24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Prof. Tan- kut ök- tem'in kızı Oylum Ök- tem işözen, Heykeltıraş Babam adı- nı verdiği. babasının ünlü hey- keljerinin resimlerinin de içine yerleştirildiği kita- bında, değişik yönleriyle büyük ustayı anlatıyor. n cüneytAKADN "Tankut Öklem Hoca en iyi Atatürk hey- kelı yapan yontucudur. Bem'm gönlüm öyle istiyordu ki Türkiye'nin dört bir yamndaki o çirkin, korkunç, orantısız Atatürk hcykelleri çıksın ycrlerine Tankut Hoca'nın Atatürk heykelleri gehiıı." - Prof. Türkan Saylan • »^ rof. Tankut Öktem'i, 5 İAralık 2007'de yitirdik. Uzun, karanlık bir kış ge- m cesinde acı bir trafik kaza- sında aramızdan aynlan Prof. Tankut Öktem, Türkiye'de çığır açmış, dünyada sayılan bir büyük sanatçıydı. Tankut Oktem rah- metli Prof. Türkan Saylan'ın da işaret ettiği gibi, Atatürk heykellerinin tartışmasız en büyük ustasıydı. Aslmda, Atatürk'le sınırlamak eksik kalıyor; O Zonguldaklı maden işçisini, şehit Meh- metçik'i, Nâzun'ı, Kuvayi Milliye kadın- larını, kısacası bu ülkenin insanlarını anlatan bir büyük öykücüydü. Kızı Oylum Oktem işözen, Heykeltı- raş Babam adını verdiği, babasının ünlü heykellerinin resimlerinin de içine yer- leştirildiği kitabında değişik yönleriyle büyük ustayı anlatıyor. BİR CUMHURİYET ÇOCUĞU Tankut Öktem'in yaşamöyküsünün başlan aslmda bir Cumhuriyet aydını- nın öyküsüdür, bu öyküler üç aşağı beş yukarı birbirine benzer. Aydınlanmacı Bîr büyük Cumhuriyet öyküsü Yontucuyu kâğıda dökmek... Zonguldak Maden Işçileri Anıtı Oylum ve Tankut Öktem (Oylum yazmıyor ama aile mutlaka Tevfik Fikret hayranı olmalı!) idealist bir memur ailesinin özenle yetiştirdiği Tankut'un renkli yaşam serüveni do- ğumla başlıyor. Taşrada çırpınan (tipik bir Feride!) veteriner annesi oğlunu iş- başında ahırda doğuruyor. Tek dişli be- beği uğursuzluk sayan komşular genç anneye öldürülmesini telkin ederken, hurafeleri reddeden ana-baba bebeğe uluyan kurt anlammda "Tankut" adını takıyorlar. Edirne Lisesi, Pertevniyal Lisesi derken Oktem biraz da sezgile- riyle Tatbiki Güzel Sanadar Okulu'nun yolunu buluyor. Evlilik, çoluk çocuk fi- lan... Öğrencilerle ve heykellerle iç içe geçen bir olgunluk dönemi yavaş yavaş demleniyor. Belli bir arayıştan sonra anıtsal heykeller peşpeşe geliyor. Ilk bü- yük heykeli Fatih heykeli (hangisi aca- ba) ikincisi ise 1974 Kıbrıs Savaşı'ndan sonra Gazi Magosa'da yaptığı heykel. Tankut Öktem kabına sığamayan bi- ri, heykelleri ise dağlarla bayırlarla boy ölçüşen boylarda. Gemlik Kumla'daki atölyeyi kuruyor, yöneticilerimiz çok engel çıkarıyor- lar, gericiler yak- maya kalkıyor ama maya tutu- yor. Atölye Kumla ile özdeş- leşiyor. Askere giden gençler, Tankut Öktem Bulvarı'ndan korna çalarak geçip ustaya el sallayarak vatan görevlerine doğ- ru yola çıkıyorlar. Oylum atölyeyi ve Tankut Öktem'in çalışma tarzmı şöyle anlatıyor: "Hayatta hiçbir şeyi ciddiye almayan babam iş heykele gelince konsantras- yon, titizîik ve aylarca süren bir sabn birleştirirdi." O koca koca heykeller başka nasıl bi- ter? Aile, ölümünün ardından Tankut Öktem'in izini sürmek üzere Türkiye'yi dolaşıyor. "Babamın Çanakkale heykel- Tankut öktem'in "Sevgl" adlı bronz eseri seul Olimplyat Merkezi girişinde leri inanılmazdır, Vatan Sana Minnettardır heyke- lindeki 253 bin şehit için yapılan heykel" (s. 86) Ha- di, ben de lafa gireyim. Hepsi güzel ama en güzeli Kocatepe'deki anıt bence. Onu ne Leonardo ne Ro- din... ancak Feride ruhlu veteriner ananın oğlu Tan- kut yapabilirdi. Oylum heykelin adını "düşünen Atatürk" olarak ifade et- miş; gerçekten de öyle mi? Öyle ise değiştirilmesini öneriyorum. O heykelin adı "Türk tarihinin kınlma noktası" olmalı. Heykel tam da bunu anlatıyor; ba- sit bir düşünme anı değil o. Gazi Paşa Türk tarihini sırtına vurmuş, koca bir milleti Kocatepe'den Af- yon Ovası'nm da ötesine, çağdaş uygarlığa taşımaya çabalıyor. kÜlkenin, dün- yanm dört bir yanından anılarla, tanıklıklarla bir büyük ustanm dünyasını anlatan "Heykeltıraş Ba- bam" yarım kaLmış bir Cumhuriyet öyküsüdür. Ebediyete kadar yaşayacak Cumhuriyet'in ilk sayfalan... Kitap bir andar demeti mi, erken ge- len ölüme sitem mi, bir isyan çığlığı mı, babayla dertleşme mi, yoksa cehaletin kol gezdiği bir ortamda, bir büyük sa- natçıyı milyonlarca yurttaşa tanıtma ça- bası mı? Aslında hepsi birden, kitapta hepsinden bir parça bulabiliyor okur. • Heykelüraş Babam/ Oylum Öktem İşözen/ Hayykkap, Haziran 2009/183 s. Muallâ Tetik'in ikinci öykü kitabı Ezgili Düşler adıyla yayımlandı. Ezgili Düş- ler'öe yazar alışılmışın dı- şında bir öykü anlatımı gerçekleştirmiş. ı l Ahmet ÖZDEMİR U şşak, Hüzzam, Hisarbu- selik, Saba, Hicazkâr, Hi- caz, Nihavent ve Rast gi- bi müzik makamlarınm adlarını taşıyan bölümlerde on ye- di öykü ycr alıyor Muallâ Tetik'in Ezgili Düşlertnde. Bunların dışm- da Yol Düşleri, Sıla Düşleri, Fal Düşleri, Fakülte Düşleri, Köy Düş- leri ve Türkülü Düşler olmak üzere bö- lümler oluşturmuş ve bazı bölümlere birden çok öykü eklemiş. Muallâ Tetik'in şairlik niteliği "Ezgili Düşler" içindeki öykülere yansımış. Ya- lın, akıcı ve şiirsel bir anlatımı var. Aynı zamanda ressam olan yazarın anlatımın- daki betimlemeler, bir ressam perspekti- fini yansıtıyor. Öykülerin temalarını ez- giler ve makamları çağrıştırıyor ki, hem denenen tür, hem içerik, Muallâ Tetik'in müzisyen yönüyle müsemma bir durum - C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 1 6 Muallâ Tetik'in yeni öyküleri Ezgili Düşler oluşturuyor. Öykülerde andan şarkılar, okuyanları bir nostalji iklünine ulaştırı- yor. Kitabm tanıtım yazısı da müzik ve in- san ruhunun ilişkisi üzerine. Ezgili Düş- ler'in Kitap kapağının arkasmdaki şu sa- tırlar içeriği ve yazarının okuyucuya ver- mek istediği mesajı özetler nitelikte: "Günümüz tıbbında önemü yeri olan psikoterapi, telkin temeline dayanır. Uz- manlar, kendi ken- dimize yapabilece- ğimiz telkinlerin başarısınm, düşü- nebilme ve hayal edebilme gücümüz ile orantılı olduğu- nu, ileri sürüyor. Şarkılar, aşkı, tutkuyu, ölümü, ayrıhğı, hasrcti, yalnızlığı, ihaneti, zulmü; hasıh insana ilişkin aklmıza gelen her tür duy- guyu anlatıyorlar. Dinleyenleri zaman ötesine götürebiliyor, bilinçlerde gidip- gelmeler yaşatıyor. Ezgili Düşler içerisinde yer alan bir öyküde sözü edildiği gibi, şimdi kendi- nize bir iyüik yapm. Birkaç dakika için dışarıda akıp giden hayatı bir kenara bı- rakın. Gözlerinizi kapatm ve güzel bir şarkı dinleyin. Bu şarkının çağrıştırdığı bir öykünün içine kendinizi bırakın. Türlü ön yargıların tutsağı olmuşluğu- muzun bir nedeni de, ruhumuzun gıdası şarkılara ve duygulara yabancı kalmamız değil mi? Hayattan hiçbir şekilde tat ala- madığımızdan yakınmak yerine, şarkılar- dan kendimize bir öykü biçip biçmedi- ğimizi sorgulamamız gerekmez mi? Çağımızın insanları gibi zaman fukara- sı mısınız? Hiç olmazsa Muallâ Tetik'in Ezgili Düşler \ içindeki bir öykünün ka- natlarına tutunun. O öykünün kahra- manları ile empati yapın, onlann du- yumsadığı bir ezgiyi siz de duyumsama- ya çalışın, tüy gibi hafiflediğinizi hisse- deceksiniz." Çorum'da doğan Muallâ Tetik, Kız Enstitüsü, Öğretmen Okulu ve Anadolu Üniversitesi önlisans eğitimini tamamla- dı. Çorum ve îstanbul'da öğretmenlik, yöneticilik yaptı. Emekli olduktan sonra özel dershane, sanat galerileri, dernek ve vakıf yönetimlerinde görev yaptı. Öğ- rencilik yıllarından itibaren yazm hayatı- nın içinde bulundu. Öykü ve şiir dalla- rmda çeşitli ödüller aldı. Ayrıca resim ve müzik alanlarında çalışmalarını sürdürü^ yor. Istanbul, Bodrum ve Ayvalık'ta kişi- sel sergiler açtı. Birçok karma sergilere resim ve ebrularıyla katıldı. Sevgi Dürü mü ve Bırak Kalbin Bende Kalsın adlı şiir kitaplarının dışında Bulutlar Gizli Ağladı adlı öykü kitabı bulunuyordu. • Ezgili Düşler/ Muallâ Tetik/Öyküler/ AvcıolBasın Yayın/Istanbul/2009/ 213 s. . S AY FA- 1 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle