Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
17 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Çankaya bu sonuçtan memnun
değildi. İktidar yine ortada
kalmõş; Korutürk’ü zorla-
yacak bir sonuç vermişti.
Ne yapacaktõ? Kuşku yok demok-
ratik gelenekler neyi gerektiriyorsa
buna göre hareket edecek, parla-
mentoda en çok milletvekili ile tem-
sil edilen partiye, CHP’ye hüküme-
ti kurma görevini verecekti.
CHP Genel Başkanõ’na gönderdi-
ği mektupta; Atatürk ilkelerini ve
anayasada yazõlõ esaslarõ titizlikle ko-
ruyacak... Milli birlik ve beraberliği
her türlü dar particilik anlayõşõnõn üs-
tünde tutacak bir hükümet kurmasõ-
nõ istiyordu.
Bu mektupta sözünü ettiği öğele-
re bakõlõrsa Korutürk; CHP’nin MSP
ile bir koalisyon kurmasõnõ istemi-
yordu.
Olaylar öyle gelişti ki... Önce CHP
lideri, Başbakan Ecevit, AP ve MHP
ile görüşmeyeceğini ilan etti.
MSP ve CGP ile görüştü. Tek ba-
şõna iktidar olma umutlarõnõn arttõğõnõ
söyledi.
Ecevit’in partilerle
görüştüğü sõrada Ko-
rutürk’ün değerlendir-
melerini Baransel an-
lattõ:
“MHP neyse ama
sayın Ecevit’in AP ile
görüşmemekte diren-
mesini doğru bulmu-
yorum. Parlamentoda 190 san-
dalyeye sahip bir parti görmez-
likten gelinemez. Kaldı ki daha bir-
çok sorunun çözümünde CHP’nin
AP ile işbirliği yapması gerekir.
Ayrıca mektupta da değindiğim
gibi ‘dar bir parti anlayõşõ’ dışında
kalma ilkesine, Sayın Ecevit bu tu-
tumuyla ters düşmüştür.”
Cumhurbaşkanõ bu sözleri doğ-
rultusunda harekete geçti.
18 Haziran 1977 günü Ecevit’i
Köşk’e davet etti. Baransel’e söyle-
diği düşüncelerini CHP liderine de yi-
nelemiş olmalõ ki; Ecevit, görüşme-
den sonra “Bu aşamada AP Genel
Başkanı ile de görüşme gereğini
duyduğunu” açõkladõ.
Bu aşamada bu görüşmeden olum-
lu bir sonuç çõkmasõ beklenmiyordu.
CHP ile AP sürekli kavgalõydõlar.
CHP lideri MHP’yi kanlõ sağ sol ça-
tõşmalarõnda sağõn temsilcisi olarak
görüyordu.
Ecevit, Demirel’le buluştu. Tabii
bir sonuç çõkmadõ. Demirel,
Ecevit’in isteklerini geri çevirdi.
Başbakan’õn hükümet kurma tur-
larõ tamamlanmõş oldu.
Ecevit Köşk’e geldi. Bir an önce
hükümeti kurmak istiyordu. Ama
ortak yoktu.
Bu, bir CHP hükümeti olacaktõ!
Köşk’ün Bakanlar Kurulu listesi-
ni onaylayacağõnõ umut ediyordu ve
herhalde 213 milletvekili ile kurdu-
ğu hükümetin Mec-
lis’ten güvenoyu ala-
cağõ umudundaydõ.
Başta AP ve MSP
ile MHP, Ecevit hü-
kümetine karşõ derhal
ve ağõr biçimde yük-
lenmeye başladõlar.
Korutürk’ün kabi-
ne listesini onaylamasõnõ istiyorlar-
dõ.
21 Haziran 1977 Salõ günü Ecevit,
cebinde Bakanlar Kurulu listesi
Köşk’e geldi.
Bakanlar Kurulu listesinde Koru-
türk’ün isteğiyle kimi ufak tefek de-
ğişiklikler yapõldõ.
Köşk, Bakanlar Kurulu listesini
onayladõ.
Kõyamet koptu.
Hükümete derhal “Çankaya Hü-
kümeti” damgasõ vuruldu.
Kulis derhal faaliyete geçti. Şu so-
ru yanõt arõyordu:
CHP hükümeti güvenoyu alabile-
cek miydi?
Baransel gülüyor: “Sayın Koru-
türk’e basında ve siyaset dünya-
sında saldırılar sürerken ben de
nasibimi aldım. Biliyorsun, Fikret
Otyam’ın kızı Elvan’la evlenmemize
sen önayak olmuştun. Yakın çev-
re içinde gördükleri bana da ‘sol-
cu yazarõn damadõ’ diye saldırdılar.”
Bu özel anõdan sonra Baransel, ba-
sõnõn ve partilerin saldõrõlarõna ve Ko-
rutürk’ün değerlendirmelerine geçti:
“Kim ne yazarsa yazsın, kim
ne derse desin verdiğim kararın
çok isabetli olduğuna inanıyorum.
Bundan zerre kadar endişem yok.
İç ve dış baskıların kesinlikle et-
kisi söz konusu değil. Arzu eder-
dim ki Cephe Hükümeti yeni hü-
kümete normal bir devir teslim iş-
lemi yapsın. Bu olmadı. Kaygı ve-
rici bir durum. Bu telaş nedendir?
Köprüler niye hemen atılır. On gün
içinde her şey belli olacak.
Hükümet güvenoyu alırsa göre-
ve devam edecek, demokratik me-
kanizma yeniden işleyecek.
Cephe Hükümeti’nin günahları
ve sevapları ile tarihe geçmesi la-
HAYAL ve GERÇEK
KÜRŞAT BAŞAR
Kader Değilmiş
Geçenlerde National Geographic’te ABD’nin
küçük bir maden kasabasında yaşanan bir
felaketin belgeseli vardı. “Kömür Madeni
Felaketi” (Coal Mine Disaster) adlı bir belgesel
bu meraklıları için...
Kömür madenine inen işçiler, beklenmedik
bir biçimde galerilere hızla dolan su nedeniyle
bir anda kapana kısılıyorlar.
İçlerinden daha şanslı olan bir bölümü,
havalandırma koridorunu bularak kurtuluyor.
Ama selin geldiği bölümde kalan 9 kişilik ekip
buradan çıkamıyor.
Yukarıda durumun farkına varan yetkililer ve
işçiler hemen olay yerine gelip ne yapacaklarını
düşünüyorlar.
Saatler geçtikçe bütün kasaba alana
toplanıyor, kameralar, gazeteciler geliyor.
Mühendisler, içerideki suyu boşaltmak için
bir yol arıyorlar ve bulabildikleri bütün
pompaları kullanıyorlar. Ama bu çok işe
yarayan bir çaba değil, çünkü su çok fazla.
Bunun üzerine dev bir matkap getirip içeriye
bir boru indirmeyi düşünüyorlar.
Saatler sonra dev matkap bulunuyor.
Çalışma başlıyor. Matkap tam 60 metre aşağıya
inecek.
Bu arada içeride mahsur kalan işçiler artık
umutsuzluğa kapılmış durumda. Hem su
giderek yükseliyor hem de içerideki oksijen
azalıyor.
Dev matkabın sesini duymaları onların küçük
de olsa kurtuluş şansı doğduğunu
düşünmelerine yol açıyor.
Ama saatler geçiyor ve hâlâ bir sonuç
alınamıyor. Üstelik hiç beklenmedik bir şey
oluyor ve dev matkabın ucu kırılarak deliği
tıkıyor.
Yapılacak iki şey var, yeni bir matkap
getirmek ve yeni bir delik açmak ya da suyu
boşaltmak ve başka bir yol düşünmek.
Ama öncelikle yeni bir matkap o çevrede yok
ve bunlar nadir bulunan dev makineler. İkincisi,
yeni bir delik açmak da saatler sürecek.
Matkap operatörü, mühendisler kanallarla
ilgili hesaplamalar yaparken saatlerce uğraşıyor
ve matkabın ucunu oradan çıkartmayı
başarıyor.
Delme işlemi yeniden başlarken aşağıdakiler
artık birbirlerine iple bağlanıyor ve cesetlerinin
suda kaybolmaması için dua ediyorlar.
Matkap aşağıya ulaşacağı sırada mühendisler
bir tehlikeye dikkat çekiyor. Delik açıldığında su
bir anda işçilerin olduğu yeri kaplayabilir ve
onları boğabilir.
Bunun üzerine ne yapmaları gerektiğini
düşünüyorlar. İçeriye matkabı çalıştıran dev
kompresörlerle hava basıp suyu tutmaya karar
veriyorlar. Ancak bu hiç denenmemiş olay tam
tersi bir etki de yaratabilir. Bu nedenle birinin
buna karar vermesi gerekiyor.
Vali, işçilerin ailelerinin, tüm kurtarma
çabasındaki kasabanın ve canlı yayındaki
televizyonların önünde, saatlerinin çok
azaldığını bu nedenle bu denemeyi
yapacaklarını bildiriyor ve sorumluluğu üzerine
alıyor.
Aradan tam 70 saat geçtikten sonra matkap
işçilere ulaşıyor. Borunun içinden gönderilen bir
kafesle 9 işçi tek tek kurtarılıyor.
Bir ülkede sorumluların, yetkililerin ve bilim
adamlarının böyle bir durumda nasıl çalıştığını,
daha en baştan, madenin planlarına baktığınız
anda içerideki 9 işçiyi “kaderlerine terk
etmek”ten başka çare olmadığını
düşüneceğiniz bir yerde bile neler
yapılabileceğini anlatan bir belgeseldi.
Demek ki dedim iki saat izledikten sonra, bazı
şeyler kader değilmiş.
kursatbasar63@gmail.com
zım. AP Genel Başkanı memleke-
ti hükümetsiz bırakmamak için bü-
yük çaba göstermiş ve Cephe Hü-
kümeti’ni kurmuştur. Ancak ku-
rulan böyle bir hükümetin yürü-
meyeceği daha başından belliydi.
Ancak başka demokratik alter-
natif de yoktu.
Şimdi ikinci bir cephe hüküme-
ti modelini oluşturmak istemesi ha-
kikaten insanı şaşırtıyor.”
Ecevit güvenoyu almayõ beklerken
Demirel, Ecevit hükümetinin güve-
noyu almamasõ için kollarõ sõvamõş,
eski ortaklarõyla görüşmelere başla-
mõştõ.
Ecevit’in hükümet kurma görevi-
ni aldõğõ günün gecesi Demirel’le ko-
nuştum.
Seçim gecesi CHP’de zafer şen-
likleri yapõlõrken bir grup partili oto-
büslerle Demirel’in Güniz Sokak’taki
evinin önüne gitmiş, “Nazmiye pa-
bucu yarım / Çık dışarı oynayalım”
diye bağõrmõştõ.
Demirel o geceyi, o seslenmeleri
anõmsayõnca sinirinden yerinde du-
ramõyor ve:
“Hadi bakalım, olsun hükümet.
Nasıl olacakmış görelim!” diyordu.
217 evet oyuna karşõ 229 oyla
Ecevit hükümeti güvenoyu alamadõ.
(21 Haziran 1977 - 21 Temmuz
1977). Milliyetçi Cephe kazanmõştõ!
1977 genel seçimlerinden birinci çõkan CHP güvenoyu sõnõrõna ulaşamadõğõ için iktidar yine ortada kalmõştõ
Çankaya zor durumda
2. MC Hükümeti yola çõktõ. CHP
ise Korutürk’ü, hükümeti kurma
görevi verirken Ecevit’e yazdõğõ mek-
tubun içeriği nedeniyle eleştiriyordu.
Oysa Baransel’in söylediğine göre Ko-
rutürk’ün o mektubu yazmayõ düşündü-
ğü günlerde CHP’nin bütün ağõr toplarõ
Köşk’le sõkõ temas içindeydiler. Hükü-
metin güvenoyu alamamasõ üzerine bu
kez mektup üzerinden Cumhurbaşka-
nõ’na yüklenmeye, mektubun
“Ecevit’in manevra alanını daralttı-
ğını” söylemeye başlamõşlardõ.
MC’nin yeniden bir araya gelmesini
Köşk’ün engellemesini istiyorlardõ. Ko-
rutürk, geleneği devam ettirdi ve seçim-
de ikinci parti konumuna gelen AP li-
deri Demirel’e görev vermeye hazõr-
landõ.
5 Temmuz 1977’de Demirel’i davet
ederken danõşmanõ Çoker ile basõn da-
nõşmanõ Baransel’e, Demirel’e vermeyi
düşündüğü bir mektup hazõrlamalarõnõ
istedi. Ecevit’e verilen mektubun bir
benzerini hazõrladõlar. Mektubu Cum-
hurbaşkanõ’nõn onayõna sundular; Ko-
rutürk’ün yüzü solgundu. Mektubu
okudular, dikkatle dinledi.
Sonrasõnõ Baransel’den öğrenelim:
“Evet, dedi Cumhurbaşkanı, hazırla-
dığınız mektupta üzerinde durulan
görüşler gerçekleri yansıtıyor. Ancak
Demirel bunlardan da çeşitli mana-
lar çıkarıp, mektuptaki ifadelere da-
yanarak polemik yoluna gidebilir.
Ayrıca bize karşı son derece ölçüsüz
ve insafsız davranan bu zata böyle
zarif ifadelerle seslenmek doğrusu
içimden gelmiyor.”
Mektup yerine hükümeti kurma gö-
revi verdiğini ifade eden kõsa bir yazõy-
la yetinildi. Görev verirken Ecevit’le
bir buçuk saat konuşan Korutürk’ün
Demirel’i kabulü üç dakika sürdü.
Cumhurbaşkanõ; “Demirel’in yö-
nelttiği ağır suçlamaların altında kal-
mak istemediğini bu hareketiyle gös-
termek istemişti”.
Demirel, MSP ve MHP ile 2. MC’yi
kurdu. (21 Temmuz 1977-9 Ocak 1978)
Kazandı mı kaybetti mi?..
19
77 yõlõnõn
Ağustos
ayõnda Cum-
hurbaşkanõ Korutürk, yaz
dönemi çalõşmalarõ için
İstanbul-Florya Köş-
kü’nde iken kõsa aralõk-
larla Başbakan Demirel,
Genelkurmay Başkanõ
Semih Sancar ve Milli
Savunma Bakanõ Sadet-
tin Bilgiç ile görüştü.
Görüşmelerin konusu
Kara Kuvvetleri Komu-
tanlõğõ’na yapõlacak ata-
maydõ.
Yakõn çevresine söyle-
diğine göre Korutürk,
atama konusunda hükü-
metle aynõ görüşte değil-
di.
Olay patladõ ve geliş-
meler şöyle seyretti:
Kara Kuvvetleri Ko-
mutanõ Namık Kemal
Ersun’du. Geçmişte Si-
lahlõ Kuvvetler içindeki
bazõ kõpõrdanmalarda et-
kin roller oynamõştõ ve
politikacõlarõ ülke sorun-
larõnõn çözümünde yeter-
siz buluyordu. Başbakan
Demirel’e sempati duy-
madõğõnõ çeşitli vesileler-
le yaptõğõ konuşmalarda
ifade etmişti.
O sõrada bir olay ya-
şandõ. 3. Ordu’da Kolor-
du Komutanõ olarak gö-
rev yapan Korgeneral Ali
Fethi Esener, Keban Ba-
rajõ’nõn açõlõş töreninde
Başbakan Demirel’e bir
plaket verdi. Ersun Paşa
bu olaydan duyduğu
memnuniyetsizliği bir
mektupla Genelkurmay
Başkanõ Sancar’a bildir-
di.
Politikacõlara şirin gö-
rünme amacõnõ taşõyan bu
hareketin cezalandõrõlma-
sõnõ istedi.
Ersun Paşa, 2. MC Hü-
kümeti işbaşõna geldikten
bir süre sonra görev süre-
si bitmeden emekliye
sevk edildi.
Kara Kuvvetleri Ko-
mutanlõğõ’na üç orgeneral
adaydõ: 1. Ordu Komuta-
nõ Orgeneral Adnan Er-
söz, 2. Ordu Komutanõ
Orgeneral Şükrü Olcay
ve 3. Ordu Komutanõ Or-
general Ali Fethi Esener!
Kõdem sõrasõna göre
kuvvet komutanlõğõna
Adnan Ersöz’ün gelmesi
gerekiyordu. Fakat Demi-
rel, Ali Fethi Esener’in
Kara Kuvvetleri Komuta-
nõ olmasõnõ istiyordu.
Başbakanlõk Esener’le
ilgili kararnameyi Koru-
türk’e gönderdi.
Cumhurbaşkanõ bu ata-
maya şiddetle karşõ çõktõ.
Korutürk “Askerlikte hi-
yerarşi çok hassas bir
konudur. Bunun bozul-
ması bazı sakıncaları da
beraberinde getirir” di-
yordu.
Başbakan ise Esener’de
direniyordu.
Köşk ile Başbakanlõk
arasõnda yazõşma trafiği
başladõ.
Sonunda çözümle ilgili
formül bulundu. 30
Ağustos’ta üç orgeneral
emekliye sevk edildi ve
aynõ gün…
12 Eylül kapõyõ aralõyor...
Ü
ç yõl sonra 12 Eylül 1980
darbesinin lideri olacak, Ege
Ordu Komutanõ Orgeneral
Kenan Evren, 30 Ağustos 1977’de
Kara Kuvvetleri Komutanlõğõ’na atan-
dõ. Korutürk’ün görevi sona erdikten
sonraki dönemlerde de, 12 Eylül’den
sonra da Köşk’te basõn danõşmanlõğõ-
na devam eden Ali Baransel’e Kenan
Evren’in anlattõğõna göre önünde kõ-
demli üç orgeneral varken Kara Kuv-
vetleri Komutanlõğõ’na atanacağõnõ
“aklının ucundan bile geçirmiyor-
muş”!..
3. Ordu’da süresini tamamladõktan
sonra emekli olmayõ bekliyormuş ve bu
nedenle eşiyle İzmir’de aldõğõ bir evin
eşyalarõnõ yavaş yavaş yerleştirmeye
başlamõşlar.
30 Ağustos günü öğleden sonra ma-
kam odasõnda çalõşõrken Cumhurbaş-
kanlõğõ Hukuk Danõşmanõ Fahri Çoker
telefonda Kara Kuvvetleri Komutanlõ-
ğõ’na atanma kararnamesinin imza-
landõğõnõ söylemiş. Baransel’e söyle-
diğine göre “çok şaşırmış”.
Altõ ay sonra Genelkurmay Başkan-
lõğõ’na getirildi.
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral
Semih Sancar’õn görev süresi iki yõl
uzatõlmõştõ.
Dolaşan söylentilere göre Sancar’õn
görev süresinin bir yõl daha uzatõlma-
sõna 2. MC Hükümeti’nden sonra iş-
başõna gelen Ecevit Hükümeti karşõ çõ-
kõyordu.
