17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Can Eryümlüden düşündürucü bir kitap: Sakız'ın Gözyaşları Fatih, resmi tarihlerin çarpıttığı olayların sah- nesi olan Sakız Adası'nda cesur bir tarih yazımı projesine önayak olur. Sakız'ın Gözyaşlan, geçmişten geleceğe bırakılan mirası tam olarak kavrama çabasını, ha- yatları pahasına sürdüren ye hiç şüphe- siz büyük resmi görebilen insanların hi- kâyesini aniatıyor. o Aydoğan YAVAŞLI N e rastlantı: Şu geçen yaz, Can Eryüm- lü'nün sürüklcyici romanını okuyup bitir- diğim günlerin hemen ertesinde çağrılı olarak Çeşme'ye gittim. Ağustos başları olmalıydı. Çeşme çarşısı cıvıl cıvüdı. Gazeteci ağa- beyim Yaşar Aksoy'la birlikte sahilde turladık. Farklı tarih okumalarından söz ettik. Sonra hemen, neredeyse bumumuzun dibindeki Sakız'ı seyrcttim uzun uzun. Birkaç poz lotoğrahnı da çektim. Sanki makinem biraz daha güçliı olsa, Can Eryiimlü'nün yarattığı roman kahramanlarını Sakız sahillerinde görecek, "Gelin şu ko- nuyu yeniden tartışalım," diyecektim. Tartışalım tartış- ma&ına ya, neyi tartışaeağız? Sahiden, tartışınca gerçeği bulur mu insanlar? "Hiçbir tartışma kazanûmaz" diyen kimdi, siz antmstyor musunuz? Hayır hayır, tartışma ol- masın bizimki; söyleşi olsun, şöyle bir değerlendirme, bir anma ve andıklanmızdan bir ders çıkarma olsun. Çıkar- dığımız dersleri önümüze koyalım, önümüzü aydınlatsın. Dedelcrinıiz çok çekmiş, çocuklarımız hiç çekmesin. Çocuklarınıız, onların çocukları, yani torunlarımız... Onlar hiç çekmesin, evet ama bu, hiç çekmesin demekle olup bitmiyor. Ünların başka acılar çekmemesi, çok eski- lerde kalmış, artık kalın kabuklar bağlamış olması gere- ken yaraları bir daha deşmemeleri için bize de düşen bir şeyler var. Bize düşenleri önyargılardan kurrulup hemen yerine getirmemiz gerekiyor. Can Eryümlü'nün romanıy- la -belki de- yapmak istediği, bu: "Gelin," diyor bize, "hepimizin uzlaştığı bir tarihi yeniden yazalım/ okuyalım ve artık bu konuyu kapatalım gitsin. Uzamasın bu kayık- çıkavgası!" Gerçek dc bu değil midir? Neyi konuşuyoruz? Tari- hi... Hangi tarihi? Çok, çok eskileri. sonra yavaş yavaş bugünleri... Peki, nereden bakıyoruz? Böyle bakmayı kim belletti bize? Bakıp gördüklerimiz gerçeğin ne kada- n, hangi yüzü? Kcndimizi haklı çıkarma çabasıyla çoğu kez olmadık derelerden olmadık sular taşırken esasen ki- me, hangi fikre hiznıet ediyoruz? Hele bugün! Bu yarala- rı kaşımanın, oralardan nemalanma çabalarının aslında emperyalizme hizmet etmek demek olduğunu zamanımı- zın ilköğretim çocuklan bile biliyor. Zaten bir Yunanlı ile evli kız kardeşi Zeynep'i ziyaret etmek için Çeşme'den bir gemiye binerek Sakız'a giden Mimar Fatih de "iki konışu ulusun iç içe geçmiş, gizlen- miş, çarpıtılmış tarihinin içine" çekilinee, önceden yazıl- mış 'tarih'lerin çarpıklığını bütün çıplaklığıyla, bizzat ya- şayarak görüyor. Bu yüzden de orada "cesur bir tarih ya- zımı projesf'ne önayak oluyor. Fakat söyler misiniz, herkesin gerçeğin aydınhğına da- yanacak gücü var mıdır? Yoktur, olmaz. Bazıları için ger- çeğin aydınlığı demek, bitmektir, tükenmektir, o pazarı artık yitirmektir. Nitekim tarih bilinci gerçekten hayran- lık verecek kadar berrak olan Mimar Fatih, o zamana de- ğin kendi sükûneti içinde yaşayıp giden Sakız