26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÖSTER celaluster@cumhuriyct.com.tr Karikatürle tarih yazmak •^ ^ ^ ^ Eylül'ün karanlık 9 günleriydi. Üniversite ^^^ öğrencilerine getirilen sakal yasağı, öğretim Iüyelerini de kapsayacak biçimde genişletilmek isteniyordu. Öğren- ciler gibi öğretim üyeleri de sakal bırakamayacaklar, bırakanlar üni- versitedcn uzaklaştırılacaktı. Bir arkada- şm evinde akşam ycmeğindeydik. Ara- mızda, o sıralar Mimar Sinan Üniversite- si'ne dönüştürülmüş olan Güzel Sanatlar Akadcmisi'nden, sakallı bir öğretim üye- si de vardı. Konu, ister istemez, döndü dolaştı "sakal yasağı"na geldi. Biz sakal kesilirdi kesilmezdi diye tartışıyorduk • ' I T %*- • MÜREKKEBİ KURUMADAN Karikatürü karikatür yapan... asin Kayış, Demokrat Patti Dö- ^ / ncminde Siyasi Karikatür adh ça- lışmasının bir bölümünde de, si- ya"saî karikatürün iki farkh anlayışıra temsil eden çizerler olarak Ratip Tahir Burak ile Turhan Selçuk'u karşüaştınyor. Yalni2ca bu karşüaşurma bile, karikatürü karikatür yapan muhalifliğin ne kadar önemli olduğunu, muhalifliğini yitiren karikatürün ruhunu yitirdiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Son ydlarda da, muhalifliğini yitiren, iktidann yanında yer almayı yeğleyen bir büyük gazete çi- zerimizin karikatürlerinin eski gücünü yitirdigini gözlemlcmiyor muyuz? "50'li yıllarda, kişilere ve gündelik si- yasi gelişmelere bağlı klasik siyasi kari- katür anlayışını sürdüren [Ratip Tahir] Burak, 10 yıl boyunca gözü kapalı bir başkaldırınm, alaycı ve kavgacı bir tutu- mun temsilcisi olarak karikatürler çizer. Karikatürlerindeki asıl güç DP Karşıtlı- ğı'na dayanrnaktadır. Yaptığı eleştiriler ise kaybedilmiş CHP iktidarını geri ge- tirme çabasuıdan öteye gidemez. Yarat- tığı koca göbekli, kahn enseli, daziak kafalı, balta burunlu tip de DP'nin iktidardan düşme- siyle anlamını yitirir. Çizdi- ği karikatürler adeta giinlük yumurta gi- bidir. Birçoğu günün koşullarına göre popüler olmasına rağmcn koşullar de- ğiştikten sonra anlamsız hale gelir. 1%0'tan sonra iktidardaki bir partinin milletvekili olarak mu/ıaiir'özelliğini de yitiren Burak, sanat hayatında büyük bir düşüş yaşar. [...] "Turhan Selçuk da Ratip Tahir Burak gibi başından beri mvhaiifhıt karikatür- cüdür. Ancak bu muhalefet kişilere ya da bir partiye yönelik bir muhalefet değil- dir, Selçuk, partiler arasında taraf olmak gibi gündelik siyasi kaygüar taşımaz. Ikti- darda kim varsa gördüğü hatalan eleştir- meye hazırdır. Bunun doğal bir sonucu olarak da 50'li yıllardaki ele§tirileri DP iktidanna yönelir. Ancak sırf muhalefet olsun diye de muhalefet yapmaz. Eleşti- rileri; DP'nin otoriter baskîlanna, Ata- türkçülükten verilcn tavizlere ve ekono- mi politikasırun iflasma koşut olarak serdeşir. [...] "1960'tan sonra Ratip Tahir Burak'ın aksine Turhan Selçuk'un sanat hayatın- daki yükseli§ devam eder. Tabii bu du- rumdaki asıl etken sanat anlayışlan ara- sındaki farkldıktır. 50'li yıllarda Ratip Tahir'in ripik bir tekparti karikatürcü- sü gibi davranmasına karşılık Selçuk, gençliğinin ve sanat anlayışının vermiş olduğu avantajla, çok partili hayata uyum sağlayabilmiş ve böylece iktidar- daki partiler değişse bile, karikatürleri gücünü kaybetmemiştir..." • ama, sakallı dostumuzun bir an önce ka- rarını vermesi gerekiyordu. O, "Sakalı- mızı kesmezsek üniversitedcn atılmakla kalırız, o zaman da meydan ötekilere ka- lır" gibisinden bir şeyler diyedursun, ka- rısı soruna çok özel bir açıdan yaklaşı- verdi: "Bana bak, ben seni sakallı gör- düm, beğenip aldım. Sakalını kesersen, bakarım, beğenmezsem boşarım!" Tar- tışma gecenin geç saatlerine doğru uza- yıp gidiyordu ki, birden aklımıza bir fi- kir geldi. Mimar Sinan, o koca sakalıyla Mimar Sinan Üniversitesi'ne geliyor, ne ki kapıdaki görevliler tarafından "Ya- sak!" diye geri çevriliyordu; Mimar Si- nan, sakalı yüzünden, kendi admı taşıyan üniversiteye giremıyordu. Tam karikatür- lük bir durumdu. Bendeniz o günlerde yine Cumhuriyet gazetesindeydim. Yıllardır başsayfaya çi- zcn Ali Ulvi'nin geceleri çalıştığını bili- yordum. Hemen telcfona sarıldım. Kafa- mızda biçimlenen sahneyi anlattım. "Ha- rika!" dedi Ali Ulvi. "Hemen çiziyo- rum." Bizim Kültür Servisi, gazetenin Cağa- loğlu'ndaki binasında asma kattaydı. O sıralar kat tümüyle kapatılmamış oldu- ğundan, benim odamdan ana kapı görü- nüyordu. Ertesi sabah, Ali Ulvi'nin eşi Alev Hanım'ın kapıdan girdiğini, çanta- sından çıkardığı zarfı Ali Ulvi'nin gözü- ne bıraktığını gördüm. 'Anlaşılan, o gü- nün karikatürünü gctirmişti. Öğleye doğru pikaja uğradığımda başsayfaya bir göz attım, karikatür yerleştirilmişti. Evet, Ali Ulvi gece konuştuğumuz sahneyi ay- nen çizmişti: Sakallı Mimar Sinan, Mi- mar Sinan Üniversitesi'nin kapısmdan geri çevriliyordu. Gel gör ki, unuttuğumuz, daha doğru- su bümediğimiz bir şey vardı. 12 Eylül yönetimi, üniversitelerde sakal bırakmayı yasaklamakla kalmamış, "sakal yasağı" konusunda yazıp çizmeye dc yasak koy- muştu. Neyse, akşama doğru durum fark edildi, karikatür başsayfadan çıkarıldı da, gazete kapatılmaktan kıl payı kurtul- du. Geçende, Yasin Kayış'ın, Libra Yayın- cıhk'tan çıkan Demokrat Parti Döne- minde Siyasi Karikatür adlı kitabını okurken, 12 Eylül günlerinde yaşadığı- mız bu hem acıklı, hem gülünç olayı anımsadım. Karikatür, doğası gereği, muhaliftir. tl- le siyasal anlamda değil, her anlamda. Kişi ya da olaylann gülünç, çelişkili yan- larını yakalar, abartılmış çizgilerle miza- ha dönüştürür. Italyanca caricatura söz- cüğünün, mecazi olarak abartmak, alay etmek anlamlarına da gelen caricare dcn türediği; caricatura sözcüğünü ilk kez îtalyan ressam Annibale Carracci'nin kullandığı söylenir. Karikatürden bir an- latım biçimi olarak ilk yararlananlardan biriymiş Carracci. însan yüzlerini bir hayvan ya da bitkiyi andıracak biçimde, ama aslıyla benzerliğini koruyarak çizer, böylece yanında çalışanları eğlendirir- miş. Demek, bir zamanlar insaıılar, bir hayvana benzetilen suretlerini gördükle- rinde eğlenebiliyorlarmış. Şimdilerde çok öfkclenebiliyorlar. Kuşkusuz, hangi hayvana benzetildikleri de önemli; ama sözgelimi bir politikacı hangi hayvana bcnzetilirse benzetilsin, karikatür, başka bir deyişle eleştiri karşısında ne ölçüde hoşgörülü olabildiği değil mi asıl önemli olan? Hoşgörüden söz açıldığında, Erdal Inönü'yü, onun kendisine yöncltilen cn ağır eleştirilere, çizilen karikatürlerine göstcrdiği anlayışı anımsamamak olası nu? Yasin Kayış, kitabında, Türkiye'de ik- tidarın hoşgörüsüzlüğünün doruğuna vardığı bir on yılı, Demokrat Parti döne- mini inceliyor karikatür sanatı açısından. Karikatür dergilerinin, karikatürlerin ya- saklandığı, karikatürcülerin kovuşturma- lara uğradıkları, dahası kendilerini ha- pislerde buldukları dönem, ülkemizde karikatürün en bereketli dönemi belki de. Kitabm başında, karikatürün doğuşu ve tarihsel gelişimi, Osmanlı'dan 1950'li yıllara Türkiye'de karikatür ve siyaset, 1950 yılında Türk karikatürü ve 50 Ku- şağı inceleniyor. Ardından dönemin siya- sal gelişmeleri ve bunun karikatüre yan- sıması çok zengin örneklerle sunuluyor. 1950-60 döneminin siyasal karikatürün- de öne çıkan başlıca konular irtica, de- mokrasi, politikacı imgesi, basın-radyo, ekonomi ve dış politika. Sonra Karakcdi, Akbaba, 41 Buçuk, Tef, Dolmuş, Taş, Karikatür, Taş-Karikatür gibi dönemin önde gelen mizah dcrgileri ve bunların yayın politikaları ele alınıyor. Yasin Kayış, basın, yazarlar ve karika- türcüler üstündeki iktidar baskısının çok yoğun yaşandığı Demokrat Parti döne- minde, özellikle de 1950'lerin ikinci yarı- sında karikatür sanatı ile siyaset arasın- daki etkileşimi derinliğine ve ayrıntılany- la gözler önüne sererken, aynı zamanda söz konusu dönemin geniş erimli bir pa- noramasını çiziyor. Baskı yönetimini kes- kin bir mizahla elcştiren, yeren, alaya alan karikatürler vc karikatürcülerden yola çıkarak, yakın dönemin on ydının tarihini yazıyor. Bence, Kayış, bu çalışmayı burada bı- rakmamalı. 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Ey- lül'ü izleyen dönemlerin, 90'h ve 2000'li yılların karikatür-siyaset etkileşimini de inceleyerek "karikatürle tarih yazmayı" sürdürmeli... • SAYFA 6 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 2 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear