Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 10 OCAK 2010 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Ocak
Oslo B -14
Helsinki B -10
Stockholm B -5
Londra K 3
AmsterdamK 1
Brüksel B -1
Paris K -2
Bonn K -3
Münih B -2
Berlin K -2
Budapeşte K 3
Madrid B 4
Viyana K 0
Belgrad B 10
Sofya B 8
Roma Y 11
Atina Y 16
Zürih K -2
Moskova PB -12
Aşkabat PB 9
Taşkent B 4
Bakû B 10
Bişkek B 2
Tiflis B 7
Kahire B 25
Şam B 21
İstanbul Y 16
Edirne Y 15
Kocaeli Y 20
Çanakkale Y 17
İzmir Y 19
Manisa Y 19
Denizli Y 19
Zonguldak PB 19
Sinop PB 18
Samsun PB 20
Trabzon PB 20
Giresun PB 20
Ankara PB 14
Eskişehir PB 13
Konya PB 15
Sıvas PB 10
Antalya PB 20
Adana PB 19
Mersin PB 19
Diyarbakır B 13
Şanlıurfa B 15
Mardin B 13
Siirt B 13
Hakkâri S 7
Van S 7
Kars S 3
Ülkemizin kuzey, iç
ve batı kesimleri par-
çalı çok bulutlu, Mar-
mara, Ege ile Antal-
ya’nın batı ilçeleri sa-
ğanak ve gökgürültü-
lü sağanak yağışlı di-
ğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek. Yur-
dun doğu kesimlerin-
de gece ve sabah sa-
atlerinde buzlanma
ve don olayı ile birlik-
te sis görülecek. Ha-
va sıcaklığı mevsim
normallerinin üzerinde
seyredecek.
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
alıp kâğıtlar verecek.
Rıfat Ilgaz odalara girmiyor, koridorda avukat
arkadaşını bekliyor. O sırada mübaşir sesleniyor:
“Şu bekleyenler girsin, seni de alalım...”
Rıfat Ilgaz şaşkın. Dava için gelmediğini,
arkadaşıyla uğradığını, az sonra gideceklerini
anlatmaya çalışıyor ama, boşuna. Mübaşir
“Yargılayalım öyle git” diyor.
Dosyaya bakıyorlar. Bir yazı nedeniyle
yargılanmış, beraatle sonuçlanmış, bozulmuş.
Yeniden yargılanması gerek...
Sonuç:
“Bir yıl hapsine... Kararın hemen
uygulanmasına...”
Gereği polislere iletilmiş:
“Alın, cezaevine götürün...”
Türkiye, Rıfat Ilgaz’lardan bu yana ne kadar yol
aldı?
2009’un bu açıdan görünümüne bakıldığında,
tablo hiç de iç açıcı değil. Uluslararası Sınır
Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün raporuna göre
Türkiye, üçüncü dünya ülkeleri diye adlandırılan
grubun alt sıralarında.
İşin kötü yanı, pek çok alanda olduğu gibi bu
konuda da ortak paydalarımızı yitirdik. Herkes
basın özgürlüğünü kendi bakışına göre
yorumluyor.
2009’un son günlerinde iki meslektaşımızın ceza
olması konuyu yeniden gündeme getirdi. Yaz
ayları boyunca cezaevinden gönderdiğim yazılarda
en az 5-6 kez şu tür tümceler kullandım:
Benim karşı karşıya kaldığım durum, mesleğimiz
açısından çok önemli. Hiç arzu etmem ama, bir
başka meslektaşım da mesleğinden kaynaklanan
yargılamalarla yüz yüze gelebilir. O nedenle
meslek örgütlerinin konuya bu açıdan bakmasını
dilerim.
Sonunda Başbakan da şu demeci vermek
durumunda kaldı:
“Basın özgürlüğüne engel olan kanunlarla ilgili
düzenleme yapılacak.”
Oysa mevcut düzenlemeler basın
özgürlüğünden yana yorumlansa ve uygulansa
sorun büyük ölçüde çözülür.
5187 sayılı Basın Yasası’nın 12. maddesi şöyle
diyor:
“Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser
sahibi (gazeteci) bilgi ve belge dahil her türlü haber
kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık
yapmaya zorlanamaz.”
Basın Yasası gibi özel yasalar, Türk Ceza Yasası
ve benzeri genel yasaların üzerinde olduğu için
herhangi bir çakışma da söz konusu olamaz.
Gazetecinin yazdıkları nedeniyle dava konusu
olması sadece ülkemizin sorunu değil. Hemen her
ülkede iktidar gücünü elinde tutanlar, medya
gücünü de kontrolleri altında tutmak istiyorlar.
Böyle bir durumda ilk hedef de gazeteci oluyor. O
nedenle evrensel hukuk gazetecilerin iktidarlara
karşı korunması gerektiği görüşünü benimsiyor, bu
yönde tek tek ülkeleri de bağlayacak kararlar
alıyor.
Bunun somut örnekleri Avrupa Konseyi ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları
arasında yer alıyor. AİHM kararlarının ruhu şu:
Gazetecinin görevi toplumu bilgilendirmektir. Bu
amaçla bilgi-belge edinmek de gazetecinin
görevleri arasındadır.
AİHM’de Türkiye’yi yıllarca temsil etmiş olan, bu
deneyimine günlük gelişmeleri izleme enerjisini de
katıp gözlemlerini okurla paylaşan Rıza Türmen,
yazılarında sık sık bu konuya da yer veriyor.
Türmen’in 1 Ocak 2010’da yayımlanan
“Sokrat’ın Türkiye’deki Yılbaşı Tatili” başlıklı yazısı,
içinde bulunduğumuz durumu o kadar güzel
özetliyordu ki...
Sokrat, öğrencisi Alkibiades’le Türkiye’ye
geliyor. Olup bitenleri öğreniyor, öğrencisine
sesleniyor:
“Kalk gidelim Alkibiades, 2500 yıl önceki Atina
buradan daha özgür, daha adaletli bir ülke.”
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
göre; muhalefetin tek derdi “ne yapsak da
ülkeyi karıştırsak!”
Beyefendi buyuruyor; “ister Ergenekon’un
avukatı ol… ister çetelerle mafyaların… bu
ülkeyi karıştıramayacaksın” ey muhalefet!
Karıştıramayacaksınız zira; bu ülkeyi ve
kafaları karıştırmanın patenti AKP liderindedir
ve bu görevi hiç kimseyle paylaşmaya niyeti
yoktur!
“Ülke her geçen gün daha iyiye giderken…”
ne imiş efendim? Erken seçim yapılmalıymış.
Bakın, kimi aşırı sözcükler kullanmıyor.
Pekâlâ Kasımpaşalı ağzıyla seçim isteyenlere
avucunuzu yalayın diye karşılık verebilir. Şu
muhalefetin yediği naneye bakın, diyebilirdi.
Kaza eseri sol yanından kalkmamış olacak
ki, önceki gün; “Kimse seçim rüyası görmesin”
demekle yetindi...
RTE üstelik böyyük mü böyyük stratejist!
Bu açıdan bakıldığında; AKP liderinin seçim
yok demesine pek kulak asmayın.
Seçim öncesi ve seçim sonrasıyla ilgili
düşlediği önlemleri, birtakım söylemlerle
piyasaya sürüyor ve biliyor ki, üstü kapalı
kelamlarla duyurduğu amaçlarını, daha sonra
yandaş kalemler ustalarını yalaya yalaya
savunacaklardır.
Referandumu erkene çekmelerindeki amacı
söylemiyor RTE ve bu konudaki tahminleri
başkalarına bırakıyor.
Şu noktayı unutmamak gerek; RTE için ilk
hedef, anayasada gerekli gördüğü
değişiklikleri gerçekleştirmek ve sonra ya
zamanında ya da zamanından bir-iki ay önce
seçime gitmek!
Kulislerde dolaşan olasılıklara göre
anayasada on, on beş maddelik değişiklik
öngörüyor.
RTE’ye sıkıntı veren kimi kurumlar var;
örneğin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu,
örneğin kimi yasaları anayasaya aykırıdır diye
iptal eden, parti kapatan Anayasa
Mahkemesi...
Nedir bunlar? İkide bir halktan dilediğini
yapma yetkisi alan bir iktidarın tekerleğine taş
koyuyorlar.
Biri yargı bağımsızlığı der; diğeri yasalara,
anayasaya, demokratik bir ülkeye yakışmayan
yaptırımlarına karşı çıkar. Olacak şey mi bu?
Bu kurumları bir güzel AKP’ye benzetmeli…
Üye sayılarını arttırmalı. Bu kurumlara üye
seçimini AKP çoğunluğunun egemen olduğu
TBMM’ye bırakmalı.
Yargının giderek siyasallaştığı açıklamalarını
yapan Yargıtay’ı hizaya getirmeli.
Ne olduğu anlaşılamayan (daha doğrusu
anlatamadığı) açılımı; AKP (RTE) kafasına göre
yasalaştırmanın yollarını açacak anayasal
olanaklar da sağlanmalı.
Ha, muhalefet mi? Sağduyu sahipleri,
demokratik kültürü sindirmiş kimileri mi?
Değişikliklere karşı çıkacaklarmış!
Karşı çıkanlara halktan yetki almış bir
iktidarın yaptırımlarına muhalefet etmek
neymiş gösterelim...
…Diyor o kafa, bu kafa!
Kimi yasalardaki, anayasadaki değişiklikleri
TBMM’den geçirse bile, adı gibi biliyor ki
kimilerini Anayasa Mahkemesi iptal edebilir.
İyisi mi değişiklikleri (yukarıda da “kardeşi”)
kısa yoldan gerçekleştirmek için referanduma
gidersin…
Referandum süresini 45 güne indir, halka git!
Olsun bitsin!
Kendini halk sanan, halkın yüzde 67’sinin
karşı olduğu, ancak yüzde 33’ünü temsil eden
bu kafa ile…
…hâlâ ülke nereye gidiyor sorusuna yanıt
aramanın anlamı var mı?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
Güvenliğin sivil teşkilata devredilmesi en erken 2014 yõlõnda öngörülüyor
‘Sõnõr TSK’den arõnmaz’ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - AB’ye uyum çerçeve-
sinde sõnõr güvenliğinin tek bir
sivil kurum tarafõndan sağlan-
masõ kapsamõnda Türk Silahlõ
Kuvvetleri (TSK) birliklerinin
ihtiyaç duyulan bölgeye istedi-
ği zaman konuşlanabileceği bil-
dirildi. Bu kapsamda sõnõrlarõn
“TSK birliklerinden arınma-
sının” söz konusu olmadõğõna
dikkat çekiliyor.
Türkiye, AB’ye üyeliği kap-
samõnda, sõnõr güvenliğinin tek
elden ve sivil bir idare tarafõndan
sağlanmasõ konusunda ilk olarak
2002 yõlõnda çalõşmalara başladõ.
AB’den uzmanlar gelerek Tür-
kiye’nin özellikle kara sõnõrla-
rõnda incelemeler yaptõlar. Sõ-
nõrlarõ gezmeden önce görev
devrinin kõsa sürede gerçekleş-
mesini isteyen AB uzmanlarõ, in-
celemelerini tamamlamalarõnõn
ardõndan sõnõrlarõn devrinin kõsa
sürede gerçekleşmesinin zorlu-
ğunu kabul etti. Daha sonra sõnõr
güvenliğine ilişkin İçişleri Ba-
kanlõğõ eşgüdümünde oluşturulan
çalõşma grubuna TSK, Jandarma
Genel Komutanlõğõ, Gümrük
Müsteşarlõğõ, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik
Komutanlõğõ temsilcileri katõldõ.
Çalõşmalar kapsamõnda 2003
yõlõnda bir strateji geliştirildi ve
Entegre Sõnõr Yönetimi Projesi
oluşturuldu. Genelkurmay, 2002
yõlõndan itibaren yürütülen ça-
lõşmalar sonucunda, sõnõr gü-
venliğinin İçişleri Bakanlõğõ’na
bağlõ sivil kurum tarafõndan sağ-
lanmasõ konusunu içeren Mart
2006 tarihli Ulusal Eylem Pla-
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Kayseri İl Jandarma
Alay Komutanõ Albay Cemal
Temizöz’ün de sanõklar arasõnda
yer aldõğõ faili meçhul cinayet da-
vasõnda itirafçõ sanõk Adem Ya-
kın ifadesinde, “Ben efsanevi
bir adamım. PKK’deyken beni
‘Genç Osman’ diye yetiştirdiler.
Terör makinesi haline getirdi-
ler. Ajanlıkla suçlanan bir ço-
banın kafasını kıl testere ile
kestim. Silahlı çatışmalarda öl-
dürdüğüm insanların kulakla-
rını kesip, kaynatıp ardından
tuzlayıp tespih yaptım” dedi.
Albay Cemal Temizöz ve es-
ki Cizre Belediye Başkanõ Ka-
mil Atağ’õn da aralarõnda bu-
lunduğu 7 sanõklõ faili meçhul ci-
nayet davasõ Diyarbakõr 6. Ağõr
Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
İlk savunmasõnõ yapan sanõk-
lardan Adem Yakõn’õn anlat-
tõklarõ tüyler ürpertti. Jandarma
istihbaratõna çalõşan Yakõn şun-
larõ söyledi: “PKK’de bulun-
duğum süre içerisinde terör
makinesi haline getirildim. 22
Temmuz 1990 tarihinde Ulu-
dere Şenoba Karakolu’nda
verdiğim ifademde PKK’de
yer aldığım süre içerisinde
Dilsiz Mahmut diye bilenen ki-
şinin emrindeydim. Onun ta-
limatları doğrultusunda ha-
reket ederdim. Ajanlıkla suç-
lanan bir çobanın kafasını kıl
testere ile kestim. Silahlı ça-
tışmalarda öldürdüğüm in-
sanların kulaklarını kesip,
kaynatıp, ardından tuzlayıp
tesbih yaptım. Köy köy dola-
şırdım. Bu yaptıklarımın had-
di hesabı yoktur. Ben bunları
terör örgütü PKK’de bulun-
duğum esnada yaptım.”
Mağdur avukatlarõndan Tahir
Elçi de dinlenmemiş tanõklarõn da
mahkemeye çağrõlmasõnõ istedi.
2 tanık ifadelerini çekti
Davayla ilgili 2 tanõk, ifadele-
rini geri çekti. Bir süre önce Ciz-
re Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
başvuran ve 30 Ocak 1994’te
İbrahim Danış’õn öldürülmesi
olayõyla ilgili tanõk sõfatõyla ifa-
deleri alõnan Asker Pökön (63)
ve eşi Rabia Pökön (54) çifti, ifa-
delerini geri çektiğini savcõlõğa
bildirdi. Pökön çifti, başsavcõlõ-
ğa verdikleri dilekçede, okuma
yazma bilmediklerini ve kendi-
lerine verilen dilekçelere imza at-
tõklarõnõ ileri sürdü. Mahkeme he-
yeti Cizre’deki kazõda ortaya çõ-
kan kemiklerle ilgili Adli Tõp Ku-
rumu’ndan gelen yazõda kemik-
lerin hayvana ait olduğunun be-
lirlendiğini aktardõ.
nõ’na “olumlu görüş” bildirdi.
Oluşturulacak kurumun görev
alanõ ise şu şekilde açõklandõ:
“Kaçakçılık ve yasadışı ge-
çişlerle mücadele, hudut kapı-
larının güvenliği ile yolcu ve
pasaport kontrolü, sınır dışı iş-
lemlerini yürütmek, sınırların
güvenliğiyle ilgili tedbirlerin
alınmasına ilişkin görevleri
yapmak, Türkiye hükümetinin
göç ve vatandaşlık politikasını
uygulamak ve yönetmek, ya-
sadışı göç ve insan kaçakçılı-
ğıyla mücadele etmek, sınır
güvenliğinde uluslararası iş-
birliğini geliştirmek, genel suç-
larla mücadelede kolluk bi-
rimlerine yardımcı olmak.”
AB için engel yok
Kurulacak yapõya en erken
yetki devrinin başlama tarihi
2014 olarak öngörülüyor. Yet-
ki devrinin tamamlanmasõnõn
ardõndan Kara Kuvvetleri, Jan-
darma Genel Komutanlõğõ bir-
liklerinin sõnõr güvenliğini tak-
viye amacõyla görevlendirilme-
leri hedefleniyor. Ülke güvenliği
ve özellikle terörle mücadele
kapsamõnda TSK’nin gerekli
görülen sõnõr bölgelerinde ter-
tiplenmesinin önünde ise AB
müktesebatõ açõsõndan da bir
engel bulunmuyor.
Adem Yakõn ifadesinde ‘Beni bir terör makinesi haline getirdiler’ dedi
İtirafçıdan ürperten itiraflar
Kadınlardan barış çağrısı
İstanbul Barış İçin Kadın Girişimi, şiddet
ortamının son bulması, kadın sığınma ev-
lerine ve eğitime bütçe ayrılması istemiyle
başlattığı “Barış Noktaları” eylemlerinin
dördüncüsünü Şişli Cevahir Alışveriş
Merkezi önünde yaptı. Cevahir Alışveriş
Merkezi önünde toplanan kadınlar “Sa-
vaşa değil kadın sığınağına bütçe”, “Sa-
vaş, göç ve yoksulluk demektir”, “Barış
için ısrar ediyoruz”, “Tutuklular serbest
bırakılsın”, “Siyaset yapma hakkımız en-
gellenemez”, “Siyasette cinsiyetçi dile ha-
yır, vekilime dokunma” yazılı dövizler ta-
şıdı. Burada 15 dakika sessiz oturma eyle-
mi yapan kadınlar, Türkçe ve Kürtçe slo-
ganlar attı. Kadınlar adına yapılan basın
açıklaması yine Türkçe ve Kürtçe olarak
okundu. (Fotoğraf: ŞULE KÖKTÜRK)
Baştarafı Arka Sayfada
O günlerde teknoloji bu
kadar gelişmemişti. Savcının
çocukları ve korumaları da o
korkunç patlamada ölmüştü.
Yerine geçen savcı Borsalino
da 100 kiloluk dinamit dolu bir
bavul patlatılarak öldürülmüştü ve
beş milyon italyan yürümüştü
“Temiz Eller” için!
Beş milyon İtalyan!
“Susurluk” olayının üstüne
gidilebilseydi ve 5 milyon
Türkiyeli yurttaş temiz eller için
yürüseydi, emin olunuz, bugün
tartıştığımız hiçbir şeyin önemi
kalmazdı. Can sıkıcı değil mi?
Neyse, şimdilik devlet
meselelerini büyüklerimize
bırakarak, Sicilya’nın içlerinde
ilerleyelim. Vallahi billahi
yılbaşının ertesi günü, bir köy
meydanında Don Corleone’nin
ellerinden öpüp, hani neredeyse
“bir film çekmek istiyorum, biraz
para verir misiniz?” diyecektim.
Olay şöyle oldu. Yeni yılın ilk
sabahında, daracık sokakları,
balkonlu küçük evleriyle tipik bir
Akdeniz balıkçı kasabası olan
Cefalu’ya kahvaltı yapmaya gittik.
Şimdi biraz gözlerinizi kapatıp
belleklerinizi zorlayın, pek
çoğunuz en azından Sicilya’da
geçen bir mafya filmi görmüştür,
işte bu kasabanın meydanı da
gördüğünüz filmlerdeki gibi.
Büyük bir kilise ve kocaman bir
meydan. Meydanı ise içki de
verilen kahveler çevirmiş. Şimdi
bu meydanda tam da orta yerde
yaşlı bir adam oturuyor, başında
fört şapkası ve kasabalılar kadın
erkek en şık giysilerini giymiş
yaşlı adamın önünde kuyruk
olmuşlar. Sırayla yaşlı adamın
elini öpüyorlar, dikkatle
bakıldığında el öpmedikleri,
adamın elindeki kocaman bir
yüzüğü öptükleri görülüyor.
Adamda “tıs” yok, elini uzatıp
duruyor, arada sırada da
masasında bittiğinde genç bir
delikanlı tarafından anında
doldurulan şarap kadehinden
bir yudum alıyor.
Şimdi ben bu Don
Corleone’nin elini öpmez
miyim? “Baba” filminde şarkıcı
Frank Sinatra yeni bir filmde rol
kapmak için Baba’dan ricada
bulunmuştu, benimse küçük bir
ricam var. Bir filmcik para, o
kadar.
Şaka bir yana, durumlar aynen
filmlerdeki gibiydi; öte yandan
başkent Palermo’yu üçüncü
dünyadan gelen mülteciler ve
kaçak işçiler istila etmişti. Yılbaşı
gecesi asla eğlenmek için değil
büyük bir öfkeyle ellerindeki havai
fişekleri su dolu şişelerin içinde
patlatıp yıllarca onları
sömürenlere bir şeyler söylemek
istiyorlardı. Benim aklımda onların
büyük öfkeleri kaldı, bir de bir
türlü öpemediğim Don
Corleone’nin elindeki yüzüğün
büyüklüğü ve ülkeme hoş geldim.
IŞIL ÖZGENTÜRK
Don Corleone’nin
topraklarında
TGS, cezaevlerindeki gazeteci sayısının arttığına dikkat çekti
37basõnemekçisihapis
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS)
Genel Başkanõ Ercan İpekçi, 31 Aralõk
2009 itibarõyla 33’ü gazeteci, 4’ü basõn ça-
lõşanõ olmak üzere 37 basõn emekçisinin
cezaevlerinde bulunduğunu söyledi.
Avrupa Komisyonu’nun mali deste-
ğiyle TGS ve Avrupa Gazeteciler Fe-
derasyonu (EFJ) tarafõndan ortak yürü-
tülen “Türkiye’de İfade Özgürlüğü:
Değişim İçin Gazeteciler Sendikasının
Güçlendirilmesi” başlõklõ projenin üçün-
cü etkinliği olan “İnsan Hakları Ga-
zeteciliği” semineri, Petrol-İş Sendi-
kasõ Ankara Şubesi’nde yapõldõ. İpek-
çi, devletin gazeteciler üzerindeki bas-
kõsõnõn arttõğõnõn görüldüğünü ifade et-
ti. İpekçi, 31 Aralõk 2009 itibarõyla
33’ü gazeteci, 4’ü basõn çalõşanõ olmak
üzere 37 basõn emekçisinin cezaevlerinde
bulunduğunu, bunlardan birinin mahkûm
olduğunu anlattõ.
Cezaevlerindeki basõn emekçisi sayõ-
sõnõn ocak - mayõs döneminde 29, ma-
yõs - ağustos döneminde 35 olduğuna işa-
ret eden İpekçi, cezaevlerindeki gazeteci
sayõsõnõn arttõğõnõ ifade etti.
TGC: ENDİŞE YAŞANIYOR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
(TGC) Yönetim Kuru-
lu’ndan yapılan açıklamada ga-
zetecilerin, Çalışan Gazeteciler
Günü’nün 49. yıldönümünde de
yasalar tarafından korunmama-
nın endişesini yaşadıkları bildiril-
di. Açıklamada demokrasinin
çokseslilikle ve ifade özgürlüğü-
nün varlığıyla yaşama geçirilebi-
leceği gerçeğinin göz ardı edilme-
si yaklaşımının sürdüğü belirtidi.
Dõşişleri: Erdoğan
birçok açõlõmda bulundu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dõşişleri Ba-
kanlõğõ, Kõbrõs müzakereleri çerçevesinde Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan’õn, Türkiye, Yuna-
nistan ve Ada’daki iki tarafõn katõlõmõyla dörtlü bir
görüşme yapõlmasõ önerisi dahil birçok yapõcõ gi-
rişimde ve açõlõmda bulunduğunu bildirdi.
Bakanlõktan yapõlan açõklamada, 2008 yõlõ Ey-
lül ayõndan bu yana süren Kõbrõs müzakereleriyle
ilgili olarak Kõbrõs Türk tarafõnõn yaptõğõ önerile-
rin BM parametreleriyle uyumlu olduğunun, BM
Genel Sekreteri’nin Kõbrõs Özel Danõşmanõ Ale-
xander Downer tarafõndan da dile getirildiği
anõmsatõldõ. Açõklamada, “Başbakan Erdoğan,
Türkiye, Yunanistan ve Ada’daki iki tarafın ka-
tılımıyla dörtlü bir görüşme yapılması önerisi
dahil birçok yapıcı girişimde ve açılımda bu-
lundu” denilerek Kõbrõs Türk tarafõnõn, son olarak
“Yönetim ve Yetki Paylaşımı” başlõğõ altõndaki
müzakereleri tamamladõğõ ve kapsamlõ çözüm
hedefine yaklaşabilmek için önemli bir açõlõm içe-
ren paket öneri sunduğu kaydedildi. Açõklamada,
Türkiye’nin, KKTC Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali
Talat’õn müzakerelerde ortaya koyduğu yapõcõ yak-
laşõma destek verdiği de belirtildi.isilozgenturk gmail.com