adasında emperyalizmin ve onun uşaklarınm çirkin yüzleriyle tanı- şır. Yaşamı pahasına ciddi tehlikeler atlatır. Fakat akla hayale gelmedik kışkırtmalara, korkutma ve yıldırma ça- balarına karşın o konierans gerçekleştirilir. Can Eryümlü'nün romanı, gerçekten çok ciddi okuma- ları hak ediyor. Emperyalizmin ve sömürgeciliğin gerçek yüzünü başarılı bir roman çalışması içinde görmek, doğ- rusu takdir edilecek bir emektir: "Moğollar, gidecekleri yere kendilerinden önce korku- larının gitmesi için, direnen kentlerın halkını tümden katlederdi." (...) "ingilizDoğu Hindistan Şirketi'nin ln- gUiz kumaşları satılsın diye Hindistan'da iki yüz bin do- kuma işçisinin ellerini kesmesi..." (...) "Johnson ölen Vietnamhlar için, 'Hepsi ölecekyaştaydı,' demişti." (...) "Ortaçağda veba milyonlarca insanın ölmesine neden ol- muştu, diye siirdürdü Thanasis, ama beyinsiz mikroplar- dı o ölümlerin nedeni. însan denen illete göre ne kadar sevimli kalıyorlar. Başka bir şey değil de, silah ürerimi ve uyuşturucu ekonomilerimizin beklemeği bugün. Önlen- mesini bekleycbilir misiniz? Hiçbir ordu kutsal, eline si- lah verilmiş hiçbir güç masum değildir dostlar. Olamaz. Çünkü bir tek varoluş nedeni vardır; öldürmek! Öldür- mek! Daha çok öldürmek! En çoğunu öldürmek!" Sonra sözü Peter alıyor: "Dünya sürekli olarak yer de- ğiştıren açık savaş bölgeleriyle lekeleniyor. Kaflcasya, Bosna, Ortadoğu, Afganistan... (...) Kimse Norveçülerin 1^20'lerde çıkardıkları yasalarla Nordik ırkın arılığını korumak için Tater göçerlerinin kızlarını zorla kısırlaştır- dığını konuşmuyor, çoğu insan da bilmiyor. Kısırlaştır- mayla ehlileştiremediklerine ensülin ve elektroşok uygu- lamışlardı. LJygar bir yöntem seçmişler. lsveçliler o yok etme işini Laponlara daha vahşi yollarla uygulamıştı." Sa- kızlı Yunan Thanasis en doğrusunu söylüyor: "Ozgürlük gerçeği buldurur, gerçek de döner insanı özgürleştirir." lşte bu kadar! Can Eryümlü, tarihin insanı bilgeleştiren, zenginleşti- ren yanıyla bakmış bütün şu olup bitenlere: "llyas ya da llias olarak doğmak senin seçimin miydi? Yaptığın tek seçim işkencede konuşmak olmuş, ama öldürttüğün ada- mın oğlu sana düşman değil. Seçmediklerinle suçlanır- ken seçtiğin hatadan bağışlanmışsın. Ne yaşam ama!" Okyanus kaplumbağalarının ortalığı her fırsatta kanş- tırmak, o kargaşada parsayı kapmak için en şeytani kom- ploları kurduğu zamanımızda, aynı eoğrafyayı paylaştığı- mız uluslarla kardeşliği savunmak, önyargılardan kurtul- mak, belki de en devrimci bir görev olarak karşımızda durmaktadır. Can Eryümlü'nün de zaten yaptığı bu: Kardeşliğin altını çizmek.. .• Saki2'ın Gözyaşlan/ Can Eryümlü/ Pupa Yay./340 s. yın Şiiri ARİFDAMAR E kim 2009da çıkan edebiyat dergilerin- den: Afrodisyas Sanat, Akatalpa, Akbük, Akköy, Arkadaş. AZ Edebiyat, Berfin Ba- har, Deliler Teknesi, Denizsuyukâsesi, Dize, Eliz, Evrensel Kültür. Hayal, H. Cösteri, Kerten- kele, Kurşun Kalem, Kitap-lık, Lâcivert, Patika, Sincan Istasyonu. Sunak, Şehir, Siir Saati, Tavır Tay, Varlık. Yasakmeyve, Yazılıkaya ve Yedi Iklim dergilerinde yayımlanan şiirleri oku- dum, inceledim. Bütün bu dergilerdeki okuduğum şiirler içinden Neşe yaşın'ın Kurşun Kalem dergisin- de yer alan "ürperen Harfler" adlı şiirini Ayın Şiiri olarak değerlendirdim. Neşe Yaşın Kıb- rıs'ta yaşayan bir şair. ilk olarak 1970'lerde Yaşar Miraç'ın Yeni Türkü topluluğu içinde yer alan ve savaş karşıtı, barış şiirleriyle dik- kati çekmişti. Savaşanın Gözyaşları adlı kitap- ta iki uzun şiirini okumuştum. İlk şiir "Anne ile Yavrusu", ikincisi de "ölüler ve Geridekiler". Bildiğime göre N. Yaşın Türk kesimine oturu- yor Ada'nın fakat Rum kesiminde çalışıyor. Ayın Şiiri olarak değerlendirdiğim "ürperen Harfler" bir aşk, bir sevda şiiri. Çok lirik bir şiir. Kadın duyarlığını içtenlikle yansıtıyor. Yakın zamanlara kadar erkekler yazardı aşk şiirleri- ni. Kadınların ağızından da. Kadınların eşitlik savaşımı yavaş yavaş meyvelerini veriyor. öyle ya, her zamanda savaş, barış şiiri yazıl- maz ki. Aşk da, sevda da canlıların doğallıkla insanların da en değerli duygusudur. Yaşa- mın sürükliliği için gerekliligini en sade, sıra- dan insan bile algılar. Bu kadar basit. En ünlü dünya sairleri bu konuyu, yani aşk ve sev- dayı terennüm etmişledir. (Türkçe nasıl söylenir şu anda aklıma gelmedi.) Not: Ceçen ayda açıkladığım glbl bana gelen dergi- ler yurdumuzda çıkan dergilerin küçük bir bölumu Adresimi yeniden yazıyorum: Moda, Mühürdar cad. 129/6 Kadıköy/İST. Neşe YAŞIN 12 Şubat 1959'da Lefkoşa'da doğdu. Şair bir aile- den gelen Yaşın 'ın babası şair özker Yaşın, ağa- beyi de şair Mehmet Yaşın 'dır. Türk Maarif Kole- ji'nden sonra ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi. Lefkoşa'nın Rum kesiminde yaşıyor ve Kıbrıs Üni- versitesi Türkoloji Bölümü'nde ders veriyor. ASTRA ve PIK adlı Kıbns Rum radyolarında Türkçe program yapımcısı ve sunucusu olarak çalışmaktadır. Şiirleri ve gazetelerde çıkan yazılarıyla, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından tanınan sanatçı, ateşli bir banşse- ver olarak Kıbrıs 'ın yeniden birleşmesi ve iki toplum arasında barışın kurulması için etkin rol almayı sür- dürüyor. Pen, Kıbrıslı Türk Sanatçı ve Yazarlar Birli- ği, Iki-Toplumlu Eğitmenler Grubu, HADE dergisi ya- yın grubu üyeliği ve Alforja (Meksika) dergisi temsil- ciliğıni yürütmektedir. Kıbrıs'ın her iki tarafında da tanınan ve Ada'da konu- şulan iki dilde de okunan Yaşın, şiir ve yazı dili olarak Türkçe'yi kullanıyor. Şiir ve makaleleri; Kıbns, Yuna- nistan, Macaristan, Hollanda, Almanya ve Ingilte- re'de de yayımlandı. Bazı şiirleri, Türkiye ve Kıbrıs'ta bestelendi. Kuzey Kıbrıs'ta "Yılın Sanatçısı ödülü"nü (1993), Güney'de ise "özel Kültür ödülü" (1978) ve "Anthias-Pierides ödülü"nü (1998) aldı. Çeşitli kon- ferans ve festivallerde Kıbrıs'ı temsil eden Yaşın'ın şiir kitapları dışında, "Üzgün Kızların Gizli Tarihi" adıyla yayımlanmış bir de romanı var. ÜRPEREN HARFLER Bu şiir sana ulaştığında Küskün baktığında ruhuna Bil ki nice kırık zamanlar dokundu ona Issız gecelerde mahzun yıldızlar Sözcüklerin her birinde gizli ürpertiler uzaklardaki soğuğundan geldi Odalara sığmayan yasi terk edişin harf olup inlerdi Sen şimdi okurken onu Bilemezsin benimle yaşadığın yerleri Gözlerimde geçtiğin yollar Içimde dolandığın bahçeleri Bu şiir şu an senin yanında Benim olamadığım uzaklığında Gözlerine baksın bir an konuşan gözlerim gibi • SAYFA 20 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 3 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle