21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 17 ARALIK 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İşçi Sınıfına Selam... İşsizlik istatistikleri yine artış gösterdi. Milyonlarla sayılan işsiz sayısında, yüz binlerle yeni artışların haber değeri yok. Ancak PKK’nin eylemlerinde para karşılığı taş atan çocuklarla, para karşılığı sahte tabancayla provokasyon eylemine katıldıklarını söyleyenlerin kameralar önünde pervasız konuşmalarıyla tüyler diken diken oluyor. Geçen yıl yüzde 19.2 olan genç işsiz oranı son istatistiklerde yüzde 24.3’e çıkmış. Ülkemizde dört gençten biri işsiz. Güneydoğu’da bu oran, iki gençten bir işsize yükseliyor. Bakan 2012’ye kadar işsizlik oranlarında bir düzelme olmayacağını açıklıyor. Merkez Bankası uzun bir gelecekte gündemdeki ekonomik önlemlerin piyasa eksenli olacağının, üretime, işsizliği aşağı çekmeye yönelik sosyal projelerin gündeme gelemeyeceğini açıklıyor. Sigortalı işi olanla, işsizlerin başa baş gittiği, çalışanın haklarında işsizlerin tehdit oluşturduğu bir toplumsal yapılanmada, sendikal hakları unutun, yasal hakların kullanılabildiği bir çalışma düzeninin geçerli olabilmesi hayal. Birinci Erdoğan hükümetinin ilk icraatı İş Yasası değişikliğinde, esnek çalışma düzeni ile kuralsız çalıştırılabilmenin kapıları aralanmıştı. O günden günümüze İş Yasası sınırlarının çok üstünde, fazla mesai ödenmeksizin, asgari ücretli, kölelik düzeninde çalıştırma genel, yaygın uygulama. Kamuda taşeronlaştırmayla, yasal düzen dışında, standartların giderek aşağı çekildiği kölelik düzeninde çalıştırmalarda patlama yaşandı. Yetmedi Erdoğan hükümetlerinin kimliğinin bir parçası gibi kamuda sözleşmeli, kamu çalışanı güvenliğinden uzak çalıştırmalarda yüz binler katlandı. Erdoğan hükümeti ne yapıp edip kiralık işçi çalıştırmayı kural haline getirecek bir yasal düzenlemenin peşinde, yargıya karşı savaş veriyor... İşçi sınıfının kölelik düzenine çekilmesinde rol model iktidardan gelince, özel sektör ne yapmaz?.. Tuzla tersaneleri iş cinayetleri ile kamuoyunun gündeminde. Kriz bağlantılı üretim düşünce iş cinayetleri göreceli azalmış gibi görünse de, yeni iş cinayetleriyle, dünkü haberlerde ölü sayısının 130’u bulduğu bildiriliyordu. Başbakan, sorumlu bakanlar iş cinayetlerinin durdurulacağı sözünü verseler de, değişen bir şey olmuyor.. Cinayet niteliğinde iş kazası yaşanması ile ünlü maden ocaklarında, son 19 işçinin öldüğü grizu faciası, Bursa katliamının ön bilgilerini veren dünkü haberler, olumsuz gidişteki katlanmanın dudak uçurtacak ancak uçurtmayan belgeleri.. Madenlerde denetimsiz üretim furyasını patlatan Erdoğan hükümetleri icraatlarında, uzman işçi zorunluluğu varken, taşeron eliyle işçi çalıştırma olanağının tanınması yönetmenliğine uzanan halkada, suçluluk sabıkaları sayılmakla bitmiyor. Son cinayetin suçlar zincirinde, gaz ölçümü yaptırmayan, havalandırma, ocağı ayakta tutacak direkler, alt yatırımlarda suç işlemiş birkaç görevlinin göstermelik gözaltına alınmış olmaları hiçbir anlam taşımıyor. Kazadan sonra “sendika olsaydı” hayıflanmasının da bir anlamı yok. Ölen işçiler üzerinden dramatik ekmek kavgası yaşamöykülerinin reyting getirmenin, insanları ağlatmanın ötesinde bir yararı yok. Sendikal hareket örgütlülük, moral değerlerde, iktidar, işverenler karşısında sonuç almaya yönelik caydırıcı güç oluşturamıyor. Bir tek kaybedecek çok şeyi olan, örgütlü çalışanlardan daha dirençli sesler çıkıyor.. Sendikalı, örgütlü işçiler, kölelik düzeninde çalıştırılanlarla aynı düzeye düşürülmek istendiklerinde, işsizler ordusuna katılmaları gündeme geldiğinde isyan bayrağını kaldırıyorlar.. İşsiz gençlerini, işsiz yakınlarını, kölelik düzeninde çalıştırılanları bakanlar olarak onların da kazanılmış haklarının kaybedilmesi noktasında bir direnç yaşanıyor. İşte kamu işçilerinin Türkiye’nin bu yakıcı gündemi içinde bile düzenledikleri 25 Kasım uyarı eylemlerinin anlamı bu. Demiryollarında bu eyleme katılan sendikalı önderlerin 16’sının işten uzaklaştırılmaları bağlantılı, trenleri durduran demiryolu çalışanlarının direnişinin de açıklanması aynı. Bir de 147 yıllık işi bitirilen Tekel’de son işlerini kaybedenlerin, aynı koşullarda kamuda iş için direnme eylemleri var. Dün polis biber gazı ile onları dağıtmayı seçti. Erdoğan hükümeti Ankara’nın merkezindeki bu eylemin yaygınlaşmasından elbette çok korkuyor.. Bilinçleri kazınsa da, işçi sınıfı kimliği ile varlar. Hiç beklenmedik bir yerlerden çıkıp “Biz varız” diyorlar.. İşçi sınıfına selam.. [email protected] AKPvekrizlebirlikteTürkiye’ninticaretyaptõğõpazarlardeğişmeyebaşlõyor.YenitrendİslamülkeleriveAfrika İhracatta eksen kaydõKüresel kriz nedeniyle daralan Türkiye’nin Avrupa’ya yaptõğõ ihracat yüzde 60’tan yüzde 50’nin altõna geriledi. Türkiye, açõğõ İslam ve Afrika ülkeleri ile kapatma yoluna gitti. İhracat İslam ülkelerine kaydı Özellikle İslam ülkeleri ve Afrika’nõn Türkiye için yeni ihracat pazarlarõ olmasõnda AKP iktidarõnõn bu ülkelere verdiği önem ve bu ülkelere sõk sõk geniş katõlõmlõ ziyaretlerde bulunmasõ da etkili oldu. AKP gezileri sıklaştırdı Mehmet Büyükekşi, AB’nin gelecekte de Türkiye’nin en büyük ihracat pazarõ olacağõnõ belirterek “Belli ülkelerle sõnõrlõ kalmamalõyõz. Gidilmeyen ülkelere gideceğiz” dedi. Gidilmeyen pazarlara açılacağız ŞEHRİBAN KIRAÇ AKP’nin iktidarõ ve ekonomik krizle birlikte Türkiye’nin ihraç pazarlarõ da değişmeye başladõ. 2008’de Türkiye ihracatõnõn yak- laşõk yüzde 60’õnõ yaptõğõ AB ülkelerinin payõ bu yõl yüzde 50’nin altõna düştü. Başta Ortadoğu, Afrika ve İslam Konferansõ Örgütü’ne üye ülkelere yapõlan ihracatta ise artõş trendi söz konusu. Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihracat pazarõ- nõn daralmasõ sonrasõnda ihracat pazarõnõn yeni gözdelerinden biri İslam ülkeleri ol- du. Ocak-ekim döneminde Avrupa Birliği ülkelerine yapõlan ihracatta yüzde 27.6’lõk sert düşüş yaşanõrken, İslam ülkelerine ya- põlan ihracatta ise yüzde 16.2’lik azalõş ya- şandõ. İslam ülkelerine yapõlan ihracattaki düşüş hõzõ AB’ye göre çok daha yavaş ol- du. 2009 Kasõm ayõ itibarõyla toplam ih- racatta Ortadoğu ülkelerinin payõ yüzde 16.9’a, Afrika ülkelerinin payõ 10.4’e çõk- tõ. AB’nin payõ ise yüzde 48.2’ye geriledi. Mısır, Suriye, Libya sıraya girdi Afrika ve özellikle İslam ülkeleriyle tica- rette yüzde 20-110 arasõnda artõşlar sağ- landõ. Bu dönemde Mõsõr’a ihracat yüzde 110 arttõ. Irak, Cezayir ve Libya’ya yüz- de 50, Suriye’ye dönük ihracatta yüzde 30 artõş yaşandõ. Böylece geçen yõl ekimde Türkiye’nin en çok ihracat yaptõğõ 20 ül- ke listesinde yer almayan Mõsõr, Suriye ve Libya, Ekim 2009’da sõçrama yaparak lis- teye girdi. Geçen yõl Türkiye’nin en faz- la ihracat yaptõğõ 10. ülke konumundaki Irak bu yõlõn kasõm ayõ itibarõyla 5. sõra- ya yükseldi. Türkiye’nin Irak’a açõlan sõ- nõr kapõsõ olan Habur’dan da geçiş yapan araç sayõsõ her geçen gün artõyor. 2007 so- nunda Habur’dan geçen araç sayõsõ 227 bin iken bu sayõnõn 2009 sonunda 520 bi- ni aşmasõ bekleniyor. Vizeler kalkıyor Son aylarda Suriye, Arnavutluk, Libya ve Ür- dün ile Türkiye arasõnda kaldõrõlan vizeler yurttaşlara kolay seyahat yollarõnõ açtõ. İşa- damlarõ vizelerin kalkmasõ sayesinde sözü edilen ülkelerle ticaretin artacağõna işaret ediyorlar. Hatay’dan, geçen yõl ekim ayõn- da 9 bin 418 TIR geçiş yaparken, bu yõlõn aynõ ayõnda sayõ 14 bin 513’e yükseldi. Ka- põlardan giriş yapan kişi sayõsõ ise yüzde 57’lik artõşla 140 bin 194’e çõktõ. Türkiye’nin kasım ayı itibarıyla bir yıllık ihracatı 94 milyar doları geçti, ihracatta yıl sonunda hedef 100 milyar dolar. Yeni rota ise İslam ülkeleri olacak. İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkeler arasında tercihli ticaret sistemi oluşacak. Böylelikle 2010 yılında 57 örgüt üye ülke arasında düşük gümrük ve vergi ile ticaret başlayacak. Özellikle İslam ülkeleri ve Afrika’nõn Türkiye için yeni ih- racat pazarlarõ olmasõnda AKP iktidarõnõn bu ülkelere verdiği önem ve bu ülkelere sõk sõk geniş katõlõmlõ ziyaretlerde bulun- masõ da etkili oldu. 2009 yõlõ içinde Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile AKP hükümetinin başta İslam ülkeleri olmak üzere yaptõğõ bazõ ziyaretler şunlar:  25-26 Ekim 2009’da Başbakan Erdoğan ve beraberindeki 100 kişilik işadamõ heyeti ile Pakistan ve İran’õ ziyaret etti.  Başbakan Erdoğan 23 Kasõm 2009’da 250 işadamõyla Libya’ya, temmuz ayõ içinde de Suriye’ye, 30 işadamõyla Irak’a ve Suudi Arabistan’a gezi düzenledi.  Cumhurbaşkanõ Gül 25 Aralõk 2009’da Sõrbistan’a, 1 Aralõk 2009’da Ürdün’e, 10 Aralõk 2009’da Arnavutluk’a, ey- lül ayõnda Suudi Arabistan’a gitti.  Dõş Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanõ Zafer Çağlayan, göreve geldiği günden bu yana geçen sürede Irak’a 3 kez ol- mak üzere Güney Afrika’nõn da aralarõnda bulunduğu 20’nin üzerinde ülkeye işadamlarõyla ziyaretler düzenledi. Türkiye Avrupa’nõn en yoksul 2. ülkesi Ekonomi Servisi - Satõnalma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre Avrupa’da, 37 ülke arasõnda en yüksek kişi başõna gelir, Lüksemburg’da elde edilirken, Türkiye endekste 31. sõrada yer aldõ. TÜİK, 2008 yõlõ Satõn Alma Gücü Paritesini açõkladõ. Uluslararasõ karşõlaştõrmalara yönelik 2006 kesin, 2007 ve 2008 geçici sonuçlarõna göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasõla, Kişi Başõna Gerçek Kişisel Tüketim ve Fiyat Düzeyi Endeksleri yer alõyor. Karşõlaştõrmalar, 27 AB ülkesi, aday ülkeler Türkiye, Hõrvatistan ve Makedonya, Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkeleri İsviçre, İzlanda ve Norveç ile Batõ Balkan ülkeleri Arnavutluk, Bosna- Hersek, Karadağ ve Sõrbistan’õ kapsõyor. GSYH ve Gerçek Kişisel Tüketime ait kişi başõna hacim endeksi en düşük ülke Arnavutluk olarak belirlendi. Türkiye’nin 2008 yõlõ geçici sonuçlarõna göre, kişi başõna GSYH hacim endeksi 46, Gerçek Kişisel Tüketim’e ilişkin kişi başõna hacim endeksi de 47 olarak belirlendi. Türkiye SGP’ye göre kişi başõna GSYH’de 2007’ye kõyasla 1 puan yükseldi ancak listede 1 sõra gerileyerek 31. oldu. Türkiye’de çocuk bezi ve tõraş bõçağõ kullanõmõ artõyor. Diş macunu yerinde sayõyor P&G’yi krizde çocuklar sırtladı Ekonomi Servisi - Pri- ma, Orkid, Duracell, Ace, Ariel, Blendax, İpana, Gil- lette gibi markalarõ bün- yesinde barõndõran P&G krize rağmen Türkiye’de yüzde 5 büyüme sağladõ. Grubun bu yõl büyüme- sinde en büyük pay çocuk bezi ve tõraş bõçaklarõ kul- lanõmõnõn artmasõndan kaynaklandõ. Türkiye’deki hanelerin yüzde 90’õnda en az bir ürünü ile yer alan P&G Türkiye, 2010’da 2 milyon daha fazla tüketiciye ulaş- mayõ hedefliyor. Şirket ayrõca, Türkiye’de P&G ürünleri için ayrõlan yõllõk kişi başõ 11 dolar olan har- cama tutarõnõ da yeni ürün- ler ve markalar ile arttõr- mayõ planlõyor. P&G Tür- kiye Yönetim Kurulu Baş- kanõ Saffet Karpat, dü- zenlediği basõn toplantõ- sõnda P&G’nin güzellik ürünleri pazarõna odak- landõğõnõ söyledi. Karpat P&G Türkiye ile ilgili şu bilgileri verdi: Krizle birlikte saç boyasõ kullanõmõ yüzde 20-30 ci- varõnda arttõ. Türkiye’de yõlda kadõn başõna 45 ped düşüyor. Türkiye’de yõllõk kişi başõ diş macunu kul- lanõmõ sadece bir tüp. Ça- maşõr suyu kullanõmõ artõ- yor, çünkü insanlar bir- çok ürün yerine tek ürün- le temizlik yapõp tassaruf etmek istiyor. Yõllõk çocuk bezi kullanõmõ kişi başõ 400 adet. Son 10 yõlda Türkiye’deki hane sayõsõ 13 milyondan 18 milyona çõktõ, bu da P&G ürünle- rinin kullanõmõnõ arttõrdõ. Türkiye’nin pazar payı artıyor P&G Türkiye’nin düzenlediği toplantıya çekilen bir video ile katılan P&G CEO’su Bob McDonald “Dünyadaki 6.7 milyar insandan 4 milyarına ulaşıyoruz. Büyüme planlarımızda, Asya ile Avrupa arasında stratejik bir köprü konumundaki Türkiye, 70 milyondan fazla tüketicisiyle büyük önem arz eden bir pazar. P&G Türkiye’yi yaklaşık 1 milyar dolarlık bir iş haline getirdik. Türkiye bizim dünyadaki en büyük 15 pazarımızdan biri oldu. P&G için, Türkiye ve diğer üst sıradaki gelişmekte olan pazarların önemi gittikçe artıyor” dedi. Yeni rota İslam ülkeleri İKTİDARIN ZİYARETLERİ ARTTI KRİZ YENİ PAZARLARA YÖNELTTİ Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM) Başkanõ Mehmet Büyü- kekşi özellikle uzun yõllardõr eko- nomik ilişkilerin zayõf olduğu Do- ğu komşularõ önemsediklerini be- lirterek, yakõn ve komşu ülkeler- le yürütülen ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi çabalarõnõn aktörü ve destekçileri olduklarõnõ ifade etti. Türkiye’nin kriz döne- minde alternatif pazarlara yönel- diğine dikkat çeken Büyükekşi, “Afrika ve Ortadoğu, Asya pa- zarlarında büyük potansiyeller var. Bu pazarların ihracatımız- daki payları son 3-4 yıdır de- vamlı artıyor. Mesela Afrika yüzde 4’ten yüzde 8’e çıktı. Or- tadoğu yüzde 11’den yüzde 17’lere çıktı. Bu bize şunu gös- teriyor; diğer ülkelere ihracatı- mız düşerken komşu ülkelere ih- racatın artması ihracatımızda daha fazla pay aldığının bir gös- tergesi” dedi. AB’nin gelecekte de Türkiye’nin en büyük ihracat pazarõ olmaya de- vam edeceğini dile getiren Büyü- kekşi şu değerlendirmeyi yaptõ: “Mutlaka ki komşu ülkelere de odaklanacağız. Belli ülkelerle sınırlı kalmamalıyız. Bundan sonraki dönemde ulaşılmayan ülkelere, ihracat yapılmayan ül- kelere gitmek istiyoruz. Şu anda 220 ülkeye 12 bin 800 çeşitten fazla ürün ihraç ediyoruz. Yarın AB pazarı büyümeye başladı- ğında bizim yine ordaki pazar payımızı korumamız lazım. Bir de komşu ve çevre ülkelerde pa- yımızı arttırırsak 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefimiz var. Buna ulaşabilmek için 15 yıl her yıl düzenli olarak ihracatı- mızı yüze 12 arttırmamız gere- kiyor. Bunu ger- çekleştirmek için yeni ül- kelere, komşu ve çevre ülke- lere ihtiya- cımız var.” Türkiye’de son 10 yõlda hane sayõsõnõn 13 milyondan 18 milyon adete çõkmasõ temizlik pazarõnõ büyüttü. Türk kadõnlarõ Avrupalõlara göre ev temizliğine daha fazla önem veriyor. Saffet Karpat. Mehmet Büyükekşi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle