25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
“Batı dünyasının gözlüğüyle baktığımız zaman kendi müziğimizi ‘etnik müzik’ olarak adlandırmamız gerekiyor. Ama ben yerel kültür değilim, uluslararası bir kültürüm. Bence Âşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Itri, Mevlana, Yunus ve diğer değerlerimizin mesajları, hem Batılı, hem Doğulu düşünürleri etkilemiş. Batı’daki emsallerine, Schiller’e, Goethe’ye göre çok daha sanatla, çok daha yaşamış olan kültürle işlenmiş olan mesajları veriyorlar.” CMYB C M Y B 10 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK 15haticetuncer@hotmail.com HATİCE TUNCER İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarõ Müdürü, keman sanatçõsõ Prof. Dr. Cihat Aşkın eğitime bakõş açõsõnõ, “Biz hiçbir şekilde müzik ayrımı yapmadan bu toprakların kültürüne ait her türlü fel- sefeyi barındıran bir konservatuvarız. Itri’ye sahibiz , Pir Sultan’a da sahibiz, Cemal Reşit Rey’i de kucaklıyoruz” sözleriyle ifade ediyor. Ekim 2008’den bu yana İTÜ TMDK’nin müdürlüğü görevini yürüten Cihat Aşkõn ile Türk müziği eğitimini, konservatuvardaki yeni çalõşmalarõnõ ko- nuştuk. Eşbaşkanlõğõnõ yürüttüğü İTÜ Müzik İleri Araştõrmalarõ Merkezi’ndeki odasõnda buluştuğumuz Cihat Aşkõn, Türk müziğinin değişik alanlardaki usta- larõ Arif Sağ, Niyazi Sayın ve Erkan Oğur’un eğitim kadrosuna katõlmalarõnõn mutluluğunu taşõyordu: “Müzik sanatında usta-çırak ilişkisi çok önemli. Bu amaçla başlattığımız hamlede büyük sanatçılarımızı usta-çı- rak ilişkisini canlandırmak üzere oku- lumuza geri getirdik. Arif Sağ 25 yıl önce okuluna küsmüş ve gitmiş. Niyazi Sayın Hoca da küsmüş. Erkan Oğur, perdesiz gitarın en büyük ismi. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada tanı- nan, bu alanda yaptığı çalışmalarla ün- lenen bir sanatçı arkadaşımız. Büyük müzisyenler yetiştirmiş bir kuruma küskünlerdi. İşte biz bir sinerji yakala- dık. Arif Sağ ile beraber bu atılımı baş- lattık, davet ettik, Niyazi Sayın’a İTÜ Senatosu tarafından fahri doktor unva- nı verildi. Bu üç sanatçımız ile konser- vatuvarımızın çok daha yüksek yerlere geleceğine inanıyoruz.” Kültür ayrımı Aşkõn, Türkiye’nin “kültür ayrımla- rından çok çektiğini” düşünüyor ve bu nedenle konservatuvardaki yönetimini bütünleştirici bir anlayõşa oturtmuş: “Doğu, Batı, varoş, elit gibi kültür ayrımlarını ortadan kaldırıcı çalışma- lar yapmak istedik. 1990’lardan, 2000’lerden sonra bizim konservatuva- rımızın gelişmesiyle beraber bu kavga yerini aklın hâkimiyetine bırakmaya başladı. Hem Cumhuriyet’in başlatmış olduğu kültür hamlesiyle çağdaş çok- sesli kültüre, hem klasik Türk müziği- ne sahibiz, hem de halkın bağrından kopmuş olan nağmelerle, acılı ezgilerle yoğrulmuş bir kültürümüz var. Bunla- rın üçünü aynı potada kullanabiliyo- ruz. Eğitimimizi bu felsefe ışığında ya- pılandırdık. Zamanında eline bağlama- yı alıp da sınıfa girmiş insanları ezdi- ler. Bir Ruhi Su’yu operadan kovdular. Artık, insanlar kendi kültürlerini yaşa- dıkları zaman itilmesin. İşte bu konser- vatuvar bunun için var.” Her şey Anadolu’da Klasik Batõ müziğinin önde gelen ke- man sanatçõlarõndan olan Aşkõn, halk mü- ziği ezgilerini kemanõyla yorumladõğõ al- bümler çõkardõ. Aşkõn, Doğu ve Batõ kav- ramlarõ üzerine eğitim yõllarõnda düşün- meye başlamõş: “Biz ‘nevi şahsõna münhasõr’ bir toplu- muz. Doğu da biziz, Batı da biziz. Bin- lerce yılda kurmuş olduğum Anado- lu’daki uygarlıklar, şu anda bütün Batı dünyasının çekirdeğini teşkil ediyorlar. Yunan medeniyeti üzerine gelişmeleri- ni kurmuş olan Batı toplumunun top- rak sahibi benim ülkem. Her şey bura- da... Bütün hikâyeler Anadolu toprak- ları üzerinden geçmiş. Bütün Mezopo- tamya, Doğu toplumlarının ilhamını al- dıkları felsefe de benim topraklarım- dan doğmuş. Bu felsefeden yola çıktığı- mız zaman Batı’ya da Doğu’ya da ses- lenebilecek bir yüzünüz oluyor.” Etnik değil evrensel Cihat Aşkõn, Batõ dünyasõnõn kendi kül- türleri dõşõndaki kültürleri etnik bir yapõ olarak ele almasõnõ “aşağılayıcı bir bakış açısı” olarak değerlendiriyor: “Çünkü o zaman Batı uygarlığının geliştirmiş olduğu bir üstün kültürü kabul ediyorsunuz. Dışında kalanların hepsi ‘etno kültür’ oluyor. Batı dünyası- nın gözlüğüyle baktığımız zaman kendi müziğimizi ‘etnik müzik’ olarak adlan- dırmamız gerekiyor. Ama ben yerel kültür değilim, uluslararası bir kültü- rüm. Bence Âşõk Veysel, Pir Sultan Ab- dal, Itri, Mevlana, Yunus ve diğer değer- lerimizin mesajları, hem Batılı, hem Doğulu düşünürleri etkilemiş. Batı’da- ki emsallerine, Schiller’e, Goethe’ye gö- re çok daha sanatla, çok daha yaşamış olan kültürle işlenmiş olan mesajları veriyorlar.” Beethoven’in 9. Senfonisi Aşkõn, büyük besteci Beethoven’in 9. Senfonisi’ni Schiller’in şiiri üzerine kur- duğu bölümün Avrupa Birliği marşõ ola- rak kabul edildiğini anõmsatõyor ve de- vam ediyor: “Beethoven’in 9. Senfoni- si’nde Türk marşı da vardır. Doğu’nun felsefesini koymuş. Büyük düşündüğü- nüz zaman bütün dünyanın sahip oldu- ğu uygarlıklara sahibiz. İşte bu evren- sel değerleri, üstün teknolojik imkân- larla sunduğumuz zaman kendimizi or- taya koymuş oluyoruz. O yüzden bizim yaratıcı olup toprağa biraz daha tohum ekmemiz, onu biraz daha mayalama- mız, biraz daha toprakla uğraşmamız gerekiyor ki daha güzel ürünler alabi- lelim.” CAKA’dan burs Aşkõn’õn “Cihat Aşkın ve Küçük Ar- kadaşları” (CAKA) projesi de giderek büyüyor. CAKA, halen İstanbul’da 20 öğrencisi ve asistanlarõyla eğitim çalõşma- larõnõ sürdürüyor. CAKA’nõn diğer illerde ve Avrupa’da şubesini açma ve dernek- leşme çalõşmalarõ var. 14 Ocak’ta Bur- sa’da yapõlacak basõn toplantõsõnda, bir vakõf ile işbirliğiyle yetenekli öğrencilere burs imkânõna ilişkin çalõşmalarõ açõkla- nacak. İTÜ Konservatuvarõ Müdürü Cihat Aşkõn, Anadolu topraklarõnõn dünya kültürlerine ev sahipliği yaptõğõnõ anlatõyor MİAM’IN 10. YILI Aşkõn’õn eşbaşkanlõğõnõ yaptõğõ MİAM bu yõl 10. yõlõnõ kutluyor. Aşkõn, Kamran İnce ile birlikte kurduklarõ MİAM’dan mezun olanlarõn dünya- nõn değişik yerlerinde öğretim kadrolarõnda, müzisyen ve müzik teknolojilerinden uzman ola- rak önemli kariyerler yaptõklarõnõ övünerek an- latõyor: “MİAM, modern müziğin yürütülme- si ve yaratılması alanında çok büyük işler yaptı. Dünyadaki benzerler arasında önde ge- len 4-5 kuruluştan biri haline geldi. Konserva- tuvarımız da bu yıl 35. yılını kutluyor. Rektö- rümüz Muhammet Şahin çok büyük destek verdi. Müzik, fen bilimlerinin arkasında en son sıradaydı. Fakat İTÜ’de eşit düzeydeyiz. Bunu ekip olarak yaptık ve arkadaşlarımızın hepsinin özel yetenekleri var. Önemli olan o yeteneklerini özgürce ortaya koyabilmelerini sağlayabilmek. Benim rolüm bu oldu. Kendi sanatımı özgürce yaptığım gibi arkadaşlarım da sanatı özgürce yapabilsinler istedim.” Doğu da biziz, Batõ da HER SABAH YENİDEN AŞK Cihat Aşkın, yöneticilik görev- leri nedeniyle kemanını asla ih- mal etmiyor ve müziği bir bütün olarak görüyor. Her sabah saat 7.00’de kalkıp keman çalışıyor ve daha sonra konservatuvarda- ki ve MİAM’daki görevlerinin başına geçiyor: “Keman çal- mam, şimdi, biraz daha farklı boyutlara ulaştı. Daha zengin- leştiğimi düşünüyorum. Bütün bu işlerimi tek bir kimlikte bir- leştirdim. Keman çalmak bana çok büyük bir disiplin, huzur, mutluluk ve aşk getiriyor... Her sabah tazelenen bir aşk.” (Fotoğraflar:VEDATARIK)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle