22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Onur Bilge Kula, oya Baydar romanlarını yorumluyor. Marksist ideoloji ve edebiyat O Nevide Akpınar DELLAL Onur Bilge Kula. Marksist ideoloji ve Edebiyat1 ta Oya Baydar'ın Hiçbiryer'e Dönüş, Sıcak Külleri Kaldı ve Erguvan Kapısı roman- larını, Marx ve Engels'in "Alman ideolojisi" ve Tel- sefe ve Ekonomi El Yaz- maları" adlı yapıtlarıyla, "sosyal felsefe" ve Alman düşün tarihinde Frankfurt Okulu'nca dizgelestirilen "Eleştirel Kuram" temelin- de iyi bir taıtımdan geçir- miş, toplumsal ve yazınsal boyutlarıyla çözümleyip yorumlayıp, Baydarın ro- manları bağlamında "Marksist ideoloji eleştiri- sini" edebiyata uyarlama- ya çalışıyor. I ~^r nsanoğlu bugüne kadar I toplumsal düzlemde bir şe- I yi "çok" tüketmiş ve son- -JL. landırmıştır: Toplumsal er- ki ele geçirmek ve biçimlcndir- mek amacıyla, olgu ve oluşları tek-yanlı ve çarpıtarak yansıtan herhangi bir ırka düşmanlık, top- lumsal katmanlarda ayrımcılık, köktendincilik gibi tenıcller üzerine oturan antisemitizm, milliyetçilik, fa- şizm, mııhafazakârlık, liberaJizm, sos- yaliznı ve kapitalizm gibi ideolojik yak- laşımlar ve onıın siyasal gerçekleştirim çabaları... Ancak dünya tarihinde tüke- tilemeyen evrensel ve geçerliliğini yitir- meyen bir deger vardır: Hümanizm. ROMANLARIN SORUNSALLARI Kula, hümaniznıi, "insanı yeniden insan(cı)laştırma ugraşı ve sistemi" di- ye tanımlar ve Marxs ilc Engels'in Al- man ideolojisi ve Felsefe ve Ekonomi El Yazmaları adlı yapıtlarını da bir hü- manizm bildirgesi niteligiyle öne çıka- rır (s. 11). Marx ve Engels'in bıı erken dönem yapıtlarının da temel taşı olan eleştirel düşünce de, Ay- OV* tUMMR HİCBİKVFRK ()y;ı Kanlm SKAKKl'l.l.tSt KAI.DI dınlanma devinimiyle ortaya çıkmış bir düşünsel bakış açısıdır ve her şeyden önce ideolojik tünı yaklaşımları eleşti- rel mercek altına alma önermesini içe- rir. Aydınlanma düşüncesi öncelikle gerçek olanla sahtc olanın birbirinden nasj ayrıldığını öğretmiş ve " ideoloji- yi" "düşünsel ve bireysel özerkligi yok eden, aklı bulandıran önyargılar", "bi- linci etkileyen ve yönlendiren dış etki- ler" ve "bilinci bağımlılaştıran etmen- ler" olarak tanımlamıştır. Nitekim Marx ve Engels söz konusu yapıtların- da, "işçi sınıfı ideolojisinden de kuşku- lanmak gerektiğini, bu ideolojinin de sürckli eleştirel değerlendirimden geçi- rilmesinin zorunluluğunu açık bir dille belirtmiştir" (s. 14). Adnan Binyazar Tophım ve Edebiyat adlı kitabında, "Yazıyı kendi ya da belli bir künıenin çı- karlarına adayan, insanın yazgısını değiştirmedc, insanı insana anlat- mada bir sorumluluk üstlenmeyen kişilerin yazarlıkla bir ilişkisi ola- maz" der. Kula'nın değerlendi- rimlerine göre, Baydar bu sorum- lulıığa uygun olarak, zamanında kendisinin de yer aldığı siyasal ya- pılanmayı, yani, işçi sınıfı üzerine temellenen Sovyetler BirligTndc dene- yimlenen "Sosyalizm" itleolojisini Hiç- biryer'e Dönüş, Sıcak Külleri Kaldı ve Erguvan Kapısı adlı romanlarında, hiç- bir duygusal bağlılık duyumsamayan nesnel bir bakışla sorgular. Baydar, "sürgün" sorunsalı ve " gizli örgüt" bağlamında, erki eline geçirerek, bü- tün ideolojiler gibi insanda korku ya- lulıııış, onıın yaıida$luşnıu»ıııa, uydıı laşmasına ve bağımlılaşnıasına yol aç- mış olan "sosyalist ideolojiyi" yapıtları- nın yazınsal söylemine içkinleştirerek çok yönlü olarak eleştirir; yapıtlarında ideolojilerce yaratıJmış buyruk, itikat ya da inanç gibi güdümleyiei dış-etkile- re açık insan tipini çok yönlü olarak ortaya koyar (s.169). Baydar'a göre, "eleştirel düşünme yeteneginin körelmesi sonucu 'içe çe- kilme', dışa karşı korunmak amacıyla etrafına bir duvar örerek, 'öz-soyutla- ma' eftiümi, giderek 'düşünsel ölüm'e dönüşür." "Düşünsel öîüm", iki düz- lcnıdc gerçekleşir. Birinci düzlem, Par- ti, onun belirlcdiği kişileri kişiliksizleş- tiren "örgütlülük", eleştirel sorgulama- yı ve özel yaşamı olanaksızlaştıran ya- pılar ve anlayıştır. tkinci düzlem, kişi- liksizleştirici bu yapıların ve anlayışın insanlarda yol açtığı düşünemezlik du- rumudur. Parti ve örgü- tün etki alanının dışına çı- kamayanların eleştirel dü- şünme yetenekJcri büyük ölçüde körelmektedir. Bu dummda olan insanların çoğunda kendilerini hcr türlü yaşam belirtisinden yoksun saynıa eğilimi baş gösterir. Bu tür insanlar, yaşam ereği olarak gör- dükleri sosyalizmin ve sosyalist düze- nin çöküşünden sonra "öz-yüzleşme" vc yaşamla "ödeşme cesareti" göstere- memektedir. Kula'ya göre "Oya Baydar'ın ideoloji eleştirisi tasarımı, asıl olarak insanın bi- reyleşmcsini zorlaştıran, insan aklının araçsallaştırılmasına yol açan toplumsal durumları ve siyasal söylemleri sorgula- yarak, özcrk bireyliği ve insancıllıgı ge- çerlileştirmeye dayanır." Yazar, "var olan" ile "olanaklı olan" arasındaki ge- rilimi konulaştırarak, gerçekliğin dcğiş- mesinin koşullarını hazırlamayı, böyle- ce, bireyin bilincini bıılandırarak, öz- gürleşmesini engelleyen etmenleri açığa çıkarmayı ve aşmayı amaçlar (s. 119). Oya Baydar romanlarında ısrarla bir noktaya da vurgu yapar. Ona göre "si- yasal yapılanmalan ve anlayışlan belir- leyenler ise bugüne kadar hep crkekler olmuştur." Bu nedenle "Içerdikleri ve süreklileştirdikleri erk nedeniyle, insa- nı insansızlaştıran yapılar ve anlayışlar aşıJırken, onları yaratan ve yönlendiren erkeklerin de etkisizleştirilmesi gere- kir." Toplumsal yapıların ve siyasal söylemlerin erksizleştirilmesi savaşı- mında isc kadınlar öne çıkmahdır. Bu doğrultuda, "sosyalizm" köklü bir eleştiriden geçirilerek, insanın özellikle de kadının özgürleşmesi ve özerkleşe- bilmesi için, her türlü toplumsal-ku- rumsal yapılar ve siyasal söylemler, erk ve yetkeden anndınlmalıdır. "Eleştirel Kuram", salt işçi sınıfının çıkarını ve erkini öne çıkaran işçi harcketini, zora dayalı devrim anlayışını, otoriter öz-ya- pıyı ve bireyin yok-sayılmasını reddet- mekre, erk ve yetkeyi şidder ıle eşılcğeı tutmakta, egemenlikten ve erkten ann- dınlmış toplumsal yapılan ve koşulları- nın yaratılmasını erekler. Öncelikle so- runlann çözümü, insan aklının ideolo- jiden arındırılması ve ideolojilerin aklı saf dışı bırakan mekanizmalarına karşı savaşım verecek, bireysel ve toplumsal düzlemde konumunu ve yeteneklerini sorgulayan ve geliştiren "eleştirel özerk bireyin" yetiştirilmesi yoluyla müm- kündür. İnsan, kendini diğer canlılar- dan ayıran aklı yoluyla, kimliğini ve ki- şiliğini bağımlılık ürcten dizge ve yapı- lardan anndırabilme gücündedir. İNSANIN YENİDEN İNSANCILLASTIRILMASI Bugün dünya nüfusunun yarısıntn aç olduğu, zengin küçük bir kesimin dün- ya gelirlerinin yarısına sahip oldu- _ _ ğu, içinde yaşamlan dünyanın çı- ^ g SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear