24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B Biri bitmeden yenisi başlı- yor... Kamuoyu şaşkına döndü, döndürüldü! Açılımdan açılıma sürekli bir gidiş, bir yenileniş... Dün tartıştıklarımız geçmiş- te kaldı. Bugünküler de yarın- larda unutulup gidecek! Her ye- ni gün gazeteler, TV’ler yepyeni haberlerle halkı şaşkına çevi- recek... Bir yanda açlık, yoksulluk! Yüzde ikilik dilenci parasıyla susturulmaya çalışılan bir işçi sınıfı! Zindanlarda yıllarca ada- let arayan yaşlı başlı insanlar... Bir sıcak yemek ya da bir zen- ginin yardımını kapmak için sokaklarda biriken kadınlar, erkekler... İşsizler ordusunun milyonları bulması... Adalet iş- lerinin AKP kafasına göre şe- killendirilmesi... Türk askerine karşı girişilen düşmanca bir kampanyanın azgınlığı... Öte yandan milletvekilleri- nin şımarıkça istekleri! Her bi- rine araba, danışman, türlü yetki, on milyonları aşan aylık- lara büyük oranda zam... Kürt- Türk açılımı diye ülke insanla- rının biribirine düşürülmek is- tenişi!.. Derken Ermeni, Kıbrıs açı- lımları!.. Hangi birini saymalı, hangi birini... İktidarın başıyla muhalefet li- derleri arasında küfürlü atış- maların tartışma çizgisini aş- ması. Mahalle külhanbeylerine bile yakışmayan sözlerin dil- lerde, ekranlarda çın çın öt- mesi... Dış baskıların oyunca- ğı haline getirilme aşaması... Bütün bunlara karşı halkımı- zın tek güvendiği güç olan Si- lahlı Kuvvetler’deki canlanma, uyanma, ülkenin sorunlarını billinçle çözme davranışı... 30 Ağustos Bayramı’nda Türk Or- dusu’nun gücünü dosta düş- mana duyuran büyük törenler!.. Bir şeyler olacak, bir şeyler dönecek, bir şeyler değişe- cek! Olumlu mu olumsuz mu? Olaylara, konuşulanlara, eleş- tirilere bakıp bir karar vermek güç. İleriye mi gideceğiz geri- lere mi? Tayyip Bey’in söy- levlerindeki kabadayıca sözle- re mi inanacağız? Baykal’ların, Devlet’lerin bağırışlarına mı? Çok yaşayanlar elbette çok şey görmüşlerdir. Türkiye’nin nice çıkmazlardan eninde so- nunda kendini kurtardığını, ta- ze bir güçle yeniden sağlam yolunda yürümesine başladı- ğını, derken bu güzel yolun ke- sildiğini ama uyanık güçlerin kolları sıvayıp bozuk işleri dü- zelttiğini, çok geçmeden baş- ka adamların yeniden toplumu yanlış yerlere sürüklediğini!.. Bütün bunları yaşadık... Bir daha yaşamayacağımızı san- dık. Anayasaya, halkımızın er geç bilinçli davranacağına gü- vendik. Bir şarkı var. Yıllardır diller- de dolaşır. “Anlamazsın” der durur birileri birilerine... Çirkin politikacı takımı da, bir türlü an- lamıyor, anlamak istemiyor.. Koskoca ülke görgüsüz, bilgi- siz belki de zekâ yoksunu bir takımın elinde durmaksızın yanlışlıklara sürüklenecek mi? Daha önce bunu denemeye kalkanları gördük. Sonları ne oldu? Şimdi bir kez daha mı?.. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Hangi Birini!.. PENCERE Acaba Şair Haklı mıydı?.. Bir dost telefonda: - Bugün, dedi, hava çok sıcak.. - Ağustosta, dedim, hava sıcak olur.. - Ama, dedi, yalnız sıcak değil, ağır... Gerçekten ağır bir hava vardı.. - Nâzım’ı anımsadım.. “Hava kurşun gibi ağır Bağır bağır bağır bağırıyorum Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...” Şair 1930 Mayıs’ında yazmış bu şiiri.. Peki, bugün kimse dönüp bakıyor mu?. Çağ- rıya kulak asıyor mu?.. El vermeye koşuyor mu?.. Teknolojik devrimin iletişimine diyecek yok!.. Lübnan’da bombalarla öldürülen, yıkıntıların içinden çıkarılan, annesinin koynundan koparı- lan bebeklerin cesetleri daha soğumadan fo- toğrafları televizyonlara ve gazetelere yansıtılı- yor... Bilim ve teknoloji ne kadar gelişti, değil mi!.. Beş kıtaya yayılmış; Avrupa’da, Amerika’da uygarlığın tadını çıkarıp emperyalizmin lezzetini duyumsamış kişi bu manzara karşısında ne ya- pıyor?.. “O milyonların milyonda biridir O bir sıra neferidir Damarlarındaki bilmem hangi suyun kanı de- ğil.. O bir yarış hayvanı değil, Yüzü herkesin yüzüne benzer Su içer ağzıyla Ayaklarıyla gezer... Onun için; başlayan biten, başlayan iş var.. Sorgu soruş yok... Gidiş var. Duruş yok... O milyonların milyonda biridir. O bir sıra neferidir...” Sıradan kişi televizyonların karşısında ağzı açık, gözleri açık, toplu cinayeti izlemekten gay- rı ne yapabilir ki... Şair bu şiiri de 1930 Mayıs’ında yazmış... Yıl 2006!.. Evet, sıradan kişi su içer ağzıyla, ayaklarıyla gezer, gözleriyle Ortadoğu’da insan katliamını izler, uygarlığına da doğrusu diyecek yoktur... Dostum telefonda: - Bugün, dedi, hava çok sıcak.. - Ağustosta, dedim, hava sıcak olur.. Ama, dedi, yalnız sıcak değil, ağır.. Nâzım’ı anımsadım: “Hava kurşun gibi ağır.. Bağır bağır bağır bağırıyorum..” Nâzım’ın çığlıklarını kimse duymadı, duymak istemedi, şairin sesi ağır havada dağıldı gitti... Acaba şair haklı mıydı?.. Şu dünyanın haline bak!.. Teknolojik devrimin pazarında satılan son mo- del televizyonun ekranında ne seyrediyorsun?. Çocuk ölüleri... Hamile cesetleri.. Bebek naaşları.. Uygarlığın teknolojik devriminin son silahları- nın marifetleri.. Acaba şair haklı mıydı?.. Hiroşima’ya atılan atom bombasından sonra ne demişti: “İnsanlar sizleri çağırıyorum: Kitaplar, ağaçlar ve balıklar için, buğday tanesi, pirinç tanesi ve güneşli sokaklar için.. Üzüm karası saçlar, saman sarısı saçlar ve çocuklar için..” Acaba şair haklı mıydı?.. Evet, Ortadoğu’nun kara üzüm gözlü çocuk- ları için ağlarken durup düşünmenin zamanıdır: Acaba şair haklı mıydı?.. (15 Ağustos 2006 tarihli yazısı) Y ARSAV Başkanõ Ömer Fa- ruk Eminağaoğlu hakkõnda, “Laiklik mitinglerine katı- larak ‘tarafsõzlõğõnõ’ yitir- mek” suçlamasõyla soruş- turma başlatõldõğõ, basõnda yer verilen haberlerden anlaşõlmaktadõr. Ne acõdõr, ne anlaşõlmaz durumdur ki, tüm yurttaşlar, bu bağlamda ve öncelikle kamu görevlileri, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan ve bu nedenle devlet ideolojisi olarak anayasa- da yer alan “laiklik” ilkesi ve “Atatürk ilke ve devrimleri”nden yana taraf olmak zorunda iken, Sayõn Eminağaoğlu, laiklik mitingine katõldõğõ için “tarafsızlığını yitirmekle” suçlanabilmektedir. Bu, Tür- kiye Cumhuriyeti’nin geldiği durumu so- mutlaştõran çok çarpõcõ bir örnektir. Türk Devleti’nin yurttaşlarõ ve bu kapsamda ka- mu görevlileri neden “Atatürk ilke ve devrimlerinden” ve “laiklik” ilkesinden yana taraf olmak zorundadõr, onu açõkla- maya çalõşalõm. Önce şunu açõklamak gerekir ki, Cum- huriyetin kuruluşundan itibaren kabul edi- len tüm anayasalarõmõz (1924, 1960 ve 1982) Atatürk ilke ve devrimlerine, baş- ka bir deyişle Atatürkçü düşünceye da- yanmaktadõr. Çünkü kuruluşun temel fel- sefesi, Atatürk Cumhuriyeti’nin temel değerleri bu ilke ve devrimlerde yatmak- tadõr. Bu temel yapõ ve değerlerle oyna- namaz, onlarõ etkisiz kõlacak düzenleme- ler yapõlamaz. Anayasada yer alan ve devlet ideolojisini oluşturan temel değer- lerin yurttaşlarõ bağlamamasõndan söz edilemez. 1950’li yõllarda yaşanan aykõ- rõlõklar, kabul edilen erkler ayrõlõğõ ve hu- kuk devleti ilkeleri, anayasayõ (anayasal Atatürkçü düzeni) korumak için Anayasa Mahkemesi’nin kurulmasõnõ gerektirmiş ve 1960 Anayasasõ’na bu yolda kural konul- muştur. Yüksek Mahkeme üyeleri, kuru- luş yasasõ uyarõnca “anayasayı koruya- caklarına” yemin ederek göreve başla- maktadõrlar. 176. madde uyarõnca anayasa metnine dahil bulunan ve temel ilkelere yer veren başlangõç bölümünde; anayasanõn, “Tür- kiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölüm- süz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda” an- laşõlmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygõ duyulmak ve “mutlak sadakatla” yorumlanõp uygulanmak üzere Türk yurt- taşlarõna emanet edildiği belirtilmiştir. Başlangõç bölümünde bununla yetinilme- miş, hiçbir etkinliğin, Atatürk ilke ve devrimleri ve medeniyetçiliği karşõsõnda koruma göremeyeceği de vurgulanmõştõr. Böylece başlangõç bölümü, tüm yurttaşlarõ Atatürk ilke ve devrimlerine “sözü ve ru- huyla” bağlõ olmak ve onlarõ uygula- makla yükümlü kõlmaktadõr. Cumhuriyetin nitelikleri Bir başka bağlayõcõ kural anayasanõn 2. maddesinde yer almõştõr. “Cumhuriyet’in nitelikleri” başlõğõnõ taşõyan maddeye göre, Türkiye Cumhuriyeti, başlangõçta be- lirtilen temel ilkelere dayanan, laik bir hu- kuk devletidir. 4. maddede de, bu nitelik- lerin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesi- nin teklif bile edilemeyeceği kurala bağ- lanmõştõr. Tüm bu kurallarõn bağlayõcõlõğõnõ sağ- layan ise anayasanõn 11. maddesidir. Mad- dede, anayasa kurallarõnõn, yasama, yü- rütme ve yargõ organlarõnõn, diğer kuruluş ve kişileri, yani herkesi bağlayan temel hu- kuk kurallarõ olduğu vurgulanmõştõr. Mad- deye göre anayasanõn tüm kurallarõ temel hukuk kurallarõdõr ve bu kurallar, özellikle ve değiştirilemez niteliği nedeniyle 2. madde kurallarõ ve bu maddenin gönder- me yaptõğõ başlangõç bölümünde yer alan ilkeler tüm yurttaşlarõ bağlamaktadõr. Temel hak ve özgürlükler Öte yandan, anayasanõn 13, 14, 24, 26, 27 ve 42. maddelerinde; temel hak ve öz- gürlüklerin laik Cumhuriyetin gerekleri doğrultusunda sõnõrlandõrõlabileceği; laik Cumhuriyeti ortadan kaldõrmayõ amaçla- yan etkinlikler biçiminde kullanõlamaya- cağõ; laik Cumhuriyeti zedeleyecek dini ibadet ve ayinlerin yasaklanabileceği; dü- şünceyi açõklama ve yayma özgürlüğünün, Cumhuriyetin temel niteliklerinin korun- masõ amacõyla sõnõrlandõrõlabileceği; bilim ve sanatõ yayma özgürlüğünün, anayasa- nõn 2. maddesinin değiştirilmesini sağla- mak amacõyla kullanõlamayacağõ; eğitim ve öğretim özgürlüğünün, anayasaya sa- dakat borcunu ortadan kaldõrmayacağõ belirtilerek, hak ve özgürlükler yönünden bile laik Cumhuriyetin bağlayõcõlõğõ açõk biçimde vurgulanmõştõr. Anayasada, kamu görevlilerine ilişkin özel kurallara da yer verilmiştir. 128. maddede, memurlar ve diğer kamu gö- revlileri, statüleri ne olursa olsun kamuda çalõşanlarõn tümünü kapsayacak biçimde tanõmlandõktan sonra, 129. maddede, tüm kamu görevlilerinin anayasaya sadõk kal- mak zorunda olduklarõ kurala bağlanmõş- tõr. Buna uygun olarak 657 sayõlõ Devlet Memurlarõ Yasasõ’nõn 6. maddesinde de, devlet memurlarõnõn, anayasaya sadakat- la bağlõ kalmak zorunda olduklarõ vurgu- lanmõştõr. Memurlar, yine aynõ madde uyarõnca, Atatürk ilke ve devrimlerine sa- dakatla bağlõ kalacaklarõna, laik hukuk dev- letine karşõ görev ve sorumluluklarõnõ bi- lerek, bunlarõ davranõşlarõna yansõtacak- larõna yemin etmektedirler. Kamu görevlileriyle ilgili bağlayõcõ ku- rallar bununla da sõnõrlõ değildir. Anaya- sanõn 81. maddesinde milletvekili, 103. maddesinde de Cumhurbaşkanõ yeminine yer verilmektedir. Bu maddelere göre edilen yeminler, milletvekilleri ve Cum- hurbaşkanõ’nõn Atatürk ilke ve devrimle- ri ile laik Cumhuriyete bağlõ kalma sözü- nü içermektedir. Bağlayõcõlõk taraf olma- yõ gerektirmekte; yukarõda açõklanan ku- rallarõn tümü, Türkiye Cumhuriyeti yurt- taşlarõnõn ve özellikle kamu görevlilerinin Atatürk ilke ve devrimleri, bu bağlamda la- ik Cumhuriyet değerleri konularõnda taraf olmak zorunda olduklarõnõ göstermektedir. Taraf olmak, o kurallarõ içselleştirip, ya- şam biçemi durumuna getirmek, koruyup kollamak, uygulayõp uygulatarak sürme- sini sağlamaktõr. Taraf olma, eğer ülkede bu ilkeleri yõpratõp ortadan kaldõrma ko- Kamu Görevlisi Taraf Olmak Zorundadõr Bülent SERİM Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri; Eski YÖK Üyesi SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nusunda bir gelişme yaşa- nõyorsa, o gelişmeye hu- kuksal ve demokratik yol- dan “dur” deme, bu ko- nudaki olumsuz gelişme- lere direnme ve yönetimi bu doğrultuda uyarma gör- evini de kapsamaktadõr. Nitekim, Yargõtay 4. Hu- kuk Dairesi, eski Başba- kanlõk Müsteşarõ ile ilgili olarak verdiği kararõnda, “Anayasa ile bağdaşma- yan görüşler savundu- ğuna göre eleştirilere kat- lanmak zorundadır” di- yerek, dolaylõ yoldan, gö- rüş, tutum ve davranõşlarõn anayasal ilke ve kurallara uygun olmasõ gerektiğini kabul etmiştir. Ülkemizde, 1950’li yõl- lardan başlayan karşõdev- rim süreci semeresini ver- meye başlamõştõr. Bir mes- lek örgütü başkanõnõn, Cumhuriyet ve Laiklik mi- tinglerine katõldõ diye ta- rafsõzlõğõnõ yitirmekle suç- lanmasõ, bunun çok önem- li kanõtõdõr. Özellikle son yedi yõlda Atatürk ilke ve devrimle- ri ve laik Cumhuriyet yõp- ratõlmõş, karşõdevrimin alt- yapõsõ oluşturulmuştur. Bu- na karşõ, duyarlõ ve so- rumluluğunun bilincinde olan yurttaşlar, Cumhuri- yet ve Laiklik mitingle- rinde demokratik yoldan uyarõ görevlerini yapmõş- lardõr. Son dönemde hukuk devletinde olmamasõ ge- reken çok şeyleri görmek ve anlamaya çalõşmak Tür- kiye’yi yormaktadõr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear