalanın tanımından bir şey
anlamadım. Bana siyahı “beyazın tersi” diye
anlatmaya benziyormuş gibi geldi. Bu tanımlama
da bir şeyi çözmüyor, çünkü bu açıklamayla
ortaya beyazın tarifi çıkıyor, sonunda çıkmaza
saplanıyorsun, zira renkler tanımlanamaz.
Ardından şu soru takıldı aklıma:
- Acaba hangisi daha beter, budalalık mı,
ahmaklık mı?
Tekrar sözlüğün sayfalarını çevirdim ve
ahmaklığın tarifini buldum: “Aklını gereği gibi
kullanamayan.”
İlk bakışta, budalalık ahmaklıktan daha beter
gibi görünüyordu. Öyle ya aklını gereği gibi
kullanmayana ahmak dendiğine göre, onda bir
nebzecik de olsa akıl vardı da yeterince
kullanamıyordu. Oysa budalada zekâ hepten
yoktu.
Fransızca sözcüklere baktım, ahmak
karşılığında, borne, stupite, bete, imbecile, sol
nigaud yazıyordu. Bu okumadan ilk çıkardığım
sonuç, Fransız dilinin ahmaklığın tanımı
açısından bizim dilimizden daha zengin
olduğuydu.
Biz ahmaklık konusunda iki sözcük
bulabilmiştik ancak; biri kendisi, biri de eski dilde
kullanılan hamakat. Bir gün, eski olan hamakat
sözcüğünü yazılarımda neden sıkça kullandığımı
sormuştu bir hanım okurum. Anında yanıtladım:
- Nezaketten hanımefendi! Alenen ahmak
demek ayıp oluyor, bu ise pek anlaşılamıyor da
ondan.
Budalalığın ise Fransızcadaki karşıtı “idiotsi” idi
ve yer yer zekâ geriliğinin en ileri şekli olarak
tanımlanıyordu.
Bu küçük araştırma, budalalığın ahmaklıktan
daha beter olduğunu ortaya çıkardı ama ikisinin
de tam anlamıyla ne oldukları yine belli olmadı.
Hatta üzerinde biraz düşündüğümde, kendi
yanlışlarımdan birini de buldum.
Zar zor kurulduktan hemen sonra, popülizme
sapmaları yüzünden kuruluşunu bile
tamamlamadan, önce yavaştan, mediokrasi,
ardından hızla idiokrasi batağına sürüklenen
demokrasilerin konumlarını betimleyen
kavramları anlatırken ben, Fransızca olan
idioteratie sözcüğünü Türkçeye “ahmakrasi” diye
çevirmiştim.
Oysa, şimdi görüyordum ki: idioteratie
sözcüğünün karşılığı “ahmakrasi değil
budalakrasi” olmalıydı.
Şimdi ben bu yanlışla acaba ahmaklığın mı
tuzağına düşmüştüm, yoksa budalalığın mı?
İznik Gölü’ne bakan pencerenin önünde
bunları yazarken, biraz önce yüzünü göstermiş
olan güneş batmak üzereydi.
O sırada, balkondan Mine’nin sesi geldi:
- Ali, ne yapıyorsun?
- Yazı yazmaya çalışıyorum.
- Ahmaklığı bırak da balkona gel! Bak güneş
ne güzel batıyor...
Onu dinledim balkona seğirttim; bilmiyorum
ahmaklığım yazı masasının başında mı kaldı,
yoksa peşim sıra beni takip mi etti?
asirmen@cumhuriyet.com.tr
CHP’li Özyürek, başka belediye ve teşkilatlarõnõn da dinlendiğini ileri sürdü
‘Emniyet’ten bir grup yapõyor’
SÜHEYL BATUM:
Dinlemeyi
AKPteşvik
ediyor
Prof. Dr. Batum, toplumda
egemen olan güvensizlik
ortamõnõn önüne geçmek için
dinleme korkusunun
yayõlmasõnõ kolaylaştõran
unsurlarõn ortadan kaldõrõlmasõ
gerektiğini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Prof. Dr. Süheyl Batum,
AKP’nin telefon dinlemeleri en-
gellemek amacõyla adõm atmadõ-
ğõ gibi tersine dinlemeyi “teş-
vik” ettiğini vurguladõ. Batum,
“Güvensizlik ortamının önüne
geçmenin tek yolu, dinleme
korkusunun yayılmasını kolay-
laştıran unsurların ortadan
kaldırılmasıdır” dedi.
Prof. Dr. Batum, Edirne Beledi-
ye Başkanõ Hamdi Sedefçi’nin
makamõna alõnan televizyonun
içerisinden hem izleme hem din-
leme cihazõ çõkmasõ ve telefon
dinlemelerini değerlendirdi. Her-
kesin dinlendiğinden korkup çe-
kindiğine işaret eden Batum,
“İnanılmaz bir güvensiz ortam
sağlandı. Bunu engellemenin
bir tek yolu vardır; bu dinleme-
yi veya en azından bu korku-
nun yayılmasını kolaylaştıran
bütün unsurları ortadan kaldı-
racaksın. Dinlemeyi zorlaştıran
ve çok istisnai koşullarda yapı-
labilecek bir önlem haline sok-
malısınız” dedi. Silah taşõmanõn
kolaylaştõrõlmasõ durumunda si-
lahla işlenen cinayetlerin arttõğõ
örneğini veren Batum, şu değer-
lendirmeyi yaptõ:
“Silah taşı-
mayı kolaylaş-
tırıp niye bir-
birini silahla
vuruyorlar di-
yemezsiniz.
Aynı şekilde
dinleme de
böyle. Türki-
ye’de gayri
resmi dinle-
meyi bırakın,
hâkim kara-
rıyla yapılan
dinlemelerde
bile, süre, usul ve hukuki koşul-
lara uygunluk yönünden inanıl-
maz sıkıntılar yaşanıyorsa; tele-
fonları dinleyebilen Telekomü-
nikasyon İletişim Başkanlığı’na
(TİB) Başbakan’ın tek başına
atadığı kişiyi Anayasa Mahke-
mesi’nin iptal kararına rağmen
indirmezsen, Yargıtay’ın bile
dinlendiği iddiası karşısında
‘Başbakan’õ da dinliyorlar’ ge-
rekçesi ileri sürülüyorsa bunun
önünü alamazsınız.”
İstenilen kararõn çõkarõlmasõ
için hâkimlerin resmi ya da gayri
resmi dinlenip bu dinlemelerin
kendi gazetelerinde yayõmlanma-
sõyla yargõçlarõn korkutulmaya
çalõşõldõğõnõ dile getiren Prof. Dr.
Süheyl Batum, şunlarõ söyledi:
“Hâkimlere olan şey beledi-
ye başkanlarına da oluyor.
Yarın gazetecilere, sana bana
olur. HSYK üyesini tele-ob-
jektifle fotoğrafladılar. Nasıl
çektiniz, ayrıca dinlediniz mi?
Tüm Türkiye’yi dinletecek
kararlara imza atan hâkimler
hakkında HSYK derhal soruş-
turma başlatmalı. Dinlemenin
şu anda bir yaptırımı yok. Za-
ten dinleyen adamı da bula-
mazsınız. Adam dinlemiş ceza
almamış. Baskı aracı olarak
kullanıyorum, bir şey olmu-
yor diye düşünüyor. Ama hü-
kümet bundan siyasal yarar
umduğu için ve elde ettiği için
de şu ana kadar engellemeyi
bırak, teşvik etti. Hükümete
bağlı gazetelerde çıktı bu din-
lemeler. Hiçbir ceza verilme-
di. Türkiye’nin bu rahatlığı
ortadan kaldırması lazım.”
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP’li Edirne Belediye
Başkanõ Hamdi Sedefçi’nin,
televizyon içine yerleştirilen bir ci-
hazla görüntülendiği ve dinlendi-
ğinin ortaya çõkmasõnõn ardõndan,
CHP Sözcüsü ve Genel Saymanõ
Mustafa Özyürek, başka beledi-
yelerinin hatta teşkilatlarõnõn da
dinlendiğini söyledi. Özyürek, bu işi
emniyetin içinden bir grubun yap-
tõğõnõ belirtti.
Edirne’deki dinleme skandalõy-
la ilgili Cumhuriyet’in sorularõnõ
yanõtlayan CHP Sözcüsü ve Genel
Saymanõ Özyürek, sadece Edir-
ne’de değil, pekçok CHP’li bele-
diye başkanõnõ dinlemek için bu tür
girişimlerde bulunulduğunu söy-
ledi. Bazõ parti örgütlerinin de bu
yöntemle dinlendiği duyumlarõnõn
kendilerine geldiğini belirten Öz-
yürek, bu konuyla ilgili araştõrma-
larõn tamamlanmasõnõn ardõndan,
dinlenen örgüt ve belediyelerle il-
gili kamuoyunu bilgilendirecek-
lerini bildirdi. Bunu emniyet için-
den bir grubun yaptõğõnõ düşün-
düklerini belirten Özyürek, “Be-
lediye başkanlarının ya ta teşki-
latların aldığı ya da alacağı tel-
evizyonlar takip ediliyor. Tel-
evizyonlara önceden bu cihazlar
yerleştiriliyor” dedi.
Özyürek, şunlarõ söyledi: “Tabii
bu gelinen nokta çok vahimdir.
Biz suç duyurusunda bulunuyo-
ruz. Ama Türkiye o hale gelmiş
ki, kimi kime şikayet edeceksiniz?
Maalesef emniyete güven kalma-
dı. Yargı yeteri kadar çalışmıyor
veya savcıların eli kolu bağlanı-
yor. Türkiye’de haberleşme öz-
gürlüğü kalmamıştır. Sürekli bel-
li çevreler konuşmaları dinlemek
için her türlü önlemi, tertibi alı-
yorlar. Tabii teknolojideki geliş-
me de bunu çok kolaylaştırıyor.
Daha önce de Edirne Belediye
Başkanımız bir suçtan yargılan-
mıştı, orada da yine bu tip yasa-
dışı dinleme olmuştu. Şimdi bu-
nun devam ettirilmeye çalışıldığı
anlaşılıyor. Hamdi Sedefçi, daha
önce de böyle dinleme yüzünden
cezaevine girmişti, her seferinde
de cezaevinden çıkıyor ve daha
yüksek oy oranıyla seçiliyor.”
CHP Manisa Milletvekili ve
TBMM Anayasa Komisyonu üye-
si Şahin Mengü de bu tür dinle-
melerin açõkça suç olduğunu söy-
ledi. Mengü, “Birinin özeline gi-
rilmiş, cihaz konulmuş. Bir kamu
kurumunun televizyonuna cihaz
yerleştirilmiş. Bunu yapanların,
ne siyasi ne de insani olarak ah-
lakları kalmamış. İktidarlar de-
ğiştiği zaman, kendi yaptıkları uy-
gulamaların da mağduru olurlar,
bunu akıldan çıkarmamak gere-
kir” diye konuştu.
YASA TASARISI
Gümrüklere
dinleme
yetkisi
ANKARA (AA) - Gümrük Müs-
teşarlõğõ’nõn Teşkilat ve Görevleri
Hakkõndaki Kanun Tasarõsõ Tasla-
ğõ’nda kaçakçõlõkla mücadelede
daha etkin olunabilmesi amacõyla
Gümrükler Muhafaza Genel Mü-
dürlüğü’ne iletişimi tespit etme,
dinleme ve bunlarõ kayõt etme yet-
kisi öngörüldü.
Gümrük Müsteşarlõğõ’nõn yeniden
yapõlandõrõlmasõ, kurum içinde gö-
rev ve yetkilerin netleştirilmesi
amacõyla hazõrlanan “Gümrük
Müsteşarlığının Teşkilat ve Gö-
revleri Hakkındaki Kanun Ta-
sarısı Taslağı”, geçen ay Bakanlar
Kurulu toplantõsõnda görüşülerek
imzaya açõldõ. Taslak ile gümrük
idaresinde kurumsallaşmak, etkili-
lik, verimlilik ve işlemlerin hõz-
landõrõlmasõ hedefleniyor. Buna
göre, gümrük muhafaza başmü-
dürlüklerinin sayõsõ 18’den 14’e
indirilecek ve bunlar bölge mü-
dürlüğü şeklinde yeniden düzenle-
necek. Taslakta gümrük teşkilatõna
5 bin personel alõnmasõ öngörülü-
yor. Buna göre bu yõl 2 bin 500, ge-
lecek yõl 2 bin 500 olmak üzere top-
lam 5 bin kişilik kadro açõlacak.
Amaç etkin mücadele
Kaçakçõlõkla mücadelede daha
etkin olunabilmesi amacõyla Güm-
rükler Muhafaza Genel Müdürlü-
ğü’ne Ceza Muhakemesi Kanu-
nu’na göre iletişimi tespit etme, din-
leme ve bunlarõ kayõt etme yetkisi
öngörülüyor. Gümrük muhafaza
ekipleri, teknik araçlarla izleme
yapabilecek ve gerektiğinde yetki-
li kurumlarla bu konuda işbirliğine
gidebilecek. Gümrük muhafaza teş-
kilatõnda görevli adli kolluk perso-
neli, göçmen kaçakçõlõğõ ve insan ti-
careti, uyuşturucu veya uyarõcõ
madde imal ve ticareti, parada sah-
tecilik, rüşvet, silah kaçakçõlõğõ,
zimmet suçu, Kaçakçõlõkla Müca-
dele Kanunu’nda tanõmlanan ve
hapis cezasõ gerektiren suçlar ile
Kültür ve Tabiat Varlõklarõnõ Ko-
ruma Kanunu’nda tanõmlanan suç-
lara ilişkin dinleme yapabilecek.
Süheyl Batum.
Mardin’de büyükelçilerle toplantõ
İkinci Büyükelçiler Konferansı Değerlendir-
me Toplantıları dün Dışişleri Bakanı Ahmet Da-
vutoğlu’nun da katılımıyla Mardin’de gerçek-
leştirildi. Mardin’in Suriye, Irak, Türkiye iliş-
kilerinde merkez olması nedeniyle Dışişleri Ba-
kanlığı’nı da ilgilendirdiğini ifade eden Davu-
toğlu, “Mardin, Ortadoğu bölgesinin yükselen
yıldızı olacaktır” dedi. Davutoğlu’nun Mardin
valisi ve diğer üst düzey yetkililerle görüşme yap-
tığı saatlerde, bakanlığın üst düzey bürokratla-
rı ve büyükelçiler Mardin’i gezdi. Büyükelçiler
zaman zaman kent pazarındaki esnafla ekono-
minin durumu hakkında sohbet ederken kah-
velere giderek gençlerle kâğıt oynadı. Mardin
programına, bakan ve büyükelçilerin eşleri ve
çocukları da katıldı. (ADNAN AVUKA)
İkinciErgenekondavasõnadevam
Silivri Cezaevi Yerleşkesi yanõndaki duruşma salonunda görülen ve
45 kişinin tutuklu yargõlandõğõ davanõn 29. duruşmasõ yarõn yapõlacak
İstanbul Haber Servisi - Gaze-
temiz Ankara temsilcisi ve yazarõ-
mõz Mustafa Balbay’õn tutuklu
yargõlandõğõ 108 sanõklõ İkinci Er-
genekon davasõna yarõn devam
edilecek. Mustafa Balbay’õn da
aralarõnda bulunduğu 8 sanõğõn
tahliye talepleri, İstanbul 13. Ağõr
Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal
Şengün’ün kabul yönündeki oyu-
na karşõn oyçokluğu ile reddedil-
mişti. Mustafa Balbay geçen du-
ruşmada “Burada hayatımız sor-
gulandı” şeklinde konuşurken ga-
zetecilik mesleği nedeniyle yargõ-
landõğõna dikkat çekmişti.
45 kişinin tutuklu yargõlandõğõ
İkinci Ergenekon davasõnõn yarõn
29. duruşmasõ gerçekleştirilecek.
Duruşmada eski İstanbul Organi-
ze Suçlar Şube Müdürü Adil Ser-
dar Saçan’õn sorgu ve savunmasõ-
nõn alõnmasõna geçilmesi bekleniyor.
Tahliye taleplerine ret
Mahkeme Başkanõ Köksal Şen-
gün, 25 Aralõk 2009 tarihinde ya-
põlan duruşmada Mustafa Balbay ve
gazeteci Tuncay Özkan’õn “Üzer-
lerine atılı suçların vasıf ve ma-
hiyetlerini, mevcut delil durum-
larını, savunmalarındaki anla-
tımlarını, toplum içerisindeki
konumlarını, isnat edilen suç va-
sıflarının değişme ihtimallerini,
tutuklamadan beklenen gayenin
sağlanmış olmasını, bu aşamadan
sonra kaçma, saklanma ve delil-
leri karartma şüphelerinin bu-
lunmadığını ve gerekirse hakla-
rında adli kontrol uygulamasının
düşünülebileceğini” dikkate alarak
tahliye edilmeleri gerektiği yö-
nünde oy kullandõ. Şengün ayrõca
benzer gerekçelerle Türk Metal
Sendikasõ Başkanõ Mustafa Öz-
bek, Kurmay Albay Mustafa Koç,
polis memuru Kenan Temur, jan-
darma Teğmen Emre Baltacı, Üst-
çavuş Ali Oktay Şahbaz ve polis
memuru Mehmet Dalagan’õn da
tahliye edilmeleri yönünde oy kul-
landõ. Ancak tahliye talepleri
oyçokluğu ile reddedildi.
Kılıçdaroğlu: AKP derin devletini oluşturuyor
İstanbul Haber Servisi - CHP Grupbaşkanvekili Kemal Kılıç-
daroğlu, “AKP kendi derin devletini oluşturmaya çalışıyor” de-
di. Kõlõçdaroğlu, Maltepe’de katõldõğõ konferans sonrasõ gazetecile-
re açõklamalarda bulundu. Türkiye’deki bütün kurumlarõn uyum için-
de çalõşmasõ gerektiğini belirten Kõlõçdaroğlu, “Ancak görülen, bu
kurumların uyum içinde çalışmadığı. Herkesin üzerinde baskı var.
Kimse konuşamıyor” dedi. Hâkim ve savcõya mermi gönderilme-
sini değerlendiren Kõlõçdaroğlu, “Nereden ve nasıl, kim gönderdi?
Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik güçleri bunu ortaya çıkara-
mıyorlarsa ortada önemli sorunlar var demektir” diye konuştu.
SAV’DAN AKP HÜKÜMETİNE SERT ELEŞTİRİ
‘Yüzlerinde keçe mi var?
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
CHP Genel Sekreteri
Önder Sav, AKP Hü-
kümeti’ni eleştirirken
“Bunların yüzünde
keçe mi var, peçe mi
var, yoksa bizim bil-
mediğimiz çok kalın
bir deri mi var? Utanmıyor-
lar” dedi.
CHP Çankaya İlçe Başkanlõ-
ğõ’nõn, parti genel merkezindeki
8. olağan kongresinin açõlõşõnda
konuşan Sav, “ülkenin içinde
bulunduğu koşullar ve siyasal
iktidarın Türkiye’ye getirdiği
açmazların bir erken
seçimi de gündeme
getirebileceğini” söy-
ledi. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn
erken seçimin olma-
yacağõnõ dile getirdiği-
ni, bunun bir tedirgin-
liğin, bir iç korkunun
da ifadesi olabileceğini belirten
Sav, “Ben AKP’nin 2002’den
bu yana ilk kez seçim lafından
ürktüğünü görüyorum. An-
cak en geç 2011 Temmuz ayın-
da seçmen AKP’ye güle güle,
CHP’ye hoş geldiniz diyecek”
değerlendirmesini yaptõ.
‘CHP BİZİ SUÇLU OLARAK GÖRDÜ’
MoğultayTDH’yekatıldı
İstanbul Haber
Servisi - Eski Adalet
Bakanõ Mehmet Mo-
ğultay, düzenlenen tö-
renle Mustafa Sarı-
gül önderliğindeki Tür-
kiye Değişim Hareke-
ti’ne (THD) katõldõ.
Maltepe’de bulunan
Salon Kardelen’de basõn toplan-
tõsõ düzenleyen Moğultay, CHP
üyeliğinden ve partideki
görevinden istifa ettiğini, bundan
sonraki siyaset hayatõna TDH
ile devam edeceğini dile getirdi.
TDH üyelerince büyük bir coş-
kuyla karşõlanan Moğultay, uzun
yõllar CHP’de aktif ola-
rak görev yaptõğõnõn
altõnõ çizerek, “CHP
son zamanlarda tu-
zak kurmaya çalışı-
yor. 17 Mart 2001 ta-
rihinde işgal altında-
ki partimden derin
bir üzüntüyle istifa
ettim. Suç işlediğimiz için değil
suç işleyenleri teşhir ettiğimiz
için suçlu görüldük” dedi.
CHP’den neden istifa ettiği so-
rusuna Moğultay, “CHPAnkara
Belediye Başkanlığı’nı kay-
bettiği zaman bizimle birlikte
olmak istemedi” yanõtõnõ verdi.