Sonraki gelişmeleri Baransel, Ev-
ren’den dinlemiş:
“Beni o günlerde Milli Savunma
Bakanı Hasan Esat Işõk ziyaret etti. Ge-
nelkurmay Başkanı olarak Ecevit’in
beni düşündüğünü, ancak Sancar’ın
görev süresinin bir yıl daha uzatıl-
mamasının ordu içinde bir rahatsız-
lık yaratıp yaratmayacağı konusunda
endişeleri olduğunu bildirdi. Ben de
Hasan Esat Bey’e, ‘Sayõn Bakan siz hiç
merak etmeyin. Koskoca Silahlõ Kuv-
vetler, Genelkurmay Başkanõ’nõn gö-
rev süresi bir yõl daha uzatõlmõyor di-
ye rahatsõzlõk duymaz. Böyle bir işle-
me tavõr koyan Genelkurmay Başka-
nõ’nõn arkasõndan kimse gitmez’ dedim.
Sonra atamam gerçekleşti.”
Tabii Orgeneral Kenan Evren, ordu
geleneğine göre Sancar emekli olunca
Genelkurmay Başkanlõğõ’na Kara Kuv-
vetleri Komutanõ’nõn geleceğini bili-
yordu. Kara Kuvvetleri Komutanõ da
kendisi idi. Evren, “Kısa süre sonra Ec-
evit’le Hasan Esat Işık beni ziyaret et-
tiler. Ben de iade-i ziyarette bulun-
dum” diyor.
...12
Eylül’ün
liderleri
sahneye
girdi
SÜRECEK
Gazeteci Miser
uğurlandı
ANKARA
(Cumhuriyet Büro-
su) - Geçirdiği kalp
krizi sonrasõ önceki
gün yaşama veda eden
Radikal gazetesinin
Ankara gece sorumlu-
su, gazeteci Behzat
Miser (42), son yolcu-
luğuna uğurlandõ. Mi-
ser için Radikal gaze-
tesi Ankara bürosunda
düzenlenen törene, gazetenin Ankara temsilcisi
Murat Yetkin, Milliyet gazetesi Ankara Temsil-
cisi Fikret Bila, gazetemiz Ankara Temsilcisi Ut-
ku Çakõrözer, Miser’in ailesi, yakõnlarõ, arkadaş-
larõ ve çok sayõda gazeteci katõldõ. Miser’in cena-
zesi Karşõyaka Mezarlõğõ’nda toprağa verildi.
Buradaki törene de Miser’in ailesinin yanõ sõra
CHP Genel Başkanõ Kemal Kõlõçdaroğlu, CHP
Genel Başkan Yardõmcõsõ Hakkõ Süha Okay,
DSP Genel Başkanõ Masum Türker, eski bakan-
lardan Erkan Mumcu, eski DSP Genel Başkanõ
Zeki Sezer, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi
ile eski Ankara Anakent Belediye Başkanõ Murat
Karayalçõn, Ankara Sanayi Odasõ Başkanõ Nuret-
tin Özdebir ve Türkiye Gazeteciler Sendikasõ
Genel Başkanõ Ercan İpekçi katõldõ.
13 bin personel alınacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlõk
Bakanlõğõ, 790’õ diş tabibi, 306’sõ eczacõ, 5 bin
865’i hemşire, 2 bini ebe, 1950’si sağlõk memu-
ru, 2 bin 416’sõ ise diğer sağlõk personeli pozis-
yonlarõnda istihdam edilmek üzere 13 bin 327
sözleşmeli personel alacak. Başvurular, 23-28
Haziran 2010 tarihlerinde “www.osym.gov.tr”
internet adresinden yapõlacak.
İşadamı Talu’ya ihlal davası
İstanbul Haber Servisi - İşadamõ Eren Ta-
lu hakkõnda, boşanma aşamasõnda olduğu spiker
eşi Defne Samyeli’nin elektronik postalarõnõ izin-
siz aldõğõ ve 3. kişilere gönderdiği iddiasõyla 5
yõla kadar hapis cezasõ istemiyle dava açõldõ.
Yargõlama önümüzdeki günlerde başlayacak.
FOTOĞRAF:NECATİSAVAŞ